İlkel beyin!..

24 Haziran 2019 Pazartesi

Dün bir seçim yaşadık. Bu yazıyı sonucu bilmeden yazıyorum ama sonuç ne olursa olsun, sürecek mücadelenin ne olduğunu biliyorum.
İlkel beyin ile uygar beyin arasındaki bir mücadeledir bu.
İlkel beyin, R- Cerebrum, “Reptil Beyni”, hayatta kalma koşulunu önceleyen beyin bölgesidir.
Sürüngen hayvanlarda da, örneğin timsahlarda, kertenkelelerde de olduğu için “reptil beyni” denmiştir.
Bu beyin bölgesi, bir tehlikeyi algılayıp ona tepki veren bölgedir. Anlık tepki ile tehlikeyi algılayıp “saldır ya da kaç” refleksi ile harekete geçer.
İkinci beyin bölgesi olarak “Duygular Beyni”, korkularla, öfke ile, sevinçler, üzüntüler, şaşkınlıklar ile çevreye ve yaşama uyum sağlamaya çalışır.
Limbik sistem dediğimiz bu “dürtülerduygular” merkezi beynin günlük hayatı yürüten, önünü ardını düşünmeden hareket eden yanımızı temsil eder.
Hitler rejiminin kitleyi sürüleştiren, bir kalıba sokup güden yönetiminin Alman toplumunu bu yanıyla etkilediği öne sürülmüştür.
Hangi toplumu bu “R- Beyni” ile güdülerseniz, hiç düşünmeden itaat eden insanlardan oluşan bir robotlar yığınına çevirirsiniz.
Peki, bunun çözümü nedir?
İnsanlar ve toplumlar kendini bu sürüleşmeden nasıl kurtarır?
İşte, insan beyninin en son gelişen bölgesi, “Akılcı Düşünen Beyin” bölümü, Pre- Frontal Korteks (PFC) düşünen, muhakeme eden, neden-sonuç ilişkisini irdeleyen beyin bölümüdür.
Bu “Akılcı Düşünen Beyin” bölümü, “uygar beyin” diyeceğimiz beynimiz, bizi sürüleşmekten kurtarır, özgür düşünce hakkımızı korur, özgür irademizle yaşamımızı yönetir.
Yönetici işlevler bölümü beynimizin bu bölgesidir. Bu bölge etkin olduğu zaman, yönetici işlevlerimizi başkalarına devretmeyiz.
Yaşadıklarımıza bir de bu açıdan bakalım.

***

Sürüleştirilmek istenen toplum AKP yönetimi, iktidarını sürdürdüğü süre içinde toplumu “ilkel beyin” çerçevesinde yönetmeye çalıştı. Öfkeli bir yönetim diliyle, kitleyi korkutarak, insanları günübirlik hayatlarına hapsederek sorgulanmaya kapalı bir yönetim yürüttü.
Bunu yapabilmek için de özgür düşünceyi engelledi, ifade özgürlüğünü suçladı, toplanma özgürlüğünü yasakladı.
Buna gerekçe olarak da kendilerinin bildiği bir “dava ekseni”ni sürekli olarak ortaya sürdü.
Bu “dava”, anlaşıldı ki, ulusu ümmete çevirme davasıdır, dünya yaşamını dinsel esaslara uydurma davasıdır, Müslüman Kardeşler akımının bir parçası olma davasıdır.
Buna karşı çıkan, bağımsızlık yanlısı, laik yaşam yanlısı, ulus yanlısı, uygarlık yanlısı toplum kesimlerini de “düşmanlar” olarak açıklamaya çalıştı.
AKP Başkanı ve örgütü, başarılı olamadıklarını anladıkları zaman hiçbir kural tanımadan her çareye, hileye, sahteciliğe, zorbalığa, şiddete başvuracaklarını kanıtladılar.
Ve kaybettiler.
Ve kaybetmeye devam edecekler.
Çünkü, elbette anlayacaklar ki, beynimizin “Akılcı Düşünen Beyin” bölgesi anlık dürtülerle hareket etmez. Bu beyin bölgesi, plan yapar, program yapar, dürtüleri, duyguları kontrol eder, korkuyu denetler, öfkeyi durdurur ve başarılı olur.
Ekrem İmamoğlu işte bunu temsil ediyor.
Ekrem İmamoğlu “Uygar Beyni” temsil ediyor.
Bunun için kazandı, bunun için kazanıyor.
Ve siz, “İlkel Beynin” korkusuyla, öfkesiyle baş başa kalıyorsunuz.
Kaybettirdiğiniz zaman, kaybettirdiğiniz insangücü, kaybettirdiğiniz kaynaklar, ne yazık ki, hepimizin ödediği bedellerdir.
Sizi bunca yıl başımızda tutmanın bedelini ödüyoruz.
Bunca yıl bize uygarlığımızı kaybetme tehdidini yaşattınız.
Şimdi siz kaybediyorsunuz.
İşin acısı da, hâlâ neden kaybettiğinizi bilmiyorsunuz.
Belki de hiç bilemeyeceksiniz.
Bu ülkenin acısı da bu olacak...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları