Kapitalizmin laneti futbolda şike...

Kapitalizmin laneti futbolda şike...

06.12.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sam Shepard’ın yazdığı “Aç Sınıfın Laneti” vahşi Amerikan rüyasının çöküşünü bir çiftlikte yaşayan dört kişilik ailenin hikâyesi üzerinden anlatır bize. Babanın ağır alkolizmi, annenin boşvermişliği, oğulun gitme hevesi ve kızın şiddeti içselleştiren asiliği ile aslında ailenin ölümü çoktan gerçekleşmiş, yaşanan yoksulluk ve yoksunluk ile hayal kırıklıkları harmanlanmıştır. Ailenin yaşadığı büyük trajedi, birbirleriyle konuşacak halde olamayışlarıyla bambaşka bir düzlemde kendini gösterir. Eve gelen avukat, “Kapınızı çalıp gelecektim ama bir baktım ki kapınız yok” diyerek ev kavramının çoktan ortadan kalktığını ironik bir dilide söyler. Biz de kapitalizmin insan yaşayışını derbeder edişini, Adorno’nun “İnsanın doğal çöküşünü bugün toplumsal ilerlemeden ayrı düşünmek mümkün değildir” sözüyle ilişkilendirerek tartışmaya başlarız. Böyle bir karanlık çarkın içinde yaşamak için her türlü hukuk dışılık normalize edilir, değer yitimi başlar, kötülük sıradanlaştırılır: Karapara, uyuşturucu, vergi kaçırma, sporda şikebahis iddiaları, karanlık işleri gölgeleme adına kullanılan sosyal medya fenomenleri, akıl almaz yollarla milyarlarca liralık bir yasadışı akış, servet transferi... Her şey ama her şey... Doğal olarak bir zamanların, iyilik ve güzellik ölçütü sayılan kavramların içi boşaltılır, yepyeni bir terminoloji oluşturulur. Bunlardan biri de spordur kuşkusuz.

***

Nitekim ilk spor müsabakası olarak adlandıracağımız olimpiyatlar da hayatı güzelleştiren ince bir detay olarak girmiştir toplumsal yaşama. Hatta Homeros’un İlyada’sında ve Vergilius’un Aeneis’inde tiyatrolar, şarkılar, şiirlerle ilgili bir araya gelinip etkinlikler yapıldığından söz edilir. Olimpiyatlar, mitolojiyle ilişkilidir. Kahraman Herakles, Olimpiya’da bir yarışmaya katılmış, sonrasında bu yarışmanın dört yılda bir yinelenmesini istemiştir. Bir başka söylence de ilk yarışmanın Tanrı Zeus tarafından konulduğunu işaret eder. Toplumsal barışı inşa etmesi öngörülen spor karşılaşmalarının deyim yerindeyse “rezil” bir aralığa çekilmek istenmesi, altüst edilmesi ise her şeyin değersizleştirilip en büyük değerin para olarak görülmesiyle mümkünkür. Ahlaki yozlaşma ve çöküntünün en büyük açmazı sınıfsal adaletsizlikle birleşen yan yollardan sınıf atlamanın toplumca meşru hatta olumlu olarak görülmesiyle bağlantılıdır.

***

Böyle bir yozlaşmanın köşe bucağı sarması ise adaletin bu yaraya merhem olamayışıyla doğru orantılıdır. Nitekim bu açmaz yasadışı bir başka örgütlenmenin meşruluğunu dayatır. Onun da adı mafyadır. Mafyanın kökleşmesi ise devletin gücünü yitirmesiyle ya da buna göz yummasıyla ilişkilidir. Sistemin işletilemeyişi ve yönetişimsel zaaf bambaşka bir iktidar aygıtının yasadışı da olsa varlığına zemin hazırlar. O, parayı elinde tutan ve kendi denetimini sağlayan yeni bir güç, yeni bir erktir.

***

Şu bir yeni dünya gerçekliğidir: Dünyanın her yerinde devlet, kendi üstün “kudret”ini bilir çünkü o, her zaman hayatta kalandır. Ancak devlet aygıtının temel karakteri, eskiden olduğu gibi şimdi de kendi üstünde bir güce, erke tahammül edemeyecek olmasıdır. Mafya da bunu bildiğinden devlet aygıtıyla özel bir ilişki kurmuştur. Çünkü kapitalizm varsa mafya da vardır. Kapitalizm var oldukça mafya da olacaktır. Kâr ve sermaye birikimi, kapitalistler arasında rekabeti, rekabet ise gerektiğinde gayri meşru silahları kullanmayı gerektirir. Bunu da çoğu zaman kapitalistler talep eder. Bazen de mafya kapitalistleri baştan çıkarır, kendine işbirlikçi müşteri olarak da çoğunlukla siyasetçileri ve bürokratları bulur. Önemli olan bu ağı, devlet kademesinden uzakta ve kontrolde tutmaktır. Nitekim, İtalya ve başka ülkeler bunu büyük ölçüde başardı. Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle birlikte, “tehdit” ortadan kalktıktan sonra, bir zamanlar kullanılan devlet içindeki yapılar temizlendi. Bizde ise değil böyle bir hesaplaşmaya girmek, hesaplaşma sözcüğünden medet ummak bile imkânsız hale geldi.

***

Ne olacaktı? Ne bekliyorduk ki? Kötülük yüzünü bin yıllık haysiyet alanlarına bile çevirdi. Spor yalnızca bunlardan biri... Ülkemizdeki artık evimizin içine kadar giren bu çürüme bütün toplumsal hayatı altüst ediyor. Sabah akşam futbolda adalet aranmasının, herkesin, her takımın, her yöneticinin şikâyetçi olmasının, birilerinin sürekli kendi hakkının yenmesinden söz etmesinin sebebi bu. Her tür ahlaki değerin yerle bir edildiği, adalet duygusunun öldüğü vicdansızlığa, akılsızlığa, şahsiyetsizliğe mahkûm edildiğimiz bir yerde, olağanüstü rakamların telaffuz edildiği yeni cehennemde futbol mu tertemiz kalacaktı?

Yazarın Son Yazıları

Kapitalizmin laneti futbolda şike...

Sam Shepard’ın yazdığı “Aç Sınıfın Laneti” vahşi Amerikan rüyasının çöküşünü bir çiftlikte yaşayan dört kişilik ailenin hikâyesi üzerinden anlatır bize.

Devamını Oku
06.12.2025
Erhan Gökgücü Ödülleri

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanında aklımda ellenmeden duran bir bölüm vardır.

Devamını Oku
29.11.2025
Çocuk Mezarlığı

Geçtiğimiz hafta Urfa’da marangoz atölyesinde çalışan bir çocuk işçi cezalandırılmak maksadıyla önce soyuldu.

Devamını Oku
22.11.2025
Evler...

Gülten Akın “Evler” şiirinde dediği, “Odaları şarkı tutan ev/ biri mistik biri güncel biri öyle eski/ pancursuz, yeşile gizli, çekilmiş yarışmalardan, melâli hüzünden ayıran ev/ işte o ev”di bizim ev de...

Devamını Oku
15.11.2025
Bizi Öldürdükleri Yer: İlhan Erdost Mezarlığı

12 Mart’ın hemen sonrası.

Devamını Oku
08.11.2025
Otel odalarında…

Otel odalarında…

Devamını Oku
01.11.2025
Bir Davanın Düşündürdükleri: Toplumsal Cinayet

Golding’in “Sineklerin Tanrısı” romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan.

Devamını Oku
25.10.2025
Kitabın onurunu korumak

D.H. Lawrance “Kitaplar” adlı denemesinde, “Bir kitap iki kapaklı bir yeraltı kovuğudur. Yalan söylemek için eşi bulunmaz bir yer...” diyor.

Devamını Oku
18.10.2025
Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir kadının hikâyesi

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık.

Devamını Oku
04.10.2025
Dil Derneği’nin Dil Bayramı’nda Yaşar Kemal

“Çocukluğum cennetimdi.” Annemle birlikte Türk Dil Kurumu’nun merdivenlerinden tırmanır...

Devamını Oku
27.09.2025
Çizgi roman denilince...

90’lı yıllarda Ankara’da bir üniversite öğrencisiyken ders çıkışı sınıf arkadaşımla sahafları dolaşırdık.

Devamını Oku
20.09.2025
Hangi 12 Eylül?

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener’in yazdığı “Eksik Taşlar” romanını.

Devamını Oku
13.09.2025
Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda “kültür politikası” üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek.

Devamını Oku
06.09.2025
Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız.

Devamını Oku
30.08.2025
İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

“Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları...”

Devamını Oku
16.08.2025
Gazze’de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze’ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard’ın İsrail’de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına.

Devamını Oku
02.08.2025
Adalet terazisi

Paris’te bir sonbahar günüydü...

Devamını Oku
26.07.2025
Attila Jozsef dosyası

“Notos” dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel’in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor.

Devamını Oku
19.07.2025
Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Devamını Oku
12.07.2025
Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner...

Devamını Oku
05.07.2025
Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı...

Devamını Oku
28.06.2025
Nükleer savaş dersleri

Bazı kitaplardan bazen bir duygu tohumu, bir im kalır geriye.

Devamını Oku
21.06.2025
Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar...

Devamını Oku
14.06.2025
Cezaevi kapısında...

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok!

Devamını Oku
07.06.2025
Sarıyer Edebiyat Günleri

Geçtiğimiz hafta pazar günü Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği “12. Sarıyer Edebiyat Günleri”nde “Öykücülüğümüzün Yüz Yılı” başlıklı bir panelde Sadık Aslankara, Özcan Karabulut, Hürriyet Yaşar’la birlikte konuşmacıydım.

Devamını Oku
31.05.2025
Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var.

Devamını Oku
24.05.2025
İç sıkıntısı

Umutsuzluk ölümcül sayılabilecek bir hastalıktır. Büyük iç sıkıntıları daha çok geçmişle değil gelecekle ilişkilidir. İnsan geçen günlerden çok gelecek günlere ilişkin kaygı duyar.

Devamını Oku
17.05.2025
Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

Devamını Oku
10.05.2025
Bir ‘örgü’ meselesi

Bir ‘örgü’ meselesi

Devamını Oku
03.05.2025
Yazarın masası

Yazarın masası

Devamını Oku
26.04.2025
Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

Devamını Oku
12.04.2025
‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

Devamını Oku
05.04.2025
Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

Devamını Oku
29.03.2025
Onur mücadelesi

Onur mücadelesi

Devamını Oku
22.03.2025
Başka bir sağlık sistemi mümkün

Başka bir sağlık sistemi mümkün

Devamını Oku
15.03.2025
‘Kadınlar da Vardır’

‘Kadınlar da Vardır’

Devamını Oku
08.03.2025
İç dökümü

İç dökümü

Devamını Oku
01.03.2025
Kral Çıplak

Kral Çıplak

Devamını Oku
22.02.2025