Yakın Dönemden Bazı 'Dil Ucubeleri'

Yakın Dönemden Bazı 'Dil Ucubeleri'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 30.11.2011 - 07:23

Uzun zamandan beri hem biçimi kullanıyoruz, hem de şekili. İlkini gerektiği zaman biçimselolarak kullanmayı bir yana bıraktık, onun yerine şekilseldiye nefis mi nefis bir sözcük türettik. BiçimTürkçe olduğuna göre ona Türkçe bir ek olan-sel”, “şekilde Arapça olduğuna göre ona da mi yaraşır? Yani biçimselya daşeklîmi? Ne diye uğraşmalı böyle ayrıntılarla? Bir yazarımız gibi, bir büyüklenme edasıyla Ben amaca bakarımder, geçersiniz.

Günlük hayatımızda aklıselime eskisinden çok daha fazla yer verdiğimiz için belki de sevinmeliyiz. Bilim insanlarından yazarlara, futbol yorumcularından pazar esnafına kadar doğrusu sevmeyen, doya doya kullanmayan yok bu sözcüğü.

Kim kullansa ona bir ağırlık, bir saygınlık veriyor çünkü! Ah bir de gereğince kullanabilsek? Diyelim, Futbolcu dediğin, sahada aklıselim olmalıyerine, Futbolcu dediğin, sahada aklıselim sahibi olmalıdiyebilsek? Aklıselim”, Türkçesiyle sağduyudemek de ondan. Bu bağlamda da aklıselimle” “aklıselim sahibi”, “sağduyuyla” “sağduyu sahibivb. kullanılmalı.

Yakın dönemde ortaöğretim öğrencilerine bir ders konuldu: Medya okuryazarlığı.Medyanın yazılı, sesli ya da görsel tüm kitle iletişim araçları, kısacası basın yayınanlamıyla dilimize kazandırıldığını (!) hepimiz biliyoruz. Bu sözcük yerine artık basın yayın”, “basın yayın ortamıve benzerlerini kullanmanın bizi çok küçük düşüreceğini de. Konunun bu yönünü bir yana bırakalım. Medya, tüm basın yayın organlarını, özetle gazete, dergi, televizyon ve radyoyu kapsadığına göre bu ders nasıl okutulacak?

Gazete ve dergilere göre dersin okuryazarlıkyönü tamam, ama televizyon ve radyolara göre nasıl olacak bu okuryazarlık? Demek ki sadece Batı kökenli diye bir sözcüğü seçmekle olmuyormuş bazı işler! Ben böyle bir ders önerdim, oldu ile de olmuyormuş!

Bir de mezar olmakbuluşumuz var. Ölümlü çoğu kaza haberini, yangın haberini bu kalıpla duyuyor, okuyoruz artık: Otomobil, dört kişilik aileye mezar oldu”, “Çıkan yangında, ev, sahibine mezar oldugibi.

Bu durumda ölenler her kimlerse oldukları yere bırakılıyor, öldükleri yer mezar sayılıyor demek ki? Böyle değil elbette. Değil de kalıplaşan bu saçmalığı dilimizden nasıl atmalı?Mezarın ölümün vuku bulduğuyer değil, ölenin gömüldüğü yer olduğunu kime, nasıl anlatmalı bu saatten sonra? Öyle aklımıza esen her sözcüğe, bu bağlamda mezarsözcüğüne de değişmece ya da eğretileme anlamı veremeyeceğimizi nasıl öğretmeli?

Ya o canım süpere ne demeli? Yeter ki beğendiğimiz, güzel bulduğumuz bir şeyler olsun; süper,süpper,süpeeeerlerden biri ne güne duruyor? İnsanları nitelerken bile kullanılmasının ne sakıncası olabilir: Süpersin ya!Dilde ilerlemek dediğimiz budur belki de: Güzel,çok güzel,olağanüstü,görkemli,nefis Hepsini tek bir sözcükle karşılamak!

Hem banka şubelerinin kapılarında görüyoruz, hem televizyon kanallarında duyuyoruz: X Bankası Acıbadem Şube”, “X Ankara Bürodan bildiriyorvb. Bunların da elbette “… Acıbadem Şubesi”, “X Ankara Bürosundan bildiriyorolması gerekiyor.

Bir de seslendirme örneği verelim: Yapiciiz”, “toplanaciizvb. Eski İstanbul hanımlarının dilinde kaldı bunlar. Bugün bu seslendirmeye özenmek, gülünecek bir duruma düşmekten başka bir değer taşımaz.

Örneklerin sonu kolay kolay gelmez. En iyisi bir iki soruyla bitirelim: Bunlara da dil ucubeleri denebilir mi? Denebilirse, ne yapmalı? Yıkalım deseniz, yıkılmaz da böyleleri

Adil İzci - Yazar


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon