Seçilmiş Diktatörler...

28 Mart 2015 Cumartesi

Ağzımızdan düşürmediğimiz evrensel insan hakları, demokrasi, hukuk devleti düzeni, barış içinde birlikte yaşam koşullarının yaratılabilmesi için, önceliğimizin “Seçilmiş diktatörlerden kurtuluş savaşları çağında, yaşadığımızın..” algılanması olduğunu söylesem.. Deli saçmalaması der misiniz?
Öncelikli derdimiz bizdeki gidişat olduğuna göre, son günlerin siyasi, İktidarları eksenli polemik cümlelerinden kimi alıntıları, sıralayalım..“- Amerika’da başkanlık sistemi var. Amerika’da diktatörlük mü var?.. - Amerika’daki başkanlık sisteminde başta bağımsız yargı, güçler ayrılığı, Başkanlığın parlamenter erk başta, demokrasinin etkin işleyişinde güçlü tüm bağımsız güçler, kurumlar eliyle çok etkin denetimi düzeni görmezlikten gelinebilir mi? - Bize uyana bakarız.. Meksika tipi, Türk tipi başkanlık sistemleri bal gibi olur.. Seçilmiş başkandan diktatör çıkmaz.. - Bizim tarihsel, toplumsal gelişimiz, bugüne gelişimizle başkanlıktan demokrasi çıkmaz, bize uymaz. Alaturka değil alafranga bakmalıyız..
Bu polemiklerin aslında bizi biraz daha uyutmanın ötesinde anlamları bile yok.. Cumhurbaşkanının iktidarlarının ortak icraatlarının sonucunda, yürürlükteki anayasal, yasal hukuk devleti düzeni her gün yeni birçok eylemle birden ayaklar altına alınıyor. YSK’nin muhalefetten gelen “Cumhurbaşkanı her gün yeminini, anayasa, yasaların buyurduğu tarafsız olma ilkelerini çiğniyor, AKP seçim kampanyalarının başını çeken suçlar işliyor..” itirazlarına verdiği yanıt durumu çok çıplak anlatıyor..“Cumhurbaşkanının icraatlarını denetleme, karar verme yetkimiz yok.

***

Ülkemiz, geleceğimiz için çok daha yaşamsal tehdit, Ortadoğu, İslam dünyası içindeki ırklar - mezhepler iç savaşları bataklığına çekilme siyasetlerindeki oldubittilerin yüreklerimizi korku ile hoplatan son adımları üzerinde düşünebilmek akıl işi gibi değil.. Irak-Suriye bataklıklarından bize sıçramış bedeller, ekonomik- sosyal-siyasal bataklığa çekilişin gelişmeleri yetmemiş, dersler çıkarılamamış gibi.. Yemen’deki sayılamayacak kadar çok yeni iç kaosu, çelişkileriyle Ortadoğu’yu çok daha beter yakacak, adı “Kararlı” sonuçları “zararlı” fırtınada.. Suudi Arabistan liderliğindeki Sünni ittifakın, Yemen’deki iç Sünni-Şii çatışmasına açık müdahalesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan dünyaya yanında olduğumuzu ilan ederlerken nasıl bir devlet politikasına dayandılar?
Dış politikada yaşamsal kararların alınmasında olmazlar.. Parlameto, muhalefet partilerinin, kamuoyunun tarafı olabilecek örgütlenmelerinin görüşlerinin alınması hak getire.. Laik Cumhuriyet ilkesi ile de çelişkili mezhepler üzerinden doğrudan taraf olmada; Mısır, Suriye derken.. bu kaçıncı giderek keskinleşen Sünni cepheden ayrımcı çıkışlarında, iç barışı da vuran, ayrımları derinleştiren yaraların açılmasında, taraf olma suçu işlenirken.. Lütfettiler mezhepler üzerinden çatışmaları onaylamadıklarını söylerken, söz konusu operasyona doğrudan askeri sayılmasa da lojistik destek verecekleri kararlarını açıklayıverdiler.. Anayasal hukuk devleti düzenimizin olmazsa olmaz organlarının toplanarak karar alındığını siz biliyor musunuz? Duydunuz mu?
Yabancı bir televizyon kanalına verilen demeçle Körfez’deki yeni yangının savaşının tarafı olduğunu öğreniyoruz.. Birkaç saat sonra yine bir gündem yaratılarak toplanan kitleler önünde seçmenden başkanlık iktidarlarının yasal yollarının kotarılması, açılışı için AKP’ye istenen, sayısız hukuk suçunun işlendiği oy çağrılarını dinliyoruz.. En garabet hukuk tablosunun, söz konusu seçimde, seçmenin istenen oyunun aslında AKP’ye, yine ağır hukuk suçu iradeleriyle hazırlanmış aday milletvekillerine verilmiş oy olacağını bile bile..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları