Ziya Azazi’ye yapılan bu kıyım nedir?
KONUK YAZAR | Anıl Talat Eryontuk, Cumhuriyet'in Ege'si için yazdı...
Geçtiğimiz günlere İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen Dünya Belediyeler Birliği Kültür Zirvesi’ne sonrasında yaşanan tartışmalar damga vurdu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi zirve kapsamında 10 Eylül 2021 tarihinde bir gala yemeği düzenledi.
Gecede dünyaca ünlü sufi dansçı Ziya Azazi sahne aldı.
Başında siyah sarık ve üstte siyah altta kırmızı olmak üzere 2 kat Mevlevi kıyafeti ile sahneye çıkan Ziya Azazi ney ve oyun havası eşliğinde dans etti.
Sonrasında ise kıyafetini çıkararak dansa sarıksız ve yarı çıplak bir şekilde devam etti.
Ardından nam-ı diğer Cumhur İttifakı ortakları AKP ve MHP'li isimler başladı dünyaca ünlü dansçı Ziya Azazi'yi sosyal medyada 'çıplak semazen' ifadeleriyle hedef almaya.
Tabi Başkan Tunç Soyer’de nasibini aldı bu eleştiri bombardımandan.
İzmir Büyükşehir Belediyesi dans sanatçısı Ziya Azazi'nin gösterisinin bir sema ayini olmadığını açıklasa da yandaş medya bunu duymak istemedi.
Neymiş efendim 700 yıllık Sema zikrinin bu şekilde işlenmesi ve yansıtılması çok tepki çekmiş.
Kutlama, anma ve tanıtımlarda işi zıvanadan çıkarmayı marifet saymakla birlikte 9 Eylül yürüyüşü kortejinin önünde palyaçoları, hokkabazları yürüten İzmir Büyükşehir Belediyesi; şimdi de 700 yıllık Mevlevi kültürünü kurban etmişmiş.
Böylelikle de milli ve manevi değerler sarsılmış.
Aslında sarsılan nedir biliyor musunuz?
Özgürlükler, özgürlükler, özgürlükler…
Zaten özgürlük sorunu insanlık tarihiyle başlayan en önemli meselelerden biri olarak sürekli karşımıza çıkmakta.
Felsefe tarihindeki birçok filozof ve yazar insan varlığını tür olarak ele almaya başladığı andan itibaren özgürlük problemiyle uğraşmaya başladılar.
Dünyaca ünlü filozof Aristoteles ise özgürlüğü en net ve geniş anlamıyla şöyle ifade etmiştir.
İnsanın kendi aklı aracılığıyla (çünkü tercih enine boyuna düşünülerek karar verilendir ve enine boyuna düşünme akıl aracılığıyla yapılır) tercihte bulunmasıdır.
Başka bir şekilde ifade ile özgürlük, insanın yapıp etmelerini, kendi gücü ve imkanları dahilinde yapabilmesidir.
Maalesef ki günümüzde iktidar kanadı topyekün bir kişinin kararı üzerinden yaşamlarını sürdürdükleri için kendi akıl gücü ve imkanlarını kullanamamaktadır.
Böylece sağlıklı düşünemeyen ve olayları doğru yorumlayamayan kitleler ortaya çıkmaktadır.
Özgür düşünceye sahip olmayan bir toplumun sanata ve sanatçıya olan bakışının da tarafsız olması elbet mümkün değildir.
Unutulmamalı ki her toplumun yaşam tarzı ve bunu sürdürmekle görevli her devlet ayırt edici özelliğini Anayasasında bulur.
Her bir Anayasa, insanların ne için bir araya geldiklerini, yani toplumsal ve dolaylı olarak bireysel yaşamın ereğinin ne olduğunu, neden bir devlet kurduklarını ve dolayısıyla bu toplumu oluşturan her bir insanın ne için yaşadığını veya yaşaması gerektiğini yani, hayatta baş değer olarak kabul edilmesi gerektiğine inanılan şeyin ne olduğunu somutlaştırıp ilan eden bir üst hukuk belgesidir.
Bu nedenle özgürlüklerin ve özgür düşüncenin karşısında olmak anayasayla ters düşmektir.
Lütfen! Bırakınız insanlar sanatı nasıl istiyorlarsa öyle yapsınlar.
Özgürlük, birinin engellenmeden ya da sınırlandırılmadan istediğini seçebilmesi, yapabilmesi ve hareket edebilmesi değil midir?
Peki o zaman Ziya Azazi’ye, Tunç Soyer’e yapılan bu kıyım nedir?
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği