Ütü kokan çocuklar

Kaderle Zar Atılmaz Alpaslan Akkuş'un ilk romanı. Otobiyografik öğeler de içeren bu roman, yazar için kendi adına bir anlamda okulu ve gençliğine dair bir vefa borcu aynı zamanda.

Ütü kokan çocuklar
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 24.05.2012 - 08:15

Kitabın kapağını açınca 'özlü' bir sözle başlayan girişe bakıp aldanmayın. Zira sizlere hayatınızda yeni bir başlangıç yapmanıza yol açacak anahtar sözcüğü fısıldayacak bir yazar yok karşınızda. Zaten böyle bir derdi de yok yazarın. Olsa olsa son dönemin yaygın eğilimi olan 'ermiş' profilini inceden bir alaya alma halidir bu. Öyle ya şu aralar en popüler davranışlardan biri 'bilge' sözler paylaşmak. Bu sözlerle bazı şeyleri '-mış gibi yapmak'. Yazar sanki daha kitabının başında bu durumla inceden alay ediyor ve bu özlü sözlerin ardı arkası kesilmiyor. Yazarımızın okuyanları eğlendiren kimi zaman ise kahkahalarla güldüren sözlerdeki yaratıcılığı ise dikkat çekici: 'Uzaktan bakınca bütün insanlar birbirine benzer. Münap Miyopoğlu/ Görsel Hasret.' Kitap böyle bir girişle hızını alınca eğlenceli bir romana başladığını ister istemez anlıyor okur.

Kaderle Zar Atılmaz Alpaslan Akkuş'un ilk romanı. Otobiyografik öğeler içeren bu roman, yazar için kendi adına bir anlamda okulu ve gençliğine dair bir vefa borcu da olmalı. Seksenlerde çocukluktan gençliğe adım atan, dönemin git gellerini, değişimlerini bire bir yaşayan Sal Sokağı çocukları ve onların hikâyesini anlatan sımsıcak hikâyeler bütünü Kaderle Zar Atılmaz. Samsun Anadolu Lisesi'nde sekiz yılını geçiren kahramanımız son yılından başlıyor hikâyesini anlatmaya. İçinde bulunduğu arkadaş grubu ile okul kantinini soyma kararı alan Alper'in -namı diğer Apo- okuldaki son yılı hep bu planı nasıl hayata geçirecekleri üzerine kafa yorarak geçer. Okul kantinini soymak istemelerinin ise çok geçerli bir sebebi vardır ve böyle bir sebep için soygun mübahtır. Elbette tüm dertleri bu soygun değildir. Bir taraftan da üniversite sınavlarına hazırlanmaktadırlar. Son seneleri her zamankinden daha hızlı ve yoğun geçecektir. Tüm bunların yanında bir de Apo'nun gönül hikâyesi vardır ki her şeyin üzerine tuz biber ekmektedir. Apo ve arkadaşlarının okulda geçirdikleri bu son yıllarını okurken ilerleyen bölümde birden geriye dönüş yaşarız ve okula adım atılan ilk güne döneriz. Ve hikâye Alper ve arkadaşlarının ilk yıldaki çömezlikleri ile mezun olacakları yıldaki maceraları arasında git gel halinde sürer. Bu git gel içerisinde yatılı okulların yazılı olmayan ama herkesçe bilinen kurallarını, yatılı kültürünü izleme fırsatı buluruz. Haytalıkta Hababam Sınıfı öğrencileri ile yarışan Sal öğrencilerinin maceraları tıpkı onlar gibi kimi zaman eğlenceli kimi zaman heyecanlı bazen de hüzünlüdür.

Son dönemde gençleri konu alan edebiyat ürünlerine baktığımızda kahramanlarının işlerinin hiç de kolay olmadığını görüyoruz. Zira gerçek üstü güçlere sahip kahramanlar, yetenekleri ile dünyayı kurtarmak gibi misyonları üstleniyorlar. Yakışıklı erkeklerin, dünya güzeli kadınların marifetleri saymakla bitmiyor. Fantazya dünyasında seyahat etmemizi sağlayan bu eserler sektörde de dikkate değer bir pay sahibi. Bu pay çok iştah açıcı olmalı ki sinema piyasası bu eserleri beyazperdeye geçirmekte hiç vakit kaybetmiyor. Durum böyleyken yani herkes 'büyük meselelerden' bahsederken karşımıza çıkan Kaderle Zar Atılmaz şu sıralar pek prim yapmayan şeylerden bahseden bir kitap; arkadaşlık, dostluk, paylaşım, erdem, kolektif iş çıkarma. Bu kitapta kimsenin dünyayı kurtarma gibi bir derdi yok, en azından bahsettiğimiz şekilde. Kahramanlarımız kendi küçük dünyaları içerisinde doğrularını bulma ve hayallerini hayata geçirmek derdinde olan yatılı okul öğrencileri. Her biri başka şehirden gelmiş, sınıfsal, ideolojik vb. farklılıkları bulunan öğrenciler birbirilerini düşünmek, kollamak hiçbir koşulda ispiyonlamamak gibi konularda ortaklaşırlar. Seksenlerin kolektif bilinci önemsemeyen bireyi pohpohlayan anlayışı henüz onlara ulaşmamıştır. Mevzubahis arkadaşlık olduğunda gözü kapalı her şeye göğüs gerebilen çocuklardır Sal Sokağı çocukları.

Kaderle Zar Atılmaz, Alparslan Akkuş'un ilk romanı olmasına rağmen akıcılığı hiç bozulmayan son derece keyifli bir roman. Elinize aldığınızda asla bırakamadığınız, dünyasında kaybolduğunuz, paylaşmak için altını çizdiğiniz hikâyelerle dolu içi. Kitabın güzelliği, bu hepimizin başından geçebilecek olayların, yazarın detaylı gözlemleri ve kendine has eğlenceli üslubu ile aktarılmasından geliyor.

Televizyon kökenli olan ve hâlâ bir televizyonda haber editörü olarak çalışan yazarın kitabın ortasından gazeteci arkadaşlarına bir de selamı var: 'Sıcaklığına bakmadan yemeğe dokunmayın, yanabilirsiniz.' Nedim Şık/ Tercüman-ı Ahval. n
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler