Ordu Çevre Derneği Başkanı Ertuğrul Gazi Gönül’ün tek çocuğu Ozan Gönül (22), Ordu’da yaşanan elim bir kaza sonucu yaşamını yitirdi. 7 Aralık 2024’te meydana gelen kaza sonucunda Gönül’e çarparak yaşamını yitirmesine sebep olan sanık T.D, 8 Aralık’ta tutuklandı, 20 Şubat’ta ise tahliye edildi. 23 Ocak’ta Ordu 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde davanın ilk celsesi görüldüğü esnada, kazanın oluş şekli ortaya çıktı. Kaza, Ordu-Giresun Devlet Karayolu’ndan ayrılan tali yolda meydana geldi. Tek yönlü 260 santimetrelik yola kesin olarak belli olmamasıyla birlikte tahminen 100’ün üzerinde hızla giren T.D, dolmuştan henüz inmiş ve tali yolun şerit dışındaki 60-70 santimetrelik sağ kısmından ilerleyen Gönül’e arabasının sağ tarafıyla çarptı. Kazanın şiddetiyle havaya savrulan Gönül, sanığın arabasının ön camına düştü. Düşmenin etkisiyle aracın kontrolünü kaybeden T.D, aracın solunda bulunan bariyerlere girerek arabasıyla ters biçimde anayol kenarındaki su hendeğine düştü. Araç, ters şekilde yaklaşık 9 metre kadar ilerledi.
‘HIZ GÖSTERGEM BOZUKTU’
Kazanın ardından aracın hız göstergesinin 210’da takılı kaldığı kayıtlara geçti. Sanık, aracın hız göstergesinin daha önce bozulduğunu, o yüzden 210’da takılı kaldığını söyledi. Tamir ettirememe sebebinin ise aracının eski bir model olmasından ötürü parça bulma sorunundan kaynaklandığını ileri sürdü. Söz konusu ihmal, yasalara göre “Özen yükümlülüğünü yerine getirmeme” olarak geçiyor. Arabanın ön camında, yasak olmasına karşın görüşü engelleyebilecek şekilde film olduğu da öğrenildi. Kaza sonrası bilirkişi raporunda oluşan bir yanlışlık sonucu Gönül’e tali kusur verilmiş olsa da, Gönül’ün avukatı Haluk Türkmen’in yaptığı itirazlar sonucu kusuru olmadığı anlaşıldı. Böylece tüm kusurun sürücüde olduğu ortaya çıktı. Gönül ailesinin avukatı Haluk Türkmen, dava sürecini Cumhuriyet’e anlattı.
SÜRÜŞ ESNASINDA TELEFONDA MI KONUŞTU?
Türkmen, sanığın Savcılığa verdiği ifadesinde yoldayken eşiyle konuştuğundan bahsettiğini belirtti. Bu kapsamda sanığın telefon konuşmalarını istediklerini söyleyen Türkmen, “O yörede telefon çekmediği için internet üzerinden arama yapılabilen uygulamalarla haberleşiyorlarmış. Biz bizzat telefonun kendisinde bilirkişi incelemesi yapılmasını istedik. Mahkeme bu talebimizi reddetti. O celse zaten tahliye kararı verildi” dedi. Türkmen, telefonun müştemilatının araç içerisinde bulunduğuna da dikkat çekti. Şahsın trafik cezası bulunup bulunmadığına ilişkin bir inceleme daha talep ettiklerini söyleyen Türkmen, mahkemenin bu isteği de reddettiğini belirtti. Söz konusu taleplerin reddedilmesini “yargısal bir eksiklik” olarak tanımlayan Türkmen, “Süreci uzatmaya dönük değil bu taleplerimiz. Hemen tetkik edilebilecek, dosyaya bilgi anlamında aktarılabilecek talepler bunlar. Bunlar yapılabilirdi. Mahkeme reddetti. Ciddi bir gerekçesi de yok. Bizi üzen; Mahkemenin yeterince olaya eğilmemiş olması. Araştırma isteklerimize yeterince yanıt vermemiş olması” ifadelerini kullandı. Türkmen, tahliye kararına ilişkin Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz ettiklerini ve yanıt beklediklerini de sözlerine ekledi.
İLK OLAYI DEĞİL
Sanık T.D’nin, daha önce yine aracını hızlı kullanmasının ardından bölge sakinleri tarafından uyarıldığı, kendisini uyaran mahallelileri silahla tehdit etmesi sonucunda dava edildiği öğrenildi. Tanığın geçmişi olmasına, tamamen kusurlu görülmesine karşın inceleme taleplerinin reddedilmesi ve tahliye edilmesi ise dikkat çekti.
