Uluslararası hortum
Deniz Feneri'nin yürüttüğü projelerle ilgili ne ele geçen evrakta ne de bilgisayar kayıtlarında bir ize rastlanamıyor. Başbakan Erdoğan, her hafta sonu partisinin İstanbul'daki kongrelerine katılacağını ve her kongrede Aydın Doğan'a ilişkin yeni bilgiler açıklayacağı tehdidini savurdu.
Almanya’daki Deniz Feneri e.V. davasının iddianamesi “inanç hortumcu”larının insanların dini duygularını kullanarak topladıkları yardım paralarını hatta kurban paralarını nasıl iç ettiklerini tüm çıplaklığıyla yansıtıyor. İddianamede, “Deniz Feneri e.V’nin birçok ülkede (güya) yardım projeleri yürüttüğü görülmekte ve bunların çoğunun sığır-koyun alımları için olduğu belirtilmekte. Ancak projelerle ilgili ne evraklarda ne de ele geçirilen bilgisayar kayıtlarında bir ize rastlanmıyor” tespiti dikkat çekiyor.
Alman savcılığına göre “paraların nerelerde harcandığı ile ilgili herhangi bir delil bulunmadığı” gibi “nerelere harcandığına dair açıklamalarda da çelişkili ifadeler” yer alıyor. İşte iddianameye yansıyan; “ülke ülke” inanç hortumculuğunu anlatan savcılık tespitleri özetle şöyle:
* Balkanlar’a paralar bayramdan sonra teslim edilmiş!
Ele geçirilen evraklara göre, Makedonya’daki “Kültür ve İnsani Dayanışma Derneği” CHOM’dan Adnan İsmaili’ye, peşin olarak kurbanlık alımları için Abdullah Sever’den 21 bin 500 Avro verilmiş. Aralık 2005’te Islamska Verska Zaenicb Makedonya’ya toplam 128 bin 800 Avro, Arnavutluk ve Makedonya’da 2006’da kurbanlık sığır alımları için havale edilmiş. Bu paraların gerçekten nerelere kullanıldığıyla ilgili belgeler ve paraların miktarı ve alanlarla ilgili veriler çelişkilidir. Örneğin, Kurban Bayramı’ndan sonra, Kurban bayramı için verilmiş olması…
* Nijerya’ya mizansen teslim:
2006 Kurban Bayramı’nda, Deniz Feneri’nin VakıfBank’taki 3344 numaralı hesabından 75 bin Avro’luk bir meblağ, Sidi Mohamed Moussa adındaki şahsın hesap numarasına havale edilmiştir. “Etablissement Hassane Sidi Mohamde” firmasının (ithalat ve ihracat şirketi) teşekkür yazısından, 1.080 koyunun satın alındığı, kesimlerinin ve dağıtımının yapıldığı anlaşılmakta. Dikkati çeken ve koyunların yardıma muhtaç kişilere teslimini gösteren bir video filmi dokümantasyonu var ki, bunun sanki mahsus yapıldığı ve güya teslimi gösterdiği kaygısı da var. Dokümantasyonda, yukarıda belirtilmiş olduğu kadar koyunun alındığını ve kesilip dağıtıldığını belirten hiçbir belge yoktur.
* Mali’de de belge yok:
2005 Kurban Bayramı için, ENSHA örgütünün hesap numarasına 38 bin 500 Avro, 2006 Kurban Bayramı için de 75 bin Avro havale edilmiştir. Bununla ilgili olarak En-Sha örgütü adına Dr. E. Hamid isminde birisinin teşekkür yazısı var; bu yazısında bu kişi parayla kurbanlık hayvanların alındığını, kesildiklerini ve muhtaçlara dağıtıldığını belirtmekte. Burada da alınan hayvanların alımları, kesilmeleri ve/veya dağıtılmaları ile ilgili hiçbir dokümantasyon, ne 2005 yılı için ne de 2006 yılı için vardır.
* Habeşistan’a kuryeyle kurban yardımı:
Heidelberg’de kalan tanık, Jemal Ismail Umar, dernek adına para kuryeliği yapmış ve mevcut “Alındı Belge”lerine göre, Habeşistan’da yapılacak yardımlar için 2005 ve 2006 yıllarında 730 bin Avro teslim almış. Habeşistan’da Kurban Bayramı için yapılan yardımlarla ilgili dokümantasyon tamamen eksik, daha doğrusu ne sonuca varıcıdır ne de isabetlidir. Yardım alan kişilerin isim listeleri var ama imzaları yok. Bu listelerin, mühürlendikten sonra aynı kişi tarafından yazılmış oldukları bariz bir şekilde görülmektedir.
* Irak’ın şahidi Türk Deniz Feneri:
15 Ocak 2005 tarihli, elle yazılmış olan ve “Türk ve Ortadoğu Dayanışma Vakfı 1995” (TODAV) başkanının, Abdullah Sever’den Türk Deniz Feneri mensubu olan İbrahim Altan’ın huzurunda 64 bin Avro para teslim aldığını belirten bir makbuz var. Gene mevcut olan “teşekkür” yazısından, bu paranın kurbanlık sığırların alımında kullanılmış olduğu yazılı. Kurbanlık sığırların alımları, kesimleri ve alınan sığırların dağıtımı hakkında hiçbir yazılı belge mevcut değildir.
* Azerbaycan belgesi yok:
2005 ve 2006 yıllarında öncelikle “Azerbeycan Demokratik Telebe Gençler Teşkilatı” (ADTGT) ile “Azerbaycan Respubikası Gençliğe Yardım Fonu”na (GYF) Kurban Bayramı için maddi yardımda bulunulmuş. 2006 yılı Kurban Bayramı için gene GYF’ye 440 bin Avro verilmiş. Bununla ilgili dokümanlar sadece yardım için bir teşekkür yazısı ve Deniz Feneri’nin notlarının kusurlu ve anlaşılması güç olmasından ibarettir.
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan arasındaki kavga büyüyor. Başbakan Erdoğan, Aydın Doğan’ın haksız kazanç elde etmek amacıyla çeşitli projeleri için kendisinden ve İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş’dan “özel ricalarda” bulunduğunu iddia etti. Deniz Feneri davasında yardım paralarını topladığı iddialarının ortaya çıkarılma amacının “rant” sağlamak olduğunu savunan Erdoğan, Doğan’ın, Hilton arazisindeki yeşil alana rezidans yapmak için Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’den gerekli izinleri aldığını, ancak İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın yeşil alana imar izni vermemesi nedeniyle Doğan Medya Grubu tarafından saldırıya geçildiğini söyledi. Doğan’ın “İstanbul’u başbakan mı yönetiyor?” diyerek saldırısını sürdürdüğünü öne süren Başbakan Erdoğan, Doğan’a “Hilton’la ilgili sorun belediyenin sorunuysa niye bana getirdin. Niye benden yardım istedin” diye sordu.
‘İftiraya yataklık’
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, Almanya’da başlatılan Deniz Feneri davası iddianamesinde para aldığı yönündeki Doğan Medya Grubu’nun yayınlarına dün partisinin Bayrampaşa Spor Kompleksi’nde gerçekleştirilen Bayrampaşa 3. Olağan İlçe Kongresi’nde Aydın Doğan’a yüklenerek yanıt verdi. Başbakan Erdoğan, Doğan’ın, birtakım çıkar hesapları nedeniyle, kendisine ve partisine iftira attığını ileri sürerek, Doğan’ın kendisi hakkındaki sözlerine ilişkin şöyle konuştu: “Sayın Doğan sözlerimden rahatsız oldu. Yazılı yanıt vermiş. Bu hamur daha çok su kaldırır. Sayın Doğan anı kurtarmaya gayret etti. Aydın Doğan’ın Genel Yönetmeni ayrı konuşuyor, kendisi ayrı konuşuyor. Diyorlar ki ‘İnsani duyguları sömürenleri yazmayalım mı?’ Yaz da, doğruları yaz. Yalan ve iftira yazma. Daha düne kadar Baykal’la paslaşma halinde ‘toplanan paralar Erdoğan’a elden verildi’ deniyordu. Belge var deniyordu. Nerede o belge, kayıp mı oldu? Çıkın ispatlayın deyince Başbakan’a elden değil Başbakanlık’a verilmiş deniyor. Baştan doğrusunu yazsaydınız ya. Sayın Aydın Doğan ‘İddia sahibi ben değilim, sanıklardan biri toplanan paraların Başbakan’a verilmek üzere birisine verildiğini söyledi’ diyor. Hukukta yataklık etme diye bir olay var. Şu anda böyle bir iftiraya yataklık ettiğinin farkında mısın?”
Doğan’a bir hafta süre
Konuşmasında, Doğan Medya Grubu’nun “hüküm veren mahkeme gibi davrandığını” öne süren Erdoğan, grubun yayınlarını “maksatlı” olarak niteledi. Doğan grubunun kendisini hedef alan yayınlarının altında çıkar amaçlı nedenler olduğunu öne süren Başbakan Erdoğan, “Siz mahkeme değilsiniz. Bunların yazmanın altında bir şey var. Ben biliyorum da siz açıklayacaksınız. Size 1 hafta süre. Hafta içi açıklamazsanız, ben hafta sonunda açıklayacağım” dedi.
Hilton tartışması
Her hafta sonu partisinin İstanbul’daki kongrelerine katılacağını ve her kongrede Aydın Doğan’a ilişkin yeni bilgiler açıklayacağı tehdidini savuran Başbakan Erdoğan, Doğan’a, “Demokrasilerde konuşma hakkı sana da, gazetelerine de ait değildir. Öyle tek taraflı özgürlük olmaz” sözleriyle seslendi.
Aydın Doğan’ın yazılı açıklamasında geçen, “Hilton konusunu İBB’nin yetki sınırları içinde olduğunu sanıyordum. Yoksa İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yönetimi de mi Başbakanlık’a geçti” ifadelerini anımsatan Başbakan Erdoğan, özetle şöyle konuştu:
“Hilton’la ilgili sorun belediyenin sorunuysa niye bana getirdin. Niye benden yardım istedin. Sayın Doğan Hilton’un önündeki büyük alanı rezidans yapmak üzere ricada bulundu. Dedim ki ‘Mümkün değil olmaz’. Benden sonra Büyükşehir Belediye Başkanı ile de görüşmüş, hatta yemek yemişler. Yanlarında Şişli Belediye Başkanı da varmış. Kovaladığın iş hakkın değil. Şişli’den işi halletmiş, Büyükşehir’den halledemedi. Bana dedi ki ‘Ben bu kadar parayı Hilton’a boşuna mı verdim. Bunun için verdim.’ İşte bunlar köşeyi böyle döndüler. Vurgunu böyle yaptılar. Gazeteleri çevreci çevreci dolaşıyor. Çevreci Aydın Doğan, sevsinler onu. Bizden bunu alamadıkları için bunları yapıyorlar. Şimdi biraz sabırlı olacaksınız, bizi izlemeye devam edeceksiniz. Bunların bütün kara kaplı defterleri ortaya çıkacak.”
Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı “ucuz şantaj” yapmakla suçlayarak, “Bildiğin bir şey varsa hemen açıkla” diye yanıt verdi. Başbakan’ın gündemi değiştirmek için kendisini hedef aldığını kaydeden Doğan, “Biz bu ülkenin bağımsız medyasıyız. Bizde biat kültürü yok. Türkiye’nin sesiyiz. Özgür medyanın olmadığı bir rejim olsa olsa diktatörlük rejimidir” dedi.
‘Erdoğan, Çalık’a söz vermiş’
Kanal D’de Erdoğan’ın suçlamalarına yanıt veren Doğan, Başbakan’ın kendisine karşı olan tutumunu hayretle karşıladığını belirtti. Başbakan’ın olayları karıştırdığını veya kahramanlık edip gündemi değiştirmek istediğini söyleyen Doğan, Erdoğan’ın “Siz değil misiniz ki Hilton için bana gelen?” iddialarını da “çok ucuz polemik” olarak değerlendirdi. Doğan şöyle konuştu: “Ben Başbakan’a dedim ki 2.5 milyar dolar paramız var. Bu ülkede yatırım yapmak istiyoruz. Rafineri kuracağım dedim. ‘Nerde kuracaksın’ dedi. Ceyhan’da dedim. ‘Hayır’ dedi. ‘Orayı Çalık istiyor. O na söz verdik’ dedi. Dedim ki Çalık’da yapsın biz de yapalım. ‘Yok’ dedi. ‘Bu işin için de Putin var, Berlusconi var. Cheney var. Ocak ayında bu işi konuşalım’ dedi. Peki dedim. Bu arada kendisi bana: ‘Hilton’u ne yapacaksın?’ diye sordu? Şu anda ne yapacağımı bilmiyorum. Ama bu haliyle Hilton demode olmuş. Yenilenmesi lazım. Yanına bazı ilaveler yapılması lazım” dedim. O da ‘ben belediye başkanı ile konuşurum’ dedi. Belediye Başkanı’na da ‘Siz bana çevreyi altüst edecek bir izin verseniz de ben zaten bunu kabul etmem’ dedim. Yasal olmayan bir şeyi istemedim. Ne İstanbul’un Bele- diye Başkanı ne de bir ülkenin Başbakan’ı böyle ucuz polemikler yapmaz. Ucuz bir şantaj yapıyor.”
‘Elinde tutuyorsa şantaj’
Doğan, CNN Türk’ün karasal yayın yapması için RTÜK’e başvurduklarını, “Rekabet Kurulu’ndan izin alın” denmesi üzerine gerekli izni alarak RTÜK’e başvurduklarını ve onay çıkmasını beklediklerini söyledi. Doğan, “Onay bekliyoruz. Anlayorum ki Başbakan talimat verdi. ‘Vermeyin diye’” dedi.
Başbakan Erdoğan’ın “Sana bir hafta süre gerçekleri açıkla, yoksa ben açıklayacağım” sözlerine tepki gösteren Aydın Doğan, “Benim suçum varsa bugüne kadar ve elinde tutuyorsa suç işliyor. Benimle ilgili bir şey varsa mahkemeye neden vermiyor. Eğer elinde tutuyorsa o da şantaj” diye konuştu.
‘Başbakan suçlu arıyor’
Şaban Dişli, Gaziantep, Deniz Feneri ve Batman olaylarının ortaya çıkması üzerine Başbakan’ın suçlu aradığını kaydeden Doğan, “Ben bu ülkenin bağımsız, yansız medyasıyım. Benimle övünmesi lazım. Bizim yayınlarımızın arkasında kişisel bir şey arama. Git vurgucuya, soyguncuya yapış. Deniz Feneri’ne yapışmıyorum, haber yapıyorum. Beni susturursan, tek sesli medya demokrasi mi olur? Bizde biat kültürü yok. Tehditle, şantajla, baskıyla... Bunun adı demokrasi değil diktatörlük rejimidir” dedi.
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'da berber ücretlerine dev zam!
- 'Hukuki başvurular yapılacaktır'
- Kılıçdaroğlu’ndan videolu mesaj
- Anlattığı anlar ortaya çıktı!
- Kayak merkezinde korkunç anlar... 17’si ağır 30 yaralı!
- Erdoğan'dan Özel'in 'savaş ilanı' sözlerine yanıt
- İşte 500 bin liranın aylık getirisi!
- Kızılcık Şerbeti'nin 'Nilay'ı senaryoyu ifşa etti!
- Akaryakıt tankeri patladı!
- Şeriat tutmayınca tehdit hukuku!