Tehdit sökmez, belgeyle gelin!

04 Temmuz 2016 Pazartesi

Son 2 haftadır Avrupa turundayım. 5 ülkede 7 kente gittim.
Tutukluluğumuz ve davamız süresinde gazetemizle dayanışma gösteren, ilgilenen, destekleyen gazetecilere, meslek kuruluşlarına, yetkililere teşekkür edip Türkiye’de medyanın, tutuklu meslektaşlarımızın, hukukun, demokrasinin son durumunu anlattım.
Sırasıyla Brüksel, Berlin, Essen, Strasburg, Paris, Londra ve Ischia’da (İtalya) gazetecilerle buluştum, yetkililerle konuştum.
Türkiye’yi Erdoğan’dan ibaret görenlere, “Bir başka Türkiye var: Demokratik değerlere, hukukun üstünlüğüne, kadın- erkek eşitliğine inanan, laik, çağdaş, özgürlükçü bir Türkiye” mesajı vermeye çalıştım.
Basın özgürlüğü ve demokrasi için verilen mücadelede uluslararası dayanışmanın önemini vurguladım.

Cumhuriyet’e takdir
Her başkentin ortak sorusu, Erdoğan’ın gidişatı ve mülteci kriziydi.
Avrupa, son mülteci anlaşmasıyla kendi değerlerini pazarlık masasına yatırmıştı. “Erdoğan sınırları açar, mültecileri bize gönderir” korkusuyla despotizme, hukuksuzluğa, baskıya gözünü kapamıştı. Türkiye, milyonlarca mülteciyi ağırlayarak övgüye değer bir insanlık sergilerken yaşlı kıta korku içinde ırkçı bir yola sapmış, tarihsel bir utanca imza atmıştı.
Hemen hepsi bunun farkındaydı.
Üstelik “kapalı kapılar ardında”, Avrupa’nın Brexit’le sarsıldığı bugünlerde vize serbestisinin bir hayal olduğunu, anlaşmanın buzluğa konduğunu söylüyorlardı.
Ankara, demokrasiyi ayaklar altına almada bu kadar pervasızsa, bunda Avrupa’nın duyarsızlığının, hatta örtülü desteğinin rolü büyüktü.
Avrupa Parlamentosu Genel Sekreteri’nden Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne, Alman Dışişleri Bakanı’ndan İtalyan Eğitim Bakanı’na kadar yaptığım bütün görüşmelerde bunları dile getirdim; muhataplarımdaki mahcubiyeti hissettim.
Bu kayıtsız tavra rağmen Cumhuriyet’in verdiği cesur mücadelenin nasıl takdir edildiğini gözledim.

İnsanlık ailesiyle bir arada
Fakat şunu da eklemek gerek:
Nasıl Türkiye Erdoğan’dan ibaret değilse, Avrupa da Merkel’den, Hollande’dan, Cameron’dan ibaret değil. Avrupa’nın mültecilere kucak açması, demokratların yanında saf tutması gerektiğine inanan, bu inançla bizlerle dayanışma gösteren bir özgürlükçü Avrupa var.
Yerli ve milli” olmamızda ısrar ederek bizi ulusal sınırlar içinde hapsetmeye ve baskıyla susturmaya çalışan iktidara inat, biz bu insanlık ailesiyle dayanışmayı sürdüreceğiz.
Yakında göreceksiniz:
Burada bir gazeteci mi tutuklandı; Avrupa’dan onlarca gazeteci yardımına koşacak.
Bir gazete mi susturuldu; onlarcası onun başlıklarıyla çıkacak.
Bir yazar mı hapsedildi; onlarcası makalesini yayımlayacak.
Bir haber mi sansürlendi; yenileri, sansürlenen haberi açığa çıkarmak için seferber olacak.
Basın özgürlüğü mücadelesi sadece Türkiye için değil, Avrupa için de vicdan sınavı olacak.
Yeter ki biz baskıya karşı cesur ve kararlı bir şekilde bir arada duralım; okyanusları aşmaya çalışırken, derelerde boğulmayalım.

PANAMA BELGELERİ
Tehdit sökmez, belgeyle gelin!

Yerli ve milli” demişken Panama belgelerinden söz etmemek olmaz.
Bize içerde zorla yerel gömlek giydirmeye çalışanlar, giymeyenleri ajanlıkla suçlayanlar, meğer ellerinden tuttukları işadamlarını “yersiz” ve “gayri milli” adalara yönlendiriyormuş.
Onlar da, âşık oldukları liderlerinin ülkesine vergi vermemek için “kıyı bankacılığı” hizmetlerinden yararlanıyormuş.
Ellere talkın verirken salkım yutuyor, kirli paraları uzak kıyılarda yıkıyorlarmış.
ABD’de yakalandığı anda hapsedilecek tipler, onlara danışmanlık yapıyormuş.
Türkiye’de iktidarın en yakınındaki işadamlarına ilişkin bu belgeleri, hiçbir sermaye grubunun baskısı altında kalmadan, habercilik dışında kaygı duymadan, tehditlere kulak asmadan yayımlayabilecek, bağımsız ve cesur kaç gazete kaldı?
Cumhuriyet, onların başında geliyor ve bu gazetede çalışan bizler, bununla gurur duyuyoruz.
Foyası meydana çıkan işadamlarının ölüm tehditlerine, diğer gazetelerin acıklı sessizliğine, hukuksuz tekziplere, adaletsiz mahkemelere, yağdırılan davalara rağmen halkın bilme hakkını savunmaya devam ediyoruz.
Tehdit edenlere, “Küfrünüz burada geçmez, bir diyeceğiniz varsa belgenizi getirin” diyoruz.
Yukarıda sözünü ettiğim global dayanışma burada da kendini gösteriyor:
Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu, belgeleri dünya basınıyla paylaşıyor ve Türkiye’den sadece Cumhuriyet bu belgelere erişim hakkına kavuşuyor.
Haftalardır belgeler üzerinde çalışan ve Panama’daki karmaşık ilişkiler ağını deşifre eden ekonomi servisinden arkadaşımız Pelin Ünker’i de kutluyoruz.
Hepinize iyi haftalar.
Bayramınız şimdiden kutlu olsun.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları