Temizlik

21 Temmuz 2016 Perşembe

Darbe sonrası temizlik günlerindeyiz. Yıllarca el ele yürüdüğümüz, ne istedilerse verdiğimiz paralel yapıdan temizleniyor memleket!!
Milli Eğitim Bakanlığı’nda 15 bin 200 personel açığa alındı. Özel kurumlarda görevli 21 bin öğretmenin lisansı iptal edildi. YÖK, devlet ve vakıf üniversitelerinde 1577 dekanın istifası istedi.
İçişleri Bakanlığı’na bağlı, 30’u vali 9 bin görevli gözaltına alındı.
3 bine yakın yargıç ve savcı gözaltına alındı...
Başbakanlık’ta görev yapan 257 personel görevden alındı...
Diyanet İşleri’nde 500 kişi görevden alındı...
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda 393 kişi görevden alındı.
Zaten binlerce asker, binlerce polis, binlerce vatandaş gözaltında...
On binlerce devlet memuru topun ağzında...
RTÜK kimi televizyon kanallarını kapattı. Medya denetim altında.
Az kaldı unutuyordum: MİT’te de 100 personel görevden alındı. Tepedekiler değil, alttakiler...
Paralel yapıymış meğer... Memleket elden gitmiş, MİT uyumuş, hükümet, muhalefet farkında değil...
Bugüne dek kandırılan sadece hükümet ve bir kısım aydınlar değilmiş meğer. Tüm devlet aldatılmış. Hukuk katledilirken, ah kandırıldık diyen koskoca devlet!..
Sorumlusu, terörist kokteyl değil FETÖ’ymüş!
Şu başarısız darbe girişimi oldu da bir gecede listeler hazırlanıp temizliğe girişildi...
Temizlik arasına Taksim Meydanı’na topcu kışlası karışıverdiyse, o kadar kusur kadı kızında da olur!

‘Halk istiyor’
Yıllardır tutuklanan, hapse tıkılan, evi basılan, her yazar, her aydın için haksız yere yargılanan tutuklanan her insan için meydanlara çıkıp haykırdık ya:
“Tarafsız yargı, adalet bir gün sana da lazım olur.”
İşte şimdi yine bunu haykırma zamanı!
Hukukun üstünlüğünü, kuvvetler ayrımını her zamankinden daha sıkı savunmak zorunluluğu var artık!
Demokrasi, tramvay değildir, hele araç hiç değildir. Demokrasi herkese lazımdır demenin zamanı.
Laiklik ilkesi her daim hepimize gerekli diye haykırma zamanı!
Bağımsız basın, bağımsız iletişim araçları, düşünce ve ifade özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmazıdır deme zamanı!
Temizlik günlerinde beni en korkutan söylem: Meydanlardaki “Halk istiyor” söylemi...
İzleyin televizyondaki kalabalıkları: Yarın öbür gün halk istiyor diye demokrasiden vazgeçmek... Halk istiyor diye hukuku rafa kaldırmak... Halk istiyor diye memleketten vazgeçmek... Yok öyle yağma!

En büyük tehlike
Geçmişe ilişkin pek çok laf ediliyor şu temizlik günlerinde...
Geleceğimize, çok yakın geleceğimize yönelik en büyük tehlike olarak adım adım o yöne doğru ilerlediğimiz linç kültürünü görüyorum ben!
Linç kültürü hizmetinde iki çok büyük tehlike kapımızın önünde:
1) Kalabalıklara “Demokrasilerde halkın talebi bir kenara konamaz... İdam istemek hakkınız” diye konuşan Erdoğan mantığı... İdam cezasının geri getirilmesi tartışmasının yeniden açılması...
2) Madem güvenlik güçleri bizi koruyamıyor, halkı silahlandıralım zihniyeti... Elinde pala, belinden çıkardığı kemerle çıplak erleri dövenler; kapılara konan ayırımcı işaretler yetmezmiş gibi...
Beyler kıymayın bu memlekete.
Hukukun üstünlüğü ve anayasaya saygıdır, darbeleri durduracak olan ve gerçek temizliği sağlayacak olan...
Bugün sadece kendiniz için değil herkes için adalet istemek zorundasınız. Aksi halde başkaları için uyguladığınız işkence, şiddet, baskı, zulüm ya da idam, bumerang misali, gelir sizi vurur...
Gerçek temizliğin tek yolu, demokrasinin olmazsa olmazlarıdır: Eşitlik, laiklik, insan hakları, hukukun üstünlüğü, anayasaya saygı...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları