Yaşar Kemal'den 'Yolda'

Yaşar Kemal bir derya, her okurun beslenebildiği bitmeyen bir kaynak. Hakkında pek çok yazı yazıldı, eserleri pek çok araştırmaya konu oldu, başka dillere çevrildi. Onun gezerek görerek biriktirdiği sözcükler, onun yazdıklarını bir kaynak gibi okumak için -çünkü köy köy dolaşarak biriktirdikleridir seçtiği sözcükler- hazırlanmış bir Yaşar Kemal sözlüğü bile var.

Yayınlanma: 10.06.2010 - 08:43
Abone Ol google-news

Yaşar Kemal külliyatı böylesine enginken yazdıkları hakkında kısacık bir yazıda yorum yapmak yetersiz aslında. Ancak bu yazı, okura verecekleri tükenmeyen bir kaynak olarak Yaşar Kemal'in yeniden ve bu kez Doğan Kardeş dizisi için, gençlerin okumasına yönelik basılmış olması yani genç okurun Yaşar Kemal'le karşılaşması üzerine...

Yapı Kredi Yayınları bir süredir, büyük isimlerin öykü ve şiirlerini Doğan Kardeş dizisinin hitap ettiği genç kuşak için derliyor. Bu isimler Füruzan'dan Nâzım'a kadar uzanıyor. Son olarak da Yaşar Kemal'in öyküleri genç, kanı deli, meraklı okurlar için Yolda adıyla bir araya getirildi. Elbette pek çok genç okur Yaşar Kemal'e bundan önce de ulaşmıştır; hatta belki kimileri onun bütün külliyatına hâkimdir. Zaten bu derlemede yer alan öyküler de özellikle gençler için yazılmış değil, derlemenin amacı yazarların gençlerin için yazmış olduğu metinleri bulup çıkarıp yayımlamak da. Ancak Güven Turan'ın yayıma hazırladığı kitapta yer alan öyküler, çoğunlukla gençlerin aklında en çok yer edecek ve onları heveslendirecek türden.

Yaşar Kemal'in yazdıkları, okurun farklı yaşlarda, tekrar tekrar gün yüzüne çıkarabileceği ve farklı yerlerinden çekip çekiştireceği metinler. Bu kitapta ise genç okurları Yaşar Kemal sözlüğüne kadar taşıyacak olan ve okura Yaşar Kemal külliyatını açacak öyküler seçilmiş. Öyle ki, yeniyetmelik dönemlerimde elime geçen Yaşar Kemal romanlarının bazılarını yarım bırakırken, yeni basılan Doğan Kardeş seçkisinde de yer alan bazı öyküleri yine aynı dönemlerde -bazı romanlarını yarım bıraktığım yeniyetmelik çağlarımda- okuyup da aklımdan çıkaramayışım rastlantı sayılmaz. Özellikle 'Kalemler' öyküsünün, bugün kırtasiye dükkanlarına girdiğimde zaman zaman aklıma düşüyor olmasının ve çalışan, itilip kakılan zayıf çocukları görünce 'Sarı Sıcak' öyküsünü hatırlamamın nedeni, bu öyküleri doğru zamanda okumamla ilgili biraz da.

İlk okuyuşumda 'Kalemler'den arta kalan küçük kızın acısıydı. Ancak bu kez başka yerlerinden çekip çekiştirdim öyküyü. Bu öykülerin bir derya olduğunu anladım bir kez daha, çünkü bu son okuyuşumda öyküde anlatılan esas mesele çöplükleri fark ettim. Bazen şehrin ara sokaklarında, izbe kıvrımlarında unutulmuş olan çöplükler yer etti kafamda. Bir çöp bidonu dahi göremediğimiz caddeler gözümün önüne gelince çöplüklerin nerelere saklandığını, çöplerin nerelere gittiğini düşündüm. Öyküdeki çöpçü adama odaklandım, bir de şehrin çöplüklerine: 'Bir çöplük, bence bir şehir demektir (') Hiçbir şey, hiç kimse İstanbul'u çöpleri kadar anlatamadı bana. Kirli mi İstanbul, çöplüğü kokar, leş gibidir.'

Çöplüğün hikâyesiyle birlikte Rüstem Çavuş'un hikâyesi de başlar. Çöpçü çavuşluğu yapan Rüstem'le öteki iş arkadaşları, çöpten çıkan, kullanılabilecek durumdaki şeyleri aralarında paylaşır. Bir tek kalemlerdir paylaşmadıkları, çünkü Rüstem kalemleri okula giden kızı Neriman'a götürür. Çeşit çeşit kaleme sahip olan Neriman bir çocukluk hevesiyle kalemlerini arkadaşlarına da göstermek isteyince olanlar olur.

Bu yoklukta bu kadar çok kalemi nereden bulduğu merak edilir. Neriman çöpten çıktığını asla söylemek istemediğinden kendi pembe yalanını önceden uydurmuştur. Ancak arkadaşları ona inanmaz ve fesat, acımasız birkaç kişi bu işi peşini bırakmaz. Beğenmeyip çöpe attığı kalemini, üzerine önceden koymuş olduğu çentikten tanıyan bir arkadaşı, Neriman'ı kalemini çalmakla suçlar. Üzerinde attığı çentik bulunan bu kalemi Neriman çalmıştır ona göre. Sonunda Neriman hırsız damgası yer de yine söylemez kalemlerin çöpten çıktığını. Ana babası okula çağırılır ancak küçük kız onları da tembihler kendi yalanını söylemeleri için. Babası şaşırır; çöpten kalem çıkarmak hırsızlıktan daha mı kötü diye sorar kızına. Neriman'a göre daha kötüdür, eğer çöpten çıktığı öğrenilirse kendini öldüreceğini söyler Neriman. Babası da sonunda, 'haklısın kızım' der ve Neriman'ın yalanını sürdürür: Bu kalemleri kırtasiye dükkânı olan yeğeni Erol'un hediye ettiğini söyler. Ancak bu yalan açığa çıkar, Neriman hırsızlık suçlamasıyla okuldan atılır.

Anlatıcının sesi şöyle bitirir öyküyü: 'Ben çöplükleri iyi bilirim. Rüstem Çavuştan dolayı. Çöplükler, şehirlerin tıpı tıpına aynısıdır. Bir şehir pisse, aşağılıksa, kaleşse, acımasızsa o şehrin çöplüklerine martılar konar, çöplüğün üstü apak olur ve bu murdar çöplük martıdan gözükmez olur. Haa, bir de renk renk kalemler çıkar İstanbul çöplüklerinden. Altın yüzük çıktığı da olur.'

Pek çok kez okunup saklanabilecek bu sade öyküyü son okuduğumda anladım bunun yalnızca Neriman'ın değil Rüstem Çavuş'un da hikâyesi olduğunu. Çöpe attıklarımızı hatırlayınca anladım çöpten çıkacakları: Kokuşmuş çöplerin arasından bazen çürük çarık bir hayal çıkıyordu, bazen az kullanılıp atılmış bir kalemle birlikte bir küçük mutluluk çıkıyordu. Kalemle birlikte kalemi çöpe atanın fesadı çıkıyordu bazen de'

Yolda/ Yaşar Kemal/ Yapı Kredi Yayınları/ 112 s.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler