TÜRBANIN TBMM’YE GİRİŞİ

Hacdan dönen ve reset’lendiğini söyleyen AKP’li vekillerin attığı adımla birlikte meclise başörtüsü girdi.

Yayınlanma: 05.11.2013 - 09:47
Abone Ol google-news

Kadınların yüzde 70’inin başının örtülü olduğu bir ülkede geldiğimiz nokta  itibariyle olması gereken de nihayet gerçekleşti. CHP’de bir kanat bu konuda direniş  sergileyeceklerinin sinyallerini vermişlerdi.  Halbuki konuyla ilgili, muhalefet sandalyeleri tarafından yükseltilen bir gerilim,  CHP’nin artık tabiri caizse sıkan, eskiyen ve daha da önemlisi gelinen noktada, toplum ve  siyaset nezdinde meşruiyetinin ve haklılık payının gittikçe azaldığı tekrar tepkilerinden biri  olarak tarihe geçecek ve bu sadece iktidara ve onun sahiplendiği güçlü mağdur edebiyatına yarayacaktı.

CHP, yeni bir oyunun tuzağına düşerek siyaseten bir gol daha yemiş ve kayıp hanesine  bir çentik daha ekletmiş olacaktı. Ve bu, meydanlarda bir güzel kullanılacaktı. Bunların yaşanmamış olması umut verici.  1999’da yaşanan Merve Kavakçı olayından doğru süregelen gerilim ve AKP’nin  içinde beslediği rövanşist duygular düşünüldüğünde Kılıçdaroğlu’nun serinkanlı ve sağduyulu davranması gerekiyordu ve bunu da yaptı.

Şafak Pavey, Belma Satır, Pervin Buldan, Ruhsar Demirel gibi bayan milletvekillerinin Meclis’te o gün yaptıkları konuşmalarla verdiği ders ise ülke tarihine not  düşmeye değer nitelikte.

Kadınların giysilerinin, doğuracakları çocuk sayısının, tercih edecekleri doğum yöntemlerinin erkeklerin işi olmadığını lafı dolandırmadan ve özgürce dile getirdikleri için; Hele ki devletin, kadınların mahrem alanlarına dalma, kadın üzerinden siyaset yapma hakkını kendinde bulmasının; insanların ne yiyip ne içeceklerine, yaşam tarzlarına müdahaleyi meşrulaştırma çabalarının yanlışlığını suratımıza bir tokat gibi çarptıkları için;

Tüm bu hoyrat, kaba, yanlış, eşitlikten uzak kadına bakışı ve algıyı, kadına has bir incelikle, başarılı ve barışçıl bir üslupla ortaya koyabildikleri için içten bir teşekkürü hak ediyorlar.

Türbanla ilgili şu aşamada sergilenen sakin ve hoşgörülü tavır demokratik olgunluğun güzel bir örneğidir elbet ve fakat demokratik olgunluğun tek konusu bu değildir.Örneğin bu ülkeyi en az bir asır ileriye taşıyan Cumhuriyet’in ilanının 90’ıncı yılını, elinde bayrakları, içinde sadakat ve sevinç duygularıyla, bayram havası içinde kutlamak isteyen insanların yolunu kesip üzerlerine biber gazı sıkmak…

Ve örneğin, her ne kadar Başbakan Erdoğan’ın bugüne kadar sürdürdüğü sataşmacı, öfkeli, gergin üslubunun doğurduğu sonuçlardan biri olarak ortaya çıkmış olsa da Kemal Kılıçdaroğlu’nun Başbakan Erdoğan için “Dolmabahçe’de oturup Kadıköy’den gelen kadınları dikizliyor” demesi. Haklıyken haksız duruma düşmesi…Bu türden söylemlerin yakışık almadığı ve her iki taraf için de rüzgâr ekenin her zaman fırtına biçeceği unutulmamalıdır. Bu ve benzerleri insani, vicdani, toplumsal ve siyasi olgunluğun önemli konularıdır.

Tahammül de, olgunluk da tek taraflı değil, ancak karşılıklı gösterilince gelişip ilerleme şansına sahiptir. Tarafların fiziksel ve psikolojik şiddet eğilimlerinden sıyrılıp kendilerini koşulsuz, şartsız, çıkarsız bir demokrasinin eline teslim etmesi gerekir. Mağdur etmenin de, mağdur edilmenin de önü bu şekilde kesilmeli; mağdur edilmiş gibi görünmeye, herkesten önce bu ülkeyi yönetenler prim vermemelidir.

MARMARAY

Fikir babalığının eski tarihlere dayandığı, gerçekleştirilme fırsatının ise bugün yakalandığı başarılı bir proje. 29 Ekim’de, Cumhuriyet’in 90’ınca doğum gününde açılışı yapıldı.

Ancak şüphesiz ki ne başbakanın ne de herhangi bir siyasinin cebinden çıkan paralarla yapılmadı Marmaray; bu milletin, iktidar destekçisi ve karşıtı, muhafazakârı ve liberali, laiki, gazetecisi, eylemcisi olarak hep birlikte ödenen vergilerle yapıldı.

Mevcut iktidar da sorumlulukları ve toplumsal ihtiyaçlar gereğince, imkân ve yeteneklerini kullandı ve bir AKP iktidarı eseri olarak Marmaray’ı projelendirdi. Bu başarının iktidarın yeni bir seçim yatırımı olduğu ve onun başarı hanesine yazılacağı gerçeği de yadsınamaz tabi.

Ancak ülkenin iki yakasını ve dünyanın iki kıtasını birleştiren bu projenin, toplumun iki kutbunu yine karşı karşıya getirdiğini görmek bir hayli üzücü.

İlk gün, haber değeri böylesine yüksek bir olay olarak Marmaray’da bulunan ve çekim yapan gazetecilere, elektrik arızası çıkınca apar topar çekimin yasaklandığının ilan edilmesi bir yana; Başbakan Erdoğan’ın böyle bir ortamda doğal olarak çekim yapmak isteyen, haber peşinde olan medyaya çatması ve sert tepkisinin anlamı iktidar şüpheciliği ve yasakçı zihniyetten başka ne olabilir?

Sadık ÇELİK

[email protected]


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler