Bekir Dadır: “Bize hayret edecek bir şey bırakmadılar!”

Bana Yeni Bir Hayret (Klaros Yayınları), Bekir Dadır’ın 22. Ali Rıza Ertan Şiir Ödülü’nü aldığı dosyayı kitaplaştırmasıyla oluşan Çöl Bahçıvanı’nın ardından yayımlanan ve devamı niteliğindeki şiirlerinden, varoluş şiirlerinden oluşan ikinci kitabı. Arayışın devam ettiği, durmak bilmeyen bir hazzın örneklerinden.

Bekir Dadır: “Bize hayret edecek bir şey bırakmadılar!”
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 03.02.2022 - 00:05

‘OLMASI GEREKENE ŞAŞIRACAK, ALKIŞLAYACAK HALE GELDİK!’

- “Bana Yeni Bir Hayret” senin ikinci kitabın. İlki ise 22. Ali Rıza Ertan Şiir Ödülü’nü aldığın dosyayı kitaplaştırmanla oluşan “Çöl Bahçıvanı”ydı. Bildiğim kadarıyla 2020 M. Sunullah Arısoy Şiir Ödülü’nü de bir dosyanla almıştın.

“Bana Yeni Bir Hayret”, bu ödüllü dosyanın şiirleri mi? Kapakta ve içerikte ilgili herhangi bir ibare göremediğim için soruyorum.

Evet, 2020’de M. Sunullah Arısoy Şiir Ödülü’nü aldım. Ancak ödülü alan dosyayı rafa kaldırdım. Bana Yeni Bir Hayret ise ödül alan dosyadan çok önce hazırladığım ve Çöl Bahçıvanı’ndan sonra çıkmasını istediğim bir dosyaydı. Çöl Bahçıvanı’nın devamı niteliğinde olduğunu düşündüğüm bir dosya olduğu için önceliğim Bana Yeni Bir Hayret’i çıkarmak oldu. Ödül alan dosya şimdilik beklemede, ne olur, nasıl olur bilemiyorum. Bekleyip göreceğiz.

- Toplumumuzda hayret etme eşiğinin bir hayli yükseldiğini düşünenlerdenim. En kolay gündem öğüten coğrafyalardan biri olduğumuzdan olaylara öyle hızlı alışıyoruz ki...

Şiirde de bu hayret eşiğinin yüksekliği, buna hemen alışma durumu söz konusu bana göre. Peki, senin hayretin bu durumda neye? Topluma mı, şiire mi, kendine mi?

Şu söz çok kıymetli Hakan, “En kolay gündem öğüten coğrafyalardan biri olduğumuzdan olaylara öyle hızlı alışıyoruz ki” Öyle olaylarla karşılaşıyoruz ki insan bu dünya yok olsun istiyor. Şimdi burada örnekler vererek can sıkıcı bir söyleşi haline getirmek istemiyorum. Geçen bir söyleşide daha buna benzer bir soru geldi. Aşağı yukarı şöyle bir cevap verdim: Bize hayret edecek bir şey bırakmadılar. Yoksulluk, işsizlik, açlık, kadın cinayetleri, ölümler… Artık o kadar alıştırdılar ki hepimiz yeni bir hayretin peşine düştük. Olması gerekene şaşıracak, olması gerekeni alkışlayacak hale geldik. Benim hayretim genel bir ben’e Hakan. Ben’den de odama, aileme, arkadaşlarıma, şiire, edebiyata, topluma…

‘YOLDA OLMAK, YOLU BİTİRMEKTEN DAHA GÜZEL!’

- Genel olarak varoluş şiirlerinden oluşan bir kitap var karşımda. Geçmişten bugüne nedenselliği sorguluyorsun. Bense bu durumu edebî yönden ele alınca senin hâlâ bir arayış, bir keşif isteği içinde olduğunu kabulleniyorum.

Oysa ilk yapıtlarıyla bile kendini “oldum” sayan bir çevre de var. Bu arayışın, yeni hayretlerin edebî yaşamın boyunca devam edecek mi yoksa senin de şiirde bir “oldum” eşiğin var mı?

Üretim ne zaman biter? Varlık ne zaman biter? Varoluş süren mi yoksa duran mıdır? İşte bu sorulara yanıt olduğu zaman “oldum” denilebilir. Ancak “oldum” demek ucu görünmeyen çok uzun bir yol Hakan. Çöl Bahçıvanı lirik anlatımın örneklerinden. Orada gelenek üzerine inşa etmeye çalıştığım bir anlatım söz konusu. Biraz daha heyecanla, amatör ruhu da kaybetmeden, kaybetmek istemeden yazdığım şiirler var. Orada her şeye değinmek isteyen, değindiği şeyi de açıkça veren bir Bekir var. Bana Yeni Bir Hayret ise daha çok senin de dediğin gibi arayışın devam ettiği, durmak bilmeyen bir hazzın örneklerinden. Aramak, her zaman bulmak değil sanırım. Yolda olmak, yolu bitirmekten daha güzel.

‘BEN’İNİ YONTAN ŞAİR!

- Bir soru öncesinde “toplum” demişken şiirde toplumsal konulara değiniyle ilgili sorumu da sormak isterim. “Çöl Bahçıvanı” adlı kitabında daha açık bir şekilde güncel sorunlara değinmiştin ama bu kitapta sanki daha genel anlatılardan hareketle “benci” bir ele alım var.

Sorumu genelleyecek olursam şair, çağının tanıklığını yaparak mı ilerlemelidir yoksa geleceğe kalma kaygısıyla kalemini daha genel mi oynatmalıdır?

Tanıklık ne kadar doğru bir nokta olur bilmiyorum. İçinde bulunduğu anı, durumu yazmayan şair/yazar, ne yazar, ne söyler? Şair ne çağın tanıklığını yapar ne de kalemini genel oynatarak geleceğe kalma kaygısı yaşar. Şair, ben üzerinden kurduğu şeylerle, şeyin farkında da olarak ben’ini yontar. Çöl Bahçıvanı her şeyi açık ama bir o kadar da imgenin olanaklarıyla kapalı verirken, Bana Yeni Bir Hayret ise ben üzerinden kurduğum her şeye karşı savaş açtığım, öfke duyduğum şeyleri yine ben üzerinden anlatır.

- “sizi bilmem ama ben yoruldum” diyorsun en sonlarda. Başlardaysa “biriktirdiğim kuşlar tükendi/ gök de yenilerini vermiyor artık/ sevgilim gök dağıldı/ dağıldı içimde sürü” dizelerine rastlıyorum. Akran sayılırız, bu yüzden yaşın/yaşım gereği sorma ihtiyacı hissediyorum: Bizi bu pesimistlikten kurtaracak yegâne “hayret” ne olabilir?

Bilmiyorum. Belki yeni bir hayret.

- Öykü de yazıyorsun. Birkaçını beğendiğimi de içtenlikle söyleyebilirim. Klasik olacak ama Dadır'dan şiir veya şiir dışı türlerden yakın zamanda yeni bir yapıt görebilecek miyiz? Şu an neler var heybende?

Hakan, aslında ben edebiyat üretimine öyküyle başladım. Bu ilk zamanlar öyküler de yayımladım birkaç dergide. Sonra şiire yöneldim. Şiir benim için çok başka bir anlatım türü. Ancak anlatmak istediğim şeyin en iyi olduğu türleri halen deniyorum. Bunlar kimi zaman öykü oluyor kimi zaman başka türler. Şu an hâlihazırda bir öykü dosyam mevcut. Halen zaman zaman üzerinde çalışıyorum. Akıbeti ne olur, hiç bilmiyorum. Bana Yeni Bir Hayret çıktıktan sonra birkaç şiir yazdım, bunları belli başlı dergilerde ve platformlarda yayımladım. Ancak bu şiirler bir dosya bütünlüğünde olacak kadar şiirler değil. Yıllardır aklımda tek ve uzun bir şiir var. Eğer buna bir gün gücüm olursa yazmak istiyorum. Şimdilik bu kadar.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler