Nato ve Rusya, ABD ve Çin

Nato ve Rusya, ABD ve Çin

25.11.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sevgili okurlarım, Prof. Sinan Kunt, ünlü hikâyeci ve CHP’li politikacı Bekir Sıtkı Kunt’un oğludur.

ABD’de görev yapan, özellikle Küba ve Küba ekonomisi üzerinde uzmanlaşmış Emeritus Ekonomi Profesörüdür.

Onun Rusya-Ukrayna savaşı hakkındaki görüşü ABD’deki kamuoyunun yaygın kanaatinin aksine, bunun aslında bir NATO-Rusya/Çin savaşı olduğu biçimindedir.

Ben bu savaşın geneli için, ABD’nin Rusya’yı Avrupa Birliği içine alarak Batı ile bütünleştirmesi yerine, karşısına alarak Çin’in yanına itmesinin, kendisi açısından, büyük bir stratejik hata olduğunu düşünüyorum.

ABD’nin bu yanlışının, ABD’nin Siyasal İslamla Dansı adlı kitabımda uzun uzun anlattığım dış politika hatalarından biri olduğu kanısındayım.

NATO-Rusya ilişkileri hakkındaki görüşlerini bildiğim ve benim bu tezimi tarihsel olaylar bazında desteklediğini düşündüğüm Emekli Büyükelçi Süha Umar, benim TELE 1’deki 18 Dakika programındaki açık ricam üzerine, NATO ile Rusya ilişkileri üzerine bir yazı yayımladı.

Çok önemli olan bu yazının bir bölümünü, bir iki ara başlık ekleyerek alıntılıyorum:

(Yazının orijinali 23.11.2022 tarihli Gazete Durum’dan okunabilir.)

***

Varşova Paktı ve Sovyetler Birliği dağılıyor:

Rusya’da büyük bir travmaya yol açsa da bu gelişme, dünya için tarihi bir fırsat yaratmıştı.

Yaklaşık yarım yüzyıl sonra ilk kez Batı (NATO) ile Rusya arasında, tüm dünyanın yararına olabilecek işbirliği ve ortak hareket fırsatı doğmuştu.

Gorbaçov liderliğindeki Rusya, içinde bulunduğu ekonomik, siyasi ve askeri sıkıntılar nedeniyle işbirliğine yatkın ve istekli görünüyor, Batı da bu fırsatı değerlendirebileceği izlenimini veriyordu.

Ruslar NATO koridorlarında:

NATO’nun, Rusya ile “Barış için Ortaklık-Partnership for Peace” girişimi ve yeni düzenin Rusya ile birlikte kurulacağını ilan eden “Yeni Stratejik Konsept”i doğru adımlardı.

Artık NATO Karargâhı’nda Rusya delegasyonu, Moskova’da NATO temsilciliği vardı.

Ancak bu uzun sürmedi:

Yeni düzeni Rusya ile birlikte kurma fikri, yerini, “tek süper güç olarak kalma” hayali peşindeki ABD’nin, “Rusya’nın çevrelenmesi, yalnızlaştırılması” politikasına bıraktı.

Bu, stratejik bir yanlıştı:

Avrupa Birliği (AB) ile diğer Batı devletleri, değişik nedenlerle de olsa ABD’nin dümen suyuna girdiler.

Büyük çabalarla imzalanmış nükleer ve konvansiyonel silahsızlanma antlaşmaları, ABD ve Rusya tarafından bir bir terk edildi. Bu arada dünyada başka gelişmeler de oluyordu.

Batı ile çatışma pahasına eski günlere geri dönme kararlılığındaki Putin yönetimindeki Rusya, yüksek petrol fiyatları ve doğalgaz sayesinde hızla eski gücüne kavuşuyordu.

Irak, BOP, Suriye ve Çin:

Askeri gücünü de artıran Çin, önde gelen bir oyuncu olarak sahneye çıkıyor, onu Hindistan, Brezilya gibi ülkeler izliyor, yeni düzen, ABD’nin hegemonyasına tabi olacak gibi görünmüyordu. 

Petrole hâkim olmak amacıyla ABD, kitle imha silahı ürettiği bahanesiyle Irak’a saldırıyor; İsrail’in yayılmacı siyasetinin peşine takılıp Büyük Orta Doğu Projesi’ni (BOP) uygulamaya koyuyordu.

Böylece, yeni bölünmeler ve IŞİD türü terör örgütleri yaratarak Kuzey Afrika ve Ortadoğu’yu büyük bir kargaşanın içine atıyordu.

Türkiye’nin de desteği ile Suriye’nin kaosa sürüklenmesi ise Rusya’nın Ortadoğu’ya ve Akdeniz’e, yani “sıcak denizlere” güçlü biçimde inmesine yol açıyordu.

Rusya da boş durmuyor:

Rusya da boş durmuyor, Batı’nın Yugoslavya’da uyguladığı, her yeni devlette, gerektiğinde o ülkeyi ve bölgeyi istikrarsızlaştırmak amacıyla kullanmak üzere azınlıklar bırakma politikasından başarıyla yararlanıyordu.

Azerbaycan, Gürcistan, Kırım ve nihayet Ukrayna’da uyguladığı, “Rus veya diğer azınlıklardan yararlanarak bölme/yutma” politikaları, Batı’yı kendi stratejisi ile vurma örnekleridir.

ABD’nin stratejisi:

ABD’nin, Rusya’yı Ukrayna’ya saldırtma stratejisinin bir ayağı, Rusya ile yakın bir ekonomik işbirliği ve bağımlılık içine giren Avrupa’yı Rusya’dan uzaklaştırmak; diğeri ise İsveç ve Finlandiya’yı NATO’ya alarak Rusya’yı çevreleme stratejisini bir adım daha ileri götürmekti.

Rusya yaptırımlar yoluyla da zayıflatılacak ve Çin, kaçınılmaz görünen çatışmada yalnız bırakılacaktı. ABD’nin Güney Pasifik girişimleri de bu olası çatışmaya hazırlıktır.

***

Süha Umar, makalesini, ABD’nin yanlışlarından ve “Kış uykusundan uyanan Rusya’nın bu yanlışlardan yararlanmasından” dolayı dünyanın büyük bir fırsatı kaçırdığını belirterek bitiriyor.

Bence ABD’nin, kendisi açısından daha da büyük bir yanlışı, Çin devinin uyanışı sürecinde ortaya çıkacak rekabette, Rusya’yı kendi yanına almak yerine Çin’in yanına itmesidir.

Dilerim Ukrayna’daki bu kanlı savaş, gelecekte dünyayı yok edebilecek boyutlara ulaşacak olan ABD-Çin rekabetinin öncü bir örneği değildir!

Yazarın Son Yazıları

Mezhepçilik ve tarikatçılık da demokratik rejim düşmanlığıdır!

Dün Etnikçiliğin Demokratik Rejim karşıtlığını (düşmanlığını) yazmıştım.

Devamını Oku
05.12.2025
Etnikçilik demokratik rejimi yıkar!

Etnikçilik, insanların tarih boyunca sahip oldukları Aile, Aşiret, Din, Mezhep, kimlikleri üzerine, Endüstri Devrimi’nin getirdiği “Ulusal” ya da “Milliyetçi” kimliğin, Totaliter bir anlayışla istismar edilmesinden kaynaklanan Faşist bir ideolojidir.

Devamını Oku
04.12.2025
Siyasette Stockholm Sendromu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Kurultay konuşmasında, “Stockholm Sendromu” anımsatmasını yapmadan önce, İktidarın, “Terörsüz Türkiye” sloganı bağlamında başlattığı “Sürecin” bütün çelişkilerini vurgulayan bir konuşma yapmış.

Devamını Oku
02.12.2025
Darağacı edebiyatı ve terör gölgesinde yeni yargı paketi

25 Kasım 2025 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli TBMM Meclis Grubu konuşmasında şöyle demiş...

Devamını Oku
30.11.2025
Faşistliğin dini mezhebi ırkı milliyeti yoktur

Faşizm ve Faşistlik, gerek Rejim gerek Kişilik yapısı olarak Demokrasi ve Demokratlık karşıtlığıdır.

Devamını Oku
28.11.2025
İki hukuk profesörü konuşurken...

“Anayasa”, “Hukuk” ve “Yargı” bir devletin omurgasıdır..

Devamını Oku
27.11.2025
CHP’nin savunması için Okkam’ın usturası!

“Okkam’ın Usturası” bir önermedir:

Devamını Oku
25.11.2025
Çıldırtan çelişki!

Emperyalizmle işbirliği yapan İktidar: “Barış” sloganı ile halkı aldatarak...

Devamını Oku
23.11.2025
CHP, kendisini ve demokrasiyi etnikçiliğe kurban edemez!

Emperyalizm ve İktidar ittifakı, hem dıştan hem içten son derece güçlü bir biçimde çeşitli baskılar uygulayarak, Türkiye’yi, “Ortadoğu Bataklığında” parçalanarak boğulacağı bir “Sürece” sürüklüyor!

Devamını Oku
21.11.2025
'Kişiye özel rejim' önerisinin çıkmazı

Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu...

Devamını Oku
20.11.2025
Atatürk üzerine birkaç kitap

Son zamanlarda, Atatürk’e, İstiklâl Savaşı’na ve Cumhuriyet Dönemi Tarihi’ne ilişkin saldırılar, saptırmalar ve iftiralar çok artınca, bu konulardaki gerçek tarih araştırmaları, kitapları da çoğaldı.

Devamını Oku
18.11.2025
İddianame, devlet yönetimine yansıtıldığında?...

Cuma günkü yazımı şöyle bitirmiştim...

Devamını Oku
16.11.2025
Başarılı politikacılık ve avukatlık suçlanınca?...

Lafı dolandırmaya gerek yok...

Devamını Oku
14.11.2025
İddianame, Atatürk, Haberal ve umut!

Bugünlerde, tam 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinin ertesi günü açıklanan...

Devamını Oku
13.11.2025
Atatürk: İki yalan dört düşman

Dün Atatürk’ü andık; bu vesileyle, bugün, Atatürk konusundaki çok önemli iki yalana ve dört düşmana değinmek istiyorum.

Devamını Oku
11.11.2025
İkinci Silivri trajedisinde anayasa ihlalleri

“Birinci Silivri Trajedisi Dönemi”, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığından ayrılma zamanı olan Haziran 2007 tarihinde başladı.

Devamını Oku
09.11.2025
İktidarın çelişik operasyonları

İktidar, “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni tanımlayan Anayasa’ya Cumhuriyet rejimine aykırı ve birbirlerine ters birkaç operasyonu aynı anda yapıyor ve böylece zaten düşmekte olan seçmen desteğini iyice kaybediyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Casusluk tartışması tırmanıyor

Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’a yapılan “Casusluk suçlaması” akıllara derhal FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek için “Birinci Silivri Trajedisi” bağlamında yaptığı “Casusluk” suçlamalarını ve yine FETÖ’nün “Kozmik Oda”ya girişini ve oradaki bilgilerin yurtdışına sızdırılışını anımsattı!

Devamını Oku
06.11.2025
Casusluk bahane hapis ve kayyım şahane

24 Ekim 2025 Cuma sabahı Merdan Yanardağ “Casusluk” suçlamasıyla göz altına alındı.

Devamını Oku
04.11.2025
İntihar ve çöküş (3) Anomi ve anarşi

Önce kavramları tanımlayalım: Anomi: Kuralsızlık. Anarşi: Devlet otoritesinin yokluğu.

Devamını Oku
02.11.2025
Bir iktidarın intiharı (2)

Dünkü yazıdan devam: Önce bir iktidarı intihara sürükleyen beş temel belirleyiciyi anımsayalım...

Devamını Oku
31.10.2025
Bir iktidarın intiharı (1)

Bir iktidar ne zaman çöküşe yönelir, intihar eder?

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyetin koruyucusu AYM! (mi?)

Yarın CUMHURİYET Bayramı.

Devamını Oku
28.10.2025
Abdülhamit’in ulu hakanlığı ve Yanardağ’a casusluk suçlaması

İktidar, medyayı ve yargıyı da etkisine alarak hem güncel hem de tarihsel gerçekleri saptırmaya, kendi ideolojisine uygun bir tarih ve var olmayan bir güncel dünya imgesi yaratmaya çalışıyor...

Devamını Oku
26.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti? (2) Ültimatom

Dünkü yazımda, İngiltere tarafından, Abdülhamit’in yardım isteği üzerine kendisine verilen ültimatomdan söz etmiştim.

Devamını Oku
24.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti?

Emekli Büyükelçi Süha Umar, dün Cumhuriyet’teki köşesinde, Kıbrıs seçimleri konusunda, benim görüşlerimle de aynı çizgide olmalarından memnuniyet duyduğum çözümlemelerini şu sözlerle bitirmişti...

Devamını Oku
23.10.2025
Kıbrıs seçimleri üzerinden tehdit mi?

Türkiye’de de Kıbrıs’ta da seçmenin bu İktidardan bıktığı anlaşılıyor.

Devamını Oku
21.10.2025
Faşizmle mücadelede dokuz ilke! Ne yapmalı (6)

Otoriterlikten totaliterliğe giden İktidar, yaşam biçimlerimizi de tehdit eden ve yeni cezalar oluşturan 11. Yargı Paketi’ni hazırlarken...

Devamını Oku
19.10.2025
Seçime doğru uygulama önerileri: Ne yapmalı? (5)

1) Ana stratejinin “Millet İradesi”nin gerçekleştirilmesi için, eşit, adil ve şeffaf bir seçim hedefine yönelik olduğu asla unutulmamalıdır.

Devamını Oku
17.10.2025
Boş tencere dolmalı, dayak durmalı! Ne yapmalı (4)

İnsanlık tarihi iki kavgadan oluşur: Birinci kavga ekmek kavgasıdır...

Devamını Oku
16.10.2025
Ortadoğu’daki gelişmeler bağlamında ne yapmalı? (3)

Bu yazı yazılırken Hamas ile İsrail arasında rehine takası yapılıyor ve hem Dünya’da hem Ortadoğu’da barış sesleri duyuluyordu.

Devamını Oku
14.10.2025
Ne yapmalı? (2) CHP’ye eleştiri ve destek!

Cuma günkü “Yedi Düvel’e Karşı...” başlıklı yazımda “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Cumhuriyet Rejimi’mizi iç ve dış saldırılara karşı nasıl koruyacağız?”

Devamını Oku
12.10.2025
‘Yedi düvel’e karşı nasıl direneceğiz? (1)

Önce yazımın başlığını açıklayayım: “Yedi düvel”, “bütün devletler, herkes, bütün dünya” anlamında kullanılan bir deyimdir.

Devamını Oku
10.10.2025
Nadir elementler, emperyalizm ve ‘ileri demokrasi’

Emperyalizmin araçları, dostları ve düşmanları nelerdir, kimlerdir?

Devamını Oku
09.10.2025
‘İleri demokrasi’: Yine ve yeniden

Cumhuriyet’in dünkü manşeti, CHP’nin Abant toplantısından sonra, Gökhan Günaydın’ın “Merkez parti olma kimliğimiz giderek oturuyor” demesi üzerine “CHP merkez parti oluyor” biçimindeydi.

Devamını Oku
07.10.2025
‘Meşruiyet’in iç ve dış kaynakları (5)

Bugüne kadar “Meşruiyet” kavramının iç kaynakları üzerinde durdum.

Devamını Oku
05.10.2025
Meşruiyet kaynağı olarak Anayasa Mahkemesi ve bağımsız yargı (4)

İsrail’in, Gazze’ye giden Sumud (Direniş) Filosuna karşı giriştiği “Gayri Meşru” müdahale sürerken Trump, bizim Cumhurbaşkanımıza “Meşruiyet” desteği vereceğini belirtti.

Devamını Oku
03.10.2025
Meşruiyet Gazze’de mi seçimde mi (3)

Önce “Meşruiyet” kaynağı olarak Gazze: Trump 25 Eylül’de Erdoğan ile görüştü.

Devamını Oku
02.10.2025
Meşruiyet üzerine (2) Adil ve serbest seçim

Bir iktidarın meşruiyetinin iki kaynağı vardır: Anayasa ve seçim. Meşruiyet Üzerine (1) başlıklı yazımda, Anayasa üzerinde biraz durmuştum.

Devamını Oku
30.09.2025
Meşruiyet üzerine düşünceler (1) Ana Kavramlar

ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, 24 Eylül’de New York’ta bir panelde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve “Meşruiyet” ile ilgili olarak tartışmaya yol açan bir ifade kullanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025