Cumhuriyet nasıl ilan edildi?
Alev Coşkun
Son Köşe Yazıları

Cumhuriyet nasıl ilan edildi?

30.10.2022 02:00
Güncellenme:
Takip Et:

Osmanlı’nın son 200 yılında kimi reform girişimleri olmuştu. Ancak bu girişimler daima kurulu sistemi iyileştirmek amacı gütmüştür.

Atatürk, Osmanlı reformcularının aksine, iyileştirme değil devrim istiyordu. Daha Harp Okulu öğrencisi iken “Dava yıkılmak üzere olan bir imparatorluktan önce bir Türk devleti çıkarmaktır” diyordu. Erzurum Kongresi günlerinde hiçbir şey belli değilken Mazhar Müfit Kansu’ya “Zaferden sonra hükümet şekli cumhuriyet olacaktır” diye not ettiriyordu.

Atatürk, 19 Mayıs 1919’da Kuvayı Milliye’nin stratejisini Nutuk’ta açıkladığı durum değerlendirmesinde; “Efendiler, bu durum karşısında bir tek karar vardı. O da milli egemenliğe dayanan, kayıtsız şartsız, bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak” demişti...

Atatürk ayrıca uygulamayı “Birtakım safhalara ayırmak, olaylardan ve olayların akışından yararlanarak milletin duygu ve düşüncelerini hazırlamak ve basamak basamak ilerleyerek hedefe ulaşmaya çalışmak gerekiyordu” diyerek stratejiyi belirtir.

CUMHURİYET KARŞITLARI TEDİRGİN

Milli Mücadele’nin savaşı kazanılmış, Lozan Barış Antlaşması gerçekleştirilmiş, bu arada 1 Kasım 1922’de saltanat kaldırılmıştı. Artık Cumhuriyeti ilan etme aşamasına gelinmişti.

1921 Anayasası yetersiz kalıyordu. Yeni bir anayasa tasarısı hazırlığına başlanmıştı. Mustafa Kemal, 27 Eylül 1923 tarihinde Neu Freie Presse gazetesi yazarına yaptığı açıklamada, “Yeni Türkiye anayasasının ilk maddelerini size tekrar edeceğim: ‘Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Yürütme kudreti, yasama yetkisi milletin biricik ve gerçek temsilcisi olan Meclis’te belirmiş ve toplanmıştır.’ Bu iki cümleyi bir kelimede özetlemek olanaklıdır: Cumhuriyet!”

Bu açıklamadan sonra artık Cumhuriyetin ilan edileceğine ilişkin haberler yoğun olarak konuşulmaya başlandı.

Ancak İstanbul gazeteleri Cumhuriyet ilanına karşı çıkıyorlardı. Örneğin, Tanin gazetesi “Cumhuriyet modelinin kabul edilmesinin tehlikeli olacağını” belirtiyordu.

Bu tartışmalar sürerken İsmet Paşa ve 14 arkadaşının “Türkiye Devleti’nin başkenti Ankara’dır” cümlesini taşıyan tek maddelik yasa önerisi Meclis’te kabul edildi ve Ankara başkent oldu. Bu gelişmelerden Meclis içindeki ve dışındaki Cumhuriyet karşıtları tedirgin oluyorlardı.

SANCILI GÜNLER

Karşıcılar olsa bile bu gelişmeler adım adım Cumhuriyete doğru gidildiğini gösteriyordu.

İşte tartışmaların sürdüğü böylesi bir ortamda, Meclis’te hükümetin oluşması konusunda da çelişkiler ve çekişmeler yaşanmaya başlandı.

Milli Mücadele’de önemli görevler almış, Atatürk’ün yakın arkadaşları Rauf Orbay, Kâzım Karabekir ve Ali Fuat Cebesoy’un Cumhuriyet’in ilanına karşı oldukları da biliniyordu.

Ali Fuat Cebesoy, Konya’da bulunan Ordu Komutanlığı’nı tercih ederek Meclis İkinci Başkanlığı görevinden ayrılmıştı. Kâzım Karabekir doğudaki ordunun başına gitmişti.

Başbakan Fethi Okyar, aynı zamanda İçişleri Bakanlığı’na vekâlet ediyordu. Daha rahat çalışmak için İçişleri Bakanlığı’nı bıraktı. 

Böylece iki önemli koltuk Meclis İkinci Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığı boşalmıştı.

Atatürk Meclis İkinci Başkanlığı için eski Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Tengirşenk ve İçişleri Bakanlığı için eski Maliye Bakanı İstanbul Milletvekili Ferit Tek’i aday gösterdi. CHP grup toplantısında yapılan oylamada bu adaylar yerine Meclis İkinci Başkanlığı’na Rauf Orbay, İçişleri Bakanlığı’na Erzurum Milletvekili Sabit Sağıroğlu seçildiler.

GÜÇ GÖSTERİSİ

Bu durum aslında, Cumhuriyete doğru yol alan Mustafa Kemal’e karşı bir durdurma, bir güç gösterisi hareketiydi.

Atatürk Nutuk’ta şöyle diyor:

“Oysa ben, Sabit Bey’in Türkiye’nin yeni şartlarına bağlı olarak İçişleri Bakanı olmasını uygun ve yeterli görmemiştim...”

Rauf Orbay ise Lozan nedeniyle başbakanlıktan   istifa etmişti ve 4 Ağustos’tan beri Ankara’ya gelmiyordu. Atatürk, “O makamı ne gibi duyguların etkisinde kalarak hareket ettiği için terke mecbur edildiği bilinmekteydi” diyor.

Başbakan Fethi Okyar da bu çekişmelerden rahatsızdı.

28 EKİM 1923, ÇANKAYA TOPLANTISI...

Tarih gösteriyor ki büyük liderler ortaya çıkan bunalımlardan daima yararlanırlar, krizi kendi amaçlarının gerçekleşmesi için kullanırlar. Atatürk de yaşamı boyunca  krizlerden yararlanmıştır. Bu kez de öyle oldu. 

CHP grubunun aldığı bu tavır üzerine, Mustafa Kemal, 26 Ekim 1923 akşamı Bakanlar Kurulu’nu Çankaya’da toplantıya çağırdı. Görüşmeler sonunda Meclis’i yeni bir kabine oluşturulması yönünde serbest bırakmak için Başbakan Fethi Okyar’ın ve tüm bakanların istifa etmelerine karar verildi. Yalnızca görevinin niteliği gereği Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak istifaların dışında bırakıldı. 

Bu karar uyarınca Fethi Okyar kabinesi ertesi sabah 27 Ekim 1923’te istifasını verdi. Alınan diğer bir karar da şuydu: Başbakan Fethi Okyar ve tüm bakanlar Meclis tarafından bakanlığa tekrar seçilseler bile görev kabul etmeyeceklerdi. 

Bu yeni gelişme karşısında Meclis’teki gruplar kendilerine göre bir kabine oluşturabilmek amacıyla yoğun bir çaba içine girdiler. Ama ne o gün ne de ertesi gün bu girişimlerden de bir sonuç alınamadı. Aslında bunalım, her bakanın ayrı ayrı gizli oy ve salt çoğunlukla Meclis tarafından seçilmesinden doğuyordu.

‘EN KUVVETLİ OLDUĞUMUZ GÜN’

Atatürk, bu bunalımdan yararlanarak Cumhuriyetin ilanını gerçekleştirmek yolunda yürüdü.

Şimdi, bu noktaya bakalım. 28 Ekim akşamı bazı bakanlarla milletvekillerini Çankaya’da akşam yemeğine çağırmıştı. O gece yemekte bulunanlar İsmet İnönü, daha önceki Milli Savunma Bakanı Kâzım Özalp, Başbakan Fethi Okyar, milletvekilleri Ruşen Eşref Ünaydın, Fuat Bulca, Kemalettin Sami Paşa ve Halit Karsıalan Paşa’dan oluşan grupla yemek yenirken Mustafa Kemal vermiş olduğu kararı açıklamıştı: “Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz!”

“Bunu en kuvvetli olduğumuz bir anda yapalım” diyen kimi misafirlere Atatürk, “En kuvvetli olduğumuz gün bugünlerdir” diye yanıt verdi. 

Konuklar erken dağıldılar. Mustafa Kemal, İsmet İnönü’yü yanında alıkoyarak anayasada yapılması gereken değişiklikle ilgili tasarıyı birlikte hazırladılar. 

Ertesi gün 29 Ekim 1923 Pazartesi sabahı saat 10.00’da toplanan CHP grubunda Bakanlar Kurulu seçimleri ele alınmış ancak soruna yine bir çözüm bulunamamıştı. Bunun üzerine önceki akşam Çankaya toplantısına katılmış olan Kemalettin Sami Paşa, kördüğüme dönüşen sorun için Meclis Başkanı Mustafa Kemal’in görüşünün alınmasını istedi. Önerge kabul edilince gruba gelen Mustafa Kemal, çok kısa konuştu ve kendisine bir saat süre verilmesini istedi. Bu arada Meclis’teki odasına çağırdığı kimi milletvekillerine bulduğu çözümü anlatarak onların desteğini sağlamaya çalıştı. 

‘DOĞAN ÇOCUĞUN ADI’

Grup toplantısı yeniden başladığında kürsüye çıkan Mustafa Kemal, bunalıma yol açan olayın hükümet üyelerinin seçimi nedeniyle ortaya çıktığını anlattı. Sorunun çözümü için bir anayasa değişikliği gerektiğini ve bu konuyla ilgili olarak hazırlamış olduğu önergesini sundu. 

Mustafa Kemal’in önergesi şöyledir:

Anayasanın birinci maddesinin sonuna “Türkiye Devleti’nin hükümet şekli Cumhuriyettir” cümlesi ekleniyordu. 

Meclis cumhurbaşkanını seçecek, cumhurbaşkanı Meclis üyelerinin içinden başbakanı atayacak, başbakan hükümetini kuracak ve Bakanlar Kurulu Meclis’in onayına sunulacak, güven oyu alırsa göreve başlayacaktı. Çağdaş parlamenter sistem getiriliyordu.

KÜLTÜR TEMELLİ CUMHURİYET

Bu önerge üzerine grup toplantısında, Sabit Sağıroğlu, eski valilerden Hazım Tepeyran, Yunus Nadi, Ahmet Vehbi Bolak, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Adalet Bakanı Seyid Bey, Abdurrahman Şeref Bey ve İsmet İnönü söz aldılar.

İsmet İnönü, Yunus Nadi ve Abdurrahman Şeref Bey’in konuşmaları önemlidir. 

Yunus Nadi, “Aslında yeni bir şey yapmıyoruz. Meclis’in kurulduğu 1920’den beri uyguladığımız modele açıklık getiriyoruz. Uygulanan modeli Cumhuriyet olarak ilan ediyoruz.”

İsmet İnönü: “Millet egemenliğini ve kaderini fiili olarak eline almıştır. Bu da Cumhuriyettir. O halde bunu hukuksal olarak dile getirmekten neden çekiniyoruz...”

Osmanlı döneminde Ayan Meclis’i başkanlığı yapmış olan hukukçu Abdurrahman Şeref Bey, şöyle diyordu: “Hükümet şekillerinin burada teker teker sayılmasına gerek yoktur. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir dedikten sonra, kime sorarsanız sorunuz bu Cumhuriyettir. Doğan çocuğun adıdır. Ama bu ad bazılarına hoş gelmezmiş, varsın gelmesin.”

Bu konuşmalardan sonra önerge oya sunuldu ve kabul edildi. Cumhuriyet resmen kabul edilmişti. Ardından, Meclis toplantısında Cumhurbaşkanlığı için yapılan oylamaya 158 üye katıldı ve Mustafa Kemal oybirliği ile seçildi. Cumhuriyet ilanı kararı 29 Ekim gecesi saat 20.30’da verildi. Atatürk saat 20.45’te Cumhurbaşkanı seçildi. 

Atatürk, teşekkür etmek için kürsüye çıktı, yaptığı konuşmayı şu cümle ile bitirdi: “Türkiye Cumhuriyeti dünyada işgal ettiği yere layık olduğunu eserleriyle kanıtlayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti mutlu, başarılı ve muzaffer olacaktır.”

Cumhuriyetin ilan edildiği o gece tüm yurda anında telgraflarla bildirildi. Bu karar, tüm yurtta, vilayetlerde 101 pare top atışıyla ve coşkuyla kutlandı. 

Mustafa Kemal, Cumhuriyeti “En büyük eserim” diye açıklamıştır. Montesquieu’den esinlenerek onu bir fazilet, erdemlilik rejimi olarak değerlendirmiştir. 

Atatürk Cumhuriyet modelinin temeline kültürü yerleştirmeye çalışıyordu. Ünlü Onuncu Yıl Söylevi’nde ulusuna seslenirken az zamanda yapılan çok ve büyük işler arasında en büyüğünün “Temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir” diye belirtiyordu. 

ÖĞRETMENLERE SESLENİŞ

Cumhuriyet’i en üstün bir kavram ve değer olarak kabul eden Mustafa Kemal, 30 Eylül 1924’te Erzurum’da yeni yapılan bir caddenin açılış töreninde de bu inancını yansıtmıştır. Belediye başkanı, bu caddeye Gazi Mustafa Kemal Paşa Caddesi adının verilmesi için kendisinden izin istediğinde o, Cumhuriyet Caddesi adının daha uygun olacağını belirtmişti. Söz konusu cadde bugün de o adı taşımaktadır. 

Bilindiği gibi daha sonra Cumhuriyetin laik niteliklerini belirleyen yasalar kabul edildi. 

Halifelik kaldırıldı. Aydınlanma Devrimleri bir bir gerçekleşti.

Atatürk’ün temel amacı çağdaş bir toplum yaratmak, aklı ve bilimi öne çıkarmaktı.

Bu yazımızı özetlemek için 1922’de Bursa’da söyledikleri ile bağlayalım.

“Öğretmen hanımlar ve öğretmen beyler… Ordularımızın kazandığı zafer, sizin için zemin hazırladı… Gerçek zaferi siz kazanacak ve mutlaka başarılı olacaksınız…”

Yazarın Son Yazıları

Hukukun üstünlüğü ve hukukta karmaşa...

Hukuk devleti öncelikle yargı organlarının hukuk kurallarına uymasıyla gerçekleşir.

Devamını Oku
04.12.2025
Atatürk ve Vahdettin üzerine

Osmanlıcı, halifeci, ikinci cumhuriyetçi yazarlar zaman zaman “Atatürk’ü Anadolu’ya Padişah Vahdettin”in gönderdiğini ileriye sürerler.

Devamını Oku
14.11.2025
Cumhuriyet ve karşıdevrim

Milli Mücadele’de Kuvayı Milliyeciler Mustafa Kemal liderliğinde üç cephede birden savaştılar.

Devamını Oku
29.10.2025
CHP Meclis’e girmiyor

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) yeni dönem toplantısı bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması ile açılacak.

Devamını Oku
01.10.2025
CHP’ye karşı savaş ve son durum

19 Mart 2025 bir dönüm noktasıdır.

Devamını Oku
20.09.2025
30 Ağustos Zaferi'ni kutluyoruz

30 Ağustos 1922’de kazanılan zafer, tarih sahnesinden silindiği düşünülen bir ulusun şahlanması ve modern bir devletin kuruluşunun müjdesidir.

Devamını Oku
30.08.2025
Yeni bir devlet kurma projesi mi?

ABD Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack yaptığı konuşmalarla gündemi belirlemeye çalışıyor.

Devamını Oku
17.07.2025
Cetvelle çizilen sınırlar... Vatandaş kanıyla çizilen sınırlar...

ABD Ankara Büyükelçisi Tom Barrack aynı zamanda ABD’nin Suriye özel temsilcisi ve ABD Başkanı Trump’ın yakın arkadaşıdır.

Devamını Oku
11.07.2025
Tarihten bir yaprak: Kumpaslar halk gücü ile yenilir

Genel başkan İnönü, genel başkanlıktan, ardından CHP’den istifa ediyor. CHP’nin içinde yıllarca siyaset yapmış önemli siyasi liderler CHP’den ayrılmışlar ve yeni bir siyasi parti kurmuşlar... Askeri vesayet CHP’nin karşısında, muhafazakâr iktidar ve yandaş basın her gün CHP aleyhine propaganda yapıyor ama CHP’yi sıfırlayamıyorlar. İşte CHP böyle köklü bir siyasal partidir.

Devamını Oku
01.07.2025
İsmet İnönü’nün cevapları

Geçen günlerde CHP’nin ikinci genel başkanı İsmet İnönü’yü hedef alan konuşmalar yapıldı.

Devamını Oku
29.05.2025
27 Mayıs ve 1961 Anayasası

1960-1980 tarihleri arasında ülkemizde üç askeri darbe oldu.

Devamını Oku
27.05.2025
19 Mayıs ve Atatürk

19 Mayıs 1919 Türk İstiklal Savaşı’nın başlangıcı ve dönüm günüdür.

Devamını Oku
19.05.2025
Cumhuriyet gazetesi 101 yaşında: Mücadeleye devam

Cumhuriyet gazetesi 101 yaşında: Mücadeleye devam

Devamını Oku
07.05.2025
23 Nisan 1920’nin önemi

23 Nisan 1920’nin önemi

Devamını Oku
23.04.2025
CHP ve Cuntacılık

CHP ve Cuntacılık

Devamını Oku
10.04.2025
Alev Coşkun yazdı

3 Mart Devrim Yasaları Din Devletinin Yıkılışı

Devamını Oku
03.03.2025
Alev Coşkun yazdı...

Yakın tarihten bir yaprak...

Devamını Oku
21.02.2025
'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' ve siyasal tarih

'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' ve siyasal tarih

Devamını Oku
20.01.2025
2024’ten 2025’e bakış

2024’ten 2025’e bakış

Devamını Oku
02.01.2025
Alev Coşkun yazdı...

Aydınlanma Devrimleri ve emperyalist kurgular- Alev Coşkun

Devamını Oku
29.11.2024
Alev Coşkun yazdı...

Atatürk ve karşıdevrim

Devamını Oku
10.11.2024
Atatürk ve Cumhuriyet (Bir özet)

Atatürk ve Cumhuriyet (Bir özet)

Devamını Oku
29.10.2024
Alev Coşkun yazdı...

İş Bankası ve Atatürk

Devamını Oku
12.09.2024
Alev Coşkun yazdı...

CHP 105 YAŞINDA

Devamını Oku
05.09.2024
30 Ağustos Zaferi ve anlamı...

30 Ağustos Zaferi ve anlamı...

Devamını Oku
30.08.2024
Alev Coşkun yazdı...

Anayasaya aykırı mıydı? Ali Fuat Başgil ve Tahkikat Komisyonu

Devamını Oku
03.06.2024
Alev Coşkun yazdı...

27 Mayıs Devrimi ve 1961 Anayasası

Devamını Oku
27.05.2024
Alev Coşkun yazdı...

19 Mayıs ve Kuvayı Milliye Destanı

Devamını Oku
19.05.2024
74 yıl önce: Demokrasi zaferi

74 yıl önce: Demokrasi zaferi

Devamını Oku
14.05.2024
Alev Coşkun yazdı...

23 Nisan 1920 Millet egemenliğinin başlangıcı

Devamını Oku
23.04.2024
Alev Coşkun'un yazısı...

Cumhuriyet, halk iradesi ile kuruldu

Devamını Oku
15.04.2024
Alev Coşkun yazdı...

Halifeliğin Kaldırılışı - Din Devletinin Yıkılışı

Devamını Oku
03.03.2024
Alev Coşkun yazdı...

İsmet İnönü

Devamını Oku
25.12.2023
Alev Coşkun yazdı...

Kissinger, darbeler ve örtülü dış operasyonlar

Devamını Oku
02.12.2023
Atatürkçü Bilâl Şimşir’i kaybettik

Atatürkçü Bilâl Şimşir’i kaybettik

Devamını Oku
21.11.2023
Alev Coşkun'un yazısı...

Hukuk devleti-Hukukun Üstünlüğü

Devamını Oku
13.11.2023
Alev Coşkun yazdı...

Atatürk ve Emil Ludwig

Devamını Oku
10.11.2023
Sonsuza kadar yaşayacaktır...

Mustafa Kemal, tüm Ortadoğu’da, tüm İslam dünyasında benzeri g rülmemiş bir devrim ger ekleştirdi

Devamını Oku
29.10.2023
Bu başarılar tesadüf mü?

Atatürk'ün kızları

Devamını Oku
12.09.2023
CHP bu tarihi gerçeği bir kenara itemez...

CHP 104 yaşında...

Devamını Oku
09.09.2023