Parası olan cezalandırılmıyor

Sokaklara asılan Kayıp ilanlarıyla Ankaralıların ilgisini çeken “Bu Gece Bir Cinayeti Örteceğiz” oyununun rejisörü ve baş karakterlerinden Mehmet Ali Nuroğlu ile suç ve güç ilişkisi hakkında konuştuk.

Parası olan cezalandırılmıyor
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 12.12.2021 - 13:00

Ajit Tiyatro’nun Ankara’da sahnelenen ilk oyunu “Bu Gece Bir Cinayeti Örteceğiz” Çankaya sahnede prömiyerini yaptı. Ancak oyun aslında prömiyerinden çok daha önce, tanıtım afişleri asılırken oynanmaya başladı. Kayıp çocuklarını arayan bir anne ve babanın yaşadıklarını anlatan oyunun tanıtımı için, Ankara’nın farklı yerlerine kayıp ilanları asıldı. Sokaklarda bu ilanları gören çoğu insan, onları gerçek sandı. Aslında oyuncuların çocukluk fotoğraflarından hazırlanan ilanların yanında yer alan QR kodu okutanlar, ilanların bir oyun tanıtımı olduğunu anladı. Bu cesur tanıtım kiminin tepkisini alırken, Ankaralı’nın ilgisini çekmeyi başardı. 17 Aralık’ta Çankaya Sahne’de gösterimi yapılacak oyunun rejisörü ve baş karakterlerinden “Baba”yı canlandıran Mehmet Ali Nuroğlu ile Bu Gece Bir Cinayeti Örteceğiz’i konuştuk.

-Oyun çok ilginç ve bir o kadar rahatsız edici bir tanıtımla seyirciye ilan edildi. Çankaya’nın birçok noktasında “kayıp çocuk ilanı” formatlı reklamları asılan tiyatro oyununuzun afişlerinizi görüyoruz. Tabii bunun ilk anda bir tiyatro oyunu olduğunu farketmediğimizde elimiz yüreğimize gidiyor.

Biz bu oyunla bir yere dikkat çekmek istiyoruz. Üstü örtülen bu konunun üstünü açmak istiyoruz. Afişimizde ekibin oyuncularının kendi çocukluk fotoğraflarından oluşan bir kolaj yaptık ve bu kolajlardan oluşan fotoğraflarımızı oyundan sözlerle beraber kayıp ilanı gibi bir formata getirip Ankara’nın çeşitli yerlerine astık.

- Seyirciyle de çok içe ilerleyen bir oyun bu, her gün televizyonlarda gördüğümüz haberlerin içine girmiş gibiyiz sanki. Gerçekçiliğin bu kadar yalın anlatımı özellikle tercih ettiğiniz bir yöntem mi?

Oyun neredeyse her hafta karşımıza çıkan bir konuyu ele alıyor aslında. Bir kayıp çocuk vakası üzerinden adalet sorgulaması var oyunda. Biz de bu oyunu yaparken aslında tek başına bir oyun gibi değil, aynı zamanda bir farkındalık yaratma çabası da var. Görmezden gelinen konuları görünür kılma amacı da var. Oyunun ismi “Bu Gece Bir Cinayeti Örteceğiz” ama biz üstünü örtmek değil açmak istiyoruz.

- Oyununuzda “çaresizlik” büyük bir yer kaplıyor. Ortaya koydunuz konunun gerçekliğine baktığımızda da bu çaresizliğin ne kadar zor bir durum olduğunu görüyoruz. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?

Bir suç işleniyor ve bu suçu işleyenler kurtulabilmek için bir çark kuruyorlar ve bu çarkı işletiyorlar. Parası olan, gücü olan kolay kolay cezalandırılmıyor ve bu sadece bizim ülkemizde görülen bir durum da değil. Her şeyden kolayca yakasını sıyırabilen bu kişiler var ve mağdur olan kişilerin buna karşı yapabilecek çok fazla şeyi olmayabiliyor. Mağduriyetleri konusunda onlara yardımcı olabilecek kişi ya da kurumları da yanında bulamıyor. Aslında bizim oyunda tartıştığımız şey şu: Suç işlenir evet, bunu engelleyemez haldeyiz, suçun örtülmesini de engelleyemiyoruz ama bunun görmezden gelinmesini engelleyebiliriz, gündemde tutabilir, gözümüzü kaçırmayabiliriz. Ama maalesef bunu yapıyoruz gerçek hayatta. Hatta içeriği kayıp ilanı olan oyun afişimiz için de insanlardan o kadar tepki geldi ki... Çünkü bunu görmek istemiyorlar, tepkilerini bize yöneltseler de tepkilerinin muhattabı başka yerler aslında... İnsanlar bu zor durumla yüz yüze gelmek istemiyorlar. Fakat bizim yapmaya çalıştığımız şey de bunun tam tersine, seyircinin bu çıplak gerçeklikle yüz yüze bir karşılaşma yaşayabilmesini sağlamak.

- Oyunda seyircinin arasındasınız ve etkileşim içindesiniz. Zor sorular soruyorsunuz ve çoğu cevapsız kalıyor gerçek hayatta olduğu gibi.

Biz bu oyunda seyirciyle aramızdaki duvarı kaldırmak istedik. Grubumuza seçtiğimiz isim de buu vurgulamak ister nitelikte. Farkındalık yaratacak oyunlar yapmak istiyoruz ve bunun için seyirciyi dürten, onu “seyirci konforu”ndan çıkarmaya çalışan oyunlar yapacağız.

Soru-cevap etkileşimini kendi aramızda arkadaşlarımızla konuştuk aslında bu bir anlam risk de barındırıyor. Mesela, “Sizin hiç çocuğunuz öldü mü?” diye soruyoruz ve biri “evet” dese ne yapacağız bilemiyoruz... Ama seyirci, “seyirci olma” haline çok alışık olduğu için neredeyse soluk amadan, sessizce izliyor.

- Cevapsız sorular ve bu kayıtsız kalma durumu bir anlamda seyirciye de bir eleştiri içeriyor diyebilir miyiz?

Evet böyle diyebiliriz. Her gün bu olaylar oluyor ve biz kayıtsız biçimde izliyoruz.

- Bütün oyun karanlıkta ve el fenerleriyle oynanıyor. Bu sahnede oyuncuyu zorlayan da bir yöntem olsa gerek. Neden böyle bir yöntem tercih ettiniz?

Sahnenin yapısını bozmak istedim biraz, o genel tiyatro yapısını da bozmak istedim o yüzden biz tiyatronu hiçbir ışığını kullanmadık bu oyunda. Temel olarak bizim baştan beri istediğimiz bir şeydi bu. Biz sadece iki tane sinema ışığı ve dört tane fenerle bu oyunu yaptık.

Tabii çok fazla göndermesi var böyle şeylerin her seyirci için farklı anlamlar taşıyacaktır ama karanlığın içinden sadece yüzlerin çıkması, bir karanlığın içinde geçiyor olması bizim oyunumuzun teması ile çok örtüşüyor. Çünkü karanlık işler dönüyor ve bu işleri de bur biçimde vurgulayabileceğimizi düşündüm. Genel tiyatronun yapısından farklı bir yere götürmek istedik, güzel de oldu aslında sinema estetiğine biraz yaklaşmaya çalıştık bunu da başardık sanırım.

- Bir de ekran vardı sahnede yakın çekimle sizi siyah-beyaz gösteriyordu. Bu da aynı vurgu için miydi?

Evet, kesinlikle. Ekrandan izlemek, televizyondan izlemek, seyirci kalmak üzerine bir vurgu aslında. Bir olayın yakınına girsek bile ekrandan izler gibi bakmak. Dışımızdaki durumlarla aramızdaki mesafeyi belirtmek adına bu yöntemi denemek istedik.

- Son olarak oyunda çocuk karakter yok onlar yerine oyuncuların oynattıkları kuklalar var. Bu kasıtlı bir tercih mi?

Biz bu oyun üzerine oyun yazarımız Murat Ferhat ve yönetmen ve oyuncu partnerim Ezgi Coşkun’la konuştuğumuzda işleyeceğimiz konunun çok sert bir konu olduğu ve seyirciyi duygusal açıdan çok yıpratabileceğini düşündük. O yüzden oraya bir de çocuk oyuncu koyarsak bunu iyice katmerleyeceğini düşündük. Bu yüzden biraz yabancılaşma yaratabilmek istedik. Oyunda bunun gibi yabancılaştırma noktalarımız var, tam bir özdeşlik kuracakken bunu kırdığımız yerler de mevcut. Çocukları da özellikle böyle yapmak istedim onların dünyası çok farklı araftalar, hem de çocuklar... Çocuklukla yetişkinlik arasındaki ayrımı iyice belirginleştirmek adına iyi bir tercih oldu. Ankara’da Kukula Kukla vardır Çağdaş Çakmak yapıyor kuklaları. O bu işe girmeseydi zaten ben de kolay kolay giremezdik. O kuklalar o yunun büyük bir parçası. Kuklayı oynatan arkadaşlarımızın hepsi de oyuncu ama ilk kukla deneyimleri. Daha önce bir kukla deneyimleri yoktu her şeyi kendi kendilerine yaptılar. Oyuncu arkadaşlarımız İpek Çiğdem Duygu ve Demirel hiçbir eğitim almadan kendi çabalarıyla yaptılar bu işi....

-Seyirciye bir çağrınız var mı...

Elbette herkesi oyunumuza bekleriz. Biz yeni kurulmuş bir tiyatroda ilk oyunumuzu oynuyoruz. Sahnemiz olamasına rağmen 10 kişilik bir ekiple oyun yapmaya cesaret ettik. Zor bir konu seçtik, seyircileri izlemeye davet ediyoruz.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler