Toplumsal baskılara karşı 21 tavır
Redd’in yeni albümünün ismi “21”. “21” hepimiz gibi sıradan biri, ismi hayattaki sırasına bir gönderme. Albüm onun hikâyesini anlatıyor. Aslında her şarkı bir tavır. Sancılı doğumu, hayata merakla büyümesi, sıkıntılı ergenliği, ilk aşkı, haksızlıklara isyanı, mücadelesi, hayal kırıklıkları ve yarım kalan hikâyelerle ironik sonu...
Redd’in yeni albümü “21” yayımlandı. “21” bir rakam değil, bir kahramanın ismi, hatta dünyadaki yaşam sırasına ironik bir gönderme. Grubun dördüncü stüdyo albümü “21”, dört bölüm, 21 şarkı ve 74 dakikalık süresiyle adeta müzikal bir roman. Bu roman da albümün kahramanı “21”in doğumu ile başlıyor. “21” zamanla hayatı tanıyor. Yaşamın heyecanını tadarken de küçük elleri ile dünyaya tutunmanın zorluğunu yaşıyor. Sonra anlıyor ki her şey istediği gibi olmayacak, o da mücadeleye başlıyor. İşte albümün çıkış parçası “Don Kişot” da bu sanrıyı anlatıyor. Daha sonra Hrant Dink için yazılan “Özgürlük” isimli parçada “Özgürlük sırtından vuruluyor”. “21” daha sonra “Tamam Böyle Kalsın” diyor bir an, çünkü hayatla çarpışmak onu yılgınlığa sürüklüyor, ama pes de etmiyor. İşte burada da albüme tavrını veren “Vicdani Redd” parçası dinleyenleri karşılıyor. Üçüncü bölümde ise aşk geliyor. “Seni Buldum”, “Aşk Bu Kadar Zor mu?”, “Her Neyse” gibi şarkılarla baş başa kalıyoruz. Albümün kahramanı aşka inanıp hayatı sorgulamayı unutuyor. Ağızda buruk bir tat bırakan bu şarkılardan sonra geçmişin ve şimdinin bir muhasebesi geliyor. Sonunda da küçük mutluluklar, büyük hayal kırıklıkları, zorlu mücadeleler ve umut kırıntılarıyla bu hikâye bitiyor. Albüm bu noktada başladığı yere dönerek de her bitişin bir başlangıç olduğunu hatırlatıyor.
Hayatın seyir defteri
Redd kendine özgü bir grup. Seyircisiyle olduğu kadar medyayla da mesafeli. Görünür olma dertleri yok, hayatın içinde ve bir o kadar da sınırındalar. “21” albümü doğumla başlayıp ölümle biterken sıradan bir insanın öyküsünü özetliyor. Aslında hayatın bir seyir defteri, ama çok da içsel değil. Redd’in yeni albümünü stüdyo sürecinde dinlerken çıkış parçaları “Don Kişot”u ilk duyduğumda başka bir şeyle karşı karşıya olduğumuzu fark etmiştim, ama bu kadarını da beklemiyordum. “Don Kişot”, “Hadi değiştirelim her şeyi, devrim olsun bunun ismi” sözleriyle başlıyor. Doğan Duru, bunun herkes için farklı bir devrimin kapısını açtığını düşünüyor. O ise şarkının sanatsal bir devrimi yansıttığı görüşünde. Çünkü artık sanat değerini kaybetti, zümreye yamandı, yozlaştı. Bu da sanatın harekete geçiriciliğini alıp onu uyuşturma aracı yaptı. Zira albümün genel tepkisi toplumun dayatmalarına karşı bir tavır. “Vicdani Redd” şarkısı da her türlü şekillendirme ve çerçevelemeye bir eleştiri. Güneş Duru, “Bizi alıp başka taraflara götürmek isteyen her eyleme, her anlayışa bir vicdani redd bu” diyor, “Elbette askerden de yeni döndük. Bunu da görmezden gelmemek gerekli”. Berke Hatipoğlu da bu şarkının tekleştirme, aynılaştırma, kişinin bireysel özelliklerini kaybedip sistemin bir parçası olması haline bir vurgu taşıdığını anlatıyor. Yani Redd, bu şarkısında hayatımızdaki sınırları belirlenmiş seremonilere göndermeler yapıyor. Doğan Duru’ya göre kapitalist dünyanın içinde tüm mecralar bir savaşa hazırlanıyor. Yaşadığımız dünya ve bu ülke de bu gerçekliğin ortasında duruyor. Artık herkes bir şekilde tarafını seçmek zorunda. İnsanların tek tipleşmesi için de üniforma giymesine gerek yok, çünkü ruhlar artık plastik bir hal aldı. Doğan Duru bunu, “İlkel toplumlardaki mimik sayısı ile modern toplumlardakiler arasında derin bir uçurum var. Şehirli insanlar donuk, yüz mimikleri yok. Bu da samimiyetimizi kaybettiğimizin kanıtı. Gülmek, sinirlenmek, öfkelenmek artık zor. Çünkü onları saklamak zorundayız” diye özetliyor. “21” albümündeki bir şarkı da Hrant Dink için yazılmış. Grup elamanları Dink’in vurulması olayında ruhsal olarak epey hırpalandıklarını anlatırken bu ülkede farklılıklara yapılanların en uç örneğinin Hrant Dink cinayeti olduğu görüşünde birleşiyorlar. Peki ya göremediğimiz, duyamadığımız, bilmediğimiz acılar ne olacak? Zaten sistemin insanları korkuyla sindirmeye çalışması da bize çok yabancı değil. O yüzden bu şarkı bir isyan.
Özgün bir dil
Redd’i dinleyen herkes kendine saklıyor, yaşıyor, paylaşmıyor. Doğan Duru bu durumu ilginç bir örnekle açıklıyor: “Klip çekmediğimiz pek çok sevilen parçamız var. Dinleyiciler bu parçalara klip çekilmediği için memnun. Çünkü popüler olurlarsa bize kalmazlar” diyorlar. Evet, grubun özgün bir dili ve müzikal duyumu var. Hem sözel hem müzikal olarak Redd’in durduğu yer kendine özel. Yeni albüm de, 21 şarkıya rağmen hiç monotonlaşmıyor. Akustik ve rock tınısı yoğun şarkılar akıcı ve zamanı durdurarak geçip gidiyor. “21” albümündeki şarkıların hepsi yakın geçmişten. Melankolik, ama buruk bir mutluluk ve tebessüm hepsinin mayasında var. Redd bu albümde karanlığa daha fazla gidiyor, sonra bir ışık yakıyor ve onu aynı hızla söndürüyor. Geride kalanlar da küçük, pırıltılı hareler.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!