Işık Kansu: ‘İktidarın amacı tek ve bellidir: Cumhuriyet’i yıkmak!’
Cumhuriyet Kitapları tarafından yayımlanan Cumhuriyetçi Olmak adlı incelemesinde, Cumhuriyet’in harcını ve Türk Devrimi’nin bütünlüğünü, farkını, özgünlüğünü tüm katmanlarıyla çözümlüyor Işık Kansu. Cumhuriyet yıkıcılarından Cumhuriyetimizi geri almak yolundaki irade ve gidişatı yorumluyor. İktidara geldiğinden bu yana Cumhuriyet’in kazanımlarını ortadan kaldırmayı hedef edinmiş bir kadro ile karşı karşıya olduğumuzu imleyen Kansu, görevimizin bu yıkıntıyı onarmak değil, Cumhuriyet’i temel taşlarını kullanarak yeniden kurmak olduğunu vurguluyor. Kansu kitabında, yürekli devrimciler olan dedesi Nafi Atuf Kansu, babası Ceyhun Atuf Kansu’yu, evlerinden eksik olmayan, 6 Haziran 1978’de çalışmaya başladığı Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara bürosuna adım atışını, o yılların Ankara’sını ve Cumhuriyet Gazetesi’ni de paylaşıyor okuyucularla.
Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ
‘TÜRK DEVRİMİ ÖZGÜNDÜR’
- Cumhuriyetçi Olmak (Cumhuriyet Kitapları) adlı incelemenizde Cumhuriyet’in harcını ve Türk Devrimi’nin bütünlüğünü tüm katmanlarıyla çözümlüyorsunuz.
Vazgeçilmezlerini, başat ögelerini burada da anmanızı rica ederim. Cumhuriyet’in ve Türk Devrimi’nin farkı, özgünlüğünü çözümlerken başlıca hangi noktalara dikkat çekiyorsunuz?
Türk Devrimi gerçekten özgündür. 19. yüzyılın başından başlayarak Fransız Devrimi’nin de esintileriyle Osmanlı İmparatorluğu’nda Batı’nın baskısıyla yapılan değişimler, Birinci ve İkinci Meşrutiyet’e doğru evrilmiştir.
Gerçekten bu ilerlemeler önemlidir ve yadsınamaz. Ancak, devrim değildirler. Kendi toplumunu ve dünyayı sarsmamışlardır.
Oysa Türk Devrimi, Osmanlı’nın yüzyıllarca görmezden geldiği, dışladığı aydınlanma atılımlarını, toplumsal devrimleri, sanayileşme, insan hakları, adalet ve demokratikleşme alanında atılan evrensel adımları içinde barındırır.
Üstüne emperyalizme karşı tüm yoksulluğa ve olumsuz koşullara karşın verilmiş bir ulusal kurtuluş başkaldırısı ve başarısının getirdiği bağımsızlığı ekler.
Bağımsızlık anlayışıyla; ezilmiş, sömürülmüş ve sömürülmekte olan halklar için bir örnek oluşturmuş olan Türk Devrimi evrenselleşmiş, tıpkı Fransız, Rus devrimleri gibi insanlık tarihinde onurlu yerini almıştır.
Bu açıdan gerici, bulanık bakışlı ve kullanışlı çevrelerce, Türk Devrimi’nin aşağılanmaya, küçültülmeye çalışılması boşuna çabadır.
‘BUGÜN TÜRKİYE YÖNETİLEMİYOR!’’
- “Bizi millet seçti” cümlesini emellerini gerçekleştirme yolunda manivela olarak kullananları, doğrudan incelemenizden alıntıyla, “1923 Devrimi’ni mandacı, gerici bir kadro elinde, Cumhuriyet’i zehirleme, içten çürütme yoluyla ve diktatörlükle yıkma girişiminde bulunmak ve “ikinci’yi kurgulamak yolunda alınan mesafeyi” nasıl irdeliyorsunuz?
Bugün Türkiye, Türk Devrimi’ni aşağılamayı görev bilmiş bir kadro tarafından yönetiliyor. Aslında yönetilemiyor. Durumun, ekonomik ve toplumsal açıdan ne kadar kötü olduğunu yaşayarak görüyoruz.
İktidara geldiğinden bu yana Cumhuriyet’in kazanımları ile didişmeyi, hatta onu ortadan kaldırmayı hedef edinmiş bir kadro ile karşı karşıyayız.
Bu kadro aydınlanmanın getirdiği tüm estetik, bilimsel, sanatsal, akılcı bilinçten uzak, lümpenliği ve cahilliği cesaretlendiren, 21. yüzyılda hala dogmalarla hareket eden, dünya sömürgenlerine karşı başı eğik, kendi aydınlarına ve muhaliflerine karşı zorba olmayı seçen bir kindar kadrodur.
Amaçları tektir ve bellidir: Cumhuriyet’i yıkmak! Saray’dakinin eşinin dediği gibi “90 yıllık enkazı kaldırmaktır.”
Bugün, altını oyup çürütmeye kalkıştıkları o yıkıntının altında kalmışlardır. Görevimiz, bu yıkıntıyı onarmak değil, kem küm etmeden, oraya buraya sapmadan, ilkesiz sığlıklara kapılmadan Cumhuriyet’i temel taşlarını kullanarak yeniden kurmaktır.
‘AYDINLANMANIN IŞIĞI SÖNMEZ’
- Ortaçağ bezirganlarından, ülke pazarlayıcılarından, Cumhuriyet yıkıcılarından Cumhuriyetimizi geri almak, fikren, ruhen ve vicdanen hür olmaya yeniden kavuşmak yolundaki irade ve gidişata yorumunuz ve öngörüleriniz nelerdir?
Aydınlanmanın ışığı sönmez. Hangi ülkeyi, toprağı ışıttıysa; orası verimli ve doğurgan olur. Hiç kuşkusuz, her devrimin içinde onu kemiren bir karşı devrim kurdu vardır. Devrimin çekirdeği ne kadar çetinse, kurduna karşı göstereceği tepkime o denli sağlam olur.
Karşı devrim, 20 yıldır devrimi kemirmekte. Bizlerse ayaktayız, direniyoruz. Örgütlerimizle, gazetemizle, bilinçli gençlerimiz ve özellikle de dirençli kadınlarımızla... Demek ki, çekirdeğimiz sağlam. Yeter ki, özgün yanımız olan bağımsızlığımızı yitirmeyelim.
‘DEVRİMCİLİK BİR DAĞ YOLUDUR. SOLUĞU YETEN YAYLASINA ÇIKAR!’
Yalnızca ülke bağımsızlığından söz etmiyorum. Siyasette, bilimde, düşüncede, yaşamın her alanında bağımsızlık. Bir de hiç kuşkusuz, Cumhuriyet ilkeleri içinde parlayan devrimciliğimizi unutmayalım. Devrimcilik bir dağ yoludur. Soluğu yeten yaylasına çıkar.
- Herkes Atatürkçü olamaz, çünkü...?
Kitapta da vurgulamak istediğim gibi.... Atatürkçü olabilmek zor iştir. Emek ister, akıl ister, yürek ister, cesaret ister, bağımsız, özgür düşünebilme, duyabilme, sezebilme, karar verebilme ve uygulayabilme ister. Herkesin harcı değildir. Külhanlık değil, yiğitlik ister.
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği