Kelebeğin Rüyası ve Mükellefiyet...
Mustafa Sönmez
Son Köşe Yazıları

Kelebeğin Rüyası ve Mükellefiyet...

25.02.2013 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Hayatı, şiiri, aşkı ve ölümü paylaşmış iki gencin, Muzaffer Tayyip Uslu’yla Rüştü Onur’un kelebek ömrü kadar kısacık hayatlarını anlatan “Kelebeğin Rüyası”, usta işi bir Yılmaz Erdoğan filmi... Bizim Sungu Çapan, geçen cuma, sayfasında “insan, insan kokan” bu filmi tanıtırken şöyle yazdı; “Kelebeğin Rüyası, 2. Dünya Savaşı’nın ürkünç gölgesinin düştüğü, 1941’in yoksul ve yoksun Türkiyesi’nin kömür merkezi olan, işçi kenti Zonguldak’ta başlıyor, zincirlenmiş mahkûmların Nazi toplama kampından farksız bir şekilde madene götürüldüğü, dehşetengiz bir sahneyle...
CHP’nin, tek parti rejiminin kente hükmettiğini resmeden filmin arka planında
“Mükellefiyet Zonguldak’ı” ve maden işçileri var. Ama prangalı işçileri, jandarma kontrolünde madene indirilen “mükellefleri” izleyiciye ne kadar anlatabildi film, kuşkularım var. Filmin bitiminde gençlere kulak misafiri oldum; “Kemalizm böyleymiş işte, zorla çalıştırmışlar insanları, Naziler gibi” diyordu birisi…

\n

Milli Koruma Kanunu (MKK)

\n

‘Çalışma Mükellefiyeti’ de, ‘Varlık Vergisi’ gibi tarihimizin büyük tartışma yaratan konularından biri. Ama bu tartışmaları yaparken, içinde yer aldıkları büyük çerçeveyi, dönemin sosyal, ekonomik şartlarını anımsamadan olmaz. Mükellefiyet, ilk önce Osmanlı döneminde 1865’te başlatılmış ve 1880’e kadar uygulanmıştı. Bahriye Nezareti’ne bağlanan Zonguldak madenlerinin başına getirilen Dilaver Paşa, hazırlattığı nizamnamede 12 gün aralıklarla nöbetleşe çalışacak yöre insanlarının çalışma şartlarını düzenletmişti. Sanırım, o da uygulamayı emperyalist İngiltere’den öğrenmişti.
1940’lardaki, mükellefiyet de
ikinci uygulama olacaktı. “Milli Şef” İnönü, ülkeyi savaşa sokmamak için çabalarken erkek nüfusun önemli bir kısmı silah altına, hem de 4 yıllığına, alınıyor, ama bir yandan da ekonomik çarkın dönmesi gerekiyordu. Demiryolu yatırımlarının, askeri fabrikaların, şileplerin, vapurların, elektrik santrallarının, fabrikaların kömür ihtiyacının aksamaması gerekiyordu. Kömürün merkezi Zonguldak, sonra Soma’ydı. Nüfusun dörtte üçünden fazlası köylerde yaşıyordu. Madenlerde, yol, liman inşaatlarında çalışacak işgücünü tedarik sorunu vardı. Önce sıkıyönetim ilan edildi 1940’ta ve 1947’ye kadar sürdürüldü. Ekonomik ve sosyal yaşamla ilgili sıkıyönetim içinse 26 Ocak 1940’ta Milli Koruma Kanunu çıkarıldı. Bu yasa, hükümete fiyatları saptama, ürünlere el koyma, devletleştirmelere gitme gibi geniş yetkiler tanıyor ve “çalışma mükellefiyeti”ne de yer veriyordu. Mahkûmlar da çalışmaya mecbur bırakılıyordu. Bazı yörelerde kadın ve çocuk emeği de bu kapsamda kullanıldı.

\n

Zonguldak’ın ‘Mükellefleri’

\n

Orhan Velinin, “Siyah akar Zonguldak’ın deresi/Yüz karası değil, kömür karası/Böyle kazanılır ekmek parası” diye tarif ettiği Zonguldak’ta 1850’den bu yana kömür üstüne kuruludur hayatlar, hikâyeler, şiirler... İngiliz, Fransız, İtalyan sermayesini takiben İş Bankası’nın işlettiği madenler, 1940’ta, yani MKK ile birlikte devletleştirildi. Üretim yetersizliği bir gerekçeydi. Ama daha önemlisi stratejik sektör görülüyordu madenler, limanlar, demiryolları... Ve devlet işletmesi altına alınarak riskler azaltılmalıydı. Hepsi devletleştirildi.
Armutçuk, Kozlu, Üzülmez, Karadon ve Amasra’dan oluşan 5 ana üretim alanı,
Ereğli Kömür İşletmeleri’nce işletildi. 1948’de A. Ali Özeken Ereğli havzasında 25-30 bin çalışan işçiden sadece 5 bininin rızasıyla işçilik yaptığını, geri kalanların “Mükellefiyetle” çalıştırılan işçiler olduğunu yazıyordu. Çoğu Karadenizli olan ve nöbetleşe madene çağrılan ‘Mükellef’ işçi havuzu 60 bini buluyordu. Çalışma süreleri toplamı askerlikten sayılıyordu. O dönemde havzada çalışan Turgut Edingü, “Kömür Havzasında İlk Grev” (1976) adlı kitabında, köylülerin gruplar halinde nasıl jandarma eziyetiyle alındığını ve 1.5 ay süreyle nöbetleşe, zor şartlarda çalıştırıldıklarını yazar. Havzanın silahlı, özel üniformalı bir “Kömür Alayı”, işletme bünyesindeki “Ekonoma”lardan alışveriş yapmak için kullanılan özel bir parası bile vardı. İşçiler düşük ücretliydiler; çok zor şartlar altında çalışıyor, barınıyorlardı. Yılda ortalama 100 işçi madende hayatını kaybediyordu. İş kazalarında yaralananların, iflah olmaz hastalıklarla kırılanların kaydına bile rastlanmıyor.
Sıkıyönetim altında, her tür örgütlenme ve sosyal haktan yoksun çalışma koşullarını, dönemin özel sektörü de tepe tepe kullandı. MKK’ye rağmen karaborsa, stokçuluk, tefecilik savaş ikliminde
başını almış gitmişti. 1942’de Varlık Vergisi ve kuruyla yaşın birlikte yakıldığı o trajik icraat da bunun ardından geldi zaten...

\n

Şartların zarureti

\n

Olan biteni açıklamada “zaruret” ana gerekçedir, ama sonuçlar içini acıtır insanın. Tıpkı Nâzım’ın dediği gibi: Tarihsel, sosyal, ekonomik şartların/ zaruri neticesi bu!/ deme, bilirim!/ O dediğin nesnenin önünde kafamla eğilirim./ Ama bu yürek o, bu dilden anlamaz pek./ O, “Hey gidi kambur felek,/ hey gidi kahpe devran hey,”/der.
Genç şairler Muzaffer’le Rüştü’nün filminin en güzel repliklerinden birini Zonguldak’tan
Heybeliada Sanatoryumu’na giden vapurda, dünya savaşının başladığı haberinin ajanslardan yayılmasıyla duyarız. Behçet Necatigil (Yılmaz Erdoğan), veremle savaşan Muzaffer Uslu’ya (Kıvanç Tatlıtuğ) şöyle der; Aldırma bunlara sen Muzaffer/ Senin savaşın, sana yeter...
Filmin kahramanlarından Rüştü Onur’un (Mert Fırat oynuyor) yaşadığı şehre, kömürün karasıyla Karadeniz’in yeşilinin buluştuğu o güzel şehre olan aşkını anlattığı şu dizeleri de filmde dinlemek isterdim: “Sen aziz şehrim/Uykusuz yaşadığımı bilmelisin/Bütün işçilerin/Saçak altında uyuduğu bir saatte/Ben mızıka çalarak geçiyorum sokaktan/Sen aziz şehrim/Ellerim, gözlerim kadar benimsin...”

\n

Yazarın Son Yazıları

Sadece Sen mi Mağdursun, Bra?*

Devamını Oku
04.03.2013
Çakma İhracatın Naylon Kahramanları

Devamını Oku
02.03.2013
AKP-PKK: Olmayacak Duaya Amin!.

Devamını Oku
01.03.2013
Kelebeğin Rüyası ve Mükellefiyet...

Devamını Oku
25.02.2013
3x5 Hedefi: Hoş, Ama Boş...

Devamını Oku
23.02.2013
Kürt Düğümü: Kim Çözer, Kim Çözemez (2)

Devamını Oku
22.02.2013
Kürt Düğümü: Kim Çözer, Kim Çözemez (1)

Devamını Oku
20.02.2013
Yabancıların Kazanç Transferi 120 Milyar $

Devamını Oku
18.02.2013
Dış Sermaye Kalitesiz, Ya Yönetim?

Devamını Oku
16.02.2013
Cari Açıkta Altın Pişkinlik!..

Devamını Oku
15.02.2013
Terörü Finanse Etmişsin... Mülga!..

Devamını Oku
13.02.2013
Devlet Raporunda Gelir Uçurumu...

Devamını Oku
11.02.2013
Biz, Kendi Söküğünü Dikemeyenler...

Devamını Oku
09.02.2013
Aç Tavuğun Kürt Petrolü Rüyası (2)

Devamını Oku
08.02.2013
Aç Tavuğun Kürt Petrolü Rüyası (1)

Devamını Oku
06.02.2013
Bir Türk-Kürt Federasyonu Rüyası...

Devamını Oku
04.02.2013
TÜİK'ten Yanıt: Altın mı, Ne Altını?

Devamını Oku
02.02.2013
Yüzde 1'in Sömürüsü Anadili mi Seçiyor?..

Devamını Oku
01.02.2013
Ne Yüzde 1'i, Yüzde Yarımın Türkiyesi...

Devamını Oku
30.01.2013
SGK: Çalışan Azaldı, TÜİK: Arttı...

Devamını Oku
28.01.2013
Tüccarlaşmadan Kültür Üretmek...

Devamını Oku
26.01.2013
24 Ocak: Neoliberal 'Yık-Yap'ta 32 Yıl...

Devamını Oku
25.01.2013
Vadeler Kısalıyor, Burunlar Uzuyor...

Devamını Oku
23.01.2013
Dışarıya Türk Yatırımı: Neyin Nesi?

Devamını Oku
21.01.2013
Paris'teki Kan, Irak'taki Petrol... (2)

Devamını Oku
19.01.2013
Paris'teki Kan, Irak'taki Petrol... (1)

Devamını Oku
18.01.2013
Bütçe Başarısız Umut, Büyümede...

Devamını Oku
16.01.2013
Gıdada Fahiş Kâr Kimin Umurunda?..

Devamını Oku
14.01.2013
Nar Tanesi Vurgun Senesi

Devamını Oku
12.01.2013
Dış Sermayenin Altında Kalmak...

Devamını Oku
11.01.2013
Dış Sermaye ve AKP'li Son 10 Yıl

Devamını Oku
09.01.2013
Cepte Görgüsüzlük ve İnternet Erişimi...

Devamını Oku
07.01.2013
Sorarsın da, Cevap Alabilir misin?

Devamını Oku
05.01.2013
Medyada Geçen Yıl ve Bu Yıl...

Devamını Oku
04.01.2013
En Mağdurlar: İşsiz ve Güvencesizler...

Devamını Oku
02.01.2013
Ücretli Sınıf: 'Senede Bir Gün'

Devamını Oku
31.12.2012
Üretici Sahipsiz, Tarım İnişte...

Devamını Oku
29.12.2012
Tüketici Tedirgin, İhracatçı Bezgin...

Devamını Oku
28.12.2012
İnşaat Yorgun, Sanayi Pusulasız...

Devamını Oku
26.12.2012
2012'nin Sınıfsal Bilançosu (1) Finans Sermayesinin İşleri Tıkırında

Devamını Oku
24.12.2012