'AKP Davalardan Faydalandı'

01 Şubat 2013 Cuma

Eski ABD Büyükelçisi Edelman:\n

\n

\n

WASHINGTON - Türk-Amerikan ilişkilerinin Barack Obamanın başkanlığının ikinci döneminde ne yöne gideceğini ABDnin eski savunma bakanlığı müsteşarı ve eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman ile görüştük. Edelmanın iki ülke ilişkilerinin gündemindeki konularla ilgili Cumhuriyete yaptığı değerlendirmeler şöyle:\n

\n

Doğrultu konusunda kaygılıyım: Türkiyenin gittiği yön konusunda bazı kaygılarım var. Birisi basın özgürlüğü. Gazetecilerin tutuklanması konusu çok sorunlu. Ergenekon komplosunda sanık olan gazeteciler olduğu gibi, Ergenekonu ortaya çıkarmasına rağmen aynı davada yargılanan gazeteciler de var. Davalar ve Doğan Grubuna yapılana benzer vergi takibi uygulamaları, gazeteler ve gazeteciler üzerinde caydırıcı etki yapıyor. Çindekinden fazla sayıda gazetecinin hapiste olduğu bir ükeyi kimseye anlatamazsınız. Hükümet yetkilileri onlar terörist diyor. Ama gazeteci hapseden tüm otoriter hükümetler aynısını söylüyor.\n

\n

Başbuğ terörist olamaz: Askerlerle ilgili davalardan da oldukça kaygılıyım. Başbakanın son açıklamasına bakılırsa kendisi de rahatsız. Komutanların adil ve hızlı yargılanması gereğinden bahsediyor. Öyle olursa tabii ki iyi olur. Geç gelen adalet adalet değildir. O komutanların birçoğu geçmişte NATOda birlikte çalıştığımız isimler. İlker Başbuğ ile Ergin Saygun gibi isimlerin bir terör örgütü ile irtibatlandırılmasını inanılmaz buluyorum. \n

\n

Stalin benzetmesi: Her organizasyonda lider önemlidir. Ordunun liderliğini hapseder, sorgularsanız, bu sorun yaratır. 1930larda Stalin, Kızıl Ordunun liderlerini sürgüne gönderdi. Sonucu çok kısa sürede görüldü. Birkaç yıl sonra Hitler Sovyetleri işgal etti. Türk ordusu NATO ittifakı içinde önemli yere sahip. Bu tür davalar onun gücünü zayıflatıyor.\n

\n

AKP davalardan faydalandı: Başbakanın bu sözlerinden darbe davalarını açanlarla arasında bir fikir çatışması olduğu sonucunu çıkarıyorum. Kendisi bir dönem bu davalardan yararlanmış, asker ile hükümet arasındaki sorunların çözümü için bunları kullanmış olabilir. Ama şimdi çok ileri gidildiğini düşünüyor ve kendisi de aynı güçler hakkında kaygı duyuyor olabilir.\n

\n

Çıkarlar kadar ilkeler de konuşulmalı: Başbakan Erdoğan ile Başkan Obama arasında güçlü bir ilişki olması iyi ama yeterli değil. ABD yönetimi Türk hükümetiyle, çıkarlar kadar ilkeler ve idealleri de örtüştürebilmeli. ABD için Türkiyenin Atatürk ile başladığı çoğulcu demokrasi olma yolculuğunu başarıyla tamamlaması her zaman önemlidir. İnsan hakları, hukuk devleti ve başta basın olmak üzere özgürlükler konuları Türkiye-ABD diyaloğunun bir parçası olmalı. Kısa vadeli çıkarlar için uzun vadeli ilişki feda edilmemeli. Mısırda yıllarca Mübarekin yaptıklarına göz yumduk. Benzer hatalar yapılmamalı. Geçmişte Türkiyede işkencenin bitirilmesi için gerekli adımların atılmasında Amerikan yönetimlerinin etkisi oldu. Şimdi de Türkiye bir yandan başarılı ve müreffeh bir ülke olurken, özgürlükler ve çoğulculuk da olmalı. \n

\n

Mezhepçi çizgi belirginleşti: Ben Türkiyede görev yaparken AKP hükümetinin mezhepçi denebilecek bazı uygulamalarıyla karşılaştım. Mesela Fellucede Amerikan askerleri radikal İslamcı terör unsurlarıyla savaşırken, TBMMde ve özellikle de AKP üyeleri arasında bunu soykırım gibi yansıtma çabaları oldu. Bunların bir tür mezhepçi bakışı benimsemekten kaynaklandığına inandım. Suriyede Sünni olmayan Esad rejimi ile yakınlaşma süreci belki bunu bir ölçüde dengeliyordu. Şimdi o da ortadan kalkınca bu çizgi daha da belirgin hale geldi. Tunus ve Mısırdaki Nahda ve Müslüman Kardeşler hareketleri ile ilişkiler, Hamas ile ilişkilere, Irakta Maliki ile çekişme ve Irakta Haşiminin korunmasında bu fark ediliyor.\n

\n

Ancak devrettiğinde model olacak: AKP modeli, Nahda, Müslüman Kardeşler gibi diğer İslamcı partiler için bir model olabilir mi? Ilımlı İslamcı bir parti ekonomiyi geliştirirken, aynı zamanda çoğulculuk ve demokrasi ile birlikte yaşayabilir mi? Bu konuda Tunuslu yazar Abdülvahab Edebin son kitabındaki şu görüşe katılıyorum. Diyor ki: AKP ancak seçimleri kaybettiğinde, iktidarı barışçıl yoldan devrettiğini gösterdiğinde o toplumlara gerçekten model olacaktır. Katılıyor ve biraz daha genişletiyorum: Türkiyenin o ülkelere model olabilmesi için basın özgürlüğü, hukuk devleti, çoğulculuk, herkes için eğitim gibi ilkelere uyması lazım. \n

\n

Suriyede Ankara yalnız bırakıldı: ABD yönetiminin Suriye konusunda hiçbir şey yapmıyor olması skandaldır. Tabii ki tek başına çözemez, asker gönderemez. Kimse de zaten bunu söylemiyor. Ama daha fazlasını yapabilir. En azından muhaliflere silah yardımını konuşabiliriz. Türkiye olayların dibinde bir cephe ülkesi olarak yalnız kaldı. 200 bine yakın mülteciyi barındırıyor. Hareketsizliğin bedeli çok yüksek ve bu bedeli ödeyenlerin başında Türkiye geliyor. Bu konuda daha fazlasını yapabilirdik. Türk yetkililer özel görüşmelerde Obama yönetiminin son bir yıldır izlediği Suriye politikasından duydukları hayal kırıklığını açıkça ifade ediyor. \n

\n

Uzarsa daha da radikalleşir: Bu işin daha fazla uzamasına izin vermek kimsenin çıkarına değil. Uzadıkça orada mevcut bulunan şiddet unsurları daha da radikalleşecek, yönetilemeyen bölgeler oluşacak ve istikrarı yeniden sağlama imkânı iyice azalacak. Bu sonuçta yönetimin hatası büyük. Bekledikçe daha kötü oluyor. İki yıldır bir şey yapmıyoruz ve gelinen nokta bir felaket. Esad ne kadar kalırsa şiddet o kadar artacaktır. ABD toparlayıcı gücünü kullanıp uluslararası toplumun Türkiye ve benzer durumdaki ülkelerin bununla başa çıkmasına yardımcı olmalıdır. Süreci hızladıracak hareketler, yönetilebilir bir sonuca ulaşılmasını sağlayabilir. Ama hareketsizlik adım adım felakete götürüyor. \n

\n

Erdoğanın zor kararı Kürecikti: Türkiye ve ABDnin izledikleri dış politikalar bazı konularda aynı çizgide. Örneğin Malatyaya kurulan radar sistemi son derece önemli bir karardı. ABD güçlerinin ve müttefiklerinin korunması için hayati öneme sahipti. Erdoğan için çok zor bir karar oldu. İkna edilmesi için Başkan Obamanın bizzat devreye girmesi gerekti. Aslında iki müttefik arasında bu seviyeye yükselmemesi gereken bir konuydu. İlişkilerin gidişatını olumlu etkiledi.\n

\n

İran bu yıl sorun çıkarır: Sanırım İran konusu bu yıl daha büyük bir sorun haline gelecek. Nükleer programlarına devam ediyorlar ve güç tehdidini masada görmeden vazgeçmeyeceklerdir. Obama yönetimi bu konuda yeterince caydırıcı değil.\n

\n

Güvenilir muhalefet yok: Uzun süren her tek parti iktidarında olduğu gibi Türkiyede de bir kişi birçok kurumu domine edebiliyor. Çoğulculuk, özgürlükler ve güçler dengesi açısından çok sağlıklı bir reçete değil bu. Tabii bunun için sadece AKPyi suçlamıyorum. Ülkede güven veren bir muhalefetin olmaması da etkili bu sonuçta. \n

\n

2014’te isim değil denge önemli: Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda önemli olan temel unsur, Erdoğan mı Gül mü ya da başkasının mı olacağı değil, kurumsal dengenin nasıl sağlanacağıdır. Yani koltuklar doldurulduğunda güçler ayrılığı nasıl işleyecek? Gerçek soru budur.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları