‘Yerel’den eğitim

KHK ile kapatılan özel etüt merkezleri yerine eğitim ile siyasetin iç içe geçeceği tartışmalarına karşın belediyelere açtırılacak “Sosyal Etkinlik Merkezleri’’nin içeriğine ilişkin MEB yönetmeliği açıklandı. Milli eğitim müdürlükleri ile belediyeler arasında yapılacak protokolde çocukların okul dışındaki eğitimleri belediyelere emanet edilecek. Türkiye genelinde AKP’li 817, CHP’li 232, MHP’li 169 belediye kendi destek kursları ve sosyal etkinlik merkezi ile çocukları eğitebilecek.

Saat 21.00’e kadar açık

Yönetmeliğe göre sosyal etkinlik merkezleri, tamamı belediyeye ait veya en az protokol süresi kadar kiralanan binalarda açılacak. Bu kapsamda merkezler yönetim birimleri, kütüphane, ödev ve proje araştırma odaları, sanat atölyeleri ve sosyal kültürel faaliyetlerin yapılacağı odaların bulunduğu binalardan oluşacak. Faaliyetler okul döneminde 07.00 ile 19.00 saatleri arasında, yaz döneminde ise saat 21.00’e kadar sürecek. Kapatılacak özel etüt merkezi ile 50 bine yakın eğitimcinin işsiz kalacağı eleştirilerine karşın sosyal etkinlik merkezleri belediye tercihiyle yeni istihdam alanı yaratacak. Eğitimciler maaş karşılığı haftalık en az 40 saat çalıştırılabilecek.

MEB denetleyecek

Sosyal etkinlik merkezlerine ad verilirken ilgili belediyenin adı da yer alacak. Merkezlerin tabela, reklam, ilan ve her türlü iş ve işlemlerinde Bakanlık logosuyla birlikte ilgili belediyenin ismi ve logosu yer alacak. Bu kapsamda belediyeler MEB maarif müfettişleri veya il milli eğitim müdürlüğünce görevlendirilen şube müdürü tarafından denetlenecek.

Ücretsiz ama değil!

Yönetmelikte “Sosyal etkinlik merkezlerinde öğrencilerden ücret alınmaması esastır” denilse de belediyelere “yıllık etkinlik giderlerine katkı sağlamak amacıyla aylık brüt asgari ücretin dörtte birini geçmeyecek miktarda katkı ücreti alınabilir” denilerek kursların ücretlendirilmesinin önünün açılması da dikkat çekti.

Katkı payına tepki

Eğitim Sen’den yapılan açıklamada, katkı ücretinin, eğitimde merkezi düzeyde yaşanan ticarileşme süreçlerinin, belediyeler üzerinden yaygınlaşarak süreceği izlenimi verdiği belirtilerek, “Bu durumda ekonomik durumu uygun olmayan ailelerin çocukları ihtiyaç duydukları sosyal faaliyetlerden yeterince yararlanamayacak ya da ekonomik gücü doğrultusunda yararlanabilecektir’’ derildi.