Türkçe, Türkçede Kalmalı, Kirlenmemeli
Türkçe, Türkçede Kalmalı, Kirlenmemeli
Türk Dil Kurumu, Dil Derneği, Türkçenin yenileşme ve gelişmelerine yönelik işlevlerini sürdüren aydınlanma kurumlarıdır. Yabancı sözcük kullanma eğiliminin giderek arttığı günümüzde, bu aydınlanma kurumları Türkçe karşılıkları üretme konusunda yoğun emek vermelidirler.
Ülkemizde ses, ulaşım, doğa, siyaset ve sevgi kirliliğinde önceliği Türkçenin kirliliği aldı. Türkçemizin, bir gün sularımız gibi arınacağına, gerçek kimliğine ulaşacağına inanıyorum. Dilimiz kirlilikten arınmalı ve derin bir soluk almalıdır. Özgür bir dil, özgür bir ulusun kimliğidir.
Doğal olmayan, Türkçenin yaşadığı dil karmaşasını, dil kirliliğini benimser gibi olmamızdır. Toplumumuz, kum yığını gibi birikimli fakat duyarsız ve bananeci. Türkçede devrim kaçınılmazdır. Tüm fazlalıklar, engeller, pürüzler, yabancı sözler gitmelidir. Türkçede daha iyi bir gelecek, özgür, duru ve öz bir yapı ile olabilecektir. Sürdürülebilir, akılcı ve özgür Türkçe, dilde sıfır kirlenmeyle gerçekleşebilecektir.
Dilimizi saran yabancı sözler ve terimler ruhumuzu da sarıp sarmalamaktadır. Kendimize olan güvenimizi yitirir olduk. Dilimizdeki yüzde 30-40’lara varan bu kirlilik ve yozlaşmayla çağdaş uygarlığı nasıl yakalayabiliriz diye düşünüyorum. Dilimizdeki kirlenme içinden çıkılmaz düzeylere ulaşır oldu.
Dilimiz, günlük yaşamımızın olmazsa olmazıdır. Güzel konuşmak, yazmak ve okumak, ona gönül vermek bir tutku olmalıdır. Türkçe, öz, özgür ve halkın onurlu dili olmalıdır. Bugün, Türkçemizde karmaşık ve anlaşılmaz bir girdi çıktı yaşanmaktadır. Dil kirliliğinde, hava kurşun gibi ağır. Dilimizi kuşatan (istila eden) yabancı sözler ve ilginç çizgiler her yerde, her zaman görülmektedir. Yemek, giyim, resmi ve özel işlerde, ekonomide, eğitimde, sporda ve de her alanda kapılar aralanmış, içeri buyur edilmiş yabancı tanıtım adları…
Dilimizdeki bu boyunduruk bir kara leke gibi duruyor. Paydos denilecek süreci bekliyoruz. Türkçe özgür ve egemen olmalıdır. Dilimizdeki değişimin başlangıcını görmek istiyoruz. Yabancı söz, deyim ve terimlerin yayılmacılığını yıkmak, güçlü bir devletin güçlü, özgür dili olmak erdemdir.
Türkçede suları bulandıran, dilimizi bozan, onu yanlış kullanan bizleriz. Şu yabancı hayranlığımız, moda, marka tutkumuz ve yabancıya özentimiz, benliğimizi sarsıyor. Her nedense, bizi bizden alıyor, bu anlamsız ve yanlış tutkumuz. Şimdide oturmuş, aykırı ve ayrık yabancı sözleri sulu gözlerle izliyor, ağıtlar yakıyoruz…
“Dilini kaybetmeyen uluslar varlıklarını da kaybetmezler” özdeyişinin anlam zenginliğini düşünmeliyiz. Dilini kaybeden ulusların güçsüz ve geri kalmışlığının acı faturası pek de ödenecek gibi değil. Türkçenin bilimsel ve dizimsel bütünlüğü işletilerek konuşma ve yazın dilinde çokça eserler üretilmelidir. Türk dilinin kimliği, yaygınlığı ve kalıcılığı evrenselliğe taşınmalıdır.
Türkçenin hızını kesmeden, onun yapıcı gücüne güven duyulmalıdır. Ülke olarak gelişmemiz, değişmemiz dilimizin zenginliğiyle ilgilidir. Türkçe tutkusu, dil sevgisi vazgeçilmez bir tutkudur. Türkçede öze dönüş ve arınma kaçınılmazdır. Türkçe severlik, ülke severlikle doğru orantılıdır.
Dilimiz bugünkü durumuyla karanlıklarla boğuşuyor. Kırılganlıklar, baş edilmez gibi görülen engeller, yabancı dillerin baskısı ve de birçok kişinin içinde alevlenen yabancı tutkusu içimizi burkuyor. Eski değerlerin değiştiği, yeni ve teknolojik verilerin hızla geliştiği çağımızda, ister istemez egemen dillerin etkisi altında kalınmaktadır. Ancak, bu etkileşimin büyük oranda olması ve gün geçtikçe çoğalması düşündürücüdür. Türkçe, Türkçede kalmalıdır. Türk dilinde yabancı sözcük kullanmak dil kirliliğinin göstergesidir.
Yabancı dildeki sözcükleri ve yanlışları konuşma ve yazımda, hatta eğitim ve öğretim kurumlarında göz göre göre kullanarak suskun kalmak anlaşılamamaktadır. 1932-1983 yılları arası 51 yıl yaşayan Türk Dil Kurumu’nu Atatürk kurmuştu. O yıllarda halkın ağzındaki değişlerden ve dil kaynaklarından, Türkçe deyim, terim ve sözlerden yararlanılmıştı. Türkçenin bir bilim ve sanat dili olmasına çalışılmıştı. Bu düzeyli ve titiz çalışma Türk Dil Kurumu’nu devrimci bir kimliğe ulaştırmıştı.
“Dil, bir ulusun aynasıdır” / Dil, düşüncenin aracıdır, dil’siz düşünülemez” özdeyişleri ulusal kimliğimizi ve bireyin düşünce zenginliğinin dille olabileceğinin anlatımıdır. Türk sanatının, kültürünün ve bilimin gelişmesinin ve yaygınlaşmasının temel kaynağı Türkçedir. “Türkçeden yana olmak, Türkiye’den yana olmaktır./Türkçe giderse Türkiye gider” özdeyişleri bu anlatımın açıklamasıdır diye düşünüyorum.
Türkçe toplumsal ve bireysel yaşamımızın öz kaynağıdır. Türkçenin kullanımı konusunda eleştiri ve özeleştirileri daha etkince yapmalıyız. Bilim, kültür, sanat ve düşüncede Türkçe eserlerin üretiminin arttırılmasına özen gösterilmelidir.
Türk Dil Kurumu, Dil Derneği, Türkçenin yenileşme ve gelişmelerine yönelik işlevlerini sürdüren aydınlanma kurumlarıdır. Yabancı sözcük kullanma eğiliminin giderek arttığı günümüzde, bu aydınlanma kurumları Türkçe karşılıkları üretme konusunda yoğun emek vermelidirler. Halkımızın zengin folklorundan yararlanarak “halkın dili, değişleri, terimleri” toplatılarak değerlendirilmelidirler. Düşünce yapımızın, kültürümüzün, bilgimizin, eğitimimizin ve sosyal yapımızın dışavurumunun ana kaynağı Türkçemiz övüncümüzdür. Türkçe, Türkçede kalmalı, kirlenmemelidir.
“Yıllar eklendikçe, / içine doldu yabancı sözler, / yaban dillerin kuşatması / yüreğimin tasası, / Güneşin takılır karanlığa / özgürlüğüne engel / Hüzün bulutları yüreğimi burkar. / Tükenirken Türkçem…” (G.K)
İ. Gürşen KAFKAS Eğitimci-Yazar
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!