"Toplum daha aktif rol almalı"
Türkiye'de yaptığı temasların ardınan basın kuruluşlarının dış haber editörlerine açıklamada bulunan KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs Rum kesimi ile çözüme yönelik müzakere sürecinde uluslararası toplumun daha aktif rol almasını istediklerini söyledi.
Basın kuruluşlarının dış haberler editörleriyle bir araya gelen KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs Rum kesimi ile yürütülen müzakerelerdeki son durum hakkında bilgi verdi.
Müzakerelerin ''yönetim ve güç paylaşımı'', ''mülkiyet'', ''AB konuları'', ''ekonomi'', ''toprak/harita'' ile ''güvenlik ve garantiler'' olmak üzere 6 başlık altında yürütülen birinci safhasını tamamlamak üzere olduklarını belirten Talat, ''Şu anda garantilerin ilk turunu tamamladık. Müzakerelerin ikinci turuna 'yönetim ve güç paylaşımı' altındaki vatandaşlık, göç ve sığınma konusuna gelecek hafta görüştükten sonra geçilecek'' dedi.
Yıl sonunda Türkiye'nin AB ilerleme raporunun sunulması ve KKTC'de gelecek yıl yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin müzakere sürecinde iki doğal zaman sınırı olarak bulunduğunu hatırlatan Talat, ''İkinci dönemeçten önce referandumun yapılması hedefini güdüyoruz. Bunun için BM'nin, uluslararası toplumun daha aktif rol almasını istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki Kıbrıs sorunu uluslararası bir sorundur. Uluslararası sorunlar uluslararası ilgiyle çözülebilir. Kıbrıs Rum tarafı buna ilkesel olarak karşı çıkıyor'' diye konuştu.
"Çözüm olacağına dair güven azalıyor"
Rum tarafının dünyaca tanındığı için acelesinin olmadığını hatırlatan Talat, şunları söyledi:
''Kıbrıs Rum yönetimi liderliğinin bir anlamda iç muhalefetle baş edebilmesi için böyle bir yavaş ilerleme tercih ediliyor. Bizim açımızdan konu oldukça önemli ve insanımızın da gittikçe çözüme olan inancı azalıyor. Çözüm arzusu devam etmekle birlikte AB ve çözüm sürecine güven düşüyor. İnsanlar çözüm istiyor, ancak çözüm olacağına dair güven azalıyor. Tabii bunun esas nedeni, 2004'te Kıbrıslı Rumların çözüme 'Hayır' demesi önemli olmuştur. Çözümle ilgili herhangi bir umudu yeşermediği için bu yerleşik bir hal almıştır.''
Mavi ve kırmızı noktalar
Bugüne kadar geçmişte olmayan önemli şeyler yaptıklarını vurgulayan Talat, Kıbrıs sorunun çözümünde geçmişte hiçbir şekilde ortak kağıtların hazırlanmadığını, tarafların bir araya gelip anlaşıp anlaşamadıkları konuları belirlemediklerini hatırlattı.
Talat, şunları kaydetti:
''İlk defa bu müzakerelerde anlaştığımız ve anlaşamadığımız konuları belirledik. Özellikle 3 başlıkta; yönetim ve güç paylaşımı, AB ilişkileri ve ekonomi konularında oldukça ciddi yakınlaşmanın da olduğunu tespit edebiliriz ve bu 3 başlıkta toplam 30 tane değişik konuda kağıt hazırlanmıştır. Bu kağıtlar ortak ve ayrılan noktalardır. Ayrı düştüğümüz noktalarda Kıbrıs Türk önerileri kırmızı, Kıbrıs Rum önerileri mavi ile yazılmak suretiyle daha sonra bu renklerin de siyaha dönüştürülmesi çalışması şeklinde yakınlaşma çabaları devam etmektedir. Kıbrıs müzakere tarihinde bu ilk defa oluyor. O bakımdan önemlidir diye düşünüyorum.
Bütün bunların içinden en önemli ayrılık noktalarını ele alıp liderler seviyesinde görüşmekte yarar olduğunu düşünüyoruz. Bu öneriyi yaptık, henüz cevap almadık. Örneğin mülkiyet konusu. Mülkiyet konusunda hiçbir yakınlaşma olmadığı için veya minimal düzeyde bir yakınlaşma olduğu için bu konuyu liderler seviyesinde ele alıp ilerleme kaydetmeyi istiyoruz. Yürütme konusunda farklılıklarımız vardı, bu konuda da liderler seviyesinde değerlendirme yapmak istiyoruz. Başka birçok anlaşmazlık noktaları var, ama onlar henüz daha olgunlaştırılabilecek konulardır. Genel olarak resme baktığımızda üç önemli konuda bir ilerleme kaydedilmesi bana göre bir umut ışığıdır geleceğe yönelik olarak.''
Müzakere takvimi
6 Ağustosta son görüşmelerini yapacaklarını ve Ağustos ayında görüşme olmayacağını anlatan Talat, Eylül başından itibaren yine görüşmelerin başlayacağını, Eylül ayının ikinci yarısından itibaren Rum kesimi lideri Hristofyas'ın BM Genel Kurulu çalışmalarına katılmak üzere New York'a, temsilcilik açmak üzere Küba'ya gideceği için süreçte 2-3 haftalık bir kesinti olacağını söyledi.
Talat, ''Ekim ayı ortasında itibaren kısa süreli bir çalışma gerekebilecekken, Kasım ve Aralık gibi al-ver sürecine geçip bir an önce bu meseleyi sonuçlandırmaya çalışmak gerektiğini düşünüyoruz. Böylece yıl sonu veya önümüzdeki yıl başında bir referanduma gitmek ve bu sorunu halkın onayıyla sonuçlandırmak ve çözmek talebindeyiz'' diye konuştu.
Bir soru üzerine, KKTC'deki hükümetin müzakere sürecini desteklediğini, bir sorun olmadığını belirten Talat, hükümetin Kıbrıs Türk halkının ulusal ve uluslararası çıkarlarına önem vermek durumunda olduğunu kaydetti.
Hükümetteki Ulusal Birlik Partisi'nin parti politikalarının bundan farklı olsa da hükümet politikalarına bunların uygulanabilir olanlarının aktarılabileceğini ifade eden Talat, şu ana kadar bir sorun yaşamadıklarını tekrarladı.
Rum kesimi lideri Dimitris Hristofyas'ın ''Görüşlerimiz taban tabana zıt'' şeklinde demeçler vermesini değerlendiren Talat, ''Hristofyas yakınlaştığımızı söylemekten kaçınıyor. Taban tabana zıt olduğumuz husus garantilerle ilgili husustur. Türk basınında bu, görüşmelerin genelinin böyle olduğu şeklinde anlaşılmıştır'' diye konuştu.
Müzakereler sonunda çözüm olmamasının birleşme ihtimalini daha da azaltacağını belirten Talat, KKTC'deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeniden aday olup olmayacağına ilişkin soruyu, ''Çözüm ihtimali görmezsem böyle bir görevi sürdürmek istemem. Çözüm benim misyonum olarak gördüğüm bir hedeftir. Ancak şu anda müzakerelerdeyiz, havluları atmadık. Bugün için Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili karar vermek için erkendir'' şeklinde yanıtladı.
Türk askerinin adadan çekilme süreci ile ilgili Rum kesimiyle ne görüşüldüğünün sorulması üzerine Talat, bu konuyu ve harita konusunu şimdiden konuşmadıklarını, önceden konuşmanın faydalı olmayacağını düşündüklerini söyledi.
Talat, ''Bizim tutumumuz garanti ve ittifak anlaşmalarının muhafaza edilmesi ve bu anlaşmaların yeni yapıya uyarlanması, yeni yapının güvence altına alınması yönünde'' dedi.
Rum kesiminin AB içindeki bir Kıbrıs'ta garantörlere ihtiyaç olmadığını savunduğunu belirten Talat, ''Taban tabana zıtlık bundan kaynaklanıyor'' diye konuştu.
Talat, bugüne kadar güvenlik ve garantiler konusunun hiç bu şekilde tartışılmadığını, daha önce Rum tarafının daha görüşmelerin ilk safhasında garantilerin devam edeceğini kabul ettiğini belirtti.
Talat, ''İlk defa bu müzakerelerde güvenlik ve garantiye karşı Rum tarafının bir direnişi ile karşılaşıyoruz'' dedi.
"Hristofyas'ı uyarıyorum"
Uluslararası toplumun Rum kesimine bir baskı uygulayıp uygulamadığı sorulan Talat, ''Rumların ne diyeceği konusunda şimdiden bir şey söylemek kolay değil. Ben her fırsatta Hristofyas'ı uyarıyorum. (Halkını hazırlamıyorsun. Ben her olumlu demeç verdiğimde buna olumsuz bir cevap vermene gerek yoktur. Bunu yaparsan yarın referanduma gittiğinde halk sana olumlu cevap vermez). Bunu sadece ben söylemiyorum başkaları da söylüyor kendisine. İngilizler, Amerikalılar, Avrupa Birliği eminim söylüyordur. Bana söylediklerine göre söylüyorlar'' diye konuştu.
Talat, Türk tarafının 2004'teki referandumda çözüme ''evet'' demesinin olumlu sonuçları olduğunu, bundan sonra izlenen istikrarlı barışa yönelik politikanın da Türkiye ve KKTC'ye fayda sağladığını söyledi.
Müzakerelere ilişkin, ''Bu son şanstır. Çünkü bundan sonraki şanslar önümüze çıkarsa daha az başarı şansı olacaktır ve ayrılık pekişecektir'' diye konuşan Talat, BM diplomatlarının da bu paralelde düşündüklerini ifade etti.
Sınırlar konusu
''Sınırlar konusunda Rumların talepleri var mı'' sorusu üzerine de Talat, ''Somut yok. Zaten harita konuşmamayı bu safhada en baştan kararlaştırdığımız için sadece ilkeleri konuştuk. İlkeler içinde de her şeyi istediklerini söylediler, ama harita vermediler'' diye konuştu.
KKTC'de Ergenekon soruşturması
Talat, seçim öncesi Ergenekon soruşturmasının bir benzerinin Kıbrıs'ta da açılacağına dair hareketlilik olduğunun belirtilip, ''Böyle bir soruşturmanın gerekli olduğunu düşünüyor, mecliste yapılacak bu soruşturmanın başarılı olup olmayacağı konusunda ne düşünüyorsunuz? Güvenlik güçlerinin İçişleri Bakanlığına bağlanmaması konusunda bir reform düşünceniz var mı'' diye sorulması üzerine şunları kaydetti:
''Bu konuda düşüncelerim değişmemiştir. Polis tabii ki sivil idareye bağlı olmalıdır. Ancak değişik nedenler, çeşitli gerekçelerle bu bugüne kadar sağlanamamıştır. Tabii (soruşturmalar o nedenle sonuç vermez) demek çok doğru değil. Meclis komitesi her türlü yetkiye sahiptir, önemli olan komitenin bunu ciddiye alması. Eğer ciddiye alırsa bazı bulgulara ulaşabilir. Hepsinden önemlisi burada Türkiye ile işbirliği yapmak zorundayız. Çünkü bütün bilgi ve belgeler Türkiye'dedir. Kıbrıs Türk basınında çıkan belge mi, değil mi, yüzde 100 emin olunamayan bazı evraklara dayanarak fazla bir şey yapılabileceğini düşünmüyorum.
Herhalde meclis komitesi Türkiye'nin ilgili kurumlarına başvuracak, bilgi, belge ve dokümanları isteyecek. Ancak o zaman ilerleme sağlanabilir. Zamanında ben bunları gördüğümde mutlaka araştırılması gereken konular demiştim, ama tabii bildiğiniz gibi bunların resmi kanaldan yapılması şarttır. Aksi halde bunları belge olarak niteleme çok doğru olmaz, hukuki olarak mümkün değil.''
En Çok Okunan Haberler
- Cinsel içerikli videolar çeken karı-koca tutuklandı
- İstanbul'da berber ücretlerine dev zam!
- 'Hukuki başvurular yapılacaktır'
- Kılıçdaroğlu’ndan videolu mesaj
- Özgür Özel, Erdoğan'a seslendi
- Anlattığı anlar ortaya çıktı!
- Kayak merkezinde korkunç anlar... 17’si ağır 30 yaralı!
- Erdoğan'dan Özel'in 'savaş ilanı' sözlerine yanıt
- Cem Yılmaz'ın yeni evi dudak uçuklattı!
- 9 aydır raporluydu...