Bu Komet, bildiğiniz boyacılardan değil!
Dirimart’ta, 12 Aralık’a kadar sürecek bu sergiyi gezmeyi unutmayın ve Komet’i lütfen tüm boyutlarıyla keşfedin; yüzeysel olarak değil. Onun beyninin, “Ben çok derin kavramsal sanat yapıyorum ama kimse anlamıyor” diye ortada gezinen birçok gençten daha genç, daha kavramsal, daha katmanlı olduğunu fark edin...
Komet’le resmi ve sürekli dostluğumuz başlayalı 36 yıl olmuş. Tanışıklığımız ise 58 yıl geriye gidiyor: Ankara’da açtığım ilk serginin defterine genç bir akademili olarak inanılmaz satırlar döşenmiş! Sanki “Sürrealizmin Papası” Andre Breton, bu satırları Max Ernst’e yazıyor. Karşısındaki küçük çocuğu “adam yerine koyan”, inanılmaz felsefi ve içerikli bir metin; otobiyografimde okuyanlar hatırlayabilir.
RESSAMLAR...
Türkiye’de birçok koleksiyoner maalesef dedikodu ile resim alır, veya elden çıkarır. Çoğunun özgüvenli kendi yargıları yoktur; maalesef çoğu zaman birbirlerini kelimelere boğarak, sanat eserleri veya ressamlar hakkında bilgiç edalarla konuşurlar. İnanın bugüne kadar Komet’in eserlerini beğenenlerin çoğu, yanlış sebepten beğendiler, beğenmeyenler de tersine onun derinliğini algılayamadıkları için tamamen yanlış yorumlarla ondan uzak durdular. Bence şu anda yanımda olsaydı “Bu cümleden sonra başka hiçbir şey yazmasan da olur” derdi bana. Çünkü birbirimizi ve bu ortamları biraz fazla tanıyoruz. Her ressamın tercih ettiği birkaç meslektaşı, birkaç yazar, belki birkaç da eski arkadaşı vardır. İstanbul’da ev ve atölye sohbetlerimizden, Asmalı meyhaneleri veya Paris’te La Palette restoran-cafesi’ndeki uzun yemek ve sanatsal besleyici tartışmalarımıza kadar, birbirimizin sergilerine Fransa veya burada gitme keyfine kadar, her yerde süren bir uzun diyaloğumuz devam ediyor. Resim, sanat tarihi ve felsefe üzerinden siyasete, bazen güzel kadınlara, bazen Fenerbahçe’nin dertlerine uzanan zengin konular.
Komet’i pek anlamayanlar bu eserlere tutucu gözlerle bakıp sadece esrarengiz masal kahramanları görebilirler. Resimleri tabii ki o noktada da çok zengindir, film karelerini andırır veya acayip rüyaların orta yerinden ertesi gün hatırlanan bölük pörçük izlere benzer bunlar. Bana bazen İtalyan metafizik ressam de Chirico’yu, bazen Balthus’ü, bazen şaşırtıcı şekilde Martial Raysse’in kalabalık resimlerini hatırlatırlar. Komet sanki seyrettiğimiz hikâyeyi o ipuçlarından yola çıkarak bizim tamamlamamızı ister. Yani anlayacağınız, her faninin ayrı bir Komet dünyası vardır.
KOMET’İN ŞAHSINA...
Yapıtlar sanki Komet’in şahsına ait özel bir uzamın içinden yeşermiş sürrealist bir dünyanın esrarengiz görüntüleridir. Ali Akay, bunlara “Düşüncenin imajları” adını uygun görüyor. Türk resmi içinde bu resimlere biraz yüzeysel bakanlar, bunları çağdaş sanata uzak görebilirler. Onu beğenenleri küçümseyen yüzeysel çağdaşlara bile rastladım. Onun gerçek sanatçı kişiliğini algılayabilmek için, Türkiye’de o değerde bir resim, felsefe ve edebiyat kütüphanesine sahip olmasa bile, bunun en azından hayalini algılayabilecek çapta biri olmak lazım. Ya da Komet’in o özgün ve çarpıcı şiirleri yazdığını bilmek ve onları okumuş olmak lazım. Onun içinden taşanları ortaya döken 2000 yılından kalma “İdi-idim-idik” kataloğunu dikkatlice elden geçirmiş olmak lazım, o sergi ıskalanmış olsa bile... Mesela o kitapta Paris’te Montparnasse Mezarlığı’nda ateist Sartre ve Simone de Beauvoir’ın kabirlerinin başında avuçlarını açıp dua ederkenki fotoğrafına dalıp gidebilmek lazım. Onun göreceli olarak tutucu görünümü içinde gizli dadaist, sürrealist, devrimci kişiliğiyle sohbet etmeyi göze alabilmek lazım.
Komet’in yaptıkları bu gerçek ötesi dünyada birer tiyatro sahnesi gibi görünüyor! Bu, görsel düzenlemeleri dekor olarak kullanmaya alışmış tiyatro sahnesi kavramının tersi oluyor.
DERİN, KAVRAMSAL SANAT
Dirimart’ta, 12 Aralık’a kadar sürecek bu sergiyi gezmeyi unutmayın ve Komet’i lütfen tüm boyutlarıyla keşfedin; yüzeysel olarak değil. Onun beyninin, “Ben çok derin kavramsal sanat yapıyorum ama kimse anlamıyor” diye ortada gezinen birçok gençten daha genç, daha kavramsal daha katmanlı olduğunu fark edin...
Beni çok etkileyen son sergisinin önemli işleri arasında “Gittin Gideli”, “Hiç Bitmeyecekmiş Gibi”, “Oluyorduk” ve “Gölgemizin Gölgesi” var. Bunlar “zaman” konusuna çok değiyor değil mi?
Komet, ömrü boyunca Paris-İstanbul hattında yaşamış bir sanat feneri. Bunu bilen ben, onun “Meçhul Ressam Anıtı” isimli resminin önünde uzun uzun düşünceye daldım. O meçhul ressam kesinlikle Komet olmayacak! Komet, ileride müstehzi gülüşü ile en güzel meydanlara mermer heykeli dikilecek değerli bir meslektaşım.
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti