CHP, anlaşılması zor, çapraşık, içeriği belirsiz ve politik nitelikleri netleştirilmemiş “Terörsüz Türkiye süreci” kapsamında TBMM’de kurulacak, tarihsel kimliğine gölge düşürecek, seçmen beklentisini düş kırıklığına uğratacak, kendi politik ilkelerine aykırı ve Türkiye’nin siyasal ortamına uygun olmayan komisyonda yer almamalı.
“Altı ok”, CHP’nin kadim simgesi ve ödün verilmemesi gereken ilkelerindendir. “Altı ok” özel bir misyonu üstlenmiştir ve Türkiye’nin kurucu ideolojisi olan Kemalizm’i temsil eder. Cumhuriyetçilik, halkçılık, milliyetçilik, laiklik, devletçilik ve inkılâpçılık Kemalizm’in, dolayısıyla CHP’nin ödün verilmemesi gereken ilkelerindendir.
Adı ister “Süreç ittifakı” isterse “Terörsüz Türkiye süreci” olsun içeriği muğlak, ilkesel olmayan, pragmatik, konjektürel bir yapı olan komisyonda CHP’nin olması demokrasi, hak, özgürlük, adalet beklentisi içinde olan seçmenin güveninin yitirilmesine ve parti içi tartışmalara neden olabilir.
Bu tür geçici ve belli bir çıkarı hedefleyen ittifaklar seçmen tarafından, ilkelerine bakmaksızın herkesle işbirliği yapan, gelecek öngörüsü ve beklentisi olmayan, iktidar olma hedefini yitirmiş olarak değerlendirilebilir. Oysa CHP’nin kurumsal bir muhalefet partisi olarak toplumsal hedeflerinin olması gerekir.
CHP ÖNDERLİK GÖREVİNİ SÜRDÜRMELİ
Süreç ittifaklarının en büyük açmazı, saptırılmış hedeflerle her şeyi mübah gören anlayışın, bu işbirliğinden yararı olanın ömrünü uzatması ve ittifakta yedek parça işlevini gören anlayışın seçmen üzerindeki itibarını yitirerek, parçalanmasına neden olmasıdır. CHP kurultay sonrası, görüntüde değil içeriğiyle topluma yön veren merkez güç konumundadır. Ancak “süreç” içerisinde sıradan bir aktör olarak yer alması önderlik işlevini yitirmesine neden olacaktır.
Kaldı ki “süreç ittifakı” içerisinde yer alacak partilerin siyasal ideolojileri bellidir. Bu partilerin ilkeleri CHP’nin Kemalist geleneği dışındadır, hatta karşıdır. Süreçte yer almak CHP’nin ilkelerinden ödün vermesi, diğer partiler düzeyine indirgenmesi anlamına gelecektir. Teolojik, kimlik ve muhafazakâr ilkeler taşıyan ve sürece katkı verecek partilerinin ideolojik yapıları, CHP’nin Kemalist ilkelerini birbirine karıştırıp, sıradanlaştırarak, ayrımı olmayacak bir duruma getirecek, CHP inanılırlığını yitirecektir. CHP’nin hem seküler, hem ilerici kimliğinden ödün vermesi onun siyasi intiharı anlamına gelir.
CHP bu misyonuyla ilerici güçlere, emekçilere, kadın hareketlerine, ulusal bağımsızlık beklentilerine, parlamenter demokrasinin gerçekleştirilmesine katkı vermelidir.
DEM Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan’ın “Masada CHP olursa belki de İmamoğlu dışarıda olacak. Belki de bütün siyasi tutsaklar dışarıda olacak. Çünkü hukuk olacak, demokrasi olacak, adalet olacak” söylemi yanılsamadan ibarettir. Demokrasi, adalet, hukukun üstünlüğü gibi kavramlar soyut idealler olmaktan çıkıp, somut olarak işler hale gelebilmesi için bağımsız ve tarafsız yargı, anayasa ve insan haklarına bağlılık, yasa önünde eşitlik, etkili ve şeffaf denetim, sosyal adalet, halk egemenliği, özgür medya, bilgiye ulaşım hakkı, güçlü sivil toplum, şeffaflık, hesap verilebilirlik gibi ilkelere bağlıdır. Bunlar gerçekleşmeden, göstermelik ateşler yakılması, anlaşılması zor, çapraşık, içeriği belirsiz, politik nitelikleri netleştirilmemiş süreç ittifaklarının hiçbir anlamı ve değeri yoktur.
HALİT PAYZA
YAZAR
