"TÜBA'dan haberi olan bile yoktu"

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Hükümetin amacının TÜBA'yı idare etmek olmadığını belirterek, ''Eğer biz dokunmasaydık, TÜBA'dan haberi olan bile yoktu'' dedi.

Yayınlanma: 13.12.2011 - 16:16
Abone Ol google-news

TBMM Genel Kurulunda, bakanlığının ve bağlı kuruluşlarının 2012 yılı bütçesi üzerindeki eleştirileri yanıtlayan Ergün, TÜBİTAK ve TÜBA ile ilgili eleştirilere değindi.

TÜBİTAK'ın, kendi kendine politikalar geliştiren, bunun için bilimsel, teknolojik araştırmalar yapan kurum olmadığını, Hükümetin bilim, teknoloji ve inovasyon politikalarının en etkili vasıtası olduğunu kaydeden Ergün, bilimsel araştırmaların artık teknolojiye, teknolojik ürüne dönüşmesi ve ticarileşmesi konseptine uygun yeniden yapılanma ihtiyacının ortaya çıktığını ifade etti. Ergün, bu nedenle, TÜBİTAK'da bilimsel araştırmaların ticarileşmeye ve teknolojik ürünlere dönüşmesini sağlayan bir yönetim anlayışıyla hareket eden, bu konuda son derece birikimli ve tecrübeli bir yönetimle yeni dönemin konseptine uygun yapılanmaya gidildiğini söyledi.

''TÜBİTAK bilim kurulunun zaten değişik kurumlardan gelen bilim adamları, bürokrat ve teknokratlardan oluştuğunu biliyor olmanız lazımdı'' diyen Ergün, bunda bir değişiklik olmadığın vurguladı. Atanan kişilerle ilgili aranan niteliklerde bir değişiklik yapılmadığını hatırlatan Ergün, eldeki bilginin doğru, temiz ve tam bilgi olması halinde istifade edilebileceğine işaret etti.

TÜBA'nın, 1993 yılında bir KHK ile kurulduğunu hatırlatan Ergün, ''Yine Hükümet kurdu TÜBA'yı. Burada sembol isim Erdal İnönü'dür. Kendisini, bilime, siyasete yaptığı katkılarla rahmetle anıyorum. Eminim, TÜBA'nın kurulmasında da öncülüğü kendisi yapmıştır. İyi de yapmış'' dedi.

TÜBA'nın, ''Başbakan'a bağlı, tüzel kişiliğe, bilimsel, idari ve mali özerkliğe sahip'' olarak kurulduğunu anlatan Ergün, ''Başbakana bağlı olmak, bilimsel, idari ve mali özerkliğe aykırı değilse; o gün de olmadığı gibi bugün de değildir. Bugün Başbakanlığa bağlı olması, bilimsel, mali ve idari özerkliğini ortadan kaldırmadı. Bu özellikleri yeni KHK'da da durmaktadır'' diye konuştu.

''Büyük beklenti ve serzeniş içinde olduklarını gördük''

Ergün, TÜBA'nın 18 yıl önce KHK ile başarılı, buluş, patent, ödül sahibi bilim adamlarının asli üye ve şeref üyesi olarak onore edilmesi amacıyla yetki verildiğini belirterek, şöyle konuştu:
''Bu sayın Türkiye'deki profesör sayısının yüzde 2'si kadar olacaktı. 15 bin profesör kadrosu var bugün Türkiye'de, yüzde 2'si 300 eder. 18 yıl boyunca sadece bugün 82 asli üyesi vardır. Halbuki akademi üyeliğine ulusal ve uluslararası saygın kuruluşlardan ödül ve madalya almak, kendi adıyla anılan keşif, icat, teori ve modellere sahip olmak, klasik kitaplarda, dergilerde ve makalelerde adı geçmek, uluslararası bilim atıfları kataloğunda genel kabul görmüş olmak ve çok sayıda atıf olmuş olmak gibi özelikler sayılıyor. Bunlar bugünkü KHK'da yine var. Ama bu özelliklere sahip, TÜBA üyesi olmayı hak eden çok sayıda akademisyenimizin olduğunu, onların da büyük beklenti ve serzeniş içinde olduğunu biz görerek hareket ettik.''

TÜBA'nın asosiye üyelerinin genç akademisyenlerden oluştuğuna dikkati çeken Ergün, ''Teşvik edilmesi gereken gençler... Sayı ne olması gerekiyor. TÜBA asıl üyelerinin 3 katı kadar asosiye üye seçebilir. 300 olması gerekirken asil üyeler, 900'e kadar asosiye üye seçilmesi imkanı varken, 18 yılda sadece TÜBA'nın 17 asosiye üyesi vardır. Taltif, teşvik edilmeyi bekleyen o kadar çok genç akademisyenimiz var ki...'' dedi.

Şeref üyelerin ise asil üye olamayacak, yaşı ilerlemiş, kendisini ispat etmiş bilim adamlarından seçildiğini anlatan Ergün, bunların da 40'a yakın olduğunu söyledi. En önemli konulardan birisinin, yabancı bilim adamlarının TÜBA'ya kazandırılması olduğunu ifade eden Ergün, ancak 18 yılda sadece 2 yabancı bilim adamının TÜBA'ya üye yapıldığını, bunların arasında Bernhard Lewis ve bir Alman Profesörünün bulunduğunu bildirdi.

''Yeniden yapılanma ihtiyacı otaya çıkmıştır''

Varolan tablonun ''TÜBA'da yeniden yapılanma ihtiyacını ortaya çıkardığını'' ifade eden Ergün, şöyle konuştu:
''Nasıl TÜBA kurulurken Hükümet bu konuda öncülük etmişse, bugün yeniden yapılandırılırken de Hükümet öncülük etmelidir. Hükümetin amacı, TÜBA'yı idare etmek değildir. Dokunmak ve çekilmektir. Dokunmuştur ve TÜBA'nın kendi mali, idari ve bilimsel özerkliğe göre çalışmaları devam edecektir.
Üye seçiminin tek kanaldan olması bize göre bu tıkanıklığı meydana getrmiştir. Dar bir kadronun oluşmasına, tek bir kanaldan seçilmesi gerçeğinin neden olduğunu tespit ederek bugün böyle bir noktaya geldik. 1993 yılında 10 üye, TÜBİTAK'ın önerisiyle Başbakan tarafından atanmıştır. O 10 üye, bir 10 üye de kendisi atamıştır, 20 üye olmuştur. Ben oluşuma itiraz etmiyorum, önemli olan TÜBA'nın bundan sonraki süreçte çok daha etkin ve verimli çalışmalar yapabilmesidir. Eğer biz TÜBA'ya dokunmasaydık, TÜBA'dan haberi olan bile yoktu. TÜBA diye bir yer var mıydı, yok muydu diye haberi olan bile yoktu da şimdi Allah'tan bir çok insanının TÜBA'dan haberi oldu. Daha çok insanın, çalışmalarla TÜBA'dan haberi olacaktır, eminim.''


''Otobüs şoförünü getirip TÜBA üyesi yapacak hali yok''

KHK ile TÜBA üyeliğine seçimi 3 kanala ayırdıklarını belirten Ergün, şunları söyledi:
''Biri mevcut kanal; TÜBA'nın kendisinin seçeceği üyeler, TÜBİTAK Bilim Kurulu ve YÖK Genel Kurulunun seçeceği üyeler... TÜBA da TÜBİTAK da YÖK de aynı nitelikteki üyeler arasından üye seçecekler. Nitelikler değişmeyecek. Biri otobüs şoförünü getirip TÜBA Üyesi yapacak hali yok. İkinci değişiklik, başkan seçimi konusundadır. Başkan; TÜBA Genel Kurulunun bir adayı seçip Başbakan'a göndermesi ve Başbakan'ın onu atamasıyla oluyordu. Biz dedik ki '3 aday belirleyin, Başbakan'ın önünde birini atama inisiyatifi olsun.' Eğer başbakan'ın onayı önemli değilse, niye o zaman Başbakan'ın önüne gidiyor. Önemliyse 3 adayın Başbakan'ın önüne gitmesi daha doğru bir yaklaşım olmaz mı?''

Değişimin hızlanması amacıyla asil üyelerin yaşını 70'den 67'ye indirdiklerini belirten Ergün, ''Bir çok genç akademisyen aşağıdan yetişiyor. TÜBA üyesi olmaya aday bir çok akademisyen araştırmalar yapıyor, dünyanın çeşitli yerlerinde ciddi çalışmalar yapıyor. 67, üniversitede emeklilik yaşıdır. Asil ve asosiye üye sayısını 150'şer olarak belirledik'' dedi.

TÜBA'nın başkan, üyelerine, ne asil ne ososiye ne de şeref üyelerine, konseyine bugüne kadar yaptığı çalışmalardan dolayı herhangi bir laf söylediğini, kendileriyle polemiğe girmediğini anlatan Ergün, ''Bilim adamlarımız hoşumuza gitmeyen eleştiriler de yapabilirler, önemli değil yapsınlar. Onlar bu ülkenin değeridir. Ben onlara değer vermeye devam edeceğim. Onlarla asla bir polemiğe girecek de değilim. Bakan olarak görevim bilim adamlarının önünü açmak, araştırmalarına imkanlar temin etmeye çalışmaktır'' diye konuştu.

Ergün, hem TÜBA hem TÜBİTAK vasıtasıyla bilim adamlarına nihayetsiz imkanlar sunacaklarını belirterek, ''Önümüzdeki süreçte TÜBA bilim adamları göreceklerdir, istifasını verenler de görecektir. Acele etmeyin diyorum bilim adamlarına, bekleyin, sabırlı olun. Göreceksiniz ki sizin içinde olduğunuz bugüne kadar ki TÜBA'dan daha iyi performans gösteren TÜBA ortaya çıkmazsa, o zaman gelin bu KHK'yi hızla yasalaştırarak yeni şekli tartışalım ve o yeni şeklin nasıl olacağına hep birlikte karar verelim'' dedi.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler