'Fokurdayan tencere patlar'
Selin Ongun
Son Köşe Yazıları

'Fokurdayan tencere patlar'

14.12.2015 03:57
Güncellenme:
Takip Et:

Aylan bebeğin sahile vuran fotoğrafına yakılan ağıtlar şurada dursun, yanına da “AB zirvesindeki pazarlık sonucu 3 milyar Avro’ya Türkiye’yi mülteci kampı yapacaklar!” diyenlerin öfkelerini ekleyelim.Söyleşi konuğumuz Metin Çorabatır’ı da bu mülteci kutuplaşmasının ekvator çizgisine koyalım. Müktesebatı ve mültecilerle hasbihal olan onlarca yıllık deneyimi ile Çorabatır, Türkiye’nin mülteci karnesini en iyi bilen isimlerden biri. Eski Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Türkiye Sözcüsü, İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkanı Çorabatır’a sorduk.

-İşin o kısmıyla başlayalım. Suriye’den ne kadar mülteci çıktı şu ana dek?

Yaklaşık 5 milyon demek mümkün.

-Bunun ne kadarı Türkiye’de?

Türkiye, halihazırda 2.2 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapıyor. Bu 2.2 milyonun sadece 270 bini kamplarda kalıyor. Kayıt dışı olanların sayısını ise bilmiyoruz. Suriyelilerin dışında Afganistan, İran, Irak başta olmak üzere 60 ayrı ülkeden gelen kayıtlı 270 bin mültecimiz daha var.

-2.2 milyona bir anda ulaşmadık...

Elbette. Örneğin Sayın Ahmet Davutoğlu “Türkiye için eşik 100 bindir” dediğinde tarih 2012 idi. 2013 yılındaki gelişmelerden sonra bu sayı hızla arttı. Bu yaz aylarında ise mesele bölgesel olmaktan çıktı ve bir Avrupa krizine dönüştü.

Ege'de 10 ayda üç bin ölüm

-Avrupa’ya ulaşanların sayısı nedir?

Bu yıl Türkiye üzerinden Avrupa’ya gidenlerin sayısı 700 bin kadar. Suriye mülteci krizinin arka planında bu yılın ilk 10 ayında yarım milyondan fazla mülteci ve göçmenin Yunanistan’a gidişi var. Mülteciler Macaristan’ın, Slovenya’nın, Hırvatistan’ın engellemelerine, büyük zorluklara rağmen Kuzey Avrupa ülkelerine ulaşmak için halen çabalıyorlar.

-Bu yolculukta Ege’de yaşamını yitirenlerin sayısını biliyor muyuz?

Bu yılın ilk 10 ayında en az 3 bin 135 kişi Ege denizinde boğularak yaşamını yitirdi.

-Hemen burada soralım: “Mültecilere karşılık AB’den Türkiye’ye 3 milyar Avro” diyerek öfkelenenler çok. “Rüşvet, ahlaksız teklif” kısmı kulağınıza nasıl geliyor?

Ahlaksız teklif, rüşvet vs., bu tip sözler doğru değil. İnsani anlamda dünyanın en büyük krizlerinden birini yaşıyoruz. Sevgili mültecilerimiz, “Hem kendi hayatlarımızı hem de bebeklerimizin hayatlarını riske atarak bu yollara devam edeceğiz” dediler. Bu durum da en sonunda diplomatları, politikacıları işbirliği yapmaya, bir masada buluşturmaya zorladı.

-O kadar tozpembe mi?

Değil tabii. AB bu büyük mülteci krizine önce, insan kaçakçılarıyla daha sert mücadele, denizde kontrollerin artırılması şeklinde yanıt verdi. Kriz başta Kuzey Afrika ülkelerinden İtalya’ya düzensiz geçişler boyutuyla ele alındı. Mesele Ege Denizi krizine dönüşünce, Almanya’nın başı çektiği üye ülkeler, çözümü Yunanistan ve İtalya’ya yığılan mültecileri tüm üye ülkeler arasında dağıtmada gördü. Bu noktada Türkiye’nin de Avrupa’nın da bugüne kadar yerine getirmediği sorumlulukları vardı. Şimdi bu sorumlulukları nasıl paylaşırız kısmında masadalar.

-AB’nin teklifi nedir?

Burada Avrupa Birliği ile Türkiye arasında ortak bir eylem planı anlaşması var. Teklif aslında üç ana unsurdan oluşuyor. 1) Geri Kabul Anlaşması’nın hayata geçirilmesinin öne çekilmesi. Belirtelim; Avrupa Birliği’nin Geri Kabul Anlaşması’nı sadece Türkiye ile imzalamadı. AB, bu anlaşmayı eski aday ülkelerin tümüyle ve ayrıca AB’ye komşu pek çok ülkeyle de imzaladı. Avrupa Birliği bu düzenlemeyi komşuluk politikası olarak ele alıyor. 2) Türkiye’den AB’ye gerçekleşen düzensiz göçün önlenmesi, meşru yolla mülteci göndermenin hayata geçmesi, bu nedenle kota artırımının uygulanması. 3) Türkiye’deki mültecilerin yaşam standartlarının yükseltilmesi.

-Dikkatimizi çekti. “Kaçak geçişler” yerine “düzensiz göç” gibi kelimeleri kullanıyorsunuz. Neden?

Çünkü kaçak ifadesi ile (Aylan bebeğin kıyıya vuran resmini göstererek) o bebeği “yasadışı” ilan ediyorsunuz. Oysa onu oraya götüren yasaların yetersizliği en çok. Yasadışı diyerek o çocuğun alnına “suçlu” damgasını koyuyorsunuz. Onun için “düzensiz göç, dokümansız gidişler” diyoruz.

-Peki, devam edelim: Geri Kabul Anlaşması’nın uygulanması Ege’deki bu dokümansız geçişleri ne kadar etkiler?

Aylan bebeğin babası ailesi için biriktirdiği beş bin doları neden bir kaçakçıya verdi, neden o güzel bebeğini kaybetti? O Yunan adasına adımını attığında, geri döndürülmeyeceğini biliyordu. Bu noktada caydırıcı bir etkisi olacaktır.

- Bu anlaşma ne zaman imzalandı?

2013’te imzalandı ve 2017’de yürürlüğe girecekti. Şimdi ise 2016 yılının Haziranı’nda yürürülüğe girmesine karar verildi.

-Dolayısıyla Türkiye’den yasadışı yollarla Avrupa’ya giden mülteciler, 2016 Haziran itibari ile Türkiye’ye gönderilebilecek, öyle mi?

İşin o kısmı biraz flu. Düzenlemenin kimi kapsayacağı konusunda belirsizlikler var. Geri Kabul Anlaşması’nın uygulanması AB hukuku açısından şuna bağlı: Geri göndereceği insanın o gönderildiği ülkede bireysel sığınma hakkına başvurabilmesi gerekli. Türkiye ise Suriyelileri geçici koruma altında görüyor. Geçici koruma altında olanların da bireysel sığınma başvuru imkânı yok. AB hukuku açısından Türkiye Suriyeliler için güvenli üçüncü ülke değil. Bu birinci belirsizlik.

Geri kabulün koşulları

-Diğeri nedir?

Geri Kabul Anlaşması 2013’te imzalandı ama geçmişi daha önceki yıllara dayanan bir müzakere sürecinin sonunda ortaya çıktı. O dönemde Suriye krizi bu boyutlarda değildi. Düzensiz geçişler daha çok Afrika ülkeleri vatandaşları, İran, Irak ve Afganlılar tarafından gerçekleşiyordu. Bu kişiler genellikle ya Türkiye’de sığınma talebinde bulunmuyorlardı veya mülteci belirleme süreçleri çok uzun sürdüğünden ve bu süre içinde hiçbir yardım alamadıklarından düzensiz olarak Avrupa’ya gitmeye çalışıyorlardı.

Geri Kabul Anlaşması Türkiye’de veya AB’de ülkeye giriş, ülkede bulunma ve ikamet etme koşullarını sağlayamayan kişilerin geri gönderilmesini kapsıyor. Başka bir deyişle, düzensiz yollarla AB ülkelerine giden veya bu ülkede bulundukları sırada yasadışı duruma düşen, örneğin vize süresini geçiren TC vatandaşları ile Türkiye üzerinden anlaşmaya taraf bir AB ülkesinde geçiş yapmış üçüncü ülke vatandaşlarının Türkiye’ye geri alınmasını içeriyor.

-Yani ikinci belirsizlik tam olarak neyden kaynaklanıyor?

Sayın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, son açıklamalarında “AB ile yaptığımız Geri Kabul Anlaşması Suriyelileri kapsamıyor, can güvenliği nedeniyle ülkelerini terk eden insanları da kapsamıyor. Ekonomik sebeplerle o ülkelere giden insanları kapsıyor ama Türkiye’den gittiği ispatlanırsa” dedi. Yani ekonomik sebeple gidenlerin kapsandığını söyledi. Suriyeliler elbette ekonomik göçmen sayılamaz.

Benim edindiğim izlenim şu: Türkiye, geri gönderilecek insan sayısın o eski anlaşmanın hükümlerinden kaynaklanan bir yorumla daraltmaya çalışıyor gibi gözüküyor. Bir de şöyle bir durum var: Geri Kabul Anlaşması, bütün hükümleriyle TBMM tarafından kabul edildi. Herhangi bir değişikliğin, örneğin uygulamanın öne alınmasının yine TBMM onayı ile olması gerekir.

-Bu muğlaklıklar konuşulmuş olmalı?

Şimdi bu teknik muğlaklıklar için müzakere ediliyordur

-Üç milyar Avro’yu kim verecek; orada belirsizlik var mı?

Evet, orada da belirsizlik var. Bu da Avrupa Birliği’nin kendi içinde çözeceği bir sorun. AB kendi mekanizmaları içinde birlik olarak, üye ülkelerin katkılarıyla belki de büyük bölümünü Almanya’nın katılımıyla bir havuzda toparlayacak. Ya da Türkiye’ye verdiği büyük bütçeli katılım yardımlarının içine dahil edecek bunu. Taze para olarak değil Türkiye’ye ayrılan bütçe ile de bunu çözmek istiyorlar. Türkiye’nin yorumu ise: “O zaten Türkiye’nin AB’ye katılımını teşvik eden, var olan bir kaynak. Onu saymayın, bize taze para, yeniden 3 milyar lazım.” Bu açıdan da bir müzakere var.

-Peki, tek seferlik bir üç milyar Avro mu bu?

Söz edilen üç milyar Avro en az iki seneyi kapsıyor. Tek seferde üç milyar ya da iki taksit gibi bir durum da yok gibi. Yine belirsizlikler var ancak verilen demeçlerden anladığımız kadarıyla bu para kademe kademe, yani projeler bazında verilecek. Proje bazında, “yap ve al” şiarıyla ve daha denetimli olması isteniyor. Türkiye’nin bugüne kadar yardım almamasının veya yardım almaya istekli olmamasının sebeplerinden biri de “Ben ihtiyaçları bilen bir ülkeyim, parayı cebime koy, ben ihtiyaçlar doğrultusunda harcayacağım” tutumuydu.

-Ya o soru: “2.2 milyon Suriyeli zaten Türkiye’de, üç milyar yeter mi?”

Yetmez. Yeterli rakam nedir, derseniz onun da sonu yok. Türkiye bugüne kadar 7 milyar harcadığını söylüyor. O bakımdan bu 3 milyar da önemli bir katkıdır. Fakat ben şuna inanıyorum: Her iki taraf da anlaşmayı iyi niyetle uygularsa, o rakamın üzerine çıkılır, bu paralar artabilir.

-Büyük harflerle de soralım: Türkiye için hangi şık daha büyük bir kâbus?

Kâbus belli. Entegrasyonu yapmazsak çok büyük sosyal patlamalar olacak. Açlık düzeyinde yaşayarak kaçak yollarla çalışanlar, okulsuz çocuklar, hijyen yoksunluğundan hastalananlar, her türlü sosyal hizmetten, çalışma izninden, eğitimsağlık- barınma hakkından yoksun, kendi gettolarını kurmaya çalışan 2.2 milyonluk böylesi bir nüfus. Ve sinirleri gerilmiş bir Türkiye toplumu. Entegrasyon olmazsa bu fokurdayan düdüklü tencere patlar. Nihayetinde mesele dönüp dolaşıyor, hep aynı yere geliyor: 1951 Cenevre Sözleşmesi!

-Coğrafi kısıtlamaya son n Türkiye, Cenevre Sözleşmesi’ne göre sadece Avrupa’dan gelenlere mülteci statüsü veriyor. Coğrafi kısıtlamayı kaldırma konusunda Ankara’da ışık görüyor musunuz?

Birleşmiş Milletler’in öngörülerine göre 2015 yılının sonunda Türkiye’deki mülteci sayısının iki buçuk milyonu bulması bekleniyor. Bütüncül bir çözümün gereği olarak 2016 yılının sonlarına doğru Türkiye’nin coğrafi sınırlandırmayı kaldıracağı kanaatindeyim. Konunun ilgililerinin gördüğü ama resmen telaffuz etmediği, gidişat bu.

-“Türkiye’nin coğrafi kısıtlamayı kaldırarak sığınmacılara mülteci statüsü vermesi, Türkiye’yi dev bir mülteci kampına dönüştürür” fikrinde olanlara pankartı nereden açarsınız?

Coğrafi kısıtlama sadece Suriyeliler için değil tüm Avrupa Konseyi üyesi olmayan ülkelerden gelen sığınmacı ve mülteciler için Türkiye’nin sağlamak zorunda olduğu uluslararası korumayı sulandırıyor. Uluslararası koruma da sadece açık kapı politikası ve geri göndermeme ilkesiyle sınırlı değildir. Ev sahibi ülkenin mültecilere çok geniş haklar tanımasını da öngörür. Türkiye bu hakları tanımaktan kaçındığı için coğrafi kısıtlama uyguluyor.

Yani mültecilere bir statü tanımıyor. Ama artık karşı karşıya kaldığımız mülteci sayılarını dikkate aldığımızda ne Suriyeliler ne de AB Konseyi olmayan ülkelerden kaçarak Türkiye’ye sığınanlar için üçüncü bir ülkeye yerleştirme kapısı kapandı. Bugün eğer bir mülteci kampından söz edersek, bu zaten gerçekleşti. İki milyonun üzerinde mülteci var.

Soru şu: Bu insanları sokakta, aç mı bırakacağız, sadece yardımlarla mı ayakta tutacağız ya da onlara mülteci statüsünün öngördüğü hakları bir bütün olarak tanıyıp, toplumumuza mı kazandıracağız? Coğrafi kısıtlamanın sürdürülmesi gerektiği yönündeki tüm görüşlerin bugün pratikte artık hiçbir geçerliliği kalmamıştır.

Suriyelilere kotalı çalışma izinleri planlanıyor

-Entegrasyondaki en önemli parçalardan biri de çalışma izinleri. Coğrafi kısıtlama kalkmasa da “çalışma izinleri” diyerek soralım...

Çalışma izinleri meselesi siyaseten hassas bir konu. Türkiye 2014 yılında Geçici Koruma Yönetmeliği çıkardı. Orada çalışma izinleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’yla ve onun önermesiyle İçişleri Bakanlığı üzerinden Bakanlar Kurulu’na gidecekti, Bakanlar Kurulu kararıyla da çalışma hayatları düzenlenecekti. Bu bir türlü gelmedi. Şimdi önümüzdeki günlerde gelecek. Suriyelilerin Türkiye’de çalışma hayatını düzenleyecek bir gelişmeye de hazırlıklı olun.

-Türkiye’de yasadışı çalışan Suriyeli sayısını biliyor muyuz?

400 bin civarında.

-Bu nasıl yasallaşacak?

Duyduğumuz kadarıyla şu andaki eğilim işverenlerle ve sanayi çevreleriyle müzakere edilip, hangi ilde ne tür bir iş açığı olduğunu saptandığı yönünde. Bununla eşzamanlı olarak Türkiye’deki kayıt altındaki Suriyelilerin vasıflarının ve mesleki becerilerinin karşılaştırıldığını biliyoruz. Yani iller bazında izinlerle kotalar oluşturulması düşünülüyor. Meslek gruplarına göre ve illerdeki işgücü ihtiyacına göre parça parça izinler planlanıyor.

-“Bencil değilim, ülkemde onurla yaşayan insanlar isterim” deyip, ama “ben işsizken 2.2 milyona hangi istihdam, lütfen!” diye soranlara A, B, C’nizi nasıl anlatırsınız?

Bu doğal bir tepki. Her toplumda karşılaşılabilen bir reaksiyon. Ancak, mülteciler zaten yaşamlarını sürdürebilmek için kayıt dışı çalışıyorlar. Hem kendileri sömürülüyor, hem de ücretleri aşağı çekiyorlar, haksız bir rekabet yaratıyorlar. Burada marifet, hem vatandaşların hem de mültecilerin çalışma ihtiyaç ve haklarını gözeten düzenlemeler yapabilmek. Mülteciler, hakları teslim edilirse, statü sahibi olurlarsa orta ve uzun vadede Türk ekonomisine ve toplumuna olağanüstü olumlu katkılar sağlayacaklardır. Almanya, İngiltere, İsveç, ABD, Kanada gibi ülkeler bunun güzel örnekleri.

Yazarın Son Yazıları

'Acıyı açık artırma pazarı var, ortak yas yok'

Acıyı açık artırma pazarı var, ortak yas yok. Ölenler de kavgaya vesile

Devamını Oku
03.07.2016
“Bu kriz 2020'den önce bitmez, fon yaratılmazsa sektör batar”

“Bu kriz 2020'den önce bitmez, fon yaratılmazsa sektör batar”

Devamını Oku
27.06.2016
"Hakan Fidan iki defa Fethullah Gülen'e gitti"

"Hakan Fidan iki defa Fethullah Gülen'e gitti"

Devamını Oku
20.06.2016
Kan testi yaptılar, A pozitif, dünya vatandaşı çıkmışım. Yetmez mi!

Kan testi yaptılar, A pozitif, dünya vatandaşı çıkmışım. Yetmez mi!

Devamını Oku
13.06.2016
"Suriye'de federasyon gözüküyor, kırmızı çizgiler Türkiye'yi kurtarmaz"

"Suriye'de federasyon gözüküyor, kırmızı çizgiler Türkiye'yi kurtarmaz"

Devamını Oku
05.06.2016
Demirtaş: 'Kılıçdaroğlu, Genelkurmay'dan dokunulmazlık brifingi aldı'

Demirtaş: 'Kılıçdaroğlu, Genelkurmay'dan dokunulmazlık brifingi aldı'

Devamını Oku
30.05.2016
İslamcılık çöktü

İslamcılık çöktü

Devamını Oku
21.05.2016
AKP: Neydi, ne oldu, ne olacak?

AKP: Neydi, ne oldu, ne olacak?

Devamını Oku
20.05.2016
Abdullah Gül biliyordu

Ahmet Sever: Gül, işlerin bu noktaya gelmesine şaşırmadı

Devamını Oku
10.05.2016
Ahmet Sever: Trol'lerin talimatları Saray'dan geliyor

Ahmet Sever: Trol'lerin talimatları Saray'dan geliyor

Devamını Oku
08.05.2016
MHP'li Oğan: MHP’deki değişim AKP’nin sonu olur

MHP'li Oğan: Bizim de paralele teslim edecek partimiz yok

Devamını Oku
18.04.2016
'Yangına körükle gitmek istemiyorum, gece ikide çağırsınlar yine giderim'

'Yangına körükle gitmek istemiyorum, gece ikide çağırsınlar yine giderim'

Devamını Oku
11.04.2016
'Devletin ceberutluğunu şahsen öğrendim'

'Devletin ceberutluğunu şahsen öğrendim'

Devamını Oku
07.04.2016
'Pandoranın kutusu açıldı, Diyanet ile bakanlık sessiz'

'Pandoranın kutusu açıldı, Diyanet ile bakanlık sessiz'

Devamını Oku
04.04.2016
‘Ayar almam ayar veririm’ siyasetinin sonuna geldik

‘Ayar almam ayar veririm’ siyasetinin sonuna geldik

Devamını Oku
28.03.2016
Ülkemizi küçük düşürmeden...

Kısa süre önce annesini yitirdi Sezen Aksu. Başsağlığı için aradığımızda en çok onu söyledi: “Buradan da geçeceğiz..” Tutuklu akademisyenlerden Doç. Dr. Esra Mungan “İlk kez yaşamımda 50 saat kitap okumadım. Psikolojik işkenceydi” diyor. Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Bülent Arı ise “Ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış cahil halktır” görüşünde.

Devamını Oku
28.03.2016
Çıkış için üç anahtar

Çıkış için üç anahtar

Devamını Oku
21.03.2016
Enkaz altındayız

Enkaz altındayız

Devamını Oku
20.03.2016
‘Vize muafiyeti olmayacak kıyamet haziranda kopacak’

‘Vize muafiyeti olmayacak kıyamet haziranda kopacak’

Devamını Oku
14.03.2016
'Allah ıslah etsin demekten başka sözüm yok'

'Allah ıslah etsin demekten başka sözüm yok'

Devamını Oku
07.03.2016
'Artık idrak etmeliyiz: Cumhuriyetin en sorunlu günlerindeyiz!'

'Artık idrak etmeliyiz: Cumhuriyetin en sorunlu günlerindeyiz!'

Devamını Oku
29.02.2016
'ABD, patlamayı YPG'nin yaptığına inansa da PYD politikasını değiştirmez'

'ABD, patlamayı YPG'nin yaptığına inansa da PYD politikasını değiştirmez'

Devamını Oku
22.02.2016
'Türkiye yeni soğuk savaşta cephe ülkesi, Rusya'nın kuşatması altında'

Irak işgalinde Bağdat büyükelçimiz olan Çeviköz: Türkiye’nin YPG’yi vurması IŞİD’e alan açmak olarak yorumlanabilir

Devamını Oku
15.02.2016
'Ambulans gelir yaralıları alır diye 5 gün bekledim'

Eski DBP Eşbaşkanı Emine Ayna siyasetten çekilmesinin ardından ilk kez konuştu

Devamını Oku
08.02.2016
'Esad'ın Suriyesi Rusya'nın mandası oldu'

Özülker’e göre Türkiye, Esad’la PYD arasında seçim yapma noktasına gelebilir.

Devamını Oku
01.02.2016
Genel başkanlık mı? Aman Allahım!

CHP’nin yeni parti sözcüsü Böke, “Partililerin desteklerinden müthiş onur duyuyorum” dedi.

Devamını Oku
25.01.2016
‘Feryat ediyorum, başaramadık Türkiye’ye yazık, hepimize yazık...’

Demokratik Toplum Kongresi EşBaşkanı Dicle Cumhuriyet’e konuştu: “Halklarımıza barış hediye edemedik. Bazen düşünüyoruz, ölüm orucuna mı yatsak? O top sesleri gelirken evde yatağa girmekten utanıyoruz...”

Devamını Oku
18.01.2016
‘Kin gütmem, demek partim bu duruma gelmiş derim, geçerim’

Eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış: "Türkiye mezhepçilik yapıyor algısı var. Bizim o algıyı derhal ortadan kaldırmamız lazım. Suudi Arabistan ve İran’a eşit mesafede durmazsak bu algı daha da güçlenir...”

Devamını Oku
11.01.2016
'Necip Fazıl yaşasaydı Erdoğan’ı desteklemezdi'

2015 yılı ile birlikte Altan Öymen 83’ünü, Hüsamettin Cindoruk da 82’sini tamamlarken konuştuk

Devamını Oku
04.01.2016
‘Hemen adım atılmazsa şu anki durumu mumla ararız’

Cumhuriyet, CHP ve HDP’nin Diyarbakır il başkanlarını bir araya getirdi. CHP, HDP ve Hüda-Par’lı temsilciler “Kaybedecek vakit yok” diyor. Vatandaş, yaşananların taraflı haberleştirilmesinden bıkkın.

Devamını Oku
28.12.2015
Bir yol var: Yaşamak ve yaşatmak...

Sezen Aksu Cumhuriyet'e yazdı: Düşmanlık, öldürmenin rasyonelleştiği o pusuda pazarlanıyor.

Devamını Oku
21.12.2015
'Fokurdayan tencere patlar'

Eski BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Sözcüsü Metin Çorabatır: “Entegrasyonu yapmazsak sosyal patlamalar olacak. Açlık düzeyinde yaşayanlar, okulsuz çocuklar, hastalananlar... Entegrasyon olmazsa bu fokurdayan düdüklü tencere patlar.”

Devamını Oku
14.12.2015
Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Öneş: O barikatları anlamak gerek

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş: Mesele artık sadece Öcalan değil, o barikatları kuranlar 90’lı yılların taş atan çocuklarının öfkeyle büyümesidir.

Devamını Oku
08.12.2015
'Devlet sırrı da yok casusluk da'

Eski MİT Müşteşar Yardımcısı Cevat Öneş: Demokratik ülkelerde, istihbarat teşkilatlarının yasadışı faaliyetleri yargılanır, otoriter ülkelerde tartışması olmaz.

Devamını Oku
06.12.2015
Dink’ten Elçi’ye güvercin kasapları

DP milletvekili Mithat Sancar, Tahir Elçi’nin katledilmesinin aklına Hrant Dink’i getirdiğini söyledi.Sancar, “Bir başlık koymak gerekirse: Güvercinler ve güvercin kasapları...” dedi.

Devamını Oku
30.11.2015
Ruşen Çakır: İslam yok ortada iktidar savaşı var

İslamcı hareketler konusundaki uzmanlığıyla tanınan Ruşen Çakır’a göre geçen 13 yılda İslami hareket büyük bir meydan okuma ile iktidarı ele geçirdi, sonunda devlet oldu. Cemaat ile AKP savaşı ise İslami hareketin birikimlerini sıfırladı. Şu anda hükümet kazanıyor gibi görünse de iki taraf da kaybediyor.

Devamını Oku
23.11.2015
'HDP'yi sakatladılar'

Birikim Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ömer Laçiner: Kandil’dekiler, AKP’ye ‘senin savaş oyununda yokum’ deseydi, HDP büyük bir manevrayla inisiyatif sahibi olacaktı.

Devamını Oku
16.11.2015
Ahmet Tezcan: Erdoğan'ın dar uçak kadrolarını oluşturanlar işlerini yapmadı

Ahmet Tezcan'a göre Başkanlık: Erdoğan dışarıya set çekmek istedi

Devamını Oku
12.11.2015
‘MKYK’de Tayyip Bey’e çekilseniz diyenler vardı’

Erdoğan’ın eski basın danışmanı, gazeteci-yazar Ahmet Tezcan: Nokta günlükleri vaziyeti nasıl sorguladıklarının göstergesi. Arınç’ların kopacağına inananlar bunu atlıyor.

Devamını Oku
11.11.2015
‘Demokrasiyi sürdürmek mümkün mü, sanmıyorum’

Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Ersin Kalaycıoğlu: 1 Kasım itibari ile Türkiye hâkim parti sistemini geçti. AKP hegemonyacı bir parti olmaya doğru gidiyor.

Devamını Oku
10.11.2015