Türkiye milli gelirinin 1,9'u savunmaya

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Türkiye'nin 2007 yılı rakamlarıyla milli gelirinin yüzde 1,9'unu savunma ve güvenlik harcamalarına ayırdığını ve bu itibarla, Brezilya ve İran'ın ardından dünyada 14. sırada yer aldığını söyledi.

Türkiye milli gelirinin 1,9'u savunmaya
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 26.12.2008 - 10:39

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Antalya Belek Otel'de düzenlenen Sinerjitürk 2008 toplantısında yaptığı konuşmada, sanayi ve teknoloji alanında önemli atılımlar yapmakta olan Türkiye'de, nitelikli beyin gücüne olan ihtiyacın giderek artan bir oranda ortaya çıktığını söyledi.

Özellikle savunma sanayii sektöründe, son 5 yılda sağlanan 2,5 kat büyüme ve yoğun olarak tasarım ve geliştirmeye yapılan yatırımlar, sektördeki uzmanlık ihtiyacını dünyanın üzerinde çalıştığı en uç noktalara taşıdığını kaydeden Gönül, ''bu çerçevede, ülkemiz insanının bulunduğu her yerde, birikiminden ve bilgisinden bir işbirliği ortamı içinde yararlanma gereği doğmuş bulunmaktadır'' dedi.

Milli Savunma Bakanı Gönül, geçtiğimiz on yıllık döneme bakıldığında, dünya savunma harcamalarının toplamda yüzde 50'ye yakın oranda artarak 1,3 trilyon doları aştığını belirterek, dünyanın değişik bölgelerinde süregelen nizami veya asimetrik harpler, soğuk savaşın sona ermesinin ardından yaşanan kısa süreli iyimserliğin süratle yerini aldığını ifade etti.

''Bu harcama oranı geçtiğimiz on yıllık dönem içinde yüzde 5'ler mertebesinden, yüzde 2'nin altına inmiş bulunmaktadır'' diyen Gönül şöyle devam etti: ''Oransal olarak yaşanan bu iniş çoğunlukla ülkemizin milli gelirindeki büyümeden kaynaklanmakta olup, nominal harcamalar bu on yıllık dönemde aynı düzeylerde kalmıştır. NATO ülkeleri içinde genel kabul edilen savunma ve güvenlik harcamaları seviyesinin milli gelire oranla yüzde 2 olduğu dikkate alındığında, ülkemizin önümüzdeki dönemde reel olarak savunma sanayii alanındaki mevcut yatırım düzeyini korumasını bekleyebiliriz.
Esasen, içinde bulunduğumuz coğrafya ve karşı karşıya bulunduğumuz savunma ve güvenlik ihtiyaçları, Türkiye'nin bir çok Avrupa ülkesine nazaran daha hazırlıklı olması gerektiğini net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Bu durumda önceliğimiz, ülkemizin ekonomik dengeleri açısından ciddi meblağlar oluşturan söz konusu harcamaların, ulusal ekonomiye en üst düzey katma değer kazandıracak bir şekilde yönlendirilmesi olmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bağımsız harekat yeteneğinin kazanılması ve muhafaza edilmesi gereklerini de dikkate aldığımızda, kendine yeterli bir savunma sanayii sektörünün oluşturulması Türkiye'nin vazgeçilmez bir stratejik hedefidir.

Bu alanda attığımız somut adımlar sektörümüz tarafından çok yakından bilinmektedir. Sadece son Savunma Sanayii İcra Komitesi'nde alınan kararlarla, yurtiçinde toplam bedeli bir milyar dolardan fazla yeni projelerin savunma sanayii şirketlerimizde başlatılması veya mevcut projelerin ilave ihtiyaçlarla devam ettirilmesi öngörülmüştür. Geçtiğimiz beş yıllık dönemde başlatılan yurtiçi projelerin toplamı beş milyar doları aşmıştır.

İşte bugün birlikte olduğumuz toplantı, sektörümüzün yurtiçindeki beyinleri ile yurtdışında benzer alanlarda dünya çapında uzmanlıklar geliştirmiş beyinlerini bir araya getirerek bu gereklere birlikte cevap arama ve ileriye dönük işbirlikleri oluşturma hedefini taşımaktadır. Paylaşıldıkça büyüyen tek değer olan bilginin, bu salonda yer alan ve her biri alanlarında kendini kanıtlamış profesyonellerin birlikteliği ile güçlü bir sinerjiye yol açacağına inanıyorum.''

 

"Türk Savunma Sanayii 3 milyar dolarlık ciroyu geçecek"

Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar da, yaptığı konuşmada, Türk Savunma Sanayii'nin cirosunun 2 milyar doları geçtiğini belirterek, ''Türk Savunma Sanayii'nin, yakın zamanda 3 milyar dolarlık ciroyu geçerek önemli bir uluslararası oyuncu olacağına inanıyorum'' dedi.

Türkiye'nin, yurtdışında da oluşmuş çok ciddi bir yetişmiş insan potansiyelinin bulunduğunun altını çizen Bayar, ABD ve Avrupa'da profesyonel Türklerin çalıştığını belirterek, bu durumun, Türkiye'nin yararlanması için büyük bir potansiyel olduğunu söyledi.

Sinerjitürk gibi organizasyonların, Türkiye'nin yurtdışındaki insan gücünden daha etkin bir şekilde faydalanmasına imkan vereceğini vurgulayan Bayar, ''savunma sanayimizin teknolojik kapasitesinin çok hızlı bir şekilde geliştirilmesi gerekiyor. Bu nedenle, yurtdışındaki profesyonellerimizle ilişkilerimizi güçlendirmeliyiz'' dedi.

 

Küresel ekonomi büyüdü yoksulluk arttı

Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi, Kurumsal İletişim ve Bilgi Grubu Bakanı Ali Koç, 1800'lerde 1 milyar olan dünya nüfusunun 1930'da 2 milyara yükselerek sonraki yıllarda da hızla arttığını ve 6.6 milyara ulaştığını kaydetti. Tarihte görülmemiş bu hızlı büyümenin tüketimi körükleyerek dünya dengelerini sarstığını dile getiren Koç, ''Bu dönemde yaşanan müthiş ekonomik kalkınma, ne yazık ki, nüfusun tüm kesimlerine adil bir şekilde dağılımını sağlayamamış, gelişmiş ile gelişmekte olanların arasındaki uçurumu derinleştirmiş, sosyal barış üzerindeki baskıyı arttırmıştır'' dedi.

Küresel ekonominin 1950'den bu yana 7 kattan fazla büyüdüğünü, buna karşın yaklaşık 3,5 milyar kişinin yoksulluk sınırını aşamayarak günde 2 Dolar'dan daha az gelirle yaşadığını ifade eden Koç, şöyle devam etti: ''Ekonomideki büyümeyle beraber, yoksulluk oranının da artması tezatı dünya için tehlike arz etmektedir. Sınırlı olan doğal kaynaklarımız hızla tükeniyor, doğamız tehlike altında, sık sık su savaşlarından söz edilmeye başlandı. Petrolün öneminin artması ve yerine kullanılabilecek alternatiflerin henüz ekonomik ve sürdürülebilir görülmemesi, sınır ötesi hakimiyet arayışlarını körüklemiştir. Öte yandan, Sovyetler Birliği'nin dağılması ile tek kutup haline gelen dünyamızda terör olgusu tahmin edilemeyecek seviyelere ulaştı. Terör yüzünden bir çok yerde bölgesel savaşlar devam etmektedir. Bununla beraber, 'Teröre karşı Savaş' gerekçesi ile bugüne kadar kabul edilen pek çok savaş zamanı kurallarının, yöntemlerinin ihlal edildiğine, değiştiğine tanıklık ediyoruz. 20. yüzyılda bölgesel politikaların barış gücü olarak kurulan NATO'nun, 21. yüzyılın bu gerçekleri doğrultusunda yeniden konumlandırılması ihtiyacı da, bu eksende ortaya çıkmıştır. Dünyanın nereye gittiğini tam olarak göremediğimiz bu baş döndürücü gelişmeleri, politik gelişmelerle birlikte irdelediğimizde, tüm dengelerin yeniden tesis edildiğini görüyoruz.''

Dünyanın en modern ordusu

''NATO'nun en büyük ikinci ordusuna sahip Türkiye'nin, güçlü ordu ve güçlü savunma ihtiyaçlarının daha da belirgin hale geldiği bir dönemdeyiz'' diyen Koç, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin dünyanın en modern orduları arasında gösteriliyor olmasının da gurur ve şans olduğunu kaydetti.

Türk ordusunun uzun vadeli bakış açısı, disiplin ve istikrar sonucu bu seviyeye geldiğini dile getiren Koç, ''Bu seviyelere gelmek ne kadar zor olduysa buralarda kalmak hatta ilerlemek daha zordur. Teknolojik devrimlerin baş döndürücü hızda yaşandığı bu çağda değişime ayak uydurabilmek her zamankinden daha fazla önem kazanmaktadır'' dedi.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler