Şahin Aybek

Eğitimin yolsuzluğu olur mu, olursa nasıl olur?

07 Temmuz 2019 Pazar

Kimi öğretmenler işe gitmek için minibüs parası bulamazken kimi eğitim yöneticileri köşeyi döner. Eğitimde yol açanlardan değil; yolunu bulanlardan hesap sorulmalıdır.Ezberci eğitim sistemi yolsuzluklara yol açan bir nedendir. Eğitim kokarsa her şey kokar.

Bütün Eğitim Felsefeleri Yalan, Yaşasın Eğitimin Tavacı Ruhu

Öncelikle ifade etmeliyim ki eğitim yolsuzluklarıyla ilgili ülkemizde yazılmış ilkyazı olarak, bu yazıyı eğitimin felsefi, sosyal ve tarihsel temellerinin ışığında ele almaya çalıştım. Ama Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın tarihsel süreç içerisinde eğitim yolsuzluklarıyla ilgili yapılmış soruşturma dosyalarını biz araştırmacılara ve yazarlara açması halinde ilginç yazılar yazılabileceğini ve tezler yapılabileceğini düşünüyorum. Örneğin; yolsuzluktan ceza almış herhangi bir okul müdürünün il müdürlüğüne kadar yükselip yükselmediğini, kapatılmış büyük eğitim yolsuzluğu dosyaları olup olmadığını, eğitim yolsuzluğu yapanların mı yolsuzluğun ortaya çıkmasına vesile olanların mı ceza alıp almadığını görebiliriz. Bu nedenle aşağıdaki yazıda somut birileri suçlanmadan eğitim tarihimizin ışığında genel olarak ele alınmaya çalışılmıştır, eğitim yolsuzluğu konusu.

Eğitimin tavacı ruhunun eğitim tarihimizdeki yeri bağlamında eğitim yolsuzlukları… Aha da şuraya yazıyorum. Yeni kavramı eğitim tarihimize kazandırmaktan gurur duyarım,’Eğitimin Tavacı Ruhu’.İlerde yolsuzluklar bu kavramla anılınca hoca ilk bu kavramı metafor olarak kullanmış ve literatüre kazandırmıştı dersiniz… Peki, nedir bu kavram. Tabi bizim yaşımız yetmez. Büyüklerimiz anlatırdı, rivayet odur ki, eğitimin tüm meseleleri alkolsüz tavacı masalarında çözülürmüş günah olmasın diye. Çok ciddiyim. Tavacı deyip geçmeyin tavacıların eğitim tarihimizde ayrı bir önemi ve yeri vardır. Her şey orada bitermiş. Onlar tavacıya, gariban eğitimci tabldota, sefer tasına…Salata ve içli köfte yenirken hal hatır sorulurmuş, kaburga ve tava yenirken konu açılırmış, tatlı yenirken tatlı tatlı pazarlıklar yapılırmış ya da makamlar talep edilirmiş,dibek kahvesi ve çay içilir ve en son da işin bittiğini gösteren keyif sigaraları içilirmiş büyüklerimizin anlattığına göre. Ha bide mümkünse ülkeyi kurtardık modunda, paylaşımlar için fotolar çekilirmiş. Yoksa önemli adam olduklarını başka nasıl ispatlayacaklar insanlara…

Son zamanlarda kendime hep şu soruyu soruyorum: “Okul müdürlerinin maaşları öğretmenlerden çok yüksek ve cezbedici olmamasına rağmen insanlar neden okul müdürü olmak istemektedirler?” Şüphesiz, bu ülkede, çok iyi, idealist, dürüst okul müdürleri vardır. Ama bu sorunun da bir yanıtı olmalıydı. Eğitimin yönetimi ve eğitimin pek çok alanında mastır, doktora yapmış kişiler ısrarla okul müdürü olmak istiyor ve bu görevlere geliyorsa, o zaman eğitim sistemimizin şimdiye kadar çoktan güllük gülistanlık olması gerekirdi. O zaman maaşları da cezbedici şekilde yüksek olmamasına rağmen insanlar niye yoğun bir şekilde okul müdürü olmak istiyorlardı. Eğitim alanında kiminle sohbet etsem herkes eğitimi çok iyi bildiğini söylüyor, işlerin kötüye gittiğinden bahsediyor, birinci dakikanın sonunda da sohbet insanların kendi donanımlarına bakmaksızın yükselmek istediklerine geliyordu. Elbette insanların hedefleri, idealleri olabilir. Ama niteliğe, kritere bakmaksızın, herkes üç dört level atlayarak, aradaki makamlardan tecrübe kazanmaksızın ya ilçe müdürü, il müdürü, daire başkanı, genel müdür olmak istiyordu. Kimileri de doğrudan bakan yardımcısı veya bakan olmak istiyordu. Ama işin ilginç yanı, buralara gelmek için gerekli donanımı ve tecrübeyi kazanmak yerine her yol mubah görülüyor, herkes birbirinin yüzüne gülüyor, önünü ilikliyor; ama kapalı kapılar ardında da makam uğruna az önce yüzüne güldükleri kişileri alaşağı edebilmek için yaşasın Makyavelizm diye bağırıyordu. Güç zehirlenmesi ile beraber herkes kendisinin mükemmel olduğunu, kendisi olmasa Türkiye’nin eğitiminin çökeceğini sanıyordu.

İnsanlarda donanım olmamasına rağmen ve ısrarla insanların eğitim makamlarını talep etmesinin, idealizmin yanı sıra pek çok nedeni vardı, ama herkesin bildiği, ama kimsenin kimseye söylemediği bir nedeni vardı. EĞİTİM YOLSUZLUKLARI… Üstelik insanlar bunu o kadar normalleştirmişti ki; ana slogan; abi biz ticaretimize bakarız, biz devletten bir şey çalmıyoruz ki, biz firmanın parasından komisyonumuzu alıyoruzdu…Tüm detaylarıyla ele alacağımız eğitim yolsuzlukları çok boyutludur. Eğitimimizin daha nitelikli, şeffaf ve dürüst olabilmesi adına, eğitimde yol açanlardan değil de yolunu bulanlardan hesap sorulmalıdır.

İnsanlar Niye Eğitimdeki Belirli Pozisyonlara Talip Olurlar?

İnsanlar hiçbir geliri olmadan niye okul müdürü olmak isterler ya da niye ilçe milli eğitim müdürü olmak isterler? Veya niye hangi bölgede olursa olsun; donatım ve destek bölümlerine, inşaat ve emlak bölümlerine, özel öğretim bölümlerine, yayınlar bölümlerine daha çok talep olur? Dürüst yöneticileri tenzih ederek söylüyorum, buralar ciddi rant devşirme ve yolsuzluk yapabilme yerleridir. Bu öyle bir pazardır ki; sonu kanlı bitebilmektedir. Bunun en somut örneğini, geçtiğimiz yıllarda, bir okulumuzun bahçesinde servisçilerin birbirlerini öldürmelerinde gördük. İl, ilçe ve okul taşıma ihaleleri, okul kıyafetleri, okul kantinleri, okul tamirleri ve okul binalarının yapılması, okullarda deneme sınavları yapılması, öğrencilerin belli özel öğretim kurumlarına yönlendirilmesi, okullara kömür ve temizlik malzemesi alınması, okullara öğrenci kaydedilmesi, okul otoparkları, okullara müdür ve müdür yardımcısı atanması, okullara bakanlıktan ödenek çıkartıp komisyonunu alma ya da bu ödeneğin okullarda belli firmalar üzerinden faturalandırılmasını sağlama, mülakatla öğretmen alınması vb. pek çok eğitim yolsuzluğu yapılabilecek alan vardır.

Peki, Eğitim Yolsuzluğu Nasıl Yapılır?

Eğitim yolsuzluğunun nasıl yapılacağını ya da yapıldığını birazdan ele alacağız ama vazgeçilmez öğesini hemen yazalım. Bu işlerde %5-25 arası bir komisyon alınmakla beraber, ana racon ve her yerde geçerli olan % 10 komisyondur. Örneğin okullarda böyle bir şey ihaleyle yapılacaksa, her kim ihaleyi alırsa alsın, eğer okul müdürü kötü niyetliyse öyle ya da böyle % 10 komisyon verilmek zorundadır. Aynı firma veya birbirinin tanıdığı olan firmalar ihaleye girer ya da teklif alınacaksa göstermelik 3 ayrı firmadan teklif alınır. Ve böylece bu kadar şevkle yönetici olmak istemenin nedeninin eğitim ve hizmet aşkı olmadığını, para ve yolsuzluk aşkı olduğunu görürsünüz. Eğer ihale yapılınca iş istemediğiniz bir firmaya gidecekse doğrudan alım yaparsınız. Örneğin; 50 bin liralık doğrudan alım mı yaptınız, akşamında ilgili firma 5 bin liranızı elden getirir ve verir. 5 bin lira deyip geçmeyin, bir okulda, ilçede ve ilde böyle binlerce alım yapılır.

5 Bin Liralarla Başlar, Çıkarınız Olmayan Kişiye 5 Kuruşluk Değer Vermezsiniz

Böyle masum 5 bin liralarla, ufak hediyelerle başlayan süreçte bir süre sonra, farkına vararak ya da varmayarak pek çok kişi bu çarkların içine girer ve çıkarınız olmayan kişiye 5 kuruşluk değer vermezsiniz. Ama unutmayın; siz artık eğitimci olmaktan çıkmış, bir patrona, bir hırsıza dönüşmüş, para için her şeyi yapabilecek insan dışı birine dönüşmüşsünüzdür. Bu para pazarlıkları akşamları lüks kebapçı ve tavacılarda yapılır; tırnak içinde kadından hediyeye her yol mubahtır artık eğitim ihaleleri için. Ayrıca bu işin ideolojisi, siyasi düşüncesi de olmaz. Bu pazarlıklarda pek çok farklı fikirden insanı aynı masa etrafında görebilirsiniz. Siz artık eğitimin kralı, vazgeçilmezisinizdir kendinizce, yoğun bir güç zehirlenmesi yaşarsınız, herkesin emrinizde olduğunu düşünürsünüz acınacak bir şekilde. İnsanlığınızı geride bırakırken asar kesersiniz, bir gün hukuk karşısında hesap vereceğinizi unutarak.

Yayıncı ve Özel Öğretim Kökenlileri Yönetici Yapmak Kediye Ciğer Teslim Etmek Gibidir

Dürüst ve nitelikli eğitimcileri tenzih ederek söylüyorum, yayıncı ve özel öğretim kökenlileri eğitim yöneticisi yapmak, ciğeri kediye teslim etmektir. Bu kirli özel okul ilişkilerinin, deneme sınavı ve kitap pazarının önünü açmaktır. Ama tüm bunlar küçük eğitim yolsuzluklarıdır. Asıl akşamları AVM’lerin lüks restoranlarında ve tavacılarında daha büyük işler konuşur bu büyük adamlar. Buradaki yolsuzluk şudur. Eğitim yöneticileri makamlarını kullanıp güç devşirebilmektedirler. Madencilikten çeşitli hayvan çiftliklerine, özel okul sahipliğine, eğitim arazilerinin özel hastanelere tahsisine, belirli özel okulların önünün Türkiye geneli açılmasına, belirli deneme sınavlarının tüm Türkiye geneli yasak olmasına rağmen okullarda yapılmasına büyük işler konuşur bu büyük adamlar. Yani; eğitimden başka her şeyi yaparlar. Eğitim makamları onlar için sadece bir adrestir ve güç devşirme yeridir.

Ücretli Öğretmenlik Bile Bir Güç Devşirme Alanı Olarak Kullanılabilmektedir

Bu eğitim baronları ve zübükleri ve bazı siyasiler ücretli öğretmenliği bile kendi bölgelerinde bir rant ve güç devşirme aracı olarak kullanabilmektedirler. Bunlarla beraber “ihalelere fesat karıştıranlar mı, para karşılığı merkezi sistem sınavlarında öğrencilerin puanlarını yükseltip iyi liselere yerleştirmeler mi dersiniz, önemli birilerinin eşi diye kanuna aykırı görevlendirme-tayin-atama yapanları mı dersiniz, devletin okul ve arazilerini rüşvet karşılığı özel okullara satan ve kiralayanlar mı dersiniz, yirmi dört saat özel okul temsilcileriymiş gibi şu bakan senin bu bakan benim diye özel okul sahipleriyle gezip tozup iş takibi yapanlar mı dersiniz, belirli özel okul ve yayın evlerinin deneme sınavlarını okullarda zorla yaptıran KASABA POLİTİKACISI TARZI, UYANIK, kendini dev aynasında gören eğitimin zübükleri mi dersiniz, yok yoktur bu eğitim YOLSUZlarında… “,bunlar gibi pek çok şey yaşanabilir ve yaşanmıştır eğitim tarihimizde. Tabi bütün enerjilerini bu ihalelere ve eğitim yolsuzluklarına veren biri eğitimle uğraşabilir mi o da cabası.

Eğitim Yolsuzluklarının Nasıl Bir Tarihi Vardır?

İnsanlık tarihi kadar eskidir, çıkar çevrelerinin devletin gücünü ve kaynaklarını çalmaları, çırpmaları, kendi özel amaçları için kullanmaları ve kamu kaynaklarını talan etmeleri. Bu çıkar çevreleri bu yolsuzlukları eğitim alanında da yapmışlardır. Ülkelerin ve eğitim sistemlerinin gelişmemesinin en önemli nedenlerinden biri de eğitim yolsuzluklarıdır. Yozlaşma sonucu açığa çıkan bu eğitim yolsuzlukları eğitimimize ciddi bedeller ödetmektedir. Bu eğitim yöneticilerinin kişisel çıkar sağlamak amacıyla, kamusal güçlerini kötüye kullanmalarıdır. Yani; tanımlanmış yasal yolların ve görev alanlarının dışına çıkmaktadırlar.

Peki, Ülkemizde Niye Eğitim Yolsuzlukları Yaşanıyor?

Eğer insanları liyakate dayalı olarak, başarılarıyla eğitim alanında bir yerlere taşımazsanız, yok şunun eşiydi, yok bakanın hemşerisiydi, yok şu sendikadan bu partiden diye bir yerlere getirirseniz, niteliğin yerine aile bağları, eş dost ilişkilerini ön plana çıkarırsanız hukuku işletmezseniz, hırsızlığı ve yolsuzluğu toplumda normal gibi karşılarsanız, ileri demokrasi kültürünü yerleştirmezseniz, yolsuzlukların üzerine gitmezseniz, yolsuzluk kaçınılmaz olur.

Yolsuzluk Yapanın Yanına Kar Kalmamalıdır

Devletin malı deniz yemeyen domuz, ye kürküm ye, su akarken küpünü dolduracaksın gibi anlayışlar yerle bir edilerek, yolsuzluk, yapanın yanına kar kalmamalıdır. Marks’tan Merton’a, Weber’den Theobald’a, Giddens’ten Mills’e, Dahrendorf’tan Collins’e yolsuzluklara dair pek çok şey söylenebilir. Ve yolsuzluğun; rüşvet, zimmet, irtikap, dolandırıcılık, görevi kötüye kullanma, içeriden öğrenilenlerin ticareti, rant kollama, lobicilik, kayırmacılık gibi pek çok çeşidi vardır. Ama bizi özelde bunların eğitim alanına yansımaları ilgilendiriyor ve yolsuzluğun yönetsel, bürokratik, adli sistemden kaynaklanan, ekonomik, medya-ticaret ilişkilerine dayanan, siyaseti finanse etmeye dayanan sosyal pek çok nedeni vardır.

Eğitim Yolsuzluklarıyla Mücadele Etmede Eğitim Bir Yöntem Olarak Kullanılabilir Mi?

Evet, halkımızı yolsuzluklarla ilgili eğitip, aydınlatabiliriz. Bunu da yine eğitim sistemimiz yoluyla yapabiliriz. Diğer yönüyle ezberci eğitim sistemi yolsuzluklara yol açan bir nedendir. Ezberci eğitim sistemi, bireye gerekli değerleri ve sorgulama yeteneğini vermediğinden buradan yetişen nesiller üretmemekte, ürettiğiyle yetinmemekte ve köşe dönmeci yöntemlere başvurmaktadırlar.

İnsanlar Her Zaman Her yerde Acıkmışlardır; Ama Her Yerde Erdemli Olamamışlardır

Eğitimde kaliteyi arttırmak için eğitimcilerin de nitelikli ve dürüst olması gerekiyor. Bu anlamda eğitimimizin niteliği arttırmak adına eğitim yolsuzluklarıyla mücadele etmek önemlidir. Hepimizin MEB’e bu konuda gereken desteği verip eğitimimizi, eğitim yolsuzluklarından arındırarak temizlememiz gerekmektedir. Filozof Sokrates’e göre insanlar her zaman her yerde acıkmışlardır ama her zaman her yerde erdemli olamamışlardır. Yani; eğitim yöneticileri, acıkmak yerine erdemli olmalıdırlar. Filozofun dediği üzere erdem insani bir zorunluluktur. MEB eğitim yolsuzluklarıyla mücadele etmek için eğitimi daha aktif olarak kullanmalı, ezberci eğitim sisteminden uzaklaşmalı ve değerler eğitimini bu yanıyla önemsemeli ve halkımıza yolsuzluklarla ilgili daha fazla bilinçlendirmeli ve eğitmelidir. Yine öğretim programlarında yolsuzlukla mücadeleye daha fazla yer verilmelidir.

Eğitim Yolsuzlukları ve Demokrasi Arasında Ters Bir Orantı Vardır

Bal tutan parmağını yalar, su akarken küpünü doldur, köşeyi dönmek, yiyorlar ama yapıyorlar gibi anlayışlar ancak eğitim sistemi aracılığıyla yıkılabilir. Bu konuda başta medya olmak üzere tüm kesimler eğitim yolsuzluklarıyla mücadele etmek adına MEB’e destek olmalıdır. Yolsuzlukla demokrasi arasında ters bir orantı olduğunu düşündüğümüzde ileri demokrasiyi oturtmak zorundayız. Gazetelerin eğitim editörleri eğitim yolsuzlukları konusunda daha fazla hassasiyet gösterip, kamuoyu oluşturmalıdırlar. Eğitim yöneticileriyle ilgili yolsuzluk şaibeleri oluştuğunda, kendilerinin ve birinci derece yakınlarının veya dostlarının banka hesapları ve mal varlıkları inceleme altına alınmalıdır. Bu kişilerin kimlerle ve hangi şirketlerle ilişkilerinin olduğu detaylı olarak mercek altına alınmalıdır. Eğitim yöneticileri ve danışmanlar memleketçiliğe ve ilişkilere göre değil; liyakate göre atanmalıdır. Eğitim yöneticileri arasındaki klikler lav edilmelidir. Eğitim yöneticileri şeffaf ve hesap verebilir olmalıdır. Eğitim yöneticileri kendilerinin ve ailelerinin mal varlıklarını herkesin rahatça ulaşabileceği şekilde internet ortamında ilan etmelidirler. Eğitim sivil toplum örgütleri bu konuda daha aktif olmalıdırlar.

Eğitim Yöneticilerinin Alabileceği Hediyelerin Sınırları Belirlenmelidir

Eğitim yöneticilerinin alabileceği hediyelerin yasal sınırları belirlenmeli ve alınan hediyeler kayıt altına alınmalıdır. Eğitim yöneticilerinin görev yaparken sağladıkları kolaylıklar ve ilişkiler nedeniyle görevden ayrıldıktan sonra özel eğitim kurumu ve şirketlerinde yönetim kurulu üyesi olmalarının önüne geçilmelidir. Eğitim yöneticisi ve danışmanlarının işi, iş takibi yapmak olmamalıdır. Gariban öğretmenlerin aidatlarıyla büyüyen eğitim sendikalarında, akşamları lüks tavacı ve kebapçılarda misafir ağırlayıp; nasıl güç devşirildiği ve eğitim yolsuzluklarının buralarda nasıl yapıldığı da bir başka yazının konusu olarak kalsın.

Eğitim Kokarsa Her Şey Kokar

Kısacası; eğitim yolsuzluklarıyla çok yönlü olarak mücadele edilebilir. Devletimizin ve MEB’in bu yönde ciddi bir irade beyanı ortaya koyması gerekmektedir. Başta medya olmak üzere; bu konuda tüm kesimlerin desteği alınmalı, ekonomik istikrar sağlanmalı, gerekli reformlar yapılmalı, yargıda gerekli düzenlemelere gidilmeli ve topyekûn bir eğitim yolsuzluklarıyla mücadele ruhu oturtulmalıdır. Eğitim yolsuzluklarıyla mücadele şu anlamda önemlidir. Eğitim kokarsa her şey kokar. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları