'Zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir'
Yargıdaki rüşvet iddialarına ilişkin soruşturmada adı geçen eski Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanı Hasan Erdoğan'ın yargılanmasına başlandı. Anayasa Mahkemesi heyetinin Yüce Divan olarak görev yaptığı davanın ilk duruşması saat 10.00'da başladı. Duruşmaya, Erdoğan ve avukatı Bülent Acar ile müdahil Ceyda Zeliha Erem ve avukatları katıldı.
Yargılamada, iddia makamında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Erbil, Yargıtay Cumhuriyet savcıları Mehmet Reis Koca ve Mehmet Beşir Güven bulunuyor. Duruşmanın başında basın mensuplarının görüntü almasına izin verildi. 15 kişilik Anayasa Mahkemesi heyetinin Yüce Divan olarak görev yaptığı davada, ceza davası prosedürü izleniyor. Duruşma başında Anayasa Mahkemesi Üyesi Osman Paksüt'ün Hasan Erdoğan'ın avukatı Bülent Acar'ın kendisinin de avukatı olduğu için davadan çekilme talebinde bulunduğu belirtildi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Paksüt'ün çekilme talebinin kabul edildiğini açıkladı.
Duruşmanın başında söz alan Acar, müvekkili Erdoğan'ın 127 sayfalık talep dilekçesi sunarak, dava hakkında yayın yasağı talebinde bulundu. Yargıtay tarafından Erdoğan hakkında hazırlanan 18 klasörlük dosyadan sadece bir tanesinin müvekkilini ilgilendirdiğini savunan Acar, "Sadece bir dosya rüşvet almayla ilgilidir. Bir ceza davasında yargılama fiil ve olgudan ibarettir. Yargılanan fiil ve olgu dışındakiler bu dosyalardan ayıklanması lazım. Aksi takdirde müvekkilim yargılamaya konu olmayan fiil ve olgularla da yargılanacaktır" dedi. "Zehirli ağacın meyvesi zehirli olur" özdeyişini anımsatan Acar, hukuka aykırı elde edilen bulgularla soruşturma yapıldığını savundu.
'Adalet Bakanlığı başmüfettişinin soruşturma yetkisi yok'
Acar, soruşturmada hukuka aykırı elde edilen delillerin dosyadan çıkarılmasını ve davayla ilgili yayın yasağı konulmasını istedi. Acar, Erdoğan'ın yargılanması gereken fiillerin tespit edilmesini, yargılamayı temsil etmeyen fiillerin dosyadan ayıklanmasını da istedi. Soruşturma dosyasında yer alan iletişimin tespiti ve teknik takibe ilişkin delillerin ''hukuka aykırı'' olduğunu öne süren Acar, ''Yetkisiz bir adalet başmüfettişinin yaptığı işler nedeniyle müvekkilim buraya getirilmiştir. Hukuka aykırı delillerin davada kullanılması mümkün değildir. Zehirli ağacın meyvesi de zehirli olur. Adalet başmüfettişi kendi başına, istediği gibi, istediği kişi hakkında soruşturma yapamaz. Türkiye bir hukuk devletidir. Adalet başmüfettişinin müvekkilimle ilgili yaptığı tüm işlemler hukuken yok hükmündedir'' diye konuştu. Anayasa'da yer alan "masumiyet" ilkesine dikkat çeken Acar, "Adalet müfettişi istediği kişi hakkında öyle istediği gibi soruşturma yapamaz. Yargıtay faili kimliği belirsiz kişi olarak göndermiştir. Kimliği belirsiz kişi müdahil sanık değildir. Fail sanal bir kişidir. Adalet Bakanlığı Başmüfettişinin soruşturma yetkisi yok. Anayasanın, kanunların vermediği yetkiyi Adalet Bakanlığı bürokratları veremez. Burası sözün bittiği yer" dedi.
Başsavcılık taleplerin reddini istedi
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Erbil, Avukat Bülent Acar'ın taleplerine ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine reddedilmesini istedi. Erbil, "Yargılama sonunda yalnızca sanığın eylemiyle ilgili deliller hükme esas alınacaktır. İletişimin tespiti konusunda yasal deliller diğer sanıklar için de geçerli olacağından ve suçun iştirak halinde işlenmesi nedeniyle tüm delillerin yasal delil olarak kabul edilmesi gerekir" dedi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Erbil, avukat Acar'ın davayla ilgili yayın yasağı konulması talebinin de reddine karar verilmesini istedi. Yüce Divan Heyeti Acar'ın taleplerinin değerlendirilmesi için 15 dakikalık ara verdi. Aranın ardından Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, Ceza Muhakemeleri Kanunun 206. ve 217. maddeleri gereği talebin reddedildiğini açıkladı. Aranın ardından Hasan Erdoğan'ın kimlik tespiti yapıldı. Emekli olduğunu, gelirinin 4 bin 400 lira emeklilik maaşı ve 3 bin 500 lira kira gelirinin bulunduğunun açıklayan Erdoğan, kitap çalışması yaptığını ve kitaplarından da gelir geldiğini kaydetti. Duruşmaya verilen öğle arasının ardından saat 14.00'de devam edilecek. Erdoğan öğleden sonraki oturumda savunmasını yapacak.
Yargıda rüşvet iddiaları
Eski Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanı Hasan Erdoğan, eylemine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "rüşvet" suçunu düzenleyen 252. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca cezalandırılması ve hakkında aynı kanunun "belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmayı" düzenleyen 53. maddesinin uygulanması isteniyor.
TCK'nın, "rüşvet" suçunu düzenleyen 252. maddesinin birinci fıkrası, rüşvet alan kamu görevlisinin, 4 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını, ikinci fıkrası ise rüşvet alan veya bu konuda anlaşmaya varan kişinin, yargı görevi yapan kişi olması halinde, birinci fıkraya göre verilecek cezanın üçte birden yarısına kadar artırılmasını öngörüyor.
İstanbul Dünya Ticaret Merkezi ile CNR Fuarcılık arasındaki bir davada rüşvet verildiği iddialarıyla ilgili başlatılan soruşturmada adı geçen eski Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanı Hasan Erdoğan hakkındaki soruşturma, suç tarihinde görevi başında bulunması nedeniyle Yargıtay tarafından yürütülmüş, Yargıtay Başkanlar Kurulu, Erdoğan'ın Yüce Divan'da yargılanmasına karar vermişti.
'Herkes vicdani kanaatine göre oy kullandı'
Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda Hasan Erdoğan, Yüce Divan'da savunmasını yaptı. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanı olarak görev yaptığı dönemde bütün kararların oybirliği ile alındığını belirten Erdoğan, dava konusu olayın temyiz incelemesi sırasında iki tarafında kendisini aradığını, sekreterine görüşme talebinde bulunulan notlar bırakıldığını, kendisinin de bu talepleri reddettiğini kaydetti.
Dairedeki üyelerle gelen görüşme isteklerini paylaştığını ve takip edilen bir dava olduğu için gerekirse çekilebileceğini söylediğini ifade eden Erdoğan, "Heyetteki üye arkadaşlarım 'biz birbirimizi biliyoruz, senin çekilmene gerek yok' dedi" şeklinde konuştu. Dosya üzerinde dairenin bütün üyeleri toplanarak 2 saati aşan bir inceleme yaptıklarını ve onanmasına oybirliğiyle karar verildiğini kaydeden Erdoğan, "Dairedeki bütün arkadaşlarımı etkilemem mümkün değil. Benim de yalnızca bir oyum var. Herkes vicdani kanaatine göre oy kullandı" değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, verdikleri kararın düzeltilmesi isteminde bulunulduğunu, bu nedenle dosyanın tekrar dairelerine geldiğini hatırlatarak, kendisinin emekliliğine kısa bir süre kalması nedeniyle dosyaya yeni heyetin bakmasını istediğini anlattı. Yeni heyet tarafından karar düzeltme isteminin kabul edilip yerel mahkemenin kararının bozulduğunu dile getiren Erdoğan, bunun normal hukuki bir süreç olduğunu ifade etti. Aynı süreçte açılan bir başka tahliye davasının temyiz incelemesinin kendi daire başkanlığı döneminde kiracı lehine sonuçlandığını kaydeden Erdoğan, "Davacı lehine menfaat temin ettiği iddia edilen bir kişi bir ay sonra böyle farklı bir kararı verebilir mi" diye sordu.
'Şüphe üzerine dava açılmıştır'
Kendisi hakkında davanın sadece şüphe üzerine açıldığını savunan Erdoğan, "İddianamede belirtilen kimliği belirsiz kişi ben değilim. Söz konusu avukatlarla buluşmadım, kendisinden bir şey almadım. Böyle bir olay kesinlikle vuku bulmamıştır. Olaydaki kişi ben olsaydım suçüstü hükümlerinin yapılması gerekirdi, bu yapılmadı" dedi. Söz konusu olaydan sonra 3 ay daha başkanlık görevi yaptığını emekli olduktan 2 ay sonda suçla karşı karşıya kaldığını kaydeden Erdoğan, rüşvet iddialarının basına yansımasının ardından Yargıtay Başkanlığı'na giderek kendisi hakkında soruşturma açılmasını istediğini ifade etti.
Hakkında alınmış bir izleme ve dinleme kararı bulunmadığını söyleyen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Benim hakkımda izleme ve dinleme gibi bir kararı ancak Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu verebilir. Adalet Başmüfettişi hakim ve savcılar hakkında izleme, dinleme ve teknik takip kararı veremez. Olayın gerçekleştiği iddia edilen mekan bir taksi durağı, Koza Sokakta, ışıklı bir dört yol. Şartlar uygun olduğu halde gizli kamera görüntüsü alınmamıştır. Alınan karalar hukuka aykırı olduğundan bu delillere itibar etmek mümkün değildir."
'Çok sarsıldık, çok üzüldük'
Davaya müdahil olarak katılan CNR Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Ceyda Zeliha Erem 1993 yılından beri Dünya Ticaret Merkezi'nin kiracısı olduklarını belirterek, "İşyeri tek salon ve çamur deryasıydı. Şu anda dünyanın sayılı şirketleri arasına girecek düzeye getirdik. İhracatımıza, ekonomimize çok büyük yararlarımız oldu. Kattığımız katma değerden sonra ev sahibimiz bize tahliye davası açtı" dedi.
Salonlar için değişiklik tarihlerde kontrat yapıldığı için tahliye davasının da değişik tarihlerde açıldığını 2 davayı kazandıklarını ancak 5 salonu ilgilendiren 3. davanın çok uzun sürdüğünü belirten Erem, tahliye kararının Yargıtay tarafından onanmasıyla, bunun Dünya Ticaret Merkezi yetkilileri tarafından basında çok büyütüldüğünü savundu.
Verilen kararın ardından maddi ve manevi yıkım yaşandıklarını iddia eden Erem, "Hiç beklemediğimiz bir karardı. Dünya Ticaret Merkezi hemen tahliyeye geldi. Murat Yalçıntaş imzalı tahliye kararından sonra bütün müşterilerimize de mektup gönderildi. Çok zor günler yaşadık. Maddi, manevi zarar gördük. Karar düzeltme isteminde bulunduk ve karar döndü, ama 2008'de verilen tahliye kararının yaralarını saramadık, hala uğraşıyoruz" dedi.
Yargıtay Başkanı Kaynak'ın dinlenmesi istendi
Duruşmaya verilen aranın ardından söz alan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Erbil, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulundan (HSYK) adalet müfettişinin yaptığı soruşturma dosyasının ve aynı soruşturma kapsamında diğer sanıklar hakkında Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davaya ilişkin dosyaların istenmesini talep etti. Erbil, ayrıca rüşvet alındığı iddialarına konu olan ve davacı lehine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi tarafından verilen onama kararının altında imzası bulunan dönemin Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Üyesi, Yargıtay Başkanı Nazım Kaynak ve diğer üyeler ile dosyanın tetkik hakiminin tanık olarak dinlenmesini istedi. Başsavcının talepleriyle ilgili söz alan sanık Hasan Erdoğan, söz konusu kararda imzası bulunmayan diğer daire üyelerinin de çağrılmasını talep etti.
Talepleri değerlendiren Yüce Divan heyetinin kararını açıklayan Başkan Hakim Kılıç, Adalet Müfettişi tarafından yapılan soruşturmadaki tüm bilgi ve belgelerin istenmesi için HSYK'ye yazı yazılmasına, Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davayla ilgili dosyanın istenmesine karar verildiğini bildirdi. Kılıç, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Yargıtay Başkanı Kaynak'ın dinlenilmesi ve diğer talepleri hakkında gelecek duruşmada karar verileceğini belirterek, duruşmanın 10 Ocak 2012'ye bırakıldığını açıkladı.
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Sette kavga çıkmıştı: Siyah Kalp dizisinde flaş ayrılık