YARSAV'dan kaset skandalına çok sert açıklama

Yargıçlar ve Savcılar Birliği(YARSAV), hukuka aykırı izleme ya da dinlemelerin Anayasanın güvence altına aldığı temel hak ve özgürlüklerin açık ihlali olduğunu belirterek, "Bu tür uygulamalarla yeni dönemde Anayasa'yı tek başına değiştirebilecek bir çoğunluğu yakalama, bu hedefe engel olabilecek siyasal aktörleri bypass etme, yargının, Anayasanın ve ülkenin yazgısına egemen olma çabası ölçü ve ahlaktan yoksunluk içinde cereyan etmektedir" dedi.

Yayınlanma: 11.05.2011 - 10:35
Abone Ol google-news

YARSAV, MHP'deki kaset skandallarının ardından yazılı bir açıklama yaptı. YARSAV tarafından yapılan açıklamada, Türkiye'nin uzunca bir süredir, "Biri Bizi Gözetliyor ve Devlet de Bunu İzliyor" gerçeğini, korku ve kaygıyı bütün topluma dalga dalga yayan yansımaları ile yakıcı bir şekilde yaşadığı ifade edilerek, hukuk dışı dinlemelerin, izlemelerin, kayıtların serbestçe yapıldığı, "fütursuzca" sergilendiği belirtildi. "Özel yaşamın gizliliğini" hedef alan siyasi skandalların birbiri ardına gündemin başköşesini aldığı kaydedilen açıklamada, "Böylesine zafiyet ve korkusuzluk, bir kasta işaret etmekte, sonuçlarının aşırı yarayışlılığı ile birlikte arkasında artık malum ve meşhur zihniyetin olduğu, telaffuz etmekten gerçekten bıktığımız, bir 'operasyon' olgusunu akıllarda perçinlemektedir" denildi. Bilişim sistemlerindeki gelişme ile birlikte kişi hak ve özgürlükleri içerisinde en çok tehdit edilen özgürlüğün, özel yaşamın gizliliğine dönüştüğü vurgulanan açıklamada, bu "cerahatin" toplum üzerinde şişmesine ve büyümesine, kamu otoritelerince de müdahale edilmediği ya da ediliyor görüntüsü ile kayıtsız kalındığı belirtildi.

 

"Siyasi rant"

"Siyasî iktidarın Anayasa değişikliği üzerinden yargıyı şekillendirmesinin somut sonuçları ile karşı karşıyayız" denilen açıklamada şunlar kaydedildi:

"Ülkemizde anayasa referandum sürecinde özellikle yargı alanında yapılan değişikliklerin yürütmenin yargı üzerindeki baskısını artıracağı ve dolayısıyla temel hak ve özgürlüklerin korunmasına ilişkin yargısal denetimin zayıflamasının, ülkemizi özgürlük ve demokrasi ortamından uzaklaştırıp, adı ve rengi ne olursa olsun despot ve antidemokratik bir yapıya sürükleyeceği yolunda uyarılarımız olmuştu. Bu uyarılarımız 'yargı reformu, ileri demokrasi ve özgürlükler getiriyoruz, hukuk devleti kuruyoruz' diye karşılık görürken, bugün geldiğimiz noktada, hukuka güven duygusu azaltılarak korku toplumu yaratılmasının ve demokrasinin sine qua non'u olan çoksesliliğinin yok edilmesinin, öngörülerimizi doğruladığını görmekten dolayı üzgünüz. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi; siyasal yönetimlerin, Devleti var eden, korumak ve kollamakla görevli olduğu halkını artık gözetim ve denetim altına aldığı, halkın temel hak ve özgürlüklerini güvence altına almak için var olması gereken sistemin, halkını tehdit olarak algıladığı ve zamanı gelince kullanmak üzere kişilere yönelik her türlü görüntü ve ses kaydı yoluyla veri biriktirmekte olduğu tüm toplum kesimleri arasında yaygın kanaat halini almıştır. Ayrıca, dinleme ve izlemeleri yapanların yaptıkları faaliyetin hukuksuz olduğu, suç unsuru içerdiği unutturularak; özel yaşama ait ses ya da görüntülerin içeriğine yönelik tartışma yapılmasının amaçlandığı ve bu yolla siyasi rakiplerin hukuk dışı yollarla ekarte edilerek seçime yönelik meşru siyaset zemini dışına çıkarak siyasi rant devşirilmeye çalışıldığı görülmektedir. Böylece, anayasal düzene yönelik güveni yıpratmak suretiyle ideallerindeki devleti yaratmak adına; tüm toplumun güven bunalımına düşürülerek, halkı denetlemek, gözetlemek, röntgenlemek ve bu yolla anayasal kurumlar başta olmak üzere tüm toplumun sindirilmek, susturulmak istendiği anlaşılmaktadır."

Kaynağın hep aynı merkezler olması dikkat çekici

Açıklamada, siyasî iktidar tarafından Anayasa değişikliği ile özel yaşamın korunmasına yönelik olarak "kişisel verilerin" güvence altına alınacağının ifade edildiğini, ancak değişiklik sonrası kısa dönemde tanık olunan gelişmelerin, özel yaşamın korunmasının sadece kâğıt üzerinde ve Anayasa metni içinde kalacak bir düzenlemeye mahkumiyeti gösterdiği belirtildi.

Herhangi bir yaptırıma uğramayan, her gün bir yenisini yarattıkları hukuksuzluklar ile gerçeklik duygusunu da yitiren "kirli ellerin ürünü" bu karanlık görüntüleri, sesleri yayınlayanların hep aynı merkezler olmasının da son derece dikkat çekici olduğu ifade edilen açıklamada şöyle denildi:

"Unutulmamalıdır ki, ne özel hayat ne de hukuka aykırı izleme ya da dinlemeler bir magazin malzemesi değildir; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Uluslararası Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasanın güvence altına aldığı temel hak ve özgürlüklerin açık ihlalidir. Hukuk dışı izlemeler, kamusal niteliğini kaybedip, servis amaçlı sanal ortamdaki yayınlara konu ediliyorsa, ilgili medya kuruluşları kendilerini sorgulamalı, kamusal, istihbari ve gizli destekli (yandaş) yayın organı olmaktan çıkarak, özgür basın kimliğine bir an önce kavuşmalıdırlar. Ülkemiz demokrasi tarihinde saygın bir şekilde yer almak istiyorlarsa, özel yaşamın gizliliğine yapılan insanlık dışı saldırıların aleti olmamalıdırlar.
Kamuoyuna açıkça ilan ediyoruz ki, bu tür uygulamalarla yeni dönemde Anayasa'yı tek başına değiştirebilecek bir çoğunluğu yakalama, bu hedefe engel olabilecek siyasal aktörleri bypass etme, yargının, Anayasanın ve ülkenin yazgısına egemen olma çabası ölçü ve ahlaktan yoksunluk içinde cereyan etmektedir. Bu gidişatın kuşku duyulmayacak bir kesinlikte, açık olarak görülebileceği ama çok geç kalınacağı bir noktaya hızla gidilmektedir. Umuyoruz ki yanılırız."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler