Kadri Gürsel

Nazi siyaset teknolojisinin Türkiye mümessili: AKP

24 Mayıs 2016 Salı

AKP’nin Nazi siyaset teknolojilerine müracaatı, geçen pazar günkü kongrelerinde ayakta huşu içinde Erdoğan mesajı dinleme ritüeliyle bir örneğine daha tanık olduğumuz lider odaklı seküler ayinler tertip etmekle sınırlı kalmıyor.

Demokrasi sahteciliğinden politik manipülasyon ve propaganda tekniklerine uzanan çok geniş bir alanı kapsayan Nazi siyaset teknolojilerinin AKP’de yaygın ve etkin bir kullanımı söz konusu.

Nazi siyaset teknolojilerinden 70’lerdeki MHP’nin yanı sıra yine aynı dönemden başlayarak Milli Görüş de faydalanmıştı ama birincilik AKP’nin hakkıdır. Onlar bu işi endüstriyel düzeyde yapıyorlar.

Ve bu bir rastlantı değil.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “üniter devlette başkanlık” sorusuna “Hitler Almanya’sı” cevabını vermesi de bir rastlantıyla açıklanamazdı.

Hatırlarsanız, 31 Aralık’ta Suudi Arabistan dönüşünde Erdoğan’a şöyle sormuşlardı: “Davutoğlu ‘Üniter devletlerde de başkanlık sistemi olabilir’ dedi, sizin bu konudaki görüşünüz nedir?”O da şu cevabı vermişti: “Doğru. Yani ‘Üniter devlette başkanlık sistemi yoktur’ diye bir şey yok. Şu anda bunun zaten dünyada örneği var, geçmişten bu yana da var.

Yani Hitler Almanya’sına baktığınızda orada da bunu görürsünüz, daha sonra değişik ülkelerde yine aynı şekilde bunun örneklerini görürsünüz. Bütün mesele, o başkanlık sisteminin uygulamada halkını rahatsız eden bir yapısı olmasın, karakteri olmasın. Uygulamada eğer siz adalet dağıtıyorsanız, halkın aradığı beklediği nedir, adalettir. Bu olduğu anda sıkıntı olmaz.”Kısaltmadan alıntı yaptım çünkü Erdoğan’ın Hitler Almanya’sını “üniter devlette başkanlık sistemi”ne misal olarak verirken olumsuz bir vurgu yapmadığını göstermek gerekiyordu...

Şüphesiz ki Erdoğan’ın bu bahiste Hitler Almanya’sına gönderme yapması sorunlu zihin dünyasını faş eden siyasi bir hataydı aynı zamanda...

Hata, başkanlık sistemi bahsinde Hitler Almanya’sının üzerinde düşünülüp çalışıldığının karinesiydi. Erdoğan, Führer’in ilk yaptığı işlerden birinin, eyaletlerin yetkilerini ellerinden alıp ülkeyi idari manada bir üniter devlete dönüştürmek olduğunu biliyor ki karşımıza Hitler Almanya’sıyla çıkıyor.

Mesela, Hitler’in Kavgam adlı kitabının Türkiye’de ilk defa tam metin olarak 1975’te Türk-İslam sentezcisi, milliyetçi, mukaddesatçı, İslamcı yazar ve şairlerin eserlerini basan bir kitabevi tarafından yayımlanması da bir rastlantı değildir.

Yayınevinin sahibi daha o zaman kitaba düştüğü yayıncı notunda “Hitler’in Kavgam’daki fikirleri birçok milletleri olduğu gibi milletimizi de etkilemeye devam etmektedir” buyurmuş. Haklı, bu etki halen devam ediyor.

AKP’nin bugün kullandığı siyaset teknolojilerini Hitler’in önerdikleriyle mukayese ettiğimizde, rastlantı olamayacak kadar geniş bir örtüşme alanı ile karşılaşıyoruz.

Hitler’in kitabının ruhuna nakşettiği “führer” kavramıyla Erdoğan’a atfedilen “reis”lik durumu... “Tek adam” söylemi.

Otorite ve gücü yücelten siyasi kültürler arasındaki büyük benzerlikler...

İronik benzerlikleri şimdilerde daha iyi anlaşılması gereken parlamenter rejim karşıtlığı...

Korporatizm. Nazilerin, farklı sınıfsal çıkarları ırk temelinde mezcetme gayesini güden işçi-işveren korporatizminin, AKP Türkiye’sinde dincilik temelinde yeniden üretimi..

Hitler’in dış politikasındaki “diriliş” ve “fetih” temalarıyla, AKP Türkiye’sinin ülkenin içini hedef alan fetihçi söylem ve eylemi arasındaki örtüşmeler.

Bu kadar çok çakışma, rastlantıyla açıklanabilir mi?

Ve nihayet AKP Türkiye’sinde Cumhuriyetin yerini İslamcı totaliter bir tek adam diktatoryasının almakta oluşu ile Weimar Almanya’sının Üçüncü Reich’a dönüşümü arasındaki bazı paralellikler de ilgi çekici.

Almanya’da Komünistler’le Sosyal Demokratlar’ın güçlerini bir türlü birleştirememeleri...

Demokrasiye karşı olduğunu Kavgam’da açıkça dile getiren Hitler’in demokrasiyi bir araç olarak görmesi...

Ve Nazilerin tezgâhladığı Reichstag yangınının Hitler’in gücünü parlamento ve anayasanın çizdiği sınırların ötesine taşımak ve muhalefeti ezmek için kullanması...

Ve nihayet yine Reichstag yangını bahane edilerek komünistlerin parlamentodan atılması.

Ne kadar tanıdık değil mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İdlib’de yüzleşmek 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları