Onlar güçlü, sen haklıydın (29.01.2016)
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Onlar güçlü, sen haklıydın (29.01.2016)

29.01.2016 02:15
Güncellenme:
Takip Et:

80’lerden itibaren, Yankı dergisinden bugüne gazetecilik, yazarlık serüvenini otuz yılı aşan bir süre özenle izlediğim senin ilk kez büyük bir kapatılmaya maruz kaldığına tanıklık etmenin burukluğuyla yazıyorum...

Bana yazdığın bir e-postada:

“Yan yana değilse de birlikte yaşadık sayılır onca yıl” demiştin ve şimdi ben, cezaevinden yazdıklarını özdeşleşerek okuyor, bu süreci adeta seninle “yan yana değilse de birlikte” yaşıyorum kardeşim.

Edward Said şöyle diyor: “Düşünceyle arası zaten hiçbir zaman hoş olmamış bu topraklarda, son zamanlarda düşünceyi ve onu cisimleştiren, entelektüeli ‘terörize eden’, doğrudan doğruya ‘vatan hainliği’ ile damgalayacak kadar pervasızlaşan bir zihniyet egemenliğini kurmuş durumda. Milliyetçi ve dinsel fanatizm, kendisinden başkasına düşüncesini ifade etmek bir yana, yaşama hakkı bile tanımıyor. Sevme hakkını kendi tekeline alıyor...”

Bir kez daha vurgulanmalıdır ki, bu ülkeyi olduğu gibi, seni de anlama, sevme hakkımızı hiçbir siyasal iktidar, hiçbir güç bizden asla alamaz!

Çok kalabalıksın

Bilirsin, 12 Eylül’den itibaren 90’ların sonuna dek yazdıklarım, söylediklerim için hayli cezaevi dolaşmıştım. O yıllar bizi mahkûm eden yargıçlar, şimdi rutubet kokan evlerde unutulmuş birer emekli, o yılların siyasal liderleri mezarlıklarda, o dönemin ANAPDYP- DSP gibi siyasal partileri ise siyasal tarihimizin çöplüğündeler.

Fakat örneğin, 1995’te “Yalanlar Seferi” başlıklı makalesi için dönemin siyasal iktidarının linç ve hışmına maruz kalarak yargılanan Yaşar Kemal’in ya da seksen yaşında cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla mahkeme önüne çıkarılan Can Yücel’in adları anıt gibi... Zamanın vicdanında senin de adın, basın tarihimizde senin de yerin bembeyaz rezerve edilmiş duruyor. İçeride en büyük avuntu, hayatın dışına atılmadığını, yani yalnız olmadığını bilmektir.

Unutmamalısın ki, çok kalabalıksın Can. Dışarıda bütün duyarlı insanların gözü, kulağı üzerinde. Öyle sanıyorum ki, mahkûmiyet yıllarında ilgi ve duyarlık bakımından üstad Nâzım Hikmet bile senin kadar kalabalık olmamıştır. Haklılar güçlüdür, demiştin sen.

Topluma saygın...

Herkesin bir muhakeme yetisi olduğuna inanılıyorsa, sakınılmadan paylaşılabilmeliydi gerçekler; herkesin kendi vicdanında iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı ayırt edebilmesi için sunulabilecek bir olanak olurdu bu.

Ama toplumun sürü olduğunu düşünenler için, elbette saklanmalıydı gerçekler; zira sürünün, çoğu zaman işittiği her kavalın peşinden gideceğine inanılır.

Senin suçun, toplumun sürü yerine konulmasına rıza göstermemek ve toplumun gerçeği bilme hakkına saygılı olmaktı sadece.

Bu yüzden onlar güçlü, ama sen haklısın. Güçlü olmak başka, haklı olmak ise başka şey...

‘Maçları biz alıyoruz’

Geçmişte bazen kitaplarımı toplatıp bana dokunmadılar, bazen de beni toplatıp kitaplarıma dokunmadılar. Biz toplatıldığımızda, yazdıklarımız binlerce insanın algısında ve kalplerindeyken, onları nasıl toplatacaklar?

Bu yüzden yazıyı ve gerçeği hiçbir zaman yenemezler! Gerçekleri yazanları ortadan kaldırsalar bile, gerçeği yazanların imgesini kalplerden, gerçeğin kendisini ise hayatın içinden söküp atamazlar!

Bu yüzden öyle sanıyorum ki, bu maçları hep biz alıyoruz Can...

Dere değil, okyanussun

Biliyorum orada her gece öksüz bir çocuk gibi iniyor. Dışarıdan mektuplar, sesler geliyor. O mahzun avlularda günler ölüyor. Biliyorum, şimdi orada bu ülkenin ahvâline kalbin acıyor...

Bir zaman: “Oysa dünya ne geniş, koğuşum dardı/Bıraksalar martılarla randevum vardı” diye yazmıştım bir cezaevi koğuşunda. Sonra çıktım, bütün randevularıma yetiştim. Sen de yetişeceksin. Sadece biraz rötar olacak Can.

2009’da bir yazışmamızda aynı kuşaktan iki yaşıt olarak: “70’li yıllardan bugüne dair uzun bir sohbet yapalım. İçinde Fenerbahçeli Cemil’den Muhammed Ali’ye, Semiha Yankı’dan 12 Eylül’e senin Ankara’dan, benim Diyarbakır’dan tanıklık ettiğimiz her şey olsun. En azından bunu emeklilik günlerine denk getirelim” dediğimde; “Üstadım, bizim gibiler için emeklilik olur mu? Bir nehre akacak kadar söz birikmiş midir; belki dere hacmindeyimdir daha” diye yazan anlamlı tevazuna dair şimdi demeliyim ki: Sen dere değil, bir okyanus hacmindesin artık...

‘Büyük sular büyük gemileri sever

Sen, sadece bir gazeteci değil, çok iyi bir yazar, iyi bir belgeselci, başarılı bir TV programcısı ve sıkı bir entelektüel olarak bu ülkenin şansı olan adamlardan birisin. Ama ne yazık bu ülke, şansı olan insanlara yara bere içindeki hafızasında hep böyle davranmıştır, bilirsin...

Edip Cansever’in bir dizesidir: “Büyük sular büyük gemileri sever...” Tıpkı büyük görevlerin büyük gazetecileri sevdiği gibi.

Sen büyük sularda, yani bu ülkenin yazgısında, süren yangınında vicdanı ve cüretiyle büyük bir görev ifa etmiş koca bir gemisin ve güvertende kalpleri seninle birlikte çarpan yüz binlerce yolcu var...

Erdem Gül’e de çok selam! Seni saygıyla, içtenlikle kucaklıyorum...

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyetin kurucu felsefesine dönüş - Basri Gürsoy

Türkiye bugün yalnızca bir iktidar değişimi tartışması yaşamamaktadır.

Devamını Oku
31.12.2025
Umut korkuyu yensin - Abdullah Yüksel

2025’in omuzlarımızda bıraktığı ağırlıkla giriyoruz yeni yıla.

Devamını Oku
31.12.2025
İyilik biriktirenlerin yolu - Serpil Güleçyüz

Yeni bir yıla, bin bir umutla merhaba derken tartışmaların dayatmaların gölgesinde, bizi biz yapan değerlerimizden ne kadar uzaklaştığımızı fark ediyoruz.

Devamını Oku
31.12.2025
Askeri hastanelerin yeniden açılması - Dr. Süleyman Kalman

Sıkça gündeme gelen askeri hastanelerin yeniden açılması yönündeki tartışmalar, yalnızca yönetsel bir düzenleme sorunu değil, görünüşte ani ama belki de “bile bile” yapılmış bir yanlıştan dönmenin ve silinmeye yeltenilmiş Cumhuriyetin sağlık belleği ile kurulan ilişkinin de bir göstergesidir.

Devamını Oku
30.12.2025
Barış üzerine bir deneme - Av. Ekrem Demiröz

Savaş kabadır, çirkindir ve acımasızdır.

Devamını Oku
30.12.2025
Yeni bir toplumsal yalnızlık - Dr. Alper Demir

Türkiye’de son yıllarda yaşanan siyasal gerilimler, derinleşen kutuplaşma ve kamusal alanın giderek daralması, artık yalnızca güncel siyasetin değil, toplumsal yapının kendisinin sorgulanmasını zorunlu kılıyor.

Devamını Oku
29.12.2025
Yıl biterken... - Erol Ertuğrul

23 yıldır Türkiye hak etmediği acıları yaşıyor.

Devamını Oku
28.12.2025
Mustafa Kemal’in Ankara’ya gelişi: Kızılca Gün - Hüner Tuncer

Birinci Dünya Savaşı sonucunda Osmanlı topraklarını Avrupa devletleri arasında paylaştıran Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında, Mustafa Kemal’in öncelikli düşüncesi, “ulusal birlik” düşüncesiydi.

Devamını Oku
27.12.2025
Su kıtlığına doğru... - İsmail Özcan

Herkesin bildiği üzere yaşadığımız dünyanın insanlar ve tüm canlılar için olmazsa olmaz iki büyük nimetinden biri hava, diğeri sudur.

Devamını Oku
27.12.2025
Devlet geleneği, demokrasi ve vicdan - Halil Sarıgöz

Dün İsmet İnönü’yü aramızdan ayrılışının 52’nci yılında andık..

Devamını Oku
26.12.2025
‘Asgari’ sömürü - Aydın Öncel

Aralık ayının son günlerinde yaşanan “asgari ücret” tartışmalarında gelenek bu yıl da bozulmadı!

Devamını Oku
25.12.2025
İBB davasında yargılama süresi - Hikmet Sami Türk

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) hakkındaki yolsuzluk iddianamesiyle İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 12.12.2025’te başlayan ve ilk duruşmasının 9 Mart 2026 günü yapılmasına karar verilen davada hedeflenen yargılama süresi, mahkeme tarafından en çok 12 yıl 6 ay olarak belirlendi.

Devamını Oku
24.12.2025
Menemen Devrim Şehitleri Anıtı ve Cumhuriyet -

Yunus Nadi: “Kubilay timsalini taziz için ne yapsak yerinde olacağına şüphe yoktur.

Devamını Oku
23.12.2025
Kubilay olayının anlattıkları - Osman Selim Kocahanoğlu

23 Aralık 1930 salı günü, Menemen’de insanlık tarihi- nin en hunhar cinayetlerinden bi- ri işlendi.

Devamını Oku
23.12.2025
Cumhuriyetimizin vazgeçilmez değeri - Azmi Kişnişci

“Eşitlik”, Cumhuriyetin yalnızca hukuki bir ilkesi değil; toplumsal yaşamımızın adalet duygusunu ayakta tutan temel dayanaklarından biridir.

Devamını Oku
22.12.2025
Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma - Prof. Dr. Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025