Aydın Engin

78 kez içim yıkandı...

20 Şubat 2017 Pazartesi

Yakın tarihe damga vurmuş kuşaklar var. En ünlüsü 68 kuşağı. Bugün salt Türkiye’de değil, Avrupa’nın her köşesinde kendini hâlâ “68 kuşağı” olarak tanımlayanlara rastlarsınız.
Türkiye’de bir de kendini “78 kuşağı” olarak tanımlayanlar var. 70’lı yıllar boyunca iç savaş benzeri koşullarda yaşamış, kimi bir faşist mermisi ile canını kaybetmeye ramak kalmış, kimi askeri hapishanelerin gitgide cehenneme dönüşen, 12 Eylül darbesine yakın ve o darbenin ardından doruğuna çıkan insanlık dışı koşullarında hayatta kalmaya ve dik durmaya çabalamış bir kuşaktan söz ediyorum. 70’li yıllarda kimileri ile mapus arkadaşlığı yaptım, ranza paylaştım; volta attım.
12 Eylül sonrasında ise Batı Avrupa’da siyasal göçmenliğin rahat (Evet rahat. Üşümediğin, ıslanmadığın, polis korkusu ile yaşamadığın, aç kalmadığın, o yüzden de rahat) koşullarında yaşar ve ülkeden gelen idam, işkence haberleri ile sarsılırken hep bir eksiklenme duygusu yaşadığım bir kuşak...
Cumartesi akşamı 78’liler Girişimi’nin her yıl düzenlediği bir buluşmada onlarla birlikteydim. Yemekli, sazlı, türkülü, coşkulu bir geceydi. Onlar da yaşlanmışlardı. Ancak 70’li yılların kanlı çatışmalar ortamından, 80’lerin daha da zorlu koşullarından izler taşıyan bedenleri ve belleklerine rağmen “yaşlı ama genç” kalmayı başarmışlardı.
Bugün demokrasi ve özgürlük mücadelesine omuz veren, bu uğurda özgürlüklerinden yoksun bırakılanlarla dayanışmalarını gösterdiler. Susturulan Kürt medyasına, hapse tıkılan HDP milletvekili ve üyelerine, üniversitelerden kovulan akademisyenlere, hukukun çiğnendiği şu günlerde hukuku ve adaleti savunan avukatlara dayanışma plaketleri verildi.
Bize de verildi. Hapisteki 11 gazetecisi başta olmak üzere bütün Cumhuriyet çalışanları için anlamlı satırlar içeren bir dayanışma plaketi:
Baskı ve sansür rejimine teslim olmayan, bedel ödeyen Cumhuriyet çalışanlarına saygıyla...”
Pek onurlandık, pek kıvandık...
Zaten kocaman yemek salonunun duvarları da hapisteki HDP milletvekilleri ve Cumhuriyet’teki 11 arkadaşımın fotoğrafları ile bezenmişti. Bir ara ötekilere çaktırmadan şarap kadehimi arkadaşlarımın fotoğraflarının bulunduğu kocaman panoya doğru uzatıp ve onlar için de okkalı bir yudum çektim...
İyi geldi. Sanırım Silivri’dekilere de iyi gelmiştir.

***

Bu yazı, gece boyunca durup dinlenmeden ellerimizi sıkmak için gelen, sarılan, içeridekilere sımsıcak selamlar yollayan 78’lilere bir teşekkür yazısı.
Ama ondan ibaret değil.
Benim kuşağım biraz daha mı tutucuydu, biraz daha mı “coşku kusurlu”muydu kestiremiyorum. Ama kuşak farkından dolayı çok da iyi tanımadığım 78’liler’in 68’li bizlerden farklı olduklarını söylemeliyim.
Gece Enternasyonal’le başladı. “Bu kavga en sonuncu kavgamızdır artık / Enternasyonalle kurtulur insanlık” dizelerini ben ve salondaki birkaç 68’li birlikte söyledik. Enternasyonel’de 78’ler biraz zayıf kaldı. Coşkuyla ama eşlik etmeden dinlediler. Ama sıra devrimci türkülere, marşlara gelince bu kez benim kuşak zayıf kaldı.
Siz hiç Şili devrimcilerinin Venceremos’unu Türkçe ve Kürtçe dinlediniz mi?
İtalyan partizanlarının o yürek kabartan Ciao Bella’sını Türkçe ve Kürtçe dinlediniz mi?
Bir yolunu bulup dinleyin, bana hak verecek ve bencileyin sizin de gözleriniz dolacak...
Cumartesi gecesi 78 kez içim yıkandı. İyi geldi, iyi oldu...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları