Bir ‘Şiir’dir Cumhuriyet!

24 Temmuz 2017 Pazartesi

Özdemir Asaf’ın şu unutulmaz dizeleri çoğumuzun malûmu olsa gerek:
“Her insanın bir öyküsü vardır Ama her insanın bir şiiri yoktur”…

***

93 yıllık bu gazetenin özgürlük ve demokrasi yolunda inanç ve inat dolu bir mücadeleyle yoğrulmuş öyküsünün artık “şiir”e dönüşeceği gündür bugün!
Cumhuriyet’in şiirinin yazılmaya başlanacağı gündür bugün!
Dokuz aydır ne akıl ne de vicdan kaldırır şekilde esarete mahkûm edildikten sonra nihayet hâkim karşısına çıkacak arkadaşlarımızın;
Kanatlarını karanlığa vuran kuşlarcasına seslerini yükseltecekleri;
Savunma falan yapmak değil, şiir olup akacakları gündür bugün!..

***

Bugün ve bu hafta, hepimiz tam tekmil, Çağlayan Adliyesi’ndeyiz!
Aklımız, kalbimiz, tüm varlığımızla Cumhuriyet’e yönelik “operasyon”un en ağır bedelini ödeyen yoldaşlarımızın yanında mahkeme salonu ve koridorlarındayız!
Sadece bu gazetenin her sabah Türkiye’nin ufkuna doğmasına emek veren bizler değil;
Bize desteği, düşünce ve haber özgürlüğünün olmazsa olmazı sayan yerli-yabancı basın kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve elbette okurlarımızla birlikte;
Türkiye ve Dünya” olarak ayakta, dimdik, Çağlayan’dayız!..

***

Bu dava, Cumhuriyet gazetesini susturma, sindirme, çökertme operasyonundan ibaretti. Dokuz ay boyunca ağırlık ve yoğunluğu hiç azalmaksızın da sürdü gitti.
Haksızlığa karşı, hukuksuzluğa karşı, adaletsizliğe karşı, otoriterliğe-totaliterliğe karşı, zulüm ve zorbalıkla hemhal dinbazlığa karşı yükselen sesimizi kısma operasyonuydu bu…
Cumhuriyet’i manen ve maddeten bitirmek istediler.
Elbette zindanlarda esarete mahkûm edilmiş canlarımızın yaşadıklarıyla kıyas dahi edilemez, ama dokuz aydır bu gazeteyi anamızın ak sütü gibi helâl şekilde ne sıkıntı ve zorluklarla, nasıl emek emek çıkardığımızı da biz biliyoruz.
Her sabahın seherine nasıl uyandığımızı bir biz biliyoruz.
Yazdığımız her hece, her kelime, her satırda korkunç bir yanardağ ağzı gibi tepemizde ateş kusmaya hazır bir güç karşısında eğilip bükülmeden, ezilip çözülmeden nasıl kalem tutmayı sürdürdüğümüzü biz biliyoruz.

***

Genel yayın yönetmenimiz, sevgili dostum, canım kardeşim Murat Sabuncu ne demişti dokuz ay önce gözaltına alınmasının ardından savcının karşısına ilk çıktığında:
Halkımızın ve okurlarımızın önünde saygıyla eğiliriz, başka kimsenin de önünde eğilmeyiz!..
Onun o zaman sarf ettiği bu sözleri hiç unutmadık, şiar edindik, hep hatırda tutarak bugüne geldik.
Ve çok şükür, ömrümüz bize bağışladı bu “şiir”i!..

***

Büyük bir şiir yazmak istiyorum
Patlayan bir fırtınanın ardından
Kayalardan fışkıran hayat
Gibi büyülü ve vahşi
Ömrüm, bana bağışla bu şiiri

*

Bileğimden hışımla doğan
Kelimelerin güneşi
Aydınlatmalı birden yangın hızında
Hayatın gölgeli, kuytu yerlerini
Ömrüm, bana bağışla bu şiiri

*

Ağlayan bir bebeğin sesi
Buluşmalı vurulan bir gencin haykırışıyla
Ve bir damla kan sıçramalı
Bu buluşmada bebeğin alnına
Sıçramalı ki
Ömrüm, bana bağışla bu şiiri

*

Bir kelebek
Küçük bir kelebek
Kanatları koparılmış, ölüm renginde
Uçabilir mi eski inceliğiyle
Uçabilmeli o şiirde
Kırlarda değil, ateşin üstünde hem de
Ömrüm, bana bağışla bu şiiri

*

Büyük bir şiir yazmak istiyorum
Ağlayan bebek, vurulan genç kadar sahici
Kelebek ve ölüm kadar güzel ve korkunç
Hayat kadar, hayat kadar
Büyülü, ince ve vahşi
Ömrüm, bana bağışla bu şiiri.
(İsmail Uyaroğlu)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları