'Necip Fazıl yaşasaydı Erdoğan’ı desteklemezdi'
Selin Ongun
Son Köşe Yazıları

'Necip Fazıl yaşasaydı Erdoğan’ı desteklemezdi'

04.01.2016 02:38
Güncellenme:
Takip Et:

Silivri’deyiz. Gazeteci-yazar Altan Öymen ve eski Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk’un, Yayın Yönetmenimiz Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’e destek olmak üzere “Umut Nöbeti”ndeki buluşmalarına tanıklık ediyoruz. Dile kolay, Öymen ve Cindoruk’un mazilerinde 65 yıllık bir hukuk var. 2015 yılı ile birlikte Öymen 83’ünü, Cindoruk da 82’sini tamamlarken soruyoruz:

- Üniversiteden tanışıyorsunuz.

Cindoruk: Aslında liseden. Yakın değildik ama merhabalaşırdık lisede.

- Hangi lise?

Öymen: Ankara Atatürk Lisesi. Hüsamettin bir sınıf küçüktür benden.

- Üniversitede de yollarınız kesişiyor.

Öymen: Ben siyasala (Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi) girmiştim, Hüsamettin de hukuktaydı (Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi).

- Mülkiye günlerinizde fikir kulübünü kuruyorsunuz...

Öymen: Hukuk Mensupları Fikir Kulübü. Kuruluşu 14 Kasım 1952. Kimler var; üstat Hüsamettin, ben, Nahit Özkurtlu, Adnan Güriz, Suna Tezcanel, Gülsen Daldal, Necmi Abadan...

- Başkan kim?

Cindoruk: İlk başkan benim, ikincisi Altan. Altı ayda bir değişirdi başkanlar.

Büyükler çarpışırken 'biz'

- Ve Nurullah Ataç’tan Peyami Safa’ya dönemin etkin isimlerini toplantılarınıza davet ediyorsunuz.

Cindoruk: Bak onun matrak bir tarafı var. Nurullah Ataç’ı çağıracağız. Edebiyat eleştirileri ve çok sert siyasi yazılar yazıyor. Bu arada “ve” kelimesini kullanmazdı Ataç. Kullanana da kızar. Sert bir adam. “Gelirim ama istediğimi söylerim” dedi. Paraya da ihtiyacımız var o günlerde. Çocuklar önerdi: “50 kuruştan biletli yapalım!” Öyle yaptık. 300 kişi bilet aldı. Ataç da geldi konuşmaya. Meğer kekemeymiş. Hatırlıyor musun?

Öymen: Tabii tabii...

Cindoruk: Sonra soldan çocuklar, “Nurullah Ataç geldi, karşı taraftan da bir isim çağırın” dediler.

Öymen: Peyami Safa’nın Matmazel Noraliya’nın Koltuğu romanı çok meşhurdu o günlerde. Onu çağırmıştık.

Cindoruk: Ataç’la da tartışmaları vardı o tarihte. Tabii o kavgalar bugünkü gibi değil. Müthiş bir üslup var. Çocuklar dedi ki, “50 kuruşa kimse gelmez, bunu 25 kuruş yapalım.” Telefonla konuştuk. Tren biletini yolladık. İstanbul’dan çıktı geldi. Çok da güzel bir konuşma yaptı. Solcular da beğendi sağcılar da. Hırtlardan biri gitmiş demiş ki, “Sizin bilet 25 kuruş, Ataç’ınki 50 kuruştu.” Peyami Safa o yüzden “Değersiz mi buldunuz beni” diyerek haşlamıştı beni.

- Bu arada Altan Abi CHP’de, siz de DP’de gençlik kolları başkanısınız?

Öymen: Kol kurmak yasaktı o zamanlar. Ben Çankaya Gençlik Ocağı Başkanı’ydım. Hüsamettin, Genç Demokratlar Teşkilatı’nın başkanı. Birbirimizin kongresine de giderdik. Bir keresinde onların kongresine çiçek götürmüştüm. Üstelik konuşma da yapmıştım.

- DP’li gençlerin kongresinde?

Öymen: Evet evet. Şimdi hatırlayınca tuhaf geliyor: Büyükler çarpışırken biz gençler çiçek götürüyormuşuz. Bu da enteresan. (Cindoruk’a dönerek) Hatta o konuşmada eleştirmiştim sizi, ona da kızmadınız.

- Hiç mi karşı karşıya gelmediniz?

Öymen: Hakikaten niye gelmedik; gelmemiz gerekebilirdi. (Birlikte gülüyorlar.)

- Dile kolay, 65 yıl var mazinizde. Silivri’nin önünde Umut Nöbeti’ndeyken neler düşündünüz?

Cindoruk: 60 yılı boşa geçirdiğimizi düşündüm. Kolaycı bir milletiz, çabuk unutuyoruz. Kim yaptı bu Silivri’yi? Şehrin 80 kilometre uzağına kim nakletti o iki ağır ceza mahkemesini; siyasi iktidar. Şimdi siyasi iktidar “sorumlu Pensilvanya’dır” derken biz de Silivri’den kimlerin gelip geçtiğini, o günleri unutursak Can Dündar ve Erdem Gül de hapse girer. Adam, 17-25 Aralık için “darbe” dedi. İkimiz dört darbe gördük. Onun darbeye benzer tarafı var mı? O dosya Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in himmeti ile kapatılmış dört dörtlük bir yolsuzluk dosyası. Türkiye’de siyasi akıl ve terbiye olsa bunlar unutulmaz.

- Altan Abi sizin aklınızdan neler geçti?

Öymen: Benim aklıma o büyük davalar ve hapishaneler geldi. Yassıada davası, Ankara’daki Cebeci hapishanesi geçti gözümün önünden. Gazeteciler için ayrı bir koğuş yapmışlardı oraya, adına Ankara Hilton demişlerdi. Hiç olmazsa daktiloları vardı onların. Tabii şu vardı; gazeteci hakkında dava açılır, dava biter, temyizde de ceza tasdik olunursa adam o zaman hapse alınırdı. Nereden nereye gelmişiz? Adamın hakkında daha dava açılmadan sanki hırsızı suçüstü yakalamış gibi, gazeteciyi küt diye hapse atıyorlar. Sonra o adam aylarca bekliyor, iddianame yazılacak, duruşmalar başlayacak. Bu şekilde Silivri’den gelip geçenlerin sayısı binlerle zikrediliyor.

- “12 Eylül’den kötü günlerdeyiz” diyenlere katılıyor musunuz?

Cindoruk: Demokrasi koşulları gerçekleşmiyor. Bir kötülük bir kötülükle mukayese edilmemeli. Bir kötülük bir iyilikle mukayese edilmeli. Türkiye bir türlü basın ve ifade özgürlüğünü sağlayamadı. Bizim hukukumuz gelişmiyor. Hukuka uygun ve yatkın insan malzememiz eksik. Bunu ilk önce mahkeme kararlarından ve hapishanelerden anlıyoruz. Adil yargılama önce karakoldan başlar. Şimdi anayasa mı soktu bu çocukları (Can Dündar-Erdem Gül) hapishaneye?

Altan Öymen: 1950’den bu zamana 65 senelik bir demokrasi tecrübesi var Türkiye’nin. Bu tecrübe içinde insanları hapse atmak, basını sindirmek gibi işler yapılmış. Ama şimdi bu kadar yol katedilmişken eski hataların tekrar edilmemesi lazım. Bunlar eski hataları tekrar etmekle kalmıyorlar, neredeyse eski hataların bin beterini yapıyorlar.

Seçim sandığı ve dar ağacı

- Çetin Altan son yazısında “Ülkeme demokrasinin geldiğini göremeden ayrılacağım bu dünyadan” diyordu. Sizde de benzer düşünceler var mı?

Cindoruk: Azrail ile pazarlığım olmadığı için ölüm tarihimi bilemiyorum! Ama şu yaşıma kadar demokrasinin gelmediğini söyleyebilirim. 1961 senesinde Yüksek Adalet Divanı idam kararlarını verdiği günlerde marangozlar seçim sandıklarını yapıyorlardı. Aynı marangozlar bir yandan da dar ağacını yapıyordu. Kan üzerine oturan anayasadan demokrasi çıkmazdı. Öyle oldu. Oradan başlayarak sakat gitti Türkiye. (Burada Öymen ve Cindoruk arasında 61 Anayasası’na dair bir fikir tartışması vuku buluyor...)

Öymen: Yassıada duruşmaları tüm millete acı vermiştir. Fakat 61 Anayasası o sırada var olan dünyanın en ileri anayasalarından biridir. Tecrübeler insana iyimserlik vermiyor tabii. Gerinin de gerisine gitmiş gibi hissediyorum kendimi. Bunca tecrübeye rağmen kötü bir duruma geldik. Ama gelecek için şu açıdan iyimserim. Evet kurumlar, insanlar çok yıprandı ama Türkiye’de demokrasiyi benimsemiş insanlar yine de var. Bu iş düzelecek diye ümit ediyorum. Ben bunu görmesem, çocuklar görür, o da olmazsa torunlar görür, diyorum. Kaybolan vakte çok üzülüyorum.

- 20 yıl sonrası için nasıl bir Türkiye öngörürsünüz?

Cindoruk: Bugünkü Türkiye için öngörüde bulunamıyorum. 20 yıl sonrayı nasıl öngöreyim?

Öymen: 20 yıl sonra nasıl bir Türkiye? Bunu öngörmek kimsenin yetenekleri dahilinde değil galiba.

- Daraltarak soralım o halde: Dört yıl sonra ufukta en çok ne olur?

Cindoruk: Ufuktan önce günümüze bakalım. Ben bugünkü Türkiye’yi şöyle değerlendiriyorum. Teknolojide geri ama teknolojinin ortaya koyduğu tekniklerde ileri bir ülke. Çok iyi bina yapıyor, çok iyi yol, hava meydanı yapıyor ama demokrasi ve hukuk kuramıyor. Türkiye’nin eksiği siyasetçi eksiğidir. Türkiye çok iyi mühendisler, bilim insanları yetiştirdi ama siyasetçi yetiştiremedi. Senelerin verdiği deneyimle devleti yönetenleri dinliyorum. Ne söylediklerini anlamak mümkün değil. Mehmet Akif ve Necip Fazıl’dan başka dayandıkları fikir örgüsü yok. Geçen gün Cumhurbaşkanı Necip Fazıl’dan bir evliya çıkarmaya çalışıyordu. Necip Fazıl’dan iyi bir şair çıkarabilirsiniz ama bir evliya çıkaramazsınız. Nereden biliyorum; 1960’ta örfi idare hapishanesinde beraber kaldım. 1960 öncesi Ankara Palas’ın lobisinde at yarışı oynarken gördüm. Sonrasında da Yassıada’da örtülü ödenek davasında aldığı paraların hesabını verirken gördüm. Ölülerin arkasından konuşmak âdetim değildir, devlet meselesi haline getirildiği için söylüyorum bunları. Şimdi her konuşmasında bir Mehmet Akif, bir Necip Fazıl.

- Neden öyle yapıyor sizce?

Cindoruk: Onu biliyor çünkü.

Öymen: Hep onlardan bahsediyor, evet. Necip Fazıl’ın iyi bir şair olduğu muhakkak. Necip Fazıl’ın Büyük Doğu hareketini anlattığı İdeolocya Örgüsü’ne bakmak lazım. “İslam inkılabı”nın ilkelerinin neler olacağını, hedeflerini anlatır orada. Bunlar içinde adalet, basın, kadın hakları açısından Necip Fazıl ne düşünüyor, oraları okumak lazım. Fazıl’ın istediği bir İslam devletidir, basın özgürlüğünü bırakın romanlar dahi sansürden geçecek o takdirde. Adalet mekanizması açısından başka, kadın hakları açısından yine başka...

Cindoruk: Buraya nereden geldik; Türkiye’nin siyasetçi eksiği var, dedik. Ben muhafazakâr bir partinin Türkiye’ye çok faydalı ve gerekli olduğunu söylüyorum. Ama AK Parti muhafazakâr değil siyasi İslam partisi.

Öymen: Yine Necip Fazıl’dan bakılırsa, nasıl bir gençlik ister Necip Fazıl? Atatürk’ün bir gençliğe hitabesi var. Necip Fazıl’ın da var. Orada “Dinine ve kinine sahip çıkan gençlik istiyorum” diyor. Bunu kısmen Tayyip Bey de alıntılamıştı. Bunlar tabii, Türkiye’de hiçbir devlet adamı tarafından söylenmemiş sözler. Tayyip Bey’in Kısakürek’in “Gençliğe Hitabe”sinden alıntı yapması onun şairliğine hayranlığından mıdır, görüşlerine inanmasından mıdır; meselenin özü burada.

Gül ve Arınç’ı tank gibi ezdi

- “Erdoğan, Necip Fazıl’ın istediği kuşağı temsil ediyor” diyene katılır mısınız?

Cindoruk: Bence Necip Fazıl yaşasaydı bugün Tayyip Erdoğan’ı desteklemezdi. Evet, Necip Fazıl kendine özgü fikirleri olan fakat onları aktarırken kaliteyi dikkate alan, Türkçe güzelliğini ortaya koyan ve dilin güzelliklerini savunan bir adamdı.

Öymen: Sayın Cumhurbaşkanı’nın nutuklarından eksik olmayan diğer isim de Mehmet Akif. Mehmet Akif’in lisanında millet eşittir, ümmetttir. “Türk Arapsız yaşamaz, kim ki yaşar der, delidir. Arab’ın Türk ise hem sağ gözü, hem sağ elidir.” Sayın Cumhurbaşkanı Mehmet Akif’in benzer sözlerinden de sık sık alıntı yapar. Akif’in “millet eşittir ümmet” anlayışı anayasamıza sığmıyor pek tabii. Ancak şu var: Necip Fazıl Kısakürek, Mehmet Akif gibi isimler şairlerdi. Duyguları, heyecanları ön plandaydı. Böyle şeyler konuşup yazmaları anlayışla karşılanabilir. Ama bir ülkenin Başbakan’ı, Cumhurbaşkan’ı olarak Sayın Erdoğan’ın böyle şeyleri esas almasına ne denilebilir?

- Son yıllarda “Ankara” ile ilgili bilmediğiniz ne öğrendiniz?

Cindoruk: Ben bir şey öğrenmedim ve öğretemedim. Bak başka bir konudan bahsedeyim. Hükümetin Dolmabahçe Sarayı’ndaki çalışma ofisi anayasaya aykırıdır. O ofisin bulunduğu bölge Atatürk’ün döneminde parlamentoya emanet edilmiştir. 2514 sayılı kanun. O kanuna göre kurulmuş Milli Saraylar Daire Başkanlığı vardır. O çalışma ofisinin bulunduğu yeri benim Meclis Başkanlığı dönemimde de Beşiktaş Kaymakamlığı işgal ediyordu. Onları oradan çıkarmıştık. Orayı milletvekilleri için çalışma ofisi yapma kararı alınmıştı. Tayyip Erdoğan geldi orayı işgal etti.

- Bülent Arınç’ların, Abdullah Gül’lerin başına ne geldi sizce?

Cindoruk: Rakip gördüğü adamları tasfiye etti. Onlara yapılan da ayıptır. Adamlar bunca sene beraber çalışmışlar. Tank gibi ezdi bunları. Siyasette lider eşitlerini tasfiye eder. Atatürk de bunu yapmıştır. İsmet Paşa ile ihtilafının temelinde de bu yatar.

Öymen: Fakat bu kadar hoyratını görmedim ben. Bir de bu isimlerin partide çok emeği var. Abdullah Gül benim tahminlerimden çok daha iyi bir Cumhurbaşkanı oldu. Ki olmasına karşıydım ben. Gül de, Arınç da bazı şeyleri tasvip etmediklerini söylediler, orada tasvip edilmeyeni söylemek caiz değil. Kötü kişi oldular. Gül’ün partiye yeniden gelmesini önlemek için kongre tarihlerini değiştirdiler. Neler yapıldı; ondan hoyratlık diyorum.

‘Erdoğan, Demirel’e fikrini değil sağlığını sormuş’

- Şimdinin siyasi polemiklerini nasıl buluyorsunuz; mesela kaçak çay?

Öymen: Sırrı Sürreya Önder anlaşılır ve etkili konuşuyor. Çay hadisesi böyle şiddetle karşı çıkılacak bir şey değildi, bir latife olarak söyledi. Şimdi mesele polemikten çıktı hakaret haline geldi. Mesela vatan hainliği. Sakız gibi çiğnenir biçimde kullanılıyor. Eleştiride Çetin Altan’ın esprili nezaketi nerede?

Cindoruk: Siyasetin bir estetiği olmalı, siyasi estetik de konuşmayla öne çıkar.

- Siz böyle deyince, “Genel başkan değil domates güzeli seçtiler” sözleriniz gelecek aklımıza hemen?

Cindoruk: Ben öyle bir şey demedim.

- Nasıl demediniz?

Domates değil de başka bir şey demiştim. (Doğru; sorarken domatesle şeftaliyi karıştırmışız biz! 1993’te Tansu Çiller’in DYP Genel Başkanı seçildiği kongrenin ardından Cindoruk “Delege genel başkan değil şeftali güzeli seçti” demiş.)

- Siyasette özellikle seçim dönemleri çok sert sözler sarf ediliyor. 2011 seçimlerinde Süleyman Demirel Erdoğan’ın rakibi değildi ama Erdoğan, Demirel için ağır ithamlarda bulunmuştu. Erdoğan vefat etmeden Demirel’i ziyaret etmişti...

Cindoruk: Sağlığını sormuş, başka bir şey sormamış. O görüşmelerinden kısa süre sonra Demirel ile görüşmüştüm. Çok da şikâyetçiydi o işten. Fikir sormuyor da sağlığını soruyor.

Öymen: Demirel’in ölümünden önceki son konuşmasıydı. Adını taşıyan külliyenin açılışında İslamköy’deki ilkokuldan İstanbul Teknik Üniversitesi’nde tamamlanan öğrenim hayatını, “Cumhuriyet’in faziletinden yararlandım, Cumhuriyet’e borçluyum” diyerek anlatmıştı. Beni çok duygulandırmıştır o konuşması.

Cindoruk: Evet, evet... Sesi zor çıkıyordu orada. Onun bir sözü var: “Ben ortaya çıkarım ama arkasını getiremem.” Fiziki gücü kastediyor. Onun ne demek istediğini şimdi daha iyi anlıyorum.

Öymen: Zaman geçtikçe hepimiz anlıyoruz...

Yazarın Son Yazıları

'Acıyı açık artırma pazarı var, ortak yas yok'

Acıyı açık artırma pazarı var, ortak yas yok. Ölenler de kavgaya vesile

Devamını Oku
03.07.2016
“Bu kriz 2020'den önce bitmez, fon yaratılmazsa sektör batar”

“Bu kriz 2020'den önce bitmez, fon yaratılmazsa sektör batar”

Devamını Oku
27.06.2016
"Hakan Fidan iki defa Fethullah Gülen'e gitti"

"Hakan Fidan iki defa Fethullah Gülen'e gitti"

Devamını Oku
20.06.2016
Kan testi yaptılar, A pozitif, dünya vatandaşı çıkmışım. Yetmez mi!

Kan testi yaptılar, A pozitif, dünya vatandaşı çıkmışım. Yetmez mi!

Devamını Oku
13.06.2016
"Suriye'de federasyon gözüküyor, kırmızı çizgiler Türkiye'yi kurtarmaz"

"Suriye'de federasyon gözüküyor, kırmızı çizgiler Türkiye'yi kurtarmaz"

Devamını Oku
05.06.2016
Demirtaş: 'Kılıçdaroğlu, Genelkurmay'dan dokunulmazlık brifingi aldı'

Demirtaş: 'Kılıçdaroğlu, Genelkurmay'dan dokunulmazlık brifingi aldı'

Devamını Oku
30.05.2016
İslamcılık çöktü

İslamcılık çöktü

Devamını Oku
21.05.2016
AKP: Neydi, ne oldu, ne olacak?

AKP: Neydi, ne oldu, ne olacak?

Devamını Oku
20.05.2016
Abdullah Gül biliyordu

Ahmet Sever: Gül, işlerin bu noktaya gelmesine şaşırmadı

Devamını Oku
10.05.2016
Ahmet Sever: Trol'lerin talimatları Saray'dan geliyor

Ahmet Sever: Trol'lerin talimatları Saray'dan geliyor

Devamını Oku
08.05.2016
MHP'li Oğan: MHP’deki değişim AKP’nin sonu olur

MHP'li Oğan: Bizim de paralele teslim edecek partimiz yok

Devamını Oku
18.04.2016
'Yangına körükle gitmek istemiyorum, gece ikide çağırsınlar yine giderim'

'Yangına körükle gitmek istemiyorum, gece ikide çağırsınlar yine giderim'

Devamını Oku
11.04.2016
'Devletin ceberutluğunu şahsen öğrendim'

'Devletin ceberutluğunu şahsen öğrendim'

Devamını Oku
07.04.2016
'Pandoranın kutusu açıldı, Diyanet ile bakanlık sessiz'

'Pandoranın kutusu açıldı, Diyanet ile bakanlık sessiz'

Devamını Oku
04.04.2016
‘Ayar almam ayar veririm’ siyasetinin sonuna geldik

‘Ayar almam ayar veririm’ siyasetinin sonuna geldik

Devamını Oku
28.03.2016
Ülkemizi küçük düşürmeden...

Kısa süre önce annesini yitirdi Sezen Aksu. Başsağlığı için aradığımızda en çok onu söyledi: “Buradan da geçeceğiz..” Tutuklu akademisyenlerden Doç. Dr. Esra Mungan “İlk kez yaşamımda 50 saat kitap okumadım. Psikolojik işkenceydi” diyor. Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Bülent Arı ise “Ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış cahil halktır” görüşünde.

Devamını Oku
28.03.2016
Çıkış için üç anahtar

Çıkış için üç anahtar

Devamını Oku
21.03.2016
Enkaz altındayız

Enkaz altındayız

Devamını Oku
20.03.2016
‘Vize muafiyeti olmayacak kıyamet haziranda kopacak’

‘Vize muafiyeti olmayacak kıyamet haziranda kopacak’

Devamını Oku
14.03.2016
'Allah ıslah etsin demekten başka sözüm yok'

'Allah ıslah etsin demekten başka sözüm yok'

Devamını Oku
07.03.2016
'Artık idrak etmeliyiz: Cumhuriyetin en sorunlu günlerindeyiz!'

'Artık idrak etmeliyiz: Cumhuriyetin en sorunlu günlerindeyiz!'

Devamını Oku
29.02.2016
'ABD, patlamayı YPG'nin yaptığına inansa da PYD politikasını değiştirmez'

'ABD, patlamayı YPG'nin yaptığına inansa da PYD politikasını değiştirmez'

Devamını Oku
22.02.2016
'Türkiye yeni soğuk savaşta cephe ülkesi, Rusya'nın kuşatması altında'

Irak işgalinde Bağdat büyükelçimiz olan Çeviköz: Türkiye’nin YPG’yi vurması IŞİD’e alan açmak olarak yorumlanabilir

Devamını Oku
15.02.2016
'Ambulans gelir yaralıları alır diye 5 gün bekledim'

Eski DBP Eşbaşkanı Emine Ayna siyasetten çekilmesinin ardından ilk kez konuştu

Devamını Oku
08.02.2016
'Esad'ın Suriyesi Rusya'nın mandası oldu'

Özülker’e göre Türkiye, Esad’la PYD arasında seçim yapma noktasına gelebilir.

Devamını Oku
01.02.2016
Genel başkanlık mı? Aman Allahım!

CHP’nin yeni parti sözcüsü Böke, “Partililerin desteklerinden müthiş onur duyuyorum” dedi.

Devamını Oku
25.01.2016
‘Feryat ediyorum, başaramadık Türkiye’ye yazık, hepimize yazık...’

Demokratik Toplum Kongresi EşBaşkanı Dicle Cumhuriyet’e konuştu: “Halklarımıza barış hediye edemedik. Bazen düşünüyoruz, ölüm orucuna mı yatsak? O top sesleri gelirken evde yatağa girmekten utanıyoruz...”

Devamını Oku
18.01.2016
‘Kin gütmem, demek partim bu duruma gelmiş derim, geçerim’

Eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış: "Türkiye mezhepçilik yapıyor algısı var. Bizim o algıyı derhal ortadan kaldırmamız lazım. Suudi Arabistan ve İran’a eşit mesafede durmazsak bu algı daha da güçlenir...”

Devamını Oku
11.01.2016
'Necip Fazıl yaşasaydı Erdoğan’ı desteklemezdi'

2015 yılı ile birlikte Altan Öymen 83’ünü, Hüsamettin Cindoruk da 82’sini tamamlarken konuştuk

Devamını Oku
04.01.2016
‘Hemen adım atılmazsa şu anki durumu mumla ararız’

Cumhuriyet, CHP ve HDP’nin Diyarbakır il başkanlarını bir araya getirdi. CHP, HDP ve Hüda-Par’lı temsilciler “Kaybedecek vakit yok” diyor. Vatandaş, yaşananların taraflı haberleştirilmesinden bıkkın.

Devamını Oku
28.12.2015
Bir yol var: Yaşamak ve yaşatmak...

Sezen Aksu Cumhuriyet'e yazdı: Düşmanlık, öldürmenin rasyonelleştiği o pusuda pazarlanıyor.

Devamını Oku
21.12.2015
'Fokurdayan tencere patlar'

Eski BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Sözcüsü Metin Çorabatır: “Entegrasyonu yapmazsak sosyal patlamalar olacak. Açlık düzeyinde yaşayanlar, okulsuz çocuklar, hastalananlar... Entegrasyon olmazsa bu fokurdayan düdüklü tencere patlar.”

Devamını Oku
14.12.2015
Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Öneş: O barikatları anlamak gerek

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş: Mesele artık sadece Öcalan değil, o barikatları kuranlar 90’lı yılların taş atan çocuklarının öfkeyle büyümesidir.

Devamını Oku
08.12.2015
'Devlet sırrı da yok casusluk da'

Eski MİT Müşteşar Yardımcısı Cevat Öneş: Demokratik ülkelerde, istihbarat teşkilatlarının yasadışı faaliyetleri yargılanır, otoriter ülkelerde tartışması olmaz.

Devamını Oku
06.12.2015
Dink’ten Elçi’ye güvercin kasapları

DP milletvekili Mithat Sancar, Tahir Elçi’nin katledilmesinin aklına Hrant Dink’i getirdiğini söyledi.Sancar, “Bir başlık koymak gerekirse: Güvercinler ve güvercin kasapları...” dedi.

Devamını Oku
30.11.2015
Ruşen Çakır: İslam yok ortada iktidar savaşı var

İslamcı hareketler konusundaki uzmanlığıyla tanınan Ruşen Çakır’a göre geçen 13 yılda İslami hareket büyük bir meydan okuma ile iktidarı ele geçirdi, sonunda devlet oldu. Cemaat ile AKP savaşı ise İslami hareketin birikimlerini sıfırladı. Şu anda hükümet kazanıyor gibi görünse de iki taraf da kaybediyor.

Devamını Oku
23.11.2015
'HDP'yi sakatladılar'

Birikim Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ömer Laçiner: Kandil’dekiler, AKP’ye ‘senin savaş oyununda yokum’ deseydi, HDP büyük bir manevrayla inisiyatif sahibi olacaktı.

Devamını Oku
16.11.2015
Ahmet Tezcan: Erdoğan'ın dar uçak kadrolarını oluşturanlar işlerini yapmadı

Ahmet Tezcan'a göre Başkanlık: Erdoğan dışarıya set çekmek istedi

Devamını Oku
12.11.2015
‘MKYK’de Tayyip Bey’e çekilseniz diyenler vardı’

Erdoğan’ın eski basın danışmanı, gazeteci-yazar Ahmet Tezcan: Nokta günlükleri vaziyeti nasıl sorguladıklarının göstergesi. Arınç’ların kopacağına inananlar bunu atlıyor.

Devamını Oku
11.11.2015
‘Demokrasiyi sürdürmek mümkün mü, sanmıyorum’

Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Ersin Kalaycıoğlu: 1 Kasım itibari ile Türkiye hâkim parti sistemini geçti. AKP hegemonyacı bir parti olmaya doğru gidiyor.

Devamını Oku
10.11.2015