Ayşe Yıldırım

'Yarın çok geç olabilir' demişti

07 Ocak 2016 Perşembe

“Bugün bu soykırıma dur demeyen yarın gelip fotoğraf çekip, dayanışıyoruz demesin” diyordu 18 Aralık’ta Med- Nuçe televizyonunda Baki Gül’e konuşurken:

“Tayyip Erdoğan’ın buraya gönderdiği DAİŞ yöntemi kullanan polis ve asker hunharca saldırıyor. Burada yaşadıklarımız Kobane’yi çoktan aştı. Ev ev giriliyor, uzaktan bombalar atılıyor. Onlarca yaralımız var. Devlet bu zulmü Kürt halkına reva görüyor. Ama halk yılmıyor, yılmayacak, sokakları terk etmeyecek. Yenilmeyeceğiz” diye haykırıyor.

“Kardeşlik diyenlere soruyoruz, bu mu sizin kardeşliğiniz, reva gördüğünüz bu mu? Hendekleri bahane edenlere sesleniyorum. Bu bahaneleri artık bırakın. Kürt halkına açık açık soykırım dayatılıyor. İnsanlar sığınaklarda yaşamaya çalışıyor. Hareket eden her şey katlediliyor. İnanın kelimelerle ifade edemiyorum. Bugün bize ses verilmezse yarın çok geç olabilir. Yüzlerce kişi burada ölebilir. Eğer demokratım, sosyalistim, insanım diyenler bu çığlığı duymazsa yarın kimse gelip dayanışıyoruz diye fotoğraf çekmesin Silopi’de.

Sesimin ulaşabildiği her yere sesleniyorum. Bu çığlığı duyun, yarın çok geç olabilir.”

Silopi Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayır, bu konuşmasından 17 gün sonra, ilçedeki sokağa çıkma yasağının 23. gününde DBP PM üyesi Seve Demir, KJA aktivisti Fatma Uyar’la birlikte öldürüldü. Yanlarındaki 20 yaşındaki genç erkeğin yüzü tanınmayacak halde olduğu için kimliği bile tespit edilemedi.

Dün DBP Eşbaşkanı Kamuran Yüksek başta olmak üzere Kürt siyasi hareketinden birçok kişi dört cinayetteki infaz kuşkusunu açık bir dille anlattılar.

Yüksek, temmuz ayından bu yana 215 sivilin ölümünden söz etti. Bu rakamların her birini ete kemiğe büründüren listesini açıkladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Olaylar sırasında hayatını kaybeden vatandaşlarımız” dediği ama hiçbir zaman kimdir bunlar, nerede nasıl öldürülmüşler, kaç kişiler sorularına açıklık getirmediği isimler onlar.

Üstelik birçoğu hâlâ toprağa verilemedi.

Sur’da üç gencin cenazesi 10 gündür sokakta, morglarda ise üst üste konulmuş onlarca cenaze bekliyor. Cizre’de bugüne dek 32 sivilin öldürüldüğünü söyleyen Faysal Sarıyıldız, “Onlardan 10’u toprağa verildi. 22 kişinin cenazesi ise morglarda bekliyor” diyor.

Onlardan birisi de 25 Aralık’ta Cizre’de vurulan üç aylık Miray bebek. Baba Burhan İnce, Miray’ın cenazesinin hâlâ Cizre Devlet Hastanesi morgunda durduğunu söylüyor. “Sokağa çıkma yasağı kaldırılmadan nasıl toprağa vereceğiz” diye soruyor:

“Bana şimdi, ‘izin verdik git defnet’ deseler gidemem. Çünkü eve dönüp dönmeyeceğim belli değil. Kendim için, ailem için gidemem. 100 tane cenaze üst üste olsa da yasak kalkmadan toprağa vermeyeceğiz ne bebeğin ne de babamın cenazesini.”

Elbette işin peşini bırakmayacak İnce ailesi. Miray’ı öldüren kurşunu saklamışlar, kim vurduysa ortaya çıkartacaklar. O da bir gün yasak kalkarsa...

Yaralı annesinin de Cizre’ye 10-15 kilometre ilerideki Kocaköy yakınlarında olduğunu anlatıyor İnce, ama onu da göremiyor: “Ölüm acısı çok ayrı da burada herkes çok perişan durumda. Anlatılır gibi değil yaşamadan bilemezsiniz.”

Pakize Nayır’ın öldürülmeden önce duyurmaya çalıştığı çığlık Miray bebeğin babasının ağzından dökülüyor bugün. İnsanım diyenler duyabilsin diye.

“Yarın çok geç olabilir” demişti Pakize Nayır. Yoksa bu ülke için “yarın” mı oldu!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Son bir soru ve veda 13 Eylül 2018
Siyasal yangın 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları