"Yargı krizinin odağında mevcut darbe anayasası var"

BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, bugün yaşanan yargı krizinin odağında mevcut darbe anayasasının bulunduğunu belirterek, "Yargı bağımsızdı ve tarafsızdı da, Erzincan Başsavcısı tutuklandığında mı bağımsızlığını yitirdi? Ya da HSYK, Erzurum Savcısının yetkilerini elinden aldığı için mi yargı bağımsızlığını kaybetti?" diye sordu.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 23.02.2010 - 13:18

BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, partisinin Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada, yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi. Geçen hafta, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in tutuklanmasıyla başlayan yargı krizinin 'Türkiye'nin derinden yaşadığı sistem krizinin dışa vurumu' olduğunu savunan Kışanak, kendisini değişimin temsilcisi olarak sunmaya çalışan AKP'nin 'demokrasi güçlerinin yarattığı değişim dalgasının önünü kesen bir dalga kıran' görevi gördüğünü söyledi. 8 yıldır iktidarda olan AKP'nin demokratik çözümler üretmek yerine çatışma ve kutuplaşma yarattığı, şikayetçi olmanın ötesinde hiçbir yapmadığını dile getiren Kışanak, "AKP'nin en iyi yaptığı şey mağduriyet siyasetidir. Yoksa iktidarı boyunca anayasadan şikâyet edip de bunu değiştirmek için en küçük bir adımı dahi atmayan bir hükümetin tutumu başka nasıl yorumlanabilir? Sayın Cumhurbaşkanı Anayasa değişikliği fırsatının kaçırıldığını söylüyor. Kim kaçırdı bu fırsatı? AKP hükümeti değil mi?Bugün yaşanan yargı krizinin odağında aslında, mevcut darbe anayasası bulunmaktadır. Bugün dile getirilen 'yargının bağımsız ve tarafsız olmadığı, siyasallaştığı'yönündeki değerlendirmeler doğrudur, ancak bu, yeni bir durum değildir" diye konuştu.


"Bu sistem Deniz Gezmiş'i, Erdal Eren'i idama gönderirken siyasal değil miydi?"

"Bu yargı sistemi, İstiklal Mahkemelerinde yüzlerce kişiyi sorgusuz sualsiz idama gönderirken siyasal değil miydi? Bu yargı sistemi, Deniz Gezmiş'i idam ederken siyasal değil miydi?Bu yargı, Erdal Eren'in yaşını büyüterek idam sehpasına gönderirken siyasal değil miydi?Bu yargı sistemi, belediye başkanlarına kelepçe vurarak, cezaevine gönderirken siyasal değil miydi?Bu yargı sistemi 13-14 yaşındaki çocuklara yaşlarının iki katı kadar ceza verirken siyasal değil miydi?" diye soran Kışanak, bugüne kadar 'siyasallaşan yargının zulmü altında feryat eden tüm muhaliflerin, Kürtlerin, aydınların, sosyalistlerin, farklı etnik ve inanç gruplarının sesini duyan olmadığı'nı savundu.

Kışanak, şunları söyledi:
"Bugün 'yargı siyasallaşıyor' diye kıyamet koparan CHP, yıllarca yargının bu hukuksuz, ideolojik, taraflı icraatlarını alkışladı. Yine yargının siyasallaşmasından yakınan AKP de, bu yargı sistemi, toplumsal muhalefetin ensesinde boza pişirirken gıkını çıkarmadı. Aydınları, yazarları düşüncelerinden dolayı 301'den yargılayan, hatta bu nedenle Hrant Dink'in katledilmesine yol açan yargıya kimse bir şey demedi. 'Bölge hassasiyeti" diyerek, bölgesel kritere göre polise 'adam öldürme' izni veren, yüksek yargı kararı karşısında kimse isyan etmedi. Bütün bunları yapan yargı bağımsızdı ve tarafsızdı da, Erzincan Başsavcısı tutuklandığında mı yargı bağımsızlığını yitirdi? Ya da HSYK, Erzurum Savcısının yetkilerini elinden aldığı için mi yargı bağımsızlığını kaybetti? Eğer şimdi samimi olarak yargının siyasallaşmasından şikâyet eden varsa; bunu değiştirmek isteyen varsa biz her zaman destek vermeye hazırız. Ancak bu darbe anayasasını tamamen değiştirmeyi, sivil, demokratik, özgürlükçü ve çoğulcu bir anayasa yapmayı hedeflemeyen bir yargı reformu olmaz" diye konuştu.


"Ergenekon AKP'yi hedef alan darbe girişimleriyle sınırlı kalmamalı"

Konuşmasında dün yaşanan emekli komutanların gözaltına alınması ve Ergenekon soruşturmasını da değerlendiren Kışanak, "Darbe geleneğiyle ve darbecilerle bir hesaplaşma mı var? Ne yazık ki, bu soruya da gönül rahatlığıyla 'evet' yanıtı veremiyoruz. Dünkü kuvvet komutanlarına dönük operasyonla yeni bir boyut kazanan soruşturma elbette önemlidir. Ancak nereye varacağı konusunda, tüm demokratik kamuoyunun kaygıları var" dedi.

Ergenekon soruşturmasının sadece AKP'yi hedef alan darbe girişimleriyle sınırlı kalmasının önemli bir sorun olduğunu dile getiren Kışanak, '12 Eylül darbecilerine dokunmayan, halka karşı işlenen suçları gündemine almayan bir soruşturma'nın Türkiye'yi derin devlet geleneğinden kurtaramayacağını söyledi. Ergenekon soruşturmasının eksik ve beklentilerin gerisinde yürüdüğünü kaydeden Kışanak, "Eğer Türkiye demokratikleşecekse JİTEM'in, faili meçhul cinayetlerin, karanlık olayların bütün boyutlarıyla ele alınması ve yargılama sürecine dahil edilmesi gerekir. Bu davanın meşruiyeti ancak böyle sağlanabilir. Demokratik kamuoyu ve halkımız, ciddi anlamda bir geçmişle yüzleşmenin gerçekleştirilmesi beklentisi içerisindedir" dedi.

AKP'nin yargı reformundan anayasa değişikliğine kadar demokratikleşme adımlarını hızla Meclis gündemine getirmesi gerektiğine dikkat çeken Kışanak, hükümetin bu yönde verdiği sözleri tutmaz ve 'mağdur'u oynarsa buna kimsenin inanmayacağı ve 'bu numarayı kimsenin yutmayacağı'nı söyledi.
 

AKP'li İhsan Arslan'a tepki

Konuşmasında, KCK operasyonları kapsamında BDP'li belediye başkanı, genel merkez yöneticileri ve il genel meclisi üyelerinin tutuklanmasını da değerlendiren Kışanak, "Halen sürmekte olan bu KCK operasyonu ve davası siyasidir. AKP'nin sözde Kürt milletvekilleri de, en demokrat geçinenleri de dâhil olmak üzere, bu siyasi soykırımı onaylamaktan, propagandasını yapmaktan, hatta '90'li yılları unutmayın, öldürülmediğinize şükredin, tutuklamaya razı olun' demekten bile geri durmuyorlar" dedi.

Diyarbakır'da bir basın toplantısındaki sözleri nedeniyle AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan'ı eleştiren Kışanak "Sayın Aslan, bu utanç tablosu sizin, yani AKP hükümetinin eseridir. Bu siyasi darbe Türkiye siyaset tarihinde kara bir leke olarak yerini alacak ve bu tablonun sorumlusu olarak AKP hükümeti, hem seçim sandığında, hem de tarih önünde mahkûm olacaktır. Zalimlerin zulmune şükredilmez, zalimlerle mücadele etmek kutsal bir görevdir, bilmiyorsan öğren Sayın Arslan. Size naçizane bir önerimizdir; bir daha bu halktan, ölümü göstererek, tutuklanmaya, kelepçeye razı olmalarını isteme densizliğine düşmeyin. Zalimlerin zulmüne şükredilmez" diye konuştu.


Berivan'ın cezaevinden yazdığı mektubu okudu

Kışanak, kamuoyunda taş atan çocuklar olarak bilinen Terörle Mücadele Kanunu'ndan cezaevinde bulunan çocukların durumunu da değerlendirdi. Cezaevinde bulunan Berivan isimli bir çocuğun mektubunu okuyan Kışanak "5 yaşındaki Berivan Diyarbakır Cezaevi'nden gönderdiği mektubunda 'canım yanıyor' diyor ve bu çığlığının duyulmasını istiyor. 'Beni buraya atanlar, inanın ki kendi çocukları olsaydı bana yaptıklarının aynısını onlara yapmazlardı' diyor. Sözün bittiği yerdeyiz. Ama Sayın Başbakan hala bu çığlığı duymamak için direniyor. Hala 'Çocukları öne sürüyorlar' gibi, anlamsız, sosyal ve siyasal gerçeklikten yoksun bir söylemi dilinden düşürmüyor" dedi.

Hükümetin 'utanç tablosu'ndan kurtulmak istiyorsa bir an önce taş atan çocuklarla ilgili adım atmak zorunda olduğunu kaydeden Kışanak, "Çocuklarla ilgili yasal düzenleme yapmayı, bir şantaj, bir pazarlık yöntemi olarak kullanmaktan vazgeçmelidir. Biz Barış ve Demokrasi Partisi olarak, halkı topyekün 'terörist' ilan eden bu Terörle Mücadele Yasası'nın tümden kaldırılmasını öneriyoruz. Ancak, acil ve öncelikli olarak, çocukları TMK kapsamından çıkartacak bir değişikliği de destekleyeceğimizi belirtmek istiyoruz. Bu konuda Meclis'e vermiş olduğumuz kanun teklifleri bulunmaktadır. Bu teklifler biran önce Genel Kurul'a indirilmeli ve acil olarak, çocukları TMK kapsamı dışına çıkartılmalıdır" diye konuştu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler