Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Karakolda özel muamelenin sırrı
“Bu adamlar kaymak tabaka. Bunların ekmeğini Emniyet müdürü, jandarma komutanı, kaymakam yiyor.”
Bir polisin ağzından çıkmıştı bu söz. Kendisini kaydeden kameranın önünde itiraf ediyordu. Ölüm vardı, zengin vardı, çürüme vardı.
Temmuz ayıydı. İzmir’in Aliağa ilçesinde gemi sökümü sırasında patlama oldu. İşçiler Yılmaz Demir ve Oğuz Taşkın alevler arasında kaldı, hayatını kaybetti. İş cinayetiydi.
Savcı Ahmet Aydın’ın talimatıyla gemi söküm şirketinin sahibi Zafer Temurtaş gözaltına alındı. Ve ne olduysa o andan sonra oldu...
İddialar şöyleydi:
• Aliağa Kaymakamlığı’ndan Aykut Güneyli karakola gitti. Polislere “Kaymakam Ömer Karaman’ın selamını getirdim” dedi. Skandala bakın ki işçi ölümünden gözaltında olan patron bir kaymakamlık görevlisiyle karakolda görüştürüldü.
• Patron Temurtaş’a gözaltındayken telefonu verildi. O da içeriği henüz sır olan birçok görüşme yaptı. Hatta ve hatta hem kendisine hem de karakoldaki polislere gözaltındayken kebap siparişi verdi.
• Polisler şüpheli patronun hangi cümlelerle ifade vermesi gerektiğini kendisine anlattı. “Böylece dost kazandık” dediler. Dahası, patron Temurtaş’ın devlet bürokrasisiyle ilişkilerini girişte alıntıladığım cümleyle dile getirdiler.
Peki...
Tüm bu iddialar nasıl mı ortaya çıktı?
Savcı, kendisinin gözaltına aldırdığı şüpheli patrona polislerin imtiyazlı davrandığını öğrendi. Bunun üzerine karakoldaki tüm kameraların kayıtlarını aldı ve kare kare inceletti. Böylece, rezaleti gördü.
Sonra...
Jandarma eşliğinde üç polisi gözaltına aldırdı. Ne ilginç, patrona imtiyaz soruşturmasında polislere onlarca avukat sahip çıktı. Karakolda yaşanan skandal, görüntüler ve ses kayıtlarıyla kanıtlanmıştı. Ancak polisler serbest bırakıldı.
Şimdi...
Duyuyorum ki...
Savcının, kaymakamın, jandarma komutanının, Emniyet müdürünün sorgulanması için müfettişler görevlendirilmiş. Sonucu şimdiden belli.
O yüzden not edeyim: Bir savcı tüm Türkiye’deki çamurun özeti olan bir rant ağını ucundan yakalamışken duvara çarpmışa benziyor.
180 DERECELİK AYIP
Oktay Akbal diyordu ya: “Önce ekmekler bozuldu sonra her şey...” O her şeyin içinde ilk sırada yargı vardı. Zira bugün kanıyorsa çok yerimiz, adalet terazisinin şarapnel parçası haline gelmesindendi.
Sedat Peker kendisi ifşa etti: Hakkında organize suç örgütü lideri suçlamasıyla iddianame yazan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcısı “tanıdıktı”. Savcı Alim Yaşar, 2019’da “silahlanın” çağrısı yapan Peker için dava açmaya gerek görmeyen isimdi.
Şimdi yine öğreniyoruz ki...
Bursa’da bir dava var.
Afyonkarahisar’daki bir et entegre tesisinin, tehditle Bursa’daki restoran sahibi Yusuf Akkaş’a satılmaya çalışılmasını konu ediyor.
Meşhur “Köfteci Yusuf” davası...
Savcı Ahmet Şenol, 13 Temmuz 2020’de iddianamesini yazdı. Ve müşteki Yusuf Akkaş’a baskı yapanlara dair özetle şunları dedi:
• Peker, Akkaş’a “Adımı kullanarak sana baskı yapanlardan şikâyetçi ol” diye mesaj gönderdi.
• Akkaş’ı tehdit edenlerin Peker’den talimat aldığına dair bir delil elde edilemedi. Bunlar soyut iddiadır.
Kısacası, savcı o zaman Sedat Peker’in bu işte parmağının olmadığını iddianamesine yazıyordu.
Sonra...
Aynı savcı Ahmet Şenol, 21 Mayıs 2021’de bir iddianame daha yazdı.
Suç konusu aynıydı. Ama bu kez şüpheli Sedat Peker’di.
Savcı yeni iddianamesinde ise özetle şunu dedi:
• Köfteci Yusuf’u tehdit edenler talimatı Peker’den aldı. Davaya konu suçlar Peker’in bilgisi dahilinde gerçekleşti.
Yani…
1 yıl önce “Peker suçsuz” diyen savcı, 1 yıl sonra aynı konuda 180 derece fikir değiştirip “Peker suçlu” diyordu.
Siz de diyeceksiniz ki “belki yeni delil bulmuştur!”
İddianameleri okudum, tatmin olmadım. Belli ki işin sırrı Peker’in videolarının mayıs ayında başlamasındaydı. Zamanında Peker’e dokunmayan yargı, onu suçlu ilan etmeye ifşalarıyla karar vermişti.
Sedat Peker’in avukatı Ersan Barkın’ı da aradım. Sahi, aynı savcı, aynı suç ama neden iki farklı tez vardı? Avukat Barkın şunları söyledi:
“İlk iddianame ve ardından başlayan yargılama sürecinde dosyaya yeni tek veri kazandırılmış değildir. İkinci iddianamede müvekkilin müşteki Yusuf Akkaş’a yöneldiği ifade edilen yapının lideri olduğu, yağmaya teşebbüs eyleminin kendisinin talimatıyla gerçekleştirildiğine yönelik görüşme kayıtları, güvenlik kamerası kayıtları ve sair ifadelerin tamamı, ilk iddianame öncesinde zaten soruşturma dosyasında vardı. Dolayısıyla o dönemde, savcı tarafından soyut iddia ötesinde değerlendirilemeyen verilerin, aradan geçen 10 ay sonunda hangi gerekçeyle yeni bir iddianameye ve davaya konu edildiği anlaşılır değil. Ancak ikinci iddianame tarihi olan 21.05.2021, müvekkilin YouTube yayınlarının başlamasından ve bu soruşturmanın İçişleri Bakanı tarafından TV’de dile getirilmesinden 20 gün sonraya karşılık geliyor.
Bu ikinci iddianamenin hazırlanmasının siyasi bir talimat sonucunda gerçekleştiğini açıkça gösteriyor.”
Keşke haksız olsaydı Peker’in avukatı!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu