YSK Başkanı’nın hamdettiği gün

04 Ağustos 2018 Cumartesi

Uğur Mumcu, geleceği kurgulayan tasarlanmış bir saldırı sonucu aramızdan alınmadan 3 yıl önce, 6 Mart 1990’da kaleme almış “İmam mı? Hatip mi?” başlıklı yazısını.
Dinsel öğretim yapan lise ve fakülteleri bitirenlerin din hizmetleri dışındaki alanlarda görev yaptıklarına dikkat çekmiş:
“Yarın öbür gün bakacaksınız ki kaymakam ilahiyat fakültesinden, Emniyet müdürü İslam Enstitüsü çıkışlı, vali ve savcı da imam hatipli!
‘Olmaz’ demeyin sakın. Oluyor ve olacak…”
Ve eklemiş:
“İmam hatip liseleri ile ilahiyat fakültelerini bitirenler her yıl daha çok artıyor. Ancak dinsel öğrenim görenlerin çoğu din hizmetleri dışındaki alanlarda görev alıyorlar.
Böylece, ‘İslamcı bürokratlar’ yetiştiriliyor!
Görünen budur.
Din duyguları siyaset alanında kullanılıyor. Devletin hukuksal, siyasal ve ekonomik düzeni, ‘kısmen de olsa’ her gün biraz daha değişiyor.
Bugün için devletin temel hukuksal, siyasal ve ekonomik düzeni ‘kısmen’ değiştiriliyor. Yarınki büyük değişiklik için de bugünden devleti yönetecek ‘İslamcı kadrolar’ hazırlanıyor.
Bunu görmemek için sağır ve kör olmak gerekir.”
Toplumun kör ve sağır olması adına Uğur Mumcu paramparça edildi ve bugünlere geldik.
Yüksek Seçim Kurulu’nun başında, Yargıtay’dan gelen bir imam hatipli, Sadi Güven var. Sadi Güven, Necip Fazıl Kısakürek’in “kindar nesil” diye tanımladığı kuşaktan geldiğini açığa vurdu:
“Yıllarca sıkıntı çektik, hamdolsun bugünlere gelindi.”
Hamdettiği gün, saltanata geri dönüştür.
Nasıl dönüldüğünü de herkes biliyor.
Sadi Güven’in başında olduğu YSK’nin 16 Nisan 2017 halkoylamasında anayasayı, yasayı, hukuku çiğnemesi, yok sayması sayesinde cumhuriyete son verilmiştir.
İmam olarak yetiştirilmişlerin hukukçu, vali, kaymakam, özetle “devlet” yapılması ile Cumhuriyet’in pusulası mühürsüzleştirildiği içindir ki, ülkede saray düzeni geçerlidir artık.

Kumpas
CHP’nin getirildiği hale bakar mısınız? Muharrem İnce’yi “derin” olmakla, kumpas kurmakla suçlayıp Kemal Kılıçdaroğlu’nun parti dışında bir merkezden yönlendirildiğine varan tartışmalar dorukta.
Derinlik, alçaklık bir yana, görüntü bellidir:
Özel yaşamına dikkat etmediği için hakkında operasyon düzenlenmesine olanak tanıyan Deniz Baykal’a kurulan kumpas ile başlayan süreçte birileri hep CHP’nin paçasından çekiyor.

Aydınlanma seminerleri
Aydınlanmayı tamamlayamadığımız için karanlığa düştük.
Felsefe Sanat Bilim Derneği kurucusu Prof. Dr. Örsan Kunter Öymen, atadan, babadan gelen bir yurtseverlik ile “Aydınlanma Nedir?” başlıklı beş bölümlük seminerlerini YouTube’da yayımlandı. Diyor ki:
“Laiklik karşıtı İslamcı hareket, ‘liberal’ etiketli 2. cumhuriyetçiler, tescilli Atatürk düşmanları ve ‘postmodern’ şarlatanlar, aydınlanma kavramını ve aydınlanma devrimlerini onlarca yıldır hedef tahtası haline getirdikleri için, aydınlanma düşmanlığını bir marifet olarak sundukları için Türkiye bu hallere düşmüştür. Aydınlanma devrimlerini savunan herkes, bu yayının geniş kitlelere yayılması için örgütlü bir hareket içine girmelidir.”
Seminerlerin YouTube’daki uzantıları şöyle:
https://www.youtube.com/ watch?v=C2EYktaXNsU, https://www.youtube. com/watch?v=Z01pL6jjYDw, https://www.youtube. com/watch?v=AgcBzh1DiqE,
https://youtu.be/FSYOdjYY/xfdc,
https://youtu.be/qHEQMOd7WHHUgH.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları