‘Barış açısını savunmak’
Ahmet İnsel
Son Köşe Yazıları

‘Barış açısını savunmak’

19.11.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bir yanda Silvan’da, Cizre’de, Nusaybin’de şehre inmiş iç savaş provalarının yapıldığı, diğer yandan KCK operasyonlarının yeniden ve belki eskisinden daha da kapsamlı biçimde başlamasının gündemde olduğu adı konmamış savaş günlerindeyiz. Aslında adının konmadığını iddia etmek doğru değil. “Çözüm bitti, bu bir savaş ilanıdır” diyen PKK tarafının karşısında, terör eylemlerinin sorumlusu olarak IŞİD’in adını telaffuz etmemek için kıvranan, “kokteyl terör” gibi trajikomik kavramlarla acınası hallere düşen bir iktidarın işine geldiği biçimde dört bir yana karşı ilan ettiği “terörle savaş” var.
İktidarın terörle savaş bahanesiyle kendisi için tehdit olarak gördüğü bütün toplumsal muhalefet noktalarına karşı topyekûn bir saldırıyı peyderpey uygulaması güçlü bir olasılık. Bu ortamda Kürt sorunu da tamamen güvenlik politikasına teslim edilecek. Türkiye devletiyle artık iyice hemhal olmuş, parti-devlet olma yolunda epey ilerlemiş olan AKP iktidarı için, artık Kürt sorunu neredeyse ülke içi bir sorun olmaktan çıktı. PKK için de öyle. Bundan sonra, Türkiye toplumu içi bir sorun olma noktasına yeniden geri dönmeyecek. O son fırsatı çözüm sürecini 2015’in ilk aylarında yürürlükten kaldıranlar, hepimize kaçırttı. Artık ortak bir yas tutamayan, toplum olma niteliklerini yitiren, siyasal karşıtlığın öldüresiye düşmanlık haline dönüştüğü, iktidar gücünün bindirilmiş kıtalarının farklılığı sadece münafıklık olarak tanımlamaya başladığı bir toplumsal iç patlama sarmalındayız. Buna karşı siyasal olarak elimizden geldiği kadar direnirken toplumsal barışın temel ilkelerini sürekli hatırlatmayı ihmal etmemeliyiz. Kürt sorununun barışçıl çözümü için silahlı mücadele ve şiddet aracılığıyla aralarında pazarlığı yürüten güçlerin hepsine tavizsiz karşı çıkmalıyız. Şiddeti, silahı, zorla dayatmayı reddetmeye, birlikte yaşamanın barış ve karşılıklı kabulle, herkesin eşit ve özgür olmasıyla mümkün olduğunu söylemeye, bunun en azından toplumsal tahayyülümüzde canlı kalmasını sağlamaya mecburuz.
Türkiye Barış Meclisi imkânları elverdiği kadar bunun mücadelesini veriyor. Ekim ayında yayımlanan “Barış Açısını Savunmak; Çözüm Süreci’nde Ne oldu?” başlıklı derleme (Metis Yayınları), tam da yukarıda gerekliliğine işaret edilen işi yapıyor. Taraftar refleksine kapılmadan, sorunun çözümünün nerede raydan çıktığını, hangi açılardan baştan ölü doğduğunu, hangi konularda ise gerçek bir umuda tekabül ettiğini gösteriyor. Derlemede yer alan birçok yazı, Kürt sorunu bağlamında ele alınsa da, ondan çok daha geniş biçimde Türkiye toplumunun hakikatle, yüzleşmeyle, diyalogla ve eşitlikle olan yapısal sıkıntılarını aydınlatıyor. Türkiye’de kendini üretmeye vargücüyle devam eden savaşçı kültürün, sadece devlete özgü olmayan militarist gelenek ve reflekslerin barışı inşa koşullarını nasıl sürekli dinamitlediğini gösteriyor. Özgürlük-güvenlik dengesi olarak sunulan kuşatıcı denklemin kamu otoritesinin haklara saygı ve koruma yükümlülüğünün mutlaklığını ortadan kaldırmasının vahim sonuçlarına işaret ediyor.
İktidarın temsilcilerine, kendi ülkesinde işgal gücü kuvveti gibi davranan ve geri çekildiği mahallenin duvarlarına kan, şiddet, nefret kusan sözler karalayan kamu güvenlik görevlilerinin yaptıklarını sorduğunuzda, “ama PKK terörü!” yanıtı veriliyorsa, artık telafisi mümkün olmayan aşamayı geçtik demektir.
Kitabı Hakan Tahmaz’la birlikte derleyen Necmiye Alpay’ın sunuş yazısında toplum olamama halimize ışık tutuyor: “Bizim ülkemiz sağır odalar gibi yapılandırılmıştır, yani ses geçirmeyecek şekilde. Duvarlarınız ses geçirmiyorsa, bitişiğinizde her tür işkence yapılır, insanlığın dışına çıkılır ve siz bir şey duymazsınız. Ta ki patlamalar başlayıncaya, kan ve can kayıpları her yere sıçrayıncaya kadar. Çoğu kez hakikate yaklaşmaya bunlar da yeterli olmaz, çünkü hakikat silinmiş, yerine hazır suçlama sözleri konulmuştur.”
Buna karşı şiddetsizliğin, barışın, eşitliğin hakikatini mümkün olan her yoldan haykırmak için çabalamaktan başka silah olmayacak elimizde.  

Yazarın Son Yazıları

Hınç politikaları ve nihilizm

Hınç politikaları ve nihilizm

Devamını Oku
04.09.2018
Bir otokrat prototipi

Bir otokrat prototipi

Devamını Oku
01.09.2018
Kayırma ekonomisinin bedeli

Kayırma ekonomisinin bedeli

Devamını Oku
28.08.2018
Üzerine suç atmanın dayanılmaz hafifliği

Üzerine suç atmanın dayanılmaz hafifliği

Devamını Oku
25.08.2018
Trump ve yeni otoriterizm

Trump ve yeni otoriterizm

Devamını Oku
21.08.2018
Büyük kriz gözüktü

Büyük kriz gözüktü

Devamını Oku
14.08.2018
İş Allah’a kalınca....

İş Allah’a kalınca....

Devamını Oku
11.08.2018
Anti-konformist gericilik ve yavaşlayan küreselleşme

Anti-konformist gericilik ve yavaşlayan küreselleşme

Devamını Oku
07.08.2018
Yeni-patrimonyalizm üzerine

Yeni-patrimonyalizm üzerine

Devamını Oku
04.08.2018
Liberalizmden doğan otoriter kapitalizm

Liberalizmden doğan otoriter kapitalizm

Devamını Oku
14.07.2018
Erdoğanizm Türkiyesi

Erdoğanizm Türkiyesi

Devamını Oku
10.07.2018
Post-komünist otoriter kapitalizm

Post-komünist otoriter kapitalizm

Devamını Oku
07.07.2018
Otoriter kapitalizmin geleceği

Otoriter kapitalizmin geleceği

Devamını Oku
03.07.2018
Kindar nesil böyle yetiştirilir

Kindar nesil böyle yetiştirilir

Devamını Oku
30.06.2018
Durum budur…

Durum budur…

Devamını Oku
26.06.2018
Yarın ve ötesi

Yarın ve ötesi

Devamını Oku
23.06.2018
Paçalardan akan ne?

Paçalardan akan ne?

Devamını Oku
19.06.2018
Kibrin otokrat hali

Kibrin otokrat hali

Devamını Oku
16.06.2018
Siyasette yalan ve yanlış

Siyasette yalan ve yanlış

Devamını Oku
12.06.2018
Tayyip Erdoğan pişman mıdır?

Tayyip Erdoğan pişman mıdır?

Devamını Oku
05.06.2018
Gazeteci istihbaratçıyla işbirliği yapınca...

Gazeteci istihbaratçıyla işbirliği yapınca...

Devamını Oku
02.06.2018
Dindaş/ırktaş demokrasisi

Dindaş/ırktaş demokrasisi

Devamını Oku
29.05.2018
Cumhurbaşkanı koruması PÖH’e teslim

Cumhurbaşkanı koruması PÖH’e teslim

Devamını Oku
26.05.2018
Üfürükçü hoca analizleriyle ekonomiyi yönetmek

Üfürükçü hoca analizleriyle ekonomiyi yönetmek

Devamını Oku
22.05.2018
HDP’nin alacağı oyun önemi

HDP’nin alacağı oyun önemi

Devamını Oku
19.05.2018
AB Sayıştayı’ndan YİP uyarısı

AB Sayıştayı’ndan YİP uyarısı

Devamını Oku
15.05.2018
Enkaza işaret etmek yeterli değil

Enkaza işaret etmek yeterli değil

Devamını Oku
12.05.2018
Diktatörler seçimle gider mi?

Diktatörler seçimle gider mi?

Devamını Oku
08.05.2018
HDP kilit parti olabilir

HDP kilit parti olabilir

Devamını Oku
05.05.2018
Seçim öncesi 1 Mayıs

Seçim öncesi 1 Mayıs

Devamını Oku
01.05.2018
Uzatmalı iktidar Ermenistan’da beş gün sürdü

Uzatmalı iktidar Ermenistan’da beş gün sürdü

Devamını Oku
24.04.2018
Ahlak düşkünlüğü siyaseti ve huzur ihtiyacı

Ahlak düşkünlüğü siyaseti ve huzur ihtiyacı

Devamını Oku
21.04.2018
Başkanlığı bir türlü bırakamayanlar

Başkanlığı bir türlü bırakamayanlar

Devamını Oku
17.04.2018
Trump’ın kuyruğundaki Macron

Trump’ın kuyruğundaki Macron

Devamını Oku
15.04.2018
Fransa’da yeniden laiklik tartışması

Fransa’da yeniden laiklik tartışması

Devamını Oku
14.04.2018
Satranççıya karşı tavlacı

Satranççıya karşı tavlacı

Devamını Oku
10.04.2018
Seçimli tek adam olmanın bazı zorlukları

Seçimli tek adam olmanın bazı zorlukları

Devamını Oku
07.04.2018
Sessiz devrimden kültürel karşıdevrime

Sessiz devrimden kültürel karşıdevrime

Devamını Oku
03.04.2018
Macron SDG’ye hangi vaatte bulundu?

Macron SDG’ye hangi vaatte bulundu?

Devamını Oku
31.03.2018
Irkçılığı besleyen yalan haberler

Irkçılığı besleyen yalan haberler

Devamını Oku
27.03.2018