Irkçılığa müzikle direniş!

Irkçılığa karşı Romanya’dan başlattığı müzikle direnişi, dünyanın her tarafında sanatı seven gençleri yanına alarak sürdüren dünyaca tanınmış piyanist Renan Koen, Gözlem Yayınları tarafından yayımlanan kitabında, her türlü ırkçılığa karşı çıkmanın en etkili yolunun “pozitif direnç” olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Sanat tüm insanları birleştirir!

Yayınlanma: 07.10.2021 - 00:02
Abone Ol google-news

IRK TEN, DİL, İNANÇ, COĞRAFYA YAZGI DEĞİL!

Tarih boyunca bazı siyasal ve dinsel liderlerin kendi ırkını/inancını üstün görme ve bunu zorla kabul ettirme anlayışı sonucunda katliamlar yaşanmıştır. Aslında bu ilkel düşüncenin altında kendi toplumunu bu doğrultuda yönetmek isteği vardır. Böylelikle “öteki” olarak kabul ettiği tüm insanları yok edilmesi gereken zararlı bir hayvan gibi görmesi söz konusudur.

Kişide “ben” egosu tavan yaptığında, psikolojik ve sosyolojik anlamda toplumu yönlendirilecek bir sürüye benzetir. Onlar bundan böyle kendi emirlerini sorgulamaksızın yerine getirecek birer robottur artık.

Siyasal ve dinsel anlamda yarattığı travmatik bu sürü güdüsü de kendine benzemeyen (ırksal, dinsel…) herkesi yok etmeye hazırdır.

Dünyaca tanınmış bir piyanist olan Renan Koen, her türlü ırkçılığa karşı çıkmanın en etkili yolunun “pozitif direnç” olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Sanat tüm insanları birleştirir!” Kitabın özü ve yazılma nedeni bu tez üzerine kurulmuş.

Yahudilerin binlerce yıllık işkence, katliam, Engizisyon Mahkemeleri ve Toplama Kamplarının yarattığı acı deneyimleri merkeze koyarak, bu tür acıları yaşayan her ırkı ve inancı da kitaba dâhil etmiş.

Dünyanın neresinde olursa olsun, bir insanın ırksal özelliği, ten rengi, konuştu dil ve inancı, yaşadığı coğrafya onun yazgısı değildir... Kitapta bunları çarpıcı örneklerle görüyorsunuz.

Renan Koen, Romanya’dan başlattığı müzikle direnişi, dünyanın her tarafında sanatı seven gençleri yanına alarak sürdürüyor. Piyano eşliğinde verdiği konserler ile katıldığı tüm sergilerde / fuarlarda / konferanslarda / seminerlerde ırkçılığa karşı duruşunda bu görüşü savunan herkesi buna davet ediyor.

Müziğin evrenselliğinde insanı sakinleştiren, hoşgörülü olmaya yönlendiren, toplumları birleştirici özelliği olan ve ötekileştirilmeyi kabul etmeyen bu anlayışı besteleriyle anlatmaya çalışıyor.

NEFRETİN TARİHSEL GEÇMİŞİ

Renan Koen, kitabında nefretin tarihsel geçmişini sorguluyor: Avcı-toplayıcı döneminde başlayan kişiler arasındaki ayırım ve kavganın bugünlere evrimleşerek geldiğini sağlam bilgilerle anlatıyor. Öfkeyi, nefreti, ötekiyi ve şiddeti bir psikolog gözüyle tanımlıyor.

“Zararlı olarak gördüğümüz kişi, gruplar, oluşumlar, aslında gerçekten zararlılar mı? Yoksa bu, temel hislerimizin çarpıtılmış halleri ile günümüzde yaşamaya devam eden düşüncelerimizin bize bir oyunu mu? Çarpıtılmış hislerimiz ile yaşamaya mahkûm değiliz. Onlardan özgürleşebilir, insanlığı daha sevgi, anlayış dolu bir dünya için evrimleştirebiliriz.” (s.25)

BABİL SÜRGÜNÜ...

Toplumlardaki ön yargılı tutumları, davranışları ve bu doğrultudaki bakış açısının bir süre sonra soykırımlara vardığını örneklerle belgeliyor.

Yahudi tarihinde MÖ 586’da Babil Sürgünü ile başlayan soykırım yüzlerce yıl devam etmiştir. Kitapta bu sürgün ve sonrasında gelişen tüm dramatik olaylar kronolojik bir cetvelle anlatılıyor.

Bu sürgün ve soykırım olaylarının temelinde öngörü yoksunluğu, ilkel bir biçimde yansıyan nefret ve ötekileştirme davranışlarının vahim sonuçları bir arşiv değerinde sıralanmış.

Avrupa’da Fransız Devrimi sonrasında kısmen bir laiklik ve hoşgörü ortamı kurulmuştu. Özellikle Fransız ve Alman felsefeciler/aydınlar/yazarlar sayesinde kişi hakları önem kazandı.

Böylelikle süreç içerisinde “öteki” kavramı yerine birlikteyiz anlayışı öne çıktı. Ancak bunun tüm Avrupa’yı sarması kolay değildi.

TÜRLERİN KÖKENİ!

Aynı dönemde Charles Darwin’in evrim teorisi ve Türlerin Kökeni adlı kitabı birçok tartışma yaratmıştı. Sadece güçlü olanın hayatta kalacağı düşüncesi, siyasi ve dinsel olduğu kadar ırksal anlamda da yeniden önem kazandı. Darwin’in bir doğa bilimci olarak ortaya koyduğu tezi ne yazık ki siyasal bir evrimle kökten değiştirildi…

“Kont Joseph Arthur de Gobineau, 1855 yılında “ırkların eşitsizliği” hakkında bir kitap yazdı. Kitap beyaz ırkların, siyah ve sarıdan üstün olduğunu ve Aryanların beyaz ırklar arasında üstün ırk olduğunu iddia ediyordu.”(s.59)

Benzer kitapların ve söylemlerin çoğalmasıyla toplumlar yeniden ilkel bir ötekileştirme amacına yöneldiler. Avrupa’nın birçok yerinde Yahudi karşıtı eylemler, boykotlar, açıklamalar, kanunlar günlük bir olay haline geldi. Siyon Protokolleri, Dreyfus Olayı, 1882 Mayıs Kanunları ve daha birçok benzeri gelişmeler birbirini izledi.

BELGELERİYLE SOYKIRIMLAR

İkinci Dünya Savaşı döneminde ötekileştirme zirveye çıktı. Milyonlarca Yahudi, Çingene, eşcinsel, siyah ırka sahip insanlar acımasızca katledildi. Kitapta “Theresienstad Getto ve Toplama Kampı” ve “Auschwitz Toplama Kampı” üzerine önemli belgeler, anılar, değerlendirmeler bulunuyor. Ayrıca Türk kökenli Yahudiler, Ruanda’da yaşanan katliamlar da kitabın içinde önemli bir yer tutuyor.

Renan Koen, toplumlar arasında yaşanan şiddeti ortadan kaldırmak için soruyor ve yanıtlıyor:

“İşte bu kitapta; bir nefret örneğinin nasıl başlayıp hangi çarpıtmalarla geliştiğini, şiddete dönüştüğünü ve en nihayet hastalıklı bir eyleme dönüşüp, sistematik bir şekilde öldürme tasarımının gerçekleştirilmesini, daha sonra ise bunun inkârı ve çarpıtılmasını yazdım.” (s/19)

Pozitif Direnç / Renan Koen / Gözlem Yayınları / 288 s. / 2021.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler