Suriye’nin stratejik konumu - İlker Başbuğ
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Suriye’nin stratejik konumu - İlker Başbuğ

04.08.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Fransa, 1792-1799 yılları arasında Birinci Cumhuriyet Dönemi’ni yaşamıştır. Bu süreçte ülke, beş kişiden oluşan bir “direktörler kurulu” tarafından yönetiliyordu. Napolyon Bonapart, İtalya seferi sonunda, kazandığı zaferlerle yedi Yunan adasıyla, Arnavutluk’u Fransa topraklarına katmıştı. Böylece Fransa ile Osmanlı İmparatorluğu komşu olmuştu.

Bonapart, İngiltere’yi yenerek dünyaya hâkim olacağına inanıyordu. Bu düşüncesini 1797’de şöyle ifade etmişti: “Çabalarımızı donanmamızı güçlendirme ve İngiltere’yi yok etme amacı üzerinde yoğunlaştıralım. Bunu başardık mı, Avrupa ayaklarımızın altındadır.”

Peki, işe nereden başlanmalıydı? Bu konudaki düşüncelerini Napolyon, “direktörler kurulu”na sundu: İngiltere’nin Akdeniz’deki zayıflığından yararlanarak Mısır’ı ele geçirip Hindistan yoluna hâkim olalım.

“Direktörler kurulu”, Napolyon’un bu teklifini kabul etti. 19 Mayıs 1798’de Napolyon, Mısır seferi için Fransız donanması ve 38 bin kişilik bir ordu ile Fransa’dan ayrıldı. Yanında astronomlar, geometri uzmanları, mineralojistler, kimyacılar, mühendisler, ekonomistler, siyaset bilimciler, ressamlar ve şairler de vardı. Yüzlerce kutu kitap da yanlarındaydı. Akşam yemeklerinden sonra seçilen konular tartışılmaktaydı. Bu toplantılarda matematik ve din en çok görüşülen konular arasındaydı.

SURİYE’YE HÂKİM OLMAK

Napolyon 25 Temmuz 1798’de büyük bir direnişle karşılaşmadan Kahire’yi ele geçirdi. Ancak İngiliz Amirali Nelson’un, 1 Ağustos 1798’de Ebuhir Limanı’nda Fransız donanmasını elverişsiz bir durumda yakalayıp 17 Fransız gemisinden 13’ünü batırması çok şeyi bozdu. Fransız ordusunun anavatan ile olan ilişkisi kesilmişti. Bu durumda, Napolyon Mısır’da kesin bir şekilde yerleşmekten başka yapacak bir şeyi olmadığına karar verdi.

Napolyon, Mısır’da yerleşmek ve olabilecek tehlikeleri önlemek için de Suriye’ye hâkim olmanın bir stratejik zorunluluk olduğunu görmüştü. Bu değerlendirme de Napolyon’a aitti:

“Sömürge sistemi dahilinde Suriye üzerine yürümeye karar verdim. Suriye ve Mısır aynı hükümete ait olmalıdır.”

Tarih, Mısır’a sahip olan devletlerin Suriye’ye de sahip olduğunu gösteriyordu. Firavunlar, Fatımiler, Eyyubiler, Memluklar Mısır’dan sonra hep Suriye’ye yerleşmişlerdi.

Aslında Suriye’nin stratejik konumu, kuzeyden Ortadoğu’ya inişin kapısını, güneydekiler içinse adeta kuzeye karşı bir güvenlik kalkanını ve Anadolu’ya girişin kapısını oluşturuyordu.

Bonapart, 18 bin kişilik bir kuvvet ile 31 Aralık 1798’de Suriye’ye hareket etti. 20 Şubat 1799’da Elariş’i ve 24 Şubat’ta Gazze’yi aldı. Yafa’yı da dört günlük bir kuşatmadan sonra ele geçirdi. Ahaliyi katlettirdi ve şehri yağma ettirdi.

ORTADOĞU’DA DENGELER

Bonapart, Suriye hareketinin hedefi olan Akka’nın önüne 24 Mart’ta geldi. Şehir kuşatıldı.

Akka savunması, Cezzar Ahmet Paşa’nın komutası altındaydı. Şehir, müstahkem bir surla çevrilmişti. Akka’da yeni düzenlenen Nizam-ı Cedit birliklerinden bir tabur da bulunuyordu. Akka’daki Osmanlı kuvvetlerinin başarılı savunması neticesinde Napolyon şehri düşüremedi. Bir ara bölgedeki Dürzileri isyan ettirmeye çalıştı ise de Dürzi liderler olumlu yanıt vermediler.

Napolyon, 5 Mayıs 1799’da gerçekleştirilen son bir taarruzda da başarı elde edemeyince, çekilme kararı aldı. Bu, Napolyon’un ilk yenilgisi oldu. Napolyon, Mısır’a geri döndü. Deniz yoluyla Ebuhir’e ve kara yoluyla Elariş’e gelen iki Osmanlı ordusu, daha az sayıdaki Fransız kuvvetleri karşısında yenilgiye uğradılar. İngiltere’nin İskenderiye’ye asker çıkarmasına takip eden günlerde, 2 Mart 1801’de İngiliz ve Fransız orduları karşı karşıya geldiler. Savaşı İngilizler kazandı. Fransa, Mısır’ı terk etti. Mısır, Osmanlı İmparatorluğu’na tekrar katılmış oldu.

Bugünün Ortadoğu’sunda siyasal yapı elbette, Napolyon döneminden oldukça farklı. İngiliz mandası sona ermeden bir gün önce, 14 Mayıs 1948’de İsrail’in bağımsızlığını ilan etmesi ve aynı günde ABD’nin İsrail’i tanımasıyla Ortadoğu’daki dengeler bozulmaya başladı. Aslında bu tarih bölgedeki şiddetli savaşların ve çatışmaların başlangıcını oluşturdu. Arap-İsrail savaşları yaşandı.

TARİH TEKRARDAN MI İBARET?

Irak’ın, 2003 yılında işgal edilmesi, siyasi bütünlüğünün bozulması ve ülkenin istikrarsızlaştırılmasıyla Ortadoğu’daki dengeler iyice bozuldu. Ortadoğu’daki en son değişim ise 2024 yılında yaşandı.

Suriye diktatörü Beşşar Esad, 2011 yılından beri ülkede devam eden iç savaşta, Rusya’nın desteğiyle 8 Aralık 2024’e kadar ayakta kalmayı başardı. Ancak Şam’ın düşmesi ile Suriye ve Ortadoğu’da yeni bir dönem başladı.

Esad’ın devrilmesiyle Suriye’de her şey yoluna girecek midir? Ülke istikrarlı bir ülke olabilecek midir? Ülkenin toprak ve siyasi bütünlüğü korunabilecek midir? Yoksa Irak’ta yaşananlar Suriye’de de mi yaşanacak? İsrail’in, Suriye’de istikrarın önünde bir engel olması engellenebilecek midir? Bu sorular, Suriye ile 911 kilometrelik bir sınıra sahip Türkiye için gerçekten yaşamsal öneme sahiptir.

ABD’nin Suriye özel temsilcisi ve Ankara büyükelçisinin şu sözleri çok endişe vericidir:

“Güçlü ulus devletler bir tehdittir. Özellikle Arap devletleri İsrail için bir tehdit olarak görülür. İsrail’in, Suriye’yi kontrol eden güçlü bir merkez devlet yerine, parçalanmış ve bölünmüş Suriye’yi tercih edeceği anlaşılmaktadır.”

Tarih tekrarlardan mı ibarettir?

Napolyon da Fransa’nın sömürge sisteminin ve o anda Mısır’da kendilerinin güvenliğinin Suriye’yi ele geçirme suretiyle sağlanacağını düşünmüştü.

İlker Başbuğ

İlgili Konular: #suriye

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyetimizin vazgeçilmez değeri - Azmi Kişnişci

“Eşitlik”, Cumhuriyetin yalnızca hukuki bir ilkesi değil; toplumsal yaşamımızın adalet duygusunu ayakta tutan temel dayanaklarından biridir.

Devamını Oku
22.12.2025
Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma - Prof. Dr. Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025