Ukrayna - Rusya savaşında kim, ne kadar risk aldı?
Barış Doster
Son Köşe Yazıları

Ukrayna - Rusya savaşında kim, ne kadar risk aldı?

02.03.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Ukrayna ve Rusya arasındaki savaş sürüyor. Her ne kadar iki taraf, Belarus’ta görüşmelere başladıysa da kısa sürede sonuç alınacağını, ateşkesin sağlanıp ardından barış imzalanacağını kimse düşünmüyor. Batı, Ukrayna’ya silah yardımı yapıyor, Rusya’ya yönelik yaptırımları çoğaltıyor, çeşitlendiriyor, ağırlaştırıyor. Ukrayna da Batı’ya sesini duyurmak için, medyayı, özellikle de sosyal medyayı kullanmayı önemsiyor. Bu sayede, kamuoyu baskısıyla, Batılı liderlerin daha hızlı hareket edip Rusya’ya karşı daha sert önlemler alacaklarını umuyor. Rusya ise sosyal medyayı önemsemiyor, kamu diplomasisi araçlarını devreye sokmuyor. Sert güçle hedefine ulaşmaya çalışıyor. 

Savaşta Ukrayna’nın, öncelikle Batı’ya umut bağladığı, ekonomik yaptırımların Rusya’ya geri adım attırmasını beklediği belli. Peki, Rusya bu yaptırımlara karşı ne tür önlemler alıyor? Çin’le gelişen, yoğunlaşan, derinleşen stratejik işbirliğinin, Çin’e sattığı enerjinin, Çin’le yaptığı ticaretin, Batı’daki kayıplarını telafi edeceğini mi düşünüyor? Yaptırımları ve olası sonuçlarını tartışalım… 

Birincisi Rusya lideri Putin, 2000 yılında, henüz ülke yönetiminde yeni olduğu dönemde, Kursk denizaltısı battığında, risk alarak nasıl bir yönetim anlayışına sahip olduğunu göstermişti. Kursk denizaltısını kurtaracak teknoloji o gün Rusya’da yoktu. ABD başta olmak üzere, Batı’dan yardım önerileri geldi. Putin reddetti. ABD’nin Rus denizcileri kurtarmasını, ulusal onur meselesi olarak gördü. Denizciler öldü. 

İkincisi, savaşlarda liderlerin ne için, ne uğruna, neyi feda ettiklerinin, neyi riske attıklarının muhasebesini çok iyi yapmaları beklenir. Bu aynı zamanda liderliğin de gereğidir. Putin; belli ki NATO’yla komşu olmak yerine, Batı’dan dışlanmayı, ağır yaptırımlara maruz kalmayı göze almış. 

Üçüncüsü, tarih; her türlü yaptırımın, hangi ülkeye uygulanırsa uygulansın, bir şekilde delinebildiğini gösteriyor. Geçen yıllarda Rusya’ya uygulanan yaptırımlarda da gördük bunu, İran’a halen uygulanmakta olan yaptırımlarda da. Üstelik yaptırımları sadece bu devletlerin yakın ilişkiye sahip olduğu devletler delmiyorlar. Batılı büyük şirketler de deliyorlar. Bunun çok ve çeşitli yolları, araçları olduğu biliniyor.  

EKONOMİK YAPTIRIMLAR NE KADAR ETKİLİ OLUR? 

 Dördüncüsü, bu ekonomik yaptırımlar her zaman sonuç vermediği gibi, bazen ters yönde sonuçlara da zemin hazırlıyor. Bunu en iyi bilen milletlerden biri de biziz. Kıbrıs Barış Harekâtı nedeniyle konan ambargo sonrasında savunma sanayisinde atılan adımlar, teknolojisiyle, üretimiyle, kalitesiyle ulus olarak göğsümüzü kabartan, yüzümüzü ağartan kuruluşları doğurdu. 

Beşincisi, ekonomik yaptırımlar, Küba’da, Kuzey Kore’de, İran’da, Venezüella’da ABD’nin istediği sonuçları vermedi. Rusya’da da vermesi zor görünüyor. Rusya; şüphesiz yıpranır, zorlanır, lakin geri adım atmaz.  

Altıncısı, yaptırımlar, bunları uygulayan ülkeleri de vurur. Batılı şirketlerin, başta enerji olmak üzere Rusya’daki yatırımları, Rusya’yla yaptıkları ticaret, Rus iş insanlarının Batı’daki yatırımları vb. dikkate alınırsa, bu yaptırımları uzun süre uygulamak zordur, sürdürülebilir değildir. Örneğin, ABD’nin önceki başkanı Trump, Çin’e karşı ticaret savaşları başlattığında (bunlar Rusya’ya uygulanan yaptırımlar gibi değildi, arada çok fark var), sadece Çin’den değil, ABD iş dünyası ve Avrupa’dan da büyük tepki gördü. Nitekim bir süre sonra geri adım attı.  

Yedincisi, savaşın ABD açısından en kazançlı tarafı, itibarı, etkinliği, ortak hareket etme kabiliyeti aşınan, bu nedenle Fransa Cumhurbaşkanı Macron tarafından, “Beyin ölümü gerçekleşti” denilen NATO’nun üyeleri arasındaki tahkimat oldu. Yıllardır Avrupa Ordusu önerisini dillendiren, NATO’ya güvenmediklerini söyleyen Almanya ve Fransa, bu görüşlerini rafa kaldırmak zorunda kaldılar. ABD; NATO üyelerinin ABD ve NATO’ya olan sadakatini, ABD’nin üye ülkelerdeki nüfuzunu daha da pekiştirdi. 

Önümüzdeki günler Rusya ve Ukrayna’nın ne kazanıp ne kaybettiğini de gösterecek. 

Yazarın Son Yazıları

Muhalefet ve değişimin yönü

Muhalefet ve değişimin yönü

Devamını Oku
14.06.2023
İktidar ve anayasa değişikliği

İktidar ve anayasa değişikliği

Devamını Oku
10.06.2023
Mehmet Şimşek’ten kimler, ne bekliyor?

Mehmet Şimşek’ten kimler, ne bekliyor?

Devamını Oku
07.06.2023
Yeni CHP, başkalaşan CHP, dönüşen CHP

Yeni CHP, başkalaşan CHP, dönüşen CHP

Devamını Oku
03.06.2023
Seçmenle inatlaşmak

Seçmenle inatlaşmak

Devamını Oku
31.05.2023
İttifakın etkisiz elemanı

İttifakın etkisiz elemanı

Devamını Oku
27.05.2023
Sinan Oğan, iktidar ve itibar

Sinan Oğan, iktidar ve itibar

Devamını Oku
24.05.2023
Hangi CHP? Yenisi mi? Gerçeği mi?

Hangi CHP? Yenisi mi? Gerçeği mi?

Devamını Oku
20.05.2023
Seçimin sayısal ve siyasal tahlili

Seçimin sayısal ve siyasal tahlili

Devamını Oku
17.05.2023
Seçimler ve sosyal medya

Seçimler ve sosyal medya

Devamını Oku
13.05.2023
Seçimler ve seçim kampanyaları

Seçimler ve seçim kampanyaları

Devamını Oku
10.05.2023
Seçimler ve ulusal güvenlik

Seçimler ve ulusal güvenlik

Devamını Oku
06.05.2023
Seçimler ve milli savunma sanayimiz

Seçimler ve milli savunma sanayimiz

Devamını Oku
03.05.2023
Seçimler, dış politika ve küresel rekabet

Seçimler, dış politika ve küresel rekabet

Devamını Oku
29.04.2023
Milliyetçilik nedir? Ne değildir?

Milliyetçilik nedir? Ne değildir?

Devamını Oku
26.04.2023
Seçimler, devrimler ve bilinçli yurttaşlar

Seçimler, devrimler ve bilinçli yurttaşlar

Devamını Oku
22.04.2023
Seçimler, yurttaşlık bilinci ve kimlik siyaseti

Seçimler, yurttaşlık bilinci ve kimlik siyaseti

Devamını Oku
19.04.2023
Seçimler ve ekonomik vaatler

Seçimler ve ekonomik vaatler

Devamını Oku
15.04.2023
Aday listeleri, sultanlar ve kapıkulları

Aday listeleri, sultanlar ve kapıkulları

Devamını Oku
12.04.2023
Seçimler ve sahte demokratlar

Seçimler ve sahte demokratlar

Devamını Oku
08.04.2023
Seçim, demokrasi ve demagoji

Seçim, demokrasi ve demagoji

Devamını Oku
05.04.2023
Erol Bilbilik’in ardından

Erol Bilbilik’in ardından

Devamını Oku
01.04.2023
Seçimler ve pazarlıklar

Seçimler ve pazarlıklar

Devamını Oku
29.03.2023
Orhan Karaveli’nin ardından

Orhan Karaveli’nin ardından

Devamını Oku
25.03.2023
Seçimler, partiler ve adaylar

Seçimler, partiler ve adaylar

Devamını Oku
22.03.2023
Çanakkale Zaferi ve günümüz siyasetçileri

Çanakkale Zaferi ve günümüz siyasetçileri

Devamını Oku
18.03.2023
İttifaklar, siyaset ve Cumhuriyet

Hem Millet İttifakı hem Cumhur İttifakı, seçmen tabanlarını genişletmek ve bünyelerine yeni müttefikler katmak için çabalarını hızlandırdı. Altılı masada siyasal İslamcı gelenekten üç parti var; Saadet Partisi, DEVA Partisi, Gelecek Partisi. Cumhur İttifakı zaten siyasal İslamcı, muhafazakâr yönü çok daha baskın bir ittifak ve bunu daha da güçlü kılmak istiyor. Yeniden Refah Partisi ve HÜDA PAR’la görüşüyor.

Devamını Oku
15.03.2023
Seçimler ve ittifaklar

Seçimler ve ittifaklar

Devamını Oku
11.03.2023
Millet İttifakı ve olasılıklar

Millet İttifakı ve olasılıklar

Devamını Oku
08.03.2023
Dağılan masa ve İYİ Parti

Dağılan masa ve İYİ Parti

Devamını Oku
04.03.2023
Deprem ve ahlak

Deprem ve ahlak

Devamını Oku
01.03.2023
Deprem ve cehalet

Deprem ve cehalet

Devamını Oku
25.02.2023
Deprem, onur ve kader

Deprem, onur ve kader

Devamını Oku
22.02.2023
Deprem ve devlet (18 Şubat 2023)

Deprem ve devlet

Devamını Oku
18.02.2023
Deprem ve büyük yenilgimiz

Deprem ve büyük yenilgimiz

Devamını Oku
15.02.2023
Depremin gösterdikleri

Depremin gösterdikleri

Devamını Oku
11.02.2023
Deprem ve sorumlular

Deprem ve sorumlular

Devamını Oku
08.02.2023
6’lı masadaki çatlak

6’lı masadaki çatlak

Devamını Oku
04.02.2023
Fakir milletin zengin siyasetçileri

Fakir milletin zengin siyasetçileri

Devamını Oku
01.02.2023
Batı’dan Doğu’ya kayan güç ve Türkiye

Batı’dan Doğu’ya kayan güç ve Türkiye

Devamını Oku
28.01.2023