Yaşar Kemal kültürel belleğimiz

Yaşar Kemal kültürel belleğimiz

23.04.2017 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

“Yaşar Kemal benim için memleket demek”... “Benim için çocukları en çok seven yazar demek”... “Bence o Anadolu’dur”... “Ama asıl Çukurova’dır”... “İnce Memed’dir”...
Cıvıl cıvıl çocuklar. İlk ve ortaokullar arası resim yarışması sergisinin açılışındayız. Osmaniye’deyiz... Yazarın doğup büyüdüğü Hemite köyü Osmaniye’ye bağlı... Yarışma konusu “Yaşar Kemal’in ve Benim Çukurovam”.
Çocukların yaratıcılığı anlatılır gibi değil. Düşünceyi, kavramları resmetmişler. Yazarın kitaplarından türküler akıyor; kazaya uğrayan gözünde kuşlar uçuyor, kaleminden Toroslar yükseliyor; yazarın gözlükleri sarı sıcak doğayı rengârenk bir dünyaya dönüştürüyor... Ah o görseydi bu resimleri çıldırırdı... İşte diyorum Yaşar Kemal, yani kültürel belleğimiz...

İmece ve gönüllü emekle
Baştan başlıyorum: Her şey bir avuç insanın “Doğduğu Yerde, Büyüdüğü Topraklarda...” diyerek kolları sıvamasıyla ve Yaşar Kemal Platformu kurmasıyla başladı. Arif Keskiner’in deyişiyle kendilerini “borçlu hissettiler.” Her yıl tekrarlanacak “Yaşar Kemal Buluşmaları”nın ilki için 8 ay boyunca çalıştılar. İmece usulü ve sadece gönüllü emekle... Sonra Vali Kerem Al’a ve Belediye Başkanı Kadir Kara’ya gittiler. İkisi de destek sözü verdi. Tüm kamu kuruluşları, valilik, belediye, üniversite, kültür müdürlüğü, müzeler, okullar, herkes seferber oldu...
Öyle ya, Yaşar Kemal, bu toprakların, Anadolu’nun bir kültür değeriyse; bu çok katmanlı topraklardan gelmiş geçmiş tüm uygarlıklardan nasibini almışsa ve bugün sadece Türkiye’ye değil, gerçek anlamda dünyaya mal olmuşsa, eh Osmaniyelilerin, Çukurovalıların biraz övünme hakkı olsundu artık! Hem zaten Yaşar Kemal’in doğduğu ve büyüdüğü toprakları gördükçe, tanıdıkça, Yaşar Kemal olmanın rastlantısal olmadığını daha iyi anlıyorsunuz.
İstanbul’dan akademisyen, yazar, sanatçılardan oluşan Yaşar Kemal dostları, üç gün süren buluşmada konferans, açık oturumlar, sergi, konser, okullar arası öykü ve resim yarışmaları yanı sıra, Hemite köyü, Osmaniye Kent Müzesi, çok çarpıcı, çok ilginç Bella Bartok Müzesi, Karatepe ziyaretleri, ayrıca “uçurtma şenliği” gibi etkinlikler birbirini izledi...
Bunların tümünü paylaşmam imkânsız: Ancak Türkan Şoray’ın yönetip başrolü oynadığı açılış filmi “Yılanı Öldürseler”in gösteriminden önce Türkan Şoray’ın sıcacık konuşmasıyla, sahnedeki var oluş biçimiyle salonu kucaklaması görülecek şeydi. Rahatsızlığından dolayı geceye katılamayan Ahmet Mekin’in salona telefonla bağlanması, filmin çocuk oyuncusu Pars Sezer’in 37 yıl sonra Türkan Şoray’la ilk kez karşılaşması gibi sürprizler ve Yaşar Kemal’in “Benim en usta yönetmenim” dediği Şoray, tüm izleyiciyi bir kez daha büyülüyordu...

Yaşar Kemal araştırmaları
İki açık oturumun ilki “Yaşar Kemal Edebiyatında Çocuk” konuluydu. Feridun Andaç’ın saptamasıyla Yaşar Kemal sadece çocuklar için yazmakla kalmamıştı, aynı zamanda çocuk ruhuyla yazmıştı. Evet, bir çocuk kadar saf ve temiz...
Üzerinde durmak istediğim “Yaşar Kemal araştırmaları nasıl yürütülmelidir?” başlıklı ikinci oturum:
Prof. Kenan Mortan, Yaşar Kemal araştırmaları için ileriye dönük bir yol haritası çizdi. Satır başlarını şöyle özetleyebilirim:
- Yaşar Kemal, barışın yazarıydı, barış kavramı üzerinden araştırılmalıydı...
- Dil üzerinden araştırılmalıydı. Ali Püsküllüoğlu’nun Yaşar Kemal Sözlüğü’ndeki yüzlerce deyiş, sözcük yaşama sokulmalıydı...
- Değişimin yazarıydı. Her romanı ekonomik, politik ve toplumsal değişimi ortaya koyuyordu, değişim üzerinden araştırılmalıydı.
- Belge, bilgi, anı, anekdot toplanmalıydı. (Vakıf yaptığı çağrıyla buna başlamıştı.)
- 52 kitabı 57 dile çevrilmişti. Bunların karşılıklı araştırılması...
- Abidin Dino’nun deyişiyle “Yaşar Kemal türkülerin müfettişi”ydi. Bu araştırılmalıydı.
Prof. Sedat Sever, Yaşar Kemal’in tüm yazınsal metinlerini Anadolu’daki çok katmanlılıkla ele almamız gerektiğini vurguladı: Çokseslilik, çok dillilik, çok dinlilik, çok kültürlülük açılarından...
Üç gün boyunca Yaşar Kemal’in doğduğu yerde, büyüdüğü topraklarda, her yaştan, her disiplinden insanla Yaşar '4Bemal’i konuşmak, düşünmek, düşlemek inanın insana çok iyi geliyor... Üstelik her yer buram buram portakal çiçeği kokuyor...
Ayşe Semiha Baban’ın bizle paylaştığı Yaşar Kemal’in sözleri dönüş yolunda bile içimde umut çiçeklerini yeşertiyor.
“Sanat, daha doğrusu söz sanatları, bir ateş gibi ulaştığı yerdeki bütün kirleri temizler, gökyüzü gibi pırıl pırıl eyler.”
Emeği geçen, katkıda bulunan herkese teşekkürler.
İyi ki varsınız...  

Yazarın Son Yazıları

Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025
Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız...

Devamını Oku
20.07.2025
Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü.

Devamını Oku
17.07.2025
Hikmet Çetinkaya

Yaş almanın en kötü yanı eşiniz, dostunuz, arkadaşlarınız, meslektaşlarınız hepsi gidiyor.

Devamını Oku
13.07.2025