Turhan Selçuk Karikatür yarışmasına katılım süresi uzatıldı

Turhan Selçuk Karikatür yarışmasına katılım süresi uzatıldı

17.04.2021 13:08:00
Güncellenme:
Haber Merkezi
Takip Et:
Turhan Selçuk Karikatür yarışmasına katılım süresi uzatıldı

Milas Belediyesi tarafından bu yıl on birincisi düzenlenecek Turhan Selçuk Karikatür yarışmasının son katılım süresi 31 Temmuz 2021 tarihine kadar uzatılmıştır.

Milas Belediyesi tarafından bu yıl on birincisi düzenlenecek karikatür yarışmasında son katılım tarihi olumsuz pandemi koşulları nedeniyle 31 Temmuz 2021 tarihine kadar uzatılmıştır.

Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat'ın başkanlığını yaptığı yarışmanın jürisi 13-14-15 Ağustos 2021 tarihinde toplanacaktır.

31 Ağustos 2021 tarihinde açıklanacak yarışma sonuçları, Milas Belediyesi’nin web sitesinden ve sosyal medya adreslerinden paylaşılacaktır.

Turhan Selçuk Karikatürlü Ev’de gerçekleştirilecek ödül alan eserler ve sergilenmeye değer görülen karikatürlerden oluşan yarışma sergisi 01 Ekim 2021 tarihine kadar açık kalacaktır.

Katılım için:

11. ULUSLARARASI TURHAN SELÇUK KARİKATÜR YARIŞMASI 

Milas Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü 

48200 Milas-Muğla/TÜRKİYE 

www.milas.bel.tr • e-posta: kulturyarisma@milas.bel.tr

İlgili Haberler

Sonsuzluk Vadisinde Turhan Selçuk - Metin PEKER Turhan Selçuk, çizgilerle dünya kuran büyük usta, tam on bir yıl önce veda etti bizlere, can bildiği Türkiye’ye ve karikatüre. On bir yıl önce bir on bir mart günü... On bir ve on bir olmuş demek! Demek şimdi dönüp bakınca, bu on birlerde sonsuzluğa, suskunluğa geçmiş o… Suskunluk mudur bu peki? Geride bıraktıkları hâlâ konuşmuyor mu? Eserleri bugün de Türkiye’yi anlamak için bir tür karikatür haritası işlevi görmüyor mu? Evet, ustamız artık yok, ama şunu biliyoruz ki, onun mirasından, o hünerden damlaya damlaya uzayan o elden ‘Osmanlı tokadı’ çıkıyor ve haksızlıkların suratında patlıyor… Patlıyor simgesel olarak ve hep birlikte “Oh” çekiyoruz yine... Kocaman bir oh hem de! ‘Rüzgârları kalemiyle çizen ay’ Bundan tam kırk beş yıl önce, isimsiz bir genç olarak “Kök” adlı karikatür albümümü çıkarmaya heveslendiğim vakit, beni cesaretlendiren, dahası, önsözünü yazma yüce gönüllülüğünü gösteren oydu... Kendi kadrajında baktığında, gençleri ümitlendirmenin, desteklemenin bir adımı olarak düşünüyor ve yapıyordu bunu... Yıllar zaman içinde diğer yıllar ile arkadaş oldukça, bizler de yaş alıyorduk... Turhan Selçuk ise ustalıktan, daha ustalığa, büyük ustalığa, en ustalığa geçiş yapıyordu... Bu dönemde de daima Karikatürcüler Derneği’nin Ankara, İstanbul veya yurdun bir başka köşesindeki herhangi bir faaliyeti gözüne iliştiğinde, tevazulu yüreği ile yanımızda olmaktan büyük bir mutluluk duyardı. O yanımızda durunca da, dünya durduğu yerde büyür, hevesimiz açılır, çizgiler bizi büyüler, üstat bizi büyülerdi. Şimdi o dönemler geçti. Peki “Ey mah, o rüzgâr geçti” mi diyeceğiz biz de? Hayır hayır! O, rüzgârları kalemiyle çizmiş bir aydı... Dolunayımızdı... Ülkenin üstüne çöken o mahmur karanlığı, tok ve sıcak rengiyle, kaleminden dökülen siyah mürekkebin kıvraklığıyla ideali yapan, kâğıda döken ay parçamızdı o… Sanatın yozlaşma yokuşundan aşağıya itilmeye çalışıldığı, yahut, iktidarlarca bir stepne derekesine düşürülme oyunu içinde yön kaybetme tehlikesine maruz bırakıldığı bir dönemde bizler sanatın; halktan yana, sanatın kuralları içinde icra edilmesinden yanayız.... Çünkü yaşamdan yanayız. Tıpkı Turhan Selçuk gibi. Çünkü o sanatsal bilmeyi yaşamı bilmeyle, yaşamla eşleştirmişti... Tıpkı İspanya’nın en netameli günlerinde faşistlerin yüzüne “kazanamayacaksınız” diye haykıran bilge yazar Unamuno’nun dediği “Çünkü yaşamak ve bilmek aynı şeydir” sözündeki saklı gerçeklik gibi; o da kuvvet ve anlam katıyordu hayata karikatürüyle ve bilgisiyle… Yol göstermeye devam ediyor Güçlüler iktidar olur. Sertlik hakim olur. Sanırız ki, dünya küçülür. Yapraklar solar. Toprak kurur. Kalplerden kan çekilir. Akıl büzülür... Oysa, sanat, başkaldırır kötümserliğe ve insansızlığa... Sanatçı bayraktarı olur adil bir ülkenin. Düşülke adına bayraktarı olur. Turhan Selçuk’un mezarını bin bir çiçek tohumu getiren rüzgârlar ziyaret edip dururken, onun mezarından el alan rüzgârlar bizlerin inançlarını da ziyaret ediyor, çizgilerimizi de ziyaret ediyor... Dünya gözüyle, dünyaya bir daha, bir daha, daha iyi bakmamızı, özgürlüğün verilen değil, elde edilen bir şey olduğunu söylüyor bize o haber getiren rüzgârlar… Bu “ısrarın” sebebi var… Sanatın toplumsal mücadele için, sanatsal inceliklerden ödün vermeden ama yapılabilir, yapılır bir uğraş olduğunu o öğretti bize... Şimdi onun yokluğunda biz, onun yolundan giderken aslında onun aradıklarını arıyoruz. O arayış, sonsuza yargılı, sonsuza yazgılı bir arayış bunu da biliyoruz... Sanatın esnek, sisle, bulanıklıkla arkadaş aurası bizi arayışlarımızda sınıyor. Varsın sınasın. Sanatın kolaya kaçmayan, gecenin ve gündüzün her türden emeğini talep eden o billur sesini bizler de Turhan Selçuk gibi takip etmeye gayret ediyoruz, edeceğiz... Bunda ısrarın, bize kazandıracağı koca bir ülke vardır. Bunun kazanılacağını da o rüzgârlar bize söyledi. Şimdi Hacıbektaş’ta, sonsuzluk vadisinde cıvıltılı rüzgârlara sürekli bir şeyler söyleyen o bilgenin, çizgileriyle bize her gün yeni ve taze şeyler söylemeye devam ettiğini de unutmayalım...