10 yıl önce Anna Politkovskaya...

10 yıl önce Anna Politkovskaya...

06.10.2016 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bundan tam on yıl önceydi: 7 Ekim 2006 günüydü. Rusya’nın ve dünyanın en önemli gazeteci yazarlarından biri Anna Politkovskaya, Moskova’da yaşadığı apartman dairesine girerken öldürüldü. Kurşunlar bedenini delik deşik etmişti.
O gün bugün cinayet aydınlanmadı. Anna Politkovskaya Rusya’nın bağımsız gazetelerinden birinde “Novoya Gazeta”da çalışıyordu. Putin’in Çeçenlere karşı yürüttüğü savaşa karşıydı. Polis teşkilatındaki şiddete, devlet kadrolarındaki yolsuzluğa karşıydı. Baskıya, yıldırmaya, yasaklara, tacize, tecavüze karşıydı. Bunları yazıyordu, hiç korkmadan yılmadan. Hem Rus, hem Çeçen yetkilileri eleştiriyordu. Baskı ve tehditlerin sonu gelmiyordu. “Kirli Savaş”; “Cehennemde Bir Köşe”, “Putin’in Rusya’sı” adlı kitapları dünyanın her yanında okunuyordu.
Bugün dünyanın birçok ülkesi, Anna Politkovskaya’yı dünyada sesi kısılan, baskı altına alınan, tehdit edilen gazeteci ve yazarlarla birlikte anıyor. Bu anma törenlerinin biri de Uuslararası PEN Kongresi’nin kapanışında yaşandı.

Yıldız tarlasında hüsran
İspanya’nın Galiçya Özerk Bölgesi’nde, Dünya Yazarlar Birliği’nin 82. PEN Kongresi’nin kapanışı yapılacaktı...
Bu kapanış töreni için Galiçya’nın başkenti Santiago de Compostella seçilmişti. Yıldız Tarlası anlamını taşıyan bir kent adı. Ortaçağdan kalma, kutsal haç mekânlarından biri. UNESCO Dünya Mirası’na ilk girenlerden... Kelt mitolojisine göre denizlerin ötesindeki güneşe uzanan yolun başlangıcı...
Avrupa kıtasının belki de en çok yağış alan bir bölgesinde, pırıl pırıl güneşli bir cumartesi sabahıydı. Çok yoğun, çok tartışmalı, çok uzun saatler kapalı konferans salonlarında geçen bir haftanın sonunda dünyanın her yerinden gelmiş 300 kadar yazar hem Anna’yı anacak, hem de “kapanış eğlencesi” yaşayacaktık...
Gelin görün ki “Kongre eğlenemedi”... Hava muhteşem, kent muhteşem, sokaklar cıvıl cıvıl, insanlar güler yüzlü, her köşede muhteşem müzik, her köşede neredeyse bedavaya yenilen deniz mahsulleri... Bizdeki bir bardak fiyatına bir şişe dünyanın en leziz şarapları... Ama kongre eğlenemedi... Çünkü cep telefonlarımıza haberler akmaya başlamıştı bile... Yıldız Tarlası bir anda gözyaşlarına boğuluverdi...

Şimdi dünya Murat Özyaşar’ı izliyor
Yıldız Tarlası’na yıldız değil, Murat Özyaşar ve Renas Jiyan’ın gözaltına alınıp hapse tıkılması haberleri yağıyordu...
Dünyanın her yerinden gelmiş yazarlar, PEN Türkiye temsilcilerinin başını sarıp bu olaya odaklandı. Soruların sonu gelmiyordu. Polis baskını? Tam da bebeğin süt saatinde? 21 günlük bebeği olanın kaçmasından mı korktular? Neden tutuklu yargılanacak?
Türkiye’de birçok yazarın sormayı düşünmediği ya da sormaya korktuğu soruları soruyorlardı.
Uluslararası PEN’in Başkanı Jennifer Clement, kapanış töreninde Anna’yı andıktan sonra Murat Özyaşar’la ilgili bir konuşma yapmamı istedi. Ondan sadece “Ayna Çarpması” kitabını okumuştum. Hazırlıksızdım. İnternet imdadıma yetişti. Kitabının tanıtımındaki evrensel satırları paylaştım:
“Pavese’den bir cümleyle başlıyor Ayna Çarpması; ‘Kendimi yalnız bırakmamak için bütün gece aynanın karşısında oturdum.’ Ve Beatles’tan bir dizeyle kapanıyor: ‘Bu sabah aynaya baktım kimseyi göremedim.’ Her şey bu iki cümle arasında olup bitiyor; çarpışmalar, bölünmeler, kırılmalar ve dağılmalar... Yani bir hayatla hesaplaşmanın tüm sancıları...”

Süt saatinde baskın
Bir kongre daha sona ermişti. Anna, Aslı, Cihan, Necmiye, Nuriye, Nazlı, Ahmet, Mehmet, Mustafa, Murat, Zeynel, Zana... Listenin sonu yoktu...
Türkiye’ye dönünce PEN Türkiye Yönetim Kurulu olarak şu açıklamayı yaptık. Belge olsun diye burada paylaşıyorum:
“Haldun Taner Öykü Ödülü ve Yunus Nadi Öykü Ödülü sahibi, edebiyatımıza nice güzel öyküler kazandırmış yazar ve öğretmen Murat Özyaşar İstanbul’daki evine polis tarafından düzenlenen bir baskınla gözaltına alındı. Bu baskın 21 günlük bebeğinin sabaha karşı süt saatine rast geldi. Murat Özyaşar, kızının doğduğu gün öğretmenlikten açığa alınmıştı. Baskının ve gözaltının, tam da Uluslararası PEN Dünya Yazarlar Birliği Kongresi’nin kapanış gününde gerçekleşmesi tüm dikkatleri bir kez daha Türkiye’ye ve hapisteki yazarlara yöneltti. İstanbul’dan alınıp Diyarbakır’a götürülen Murat Özyaşar, 6 Ekim Perşembe günü Diyarbakır’da savcı karşısına çıkartılacaktır. PEN Türkiye Merkezi, Diyarbakır ve çevresindeki üyelerinden duruşmaya katılanların, izlenimlerini paylaşmalarını isterken, dava sürecini yakından izleyeceğini de bildirdi.”  

Yazarın Son Yazıları

Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025
Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız...

Devamını Oku
20.07.2025
Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü.

Devamını Oku
17.07.2025
Hikmet Çetinkaya

Yaş almanın en kötü yanı eşiniz, dostunuz, arkadaşlarınız, meslektaşlarınız hepsi gidiyor.

Devamını Oku
13.07.2025