Asgari ücret tespit komisyonundan işçi sınıfı için İDAM FERMANI çıktı! TÜRK-İŞ’in, üye yapısının değişmediği gerekçesiyle bu yıl katılmadığı komisyon asgari ücreti 28 bin 75 TL olarak belirledi.
Durumun ne kadar vahim olduğunu anlamayanlar için açıkça yazalım:
En çok kullanılan online gayrimenkul platformlarından elde edilen verilere göre:
100 metrekare bir dairenin Türkiye genelindeki ortalama kira bedeli 24 bin 120 TL.
İstanbul’da ortalama kira yaklaşık 33 bin 300 TL, Ankara’da 24 bin TL, İzmir’de 27 bin 700 TL.
TÜRK-İŞ Kasım 2025 verilerine göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 29 bin 828 TL, yoksulluk sınırı 97 bin 159 TL.
Bekâr bir çalışanın aylık yaşam maliyeti 38 bin 752 TL.
Yani asgari ücret tarihte ilk kez açıklandığı gün açlık sınırının altında!
Geçen yıl asgari ücreti belirlerken “beklenen enflasyon” denen yüzde 30’luk bir orana göre zam yapmışlardı ama enflasyon oranı yüzde 45’i bulunca işçinin bir de o nedenle kaybettiği yüzde 15 var.
SARAY’IN BİR GÜNLÜK HARCAMASI= 2 BİN 625 ASGARİ ÜCRET!
Bu durumda açıklanan 28 bin 75 TL’lik asgari ücretin anlamı, emekçiler için sürünme ücretidir! Asgari ücretlilerin, emeklilerin bırakın asgari ölçüde yaşamayı ev kirasını bile karşılayamadığı bir ülkedir Türkiye.
Üstelik DİSK Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR), bu ay başında yayımladığı “Asgari Ücret Araştırması”na göre, Türkiye’de her iki işçiden biri asgari ücrete çalışıyor ve ülkemiz Avrupa genelinde asgari ücretle çalışma oranında ilk sırada yer alıyor.
Saray’ın bir günlük harcamasının 58 milyon TL’yi aştığını söyleyen CHP Antalya Milletvekili Mustafa Erdem, bunun 2 bin 625 asgari ücrete denk geldiğini, bir asgari ücretlinin Saray’ın sadece bir günlük giderini karşılayabilmek için tam 218 yıl çalışmak zorunda olduğunu açıkladı. Ancak bu önemli bilgileri TBMM bütçe görüşmelerinde dile getirirken iktidar sıralarına dönerek “Utanmıyorsunuz anladık, bari Allah’tan korkun!” dedi.
Asgari ücret, “Allah’tan korkma” ile açıklanabilecek bir mesele değildir. Anayasasında laik bir devlet olduğu yazan bir ülkede bu dille hak savunuculuğu yapılamaz. Neyi nasıl hesapladığını bile açıklamayan TÜİK verileri doğrultusunda belirlenen ve gerçek yaşam verilerine aykırı sefalet ücreti belgeli bir hak ihlalidir, sömürüdür, adaletsizliktir!
ÇÖZÜM: ANTİKAPİTALİST SİYASET VE EMEKÇİLERİN ÖRGÜTLENMESİ!
Adaletsizlikten söz etmişken... Vurgulanması gereken bir diğer veri giderek şişen milletvekili maaşlarıdır. Bir milletvekil: maaşının asgari ücretin 10.3 katı olduğu, emekli bir milletvekilinin en düşük emekli maaşı alan bir emekliden yaklaşık 9 kat daha fazla maaş aldığı Türkiye’de ekonomik krizin tüm faturası işçi sınıfının sırtına yükleniyor.
Neoliberal politikalarla sermayenin emekçi üzerindeki sömürüsünün her gün daha çok arttığı, zenginlerin zenginliği köpürtülürken milyonlarca işçinin karın tokluğuna bile değil açlık sınırının altında çalıştırıldığı, MESEM gibi projelerle devlet eliyle çocuk işçiliğinin dayatıldığı bu düzen ahlaksız bir düzendir.
Asgari ücretin en alt düzeyde verilen bir taban ücret olmaktan çıkıp ortalama ücret haline geldiği bir ülkede toplumsal huzur sağlanamaz. Mevcut vahşi ve insanlık dışı sistemde sermaye ilişkilerine bir şekilde bağımlı olan ve sistemi düzenlemekten öteye gitmeyen hiçbir oluşumdan emekçilere fayda gelemez.
Çözüm, antikapitalist siyasetin güçlendirilmesi ve emekçilerin örgütlenmesidir!