Türkiye - BM ilişkilerinde 2009 yılı
Türkiye, 2009 yılına 48 yıl sonra BM Güvenlik Konseyinin (BMGK) geçici üyesi olarak başladı.
En son 1961'de konseyde yer alan Türkiye, 192 üyeli BM Genel Kurulunda 2008 ekim ayında yapılan seçimlerde büyük başarı kazanarak, 151 oyla seçildiği 2009-2010 geçici BMGK üyeliğine 1 Ocak 2009'da başladı.
Türkiye'yi BMGK'deki ilk yılının ilk altı ayında BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Baki İlkin, ikinci yarısında ise Dışişleri Bakanlığından emekli olan İlkin'in yerine atanan yeni BM Daimi Temsilci Büyükelçi Ertuğrul Apakan temsil etti.
Gazze krizi ve Ortadoğu
BMGK'nin ocak ayının hemen başındaki acil gündemi İsrail'in Gazze'de Hamas'a karşı başlattığı kara operasyonu oldu. Konseyin Gazze'deki çatışmaları durdurma amacıyla karar tasarıları metinlerini görüştüğü toplantılarda, Türkiye'yi o dönemki Dışişleri Bakanı Ali Babacan temsil etti.
Babacan, BM toplantıları sırasında muhataplarıyla yaptığı görüşmelerde, Gazze'de acilen ateşkes sağlanmasının elzem olduğu mesajını verdi, konseyde yaptığı konuşmada da Gazze'deki durumun "insani bir trajedi" olduğunu belirterek, İsrail'in askeri operasyonlarının derhal durdurulması gerektiğini söyledi. Konsey, 3 tam gün süren müzakerelerin ardından nihayet 8 Ocakta 1860 sayılı kararı kabul ederek, Gazze'de "acil, kalıcı ve taraflarca tamamıyla uyulacak" ateşkes çağrısında bulundu ve İsrail birliklerinin Gazze'den tamamıyla çıkmasını istedi. Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 15 üyeli konsey üyelerinin 14'ü karar tasarısına "evet" oyu verirken, ABD çekimser kaldı. Oylamanın bir diğer önemli özelliği de Türkiye'nin konseyin üyesi olarak 48 yıl aradan sonra ilk kez oy kullanması oldu. Türkiye'nin "evet" oyunu Bakan Babacan kullandı. Babacan, oylamanın ardından AA'ya yaptığı açıklamada, "Bizim Türkiye olarak özel bir konumumuz var, herkesle konuşuyoruz, herkesle irtibatımız var, hem Arap ülkelerinin tümüyle rahat konuşabiliyoruz, hem İsrail ile rahat konuşabiliyoruz, hem de Filistinli grupların her biriyle tek tek rahat konuşabiliyoruz. Pek çok ülkenin ve pek çok grubun da aynı anda güvenini sağlamış bir ülke Türkiye. Toplantıların sonunda BMGK ülkeleri ve Arap ülkelerinin dışişleri bakanları Türkiye'ye katkılarından dolayı teşekkür ettiler" dedi.
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun da Babacan'la görüşmesinde Bakan'a, "dünyada Türkiye'nin yürüttüğü aktif diplomasiyi ve barış yapıcı rolünü takdirle karşıladığını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Gazze konusunda en erken davranan liderlerden biri olduğunu söylediği" bildirildi.
Türkiye, Gazze'deki çatışmaların sona ermesinin ardından da bölgeyle ilgili olarak konseyde yapılan Orta Doğu toplantılarına büyük önem verdi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 1 Mayısta göreve atanmasının hemen ardından 11 Mayısta BMGK dönem başkanı Rusya'nın Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov başkanlığında yapılan ve barış sürecine destek veren Orta Doğu toplantısına katıldı. Davutoğlu, konseydeki konuşmasında, Orta Doğu'da sorunlara kapsamlı bir barış vizyonu çerçevesinde yaklaşılması gerektiğini belirterek, bölgede barış sürecinin tüm ayaklarıyla daha fazla gecikmeksizin canlandırılması gerektiğine inandıklarını söyledi. Filistin sorununun ve Arap-İsrail ihtilafının, uluslararası toplumun ve Türkiye gündeminin başında yer aldığını belirten Davutoğlu, "Filistin topraklarında, özellikle Gazze'deki insani durumun görmemezlikten gelinemeyeceğini" vurguladı.
Davutoğlu, basına yaptığı açıklamalarda da Türkiye'nin BMGK üyeliği dolayısıyla konseyi ilgilendiren tüm konulara aktif olarak katkıda bulunacağını belirtti. Genel Sekreter Ban ile de kapsamlı bir görüşme yapan Davutoğlu, Genel Sekreterle Kıbrıs, Irak, Orta Doğu, Afganistan, Pakistan konularındaki son gelişmeleri gözden geçirdi. Ban'ın, Türkiye'nin Medeniyetler İttifakı ve bölgesel girişimleriyle küresel ve bölgesel barışa yaptığı katkılardan dolayı Davutoğlu'na teşekkür ettiği bildirildi.
Türkiye'nin dönem başkanlığı çok yoğun geçti
Türkiye, 1 Haziranda devraldığı BMGK'nin dönem başkanlığını bir ay boyunca yürüttü. Dönemin BM Daimi Temsilcisi İlkin, Türkiye'nin 1961 yılından beri ilk kez BMGK'de yer aldığını belirterek, "Türkiye'nin BMGK'ye Türkiye'nin sesi olmak üzere girdiğini, başkasının sesi olarak girmediğini, BMGK'de Türkiye'nin inandığını söylediğini, verdiği sözün arkasında durduğunu, BMGK'de bunu herkesin bildiğini" ifade etti.
Türkiye, konseyin en yoğun gündemli aylarından biri olan haziran ayında konseyin genel gündemindeki pek çok konuyu ele aldı. Bu konuların başında Irak, Orta Doğu, Kosova, Afganistan, Gürcistan, İran yaptırımlar komitesi, Afrika meseleleri, Kuzey Kore, terörizm, Aşkabat'ta bulunan BM Orta Asya Önleyici Diplomasi Merkezi, Ruanda ve eski Yugoslavya için kurulan uluslararası ceza mahkemeleri geldi.
Davutoğlu, Konsey toplantılarına başkanlık etti
Dışişleri Bakanı Davutoğlu BMGK'nin 4 Haziranda düzenlenen Eski Yugoslavya ve Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemeleri toplantısına Güvenlik Konseyi Dönem Başkanı olarak ilk kez başkanlık etti. Davutoğlu yaptığı konuşmada, Türkiye'nin BM'yi dünyada uluslararası meşruiyetin şekil aldığı temel kurum, BMGK'yi de küresel barış ve güvenliğin sağlanmasından sorumlu temel organ olarak gördüğünü belirtti. Davutoğlu, "Türkiye, uluslararası toplumun sorumlu bir üyesi olarak, BM Şartında (Ana Sözleşmesinde) yer alan ideallerin ve ilkelerin desteklenmesine derinden bağlıdır" dedi. Bakan, BM'nin kurucu üyelerinden biri olarak Türkiye'nin BM'nin programlarına ve siyasetine aktif olarak katılmasının, dış politikasının da temel direklerinden biri olduğunu vurguladı. Türkiye'nin BMGK'deki ilk 5 ayında pek çok konuda sahip olduğu birikimden çok yararlandığını ve bunları BMGK'de somut olarak ortaya koymaya çalıştığını ifade eden Davutoğlu, Türkiye'nin konsey dönem başkanı olarak "yapıcı, objektif, aktif bir tutum" sergilemeye devam edeceğini belirterek, dönem başkanlığıyla birlikte Türkiye'nin bölgesinde aktif bir ülke olmasının ötesinde küresel gelişmeleri de yönlendirebilecek kapasiteye sahip bir güç olduğunu göstereceğini vurguladı.
Davutoğlu, BMGK'nin 18 Hazirandaki Irak toplantısına da başkanlık etti ve Irak'ın toprak bütünlüğünü koruyarak geçiş sürecini tamamlamasının, Türkiye açısından önemli olduğunu vurguladı. Toplantının sonunda Türkiye'nin girişimiyle BMGK bir başkanlık açıklaması da kabul etti. Açıklamada, Irak'ın toprak bütünlüğüne, siyasal istikrarına, Irak'ta teröre karşı verilen mücadele konusunda yapılan çalışmalara ve BM'nin Irak Misyonunun (UNAMI) ülkede yaptığı önemli katkılara destek verildi.
Büyükelçi İlkin göreve veda etti
Dışişleri Bakanlığından emekli olarak Daimi Temsilcilik görevinden ayrılan Büyükelçi İlkin, 30 Haziranda son kez konsey toplantısına başkanlık etti. İlkin, New York'tan ayrılmadan önce AA'ya verdiği mülakatta, "Türkiye, BMGK dönem başkanlığından yüzünün akıyla çıktı ve BMGK'deki ilk 6 ayını da gerçekten son derece iyi değerlendirdi" dedi. BMGK üyeliğinin, konseyde en son 1961'de yer alan Türkiye için son derece iyi tecrübe olduğunu belirten İlkin, Türkiye'nin konumu, aktif dış politikası, bölgesindeki ağırlığı, izlediği dengeli, istikrarlı dış politikasıyla arayı açmadan BMGK'ye gelecek yıllarda yeniden seçilmesi gerektiğini söyledi.
64. dönem BM Genel Kurul çalışmalarında yoğun diplomasi trafiği
Türkiye'nin BMGK'deki ilk yılının ikinci altı ayı da son derece yoğun geçti. Temmuz ayında Kuzey Kore nükleer meselesi BMGK'nin ve Türkiye'nin başkanlığını yaptığı BM Kuzey Kore Yaptırımlar Komitesinin gündemini sürekli meşgul etti. Türkiye'nin yeni BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ertuğrul Apakan da Genel Sekreter Ban'a güven mektubunu sunarak 27 Ağustosta görevine resmen başladı.
64. dönem BM Genel Kurulu üst düzey toplantılarında Türkiye'yi Başbakan Erdoğan başkanlığındaki heyet temsil etti. 22-29 Eylülde düzenlenen Genel Kurul çalışmalarının üst düzeyli açılış toplantılarına beraberinde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile gelen Erdoğan, BM'de çok yoğun temaslarda bulundu ve pek çok üst düzeyli toplantıya katıldı.
Erdoğan, Genel Kurul toplantılarının açılışından bir gün önce 22 Eylülde Genel Sekreter tarafından düzenlenen İklim Değişikliği zirvesine de katıldı. Erdoğan Genel Sekreterle hem BM'de, hem de İKT'nin New York'ta düzenlenen 40. kuruluş yıl dönümünde bir araya geldi. Görüşmelerde başta Kıbrıs olmak üzere iklim değişikliği, Türkiye-Ermenistan ilişkileri, Afganistan, Orta Doğu barış süreci, Gazze'deki insani krizin ele alındığı bildirildi.
Türkiye, BMGK toplantısında ilk kez Başbakan düzeyinde temsil edildi
Türkiye, 24 Eylülde konseyin dönem başkanı olarak ABD Başkanı Barack Obama tarafından yönetilen "Nükleer Silahsızlanma" konulu zirve toplantısında ilk kez başbakan seviyesinde temsil edildi. ABD tarihinde de ilk kez bir ABD Başkanının başkanlık ettiği tarihi toplantının başında, ABD tarafından nükleer silahsızlanmaya karşı hazırlanan karar tasarısı, konseyin 15 üyesinin tümünün oylarıyla kabul edildi. Başbakan Erdoğan da konseyde yapılan oylamada ilk kez elini havaya kaldırarak "evet" oyu kullandı. Erdoğan, konuşmasında kitle imha silahlarına sahip olmanın bu çağda hiçbir ülkeye ilave güvenlik sağlamadığını belirterek, Türkiye'nin özellikle Orta Doğu'da olmak üzere kitle imha silahlarından arındırılmış bölgeler tesisine yönelik bütün ciddi adımları desteklediğini bildirdi.
Erdoğan, aynı gün BM Genel Kuruluna hitaben de, uluslararası gündeme ilişkin konularda Türkiye'nin görüşlerini açıklayan kapsamlı bir konuşma yaptı. Erdoğan, hitabında BM'nin gündemindeki Kıbrıs konusuna da değinerek, "Tarafların uzlaşamadığı noktalarda 2004'de olduğu gibi BM Genel Sekreteri'nin devreye girmesi gerektiğine inanıyoruz. Hedefimiz, varılacak çözümü en geç 2010 yılı bahar aylarında referanduma götürmek olmalıdır" dedi.
Toplantılar sırasında 60'tan fazla ikili görüşme yapan Davutoğlu da basına yaptığı açıklamada, Genel Kurul toplantıları sırasında Türkiye'nin artan diplomatik gücünün görüştüğü tüm muhataplarınca kabul gördüğünü vurguladı.
Türkiye, BMGK'nin Kıbrıs toplantılarına ilk kez "Konsey Üyesi" olarak katıldı
BM'nin gözetiminde adada iki lider arasında devam eden ikili görüşmeler de bu yıl yine konseyin gündeminde yer aldı. Türkiye, BMGK'nin geçici üyesi olması nedeniyle, ilk kez konseyin Kıbrıs konulu toplantılarına katıldı ve BM Geçici Barış Gücünün (UNFICYP) görev süresinin uzatılmasına ilişkin karar tasarılarının oylanması sırasında "hayır" oyu kullandı.
Genel Sekreterin Kıbrıs özel danışmanı Alexander Downer, 30 Nisanda ilk kez müzakerelerle ilgili olarak konsey üyelerine bilgi verdi ve gazetecilerin soruları üzerine müzakerelerin başarılı olacağı konusunda "ihtiyatlı iyimserlik" taşıdığını, Türkiye'nin Kıbrıs sorununun çözülmesini istediğini söyledi. Müzakere sürecinin sonsuza dek sürmesinin mümkün olmadığını da belirten Downer, "Süreç eğer gereğinden fazla uzarsa başarısızlığa sürüklenir, bu fırsat penceresi sonsuza dek açık kalmayacaktır" dedi. Konsey, kabul ettiği başkanlık bildirisinde ise iki lider arasında sürdürülen müzakerelerde elde edilen ilerlemeden memnuniyet duyduğunu bildirdi ve müzakerelerin ivmesinin artmasını istedi.
Genel Sekreter, mayıs raporunda, adada tarafları görüşmelerin hızını artırmaya çağırarak, çözümün makul bir süre içinde sağlanması gerektiği mesajını verdi ve UNFICYP'in görev süresinin 6 aylığına uzatılmasını talep etti.
Konsey de Ban'ın raporu doğrultusunda hazırladığı karar tasarısını 29 Mayıstaki oturumunda oylamaya sundu. Yapılan oylamada Türkiye "hayır" oyunu kullanırken, konseyin diğer 14 üyesinin "evet" oyu verdiği tasarı kabul edildi. Büyükelçi İlkin, yaptığı açıklamada, Türkiye'nin başından beri Rum kesimine "Kıbrıs hükümeti ve Kıbrıs cumhuriyeti" diyen BMGK kararlarını kabul etmediğini belirtti.
KKTC'nin New York Temsilcisi Büyükelçi Kemal Gökeri de yaptığı açıklamada, "Kıbrıslı Türklerin adada Rumlardan daha fazla çözüm istediğini" belirtti.
Bu arada Genel Kurulu toplantıları sırasında BM Genel Sekreteri Ban, New York'a gelen KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile 28 Eylülde görüştü. BM Sözcülüğünden yapılan açıklamada, "Genel Sekreterin Talat'ın Kıbrıs sorununa çözüm bulmaya yönelik duruşundan memnuniyet duyduğu ve adadaki iki liderden görüşmelerin yarattığı tarihi fırsatı kullanmalarını istediği kaydedildi. Genel Sekreteri Kıbrıs'a davet ettiğini belirten Talat ise, Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas'a da çağrıda bulunarak, ondan BM parametreleri çevresinde kalmasını istedi ve bu müzakerelerin son fırsat olduğunu vurguladı.
Ban, 3 ve 4 Aralıkta ise UNFICYP ve Kıbrıs'taki iyi niyet misyonuna yönelik olarak ilk kez iki ayrı rapor yayımladı. Genel Sekreter, ilk raporunda konseye UNFICYP'in görev süresinin 6 aylığına uzatılmasını tavsiye ederken, iyi niyet misyonu raporunda, müzakerelerde tarafların güçlü ilerleme sağladıklarını ve çözümün sağlanabileceği yönünde "ihtiyatlı iyimserlik" taşıdığını belirtti. Ban, raporunda "Müzakerelerin ikinci turunda ivmenin korunması ve hatta hızlandırılması gerekiyor. Gelecek haftalar ve aylar belirleyici olacak, çünkü önemli kararların alınması gerekecek" dedi.
Konsey, 9 Aralıkta da Genel Sekreterin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer ve özel temsilcisi Tayek Brook Zerihoun'dan müzakereler ve UNFIYCP konusunda bilgi aldı. Downer, basına yaptığı açıklamada, Kıbrıs'ta devam eden müzakerelerde iki liderin ciddi ve istikrarlı ilerleme sağladığını, sorunun çözümü yolunda "ihtiyatlı iyimserlik" taşımaya devam ettiğini ve uluslararası toplumun adadaki sürece güçlü destek verdiğini belirtti.
Konsey, 14 Aralıkta UNFICYP'in görev süresini 6 aylığına uzatılmasını isteyen bir kararı oylayarak kabul etti. Türkiye, mayıs ayındaki gibi "hayır" oyu verdi.
Goldstone raporu
BM'yi bu yılın ekim ayından itibaren meşgul eden konulardan biri de İsrail ve Hamas'ın Gazze'de savaş suçu işlediğine dair görüş bildiren Goldstone Raporu oldu. Konseyin 14 Ekimdeki toplantısında Daimi Temsilci Apakan, Türkiye'nin raporu "Gazze sorununa ışık tutacak kapsamlı bir belge" olarak gördüğünü vurgulayarak, "Biz bu raporun ve tavsiyelerinin ciddi olarak ele alınması gerektiğini düşünüyoruz" dedi.
Derviş görevinden ayrıldı
BM'de Türkiye'yi ilgilendiren diğer önemli bir gelişme de BM Kalkınma Programı Başkanı (UNDP) Kemal Derviş'in 4 yıllık görev süresinin bitmesine birkaç ay kala 1 Martta görevinden ayrılması oldu. Genel Sekreter Ban, Derviş'in görevinden ayrılacak olmasından büyük üzüntü duyduğunu, onun dünyada kalkınmanın ve refahın artırılmasında UNDP Başkanı olarak lider rol oynadığını belirtti.
En Çok Okunan Haberler
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- ABD basınından Esad iddiası