Aydın Engin

Yumurtasız omlet, HDP’siz normalleşme

28 Temmuz 2016 Perşembe

AKP medyasına bakarsanız Ankara’da bahar rüzgârları esiyor. Tayyip Erdoğan bağırıp çağırmıyor; muhalefet partileri (bu muhalefet partileri sözcüğünün üstüne bir mim koyun) “milli birlik ve beraberlik ruhu” (ne demekse) içinde davranıyor. El ele verip yeni bir anayasada anlaşmış gibiler(miş). Cemaat bütün melanetlerin kaynağı; Cemaat’le uzun süre siyasal nikâhlı olarak birlikte yaşamış ve şimdi kanlı düşman olmuş AKP ise sütten çıkmış bir kaşık(mış). Bugün darbeye kalkışanlar 2013 YAŞ toplantısında Cemaat’in hükümet ve devlet içindeki “gizli” elemanlarınca terfi ettirilmiş; o sırada Cumhurbaşkanı ve Başbakan olan zatlar ise hiçbir şeyden haberleri olmadan o terfileri onaylamışlar falan filan...
Haydi hep birlikte mutlu olalım; ülkenin geleceğine umutla bakalım, yani ahmaklar kervanında saf tutalım...

***

Cumhurbaşkanı çağırdı ve muhalefet partileri (bu muhalefet partileri sözcüklerine mim koymuştunuz değil mi?) epey temel konuda anlaşmış gibiler(miş).
Muhalefet partileri denince kim, ne anlar?
İktidarda olmayan bir parti doğal olarak muhalefetteki bir partidir. İçişleri Bakanlığı’nda kayıtlı irili ufaklı partileri haydi saymayalım. (Aslında saysak “normalleşme edebiyatı” daha inandırıcılık kazanırdı. Ancak “Biz Meclis’te grubu bulunan partileri sayarız” mazeretinin ardına saklanılabilir.
Diyelim öyle...
Cümlenin gelişi anlaşıldı ve geriye tek soru kaldı: HDP Meclis’te grubu olan ve anayasal bir parti. Normalleşme diye sunulan Saray buluşmasında HDP niye yok?
Sakın Sırrı Süreyya Önder ‘Sayın Öcalandemeseydi valla billa HDP’yi de çağırırdık” mazeretini kimse tekrarlamasın.
Ya “kabullenilmiş” muhalefet partileriyle el ele Cemaat’e ve Kürt siyasal hareketine vuracaklar ve bunun adı normalleşme değil anormalleşme olacak ya da bir daha darbeler yaşanmasın, karşılarında meşruiyetlerini seçilmişlikten alan siyasal güçlerin tümünü bulsunlar doğru hesabıyla sahici bir normalleşmenin arkasını getiren adımlar atacaklar.
Bu mümkün mü?
Kişisel kötümserliğimi okurlarla da paylaşmak hakkını kendimde görmüyorum.
Ancak normalleşme diye sunulan ve “muhalefetle balayı” havası pompalanan bir Türkiye’de HDP’nin protokol gereği Saray’a çağrılmasının ve ilişkinin bununla sınırlı kalmasının ülkenin ekmek kadar, su kadar ihtiyacı olan normalleşmeye katkı filan sağlamayacağı açık.
Türkiye kendi yurttaşlarıyla, Kürt kökenli yurttaşlarıyla barışmadan ülkede normalleşme mümkün olamaz. Darbeler atlatılabilir, kamuda, özellikle üniformalı, üniformasız bürokraside başka merkez ya da merkezlerden emir alan ve bunun gereğini yerine getiren unsurlar ayıklanabilir, etkisizleştirilebilir. Ama Kürt siyasal hareketini dışlayarak, yok sayarak, Kürt yurttaşlarla barışmadan bir normalleşme, demokratikleşme mümkün olmaz.
Nasıl gözardı edilebilir? 6 milyon seçmenden oy almış bir partiden ve 20 milyona yaklaşan bir kitleden söz ediyoruz. Sorunu bugüne dek olduğu gibi militarist yöntemlerle çözmeyi tercih eden aymazlık çöpe atılmadan, darbe sonrasında parlatılan “75 milyon kenetlendi” edebiyatı ile normalleşme de mümkün olmaz, demokrasinin daha sağlıklı bir düzleme yükselmesi de sağlanamaz...
Yumurtasız omlet yapmaya kalkana ne denirse HDP’siz bir demokratikleşme ve normalleşme arayana da o denir...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları